Avukatların özgürlükleri, haksız ihlaller ve uluslararası güvenceler  

Yargı sisteminin hukuk üstünlüğü ilkelerine uygun yürütülebilmesi, avukatların mesleklerini siyasi iktidarın müdahalesi dışında, bağımsız ve özgür biçimde yerine getirmeleriyle gerçekleşebilir.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

Barolar savunma görevi yanında, ülkemiz gibi demokratikleşme sürecini tamamlayamamış toplumlarda öncü örgütler olarak, aynı zamanda rejimin dönüşümü ve demokratikleşmesi yönünde çaba gösterme yükümlülüğü altında bulunmaktadırlar. Ancak, siyasal iktidarın kamusal, toplumsal katmanları denetim altına aldığı, kuvvetler ayrımının silindiği bu dönemde, İstanbul Barosu’nun hukuk üstünlüğü çabalarının iktidarın hukuk dışı işlemleriyle engellendiği görülmektedir. Ulusal ve uluslararası mevzuatın getirdiği güvenceler dikkate alınmaksızın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Yönetimi’nin görevine son verilmesi girişimi ve Yönetim Kurulu üyesi, Av. Fırat Epözdemir’in yıllar önce karara bağlanmış bir olay nedeniyle tutuklanması, ağır hukuk ihlalleri olarak hukuk üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Son yıllarda, hak ve özgürlüklere ilişkin ülkemizin parçası olduğu Avrupa ve BM ve sisteminde yer alan sözleşme ve düzenlemelere uymayan siyasi iktidarın, avukatların özgürlüğü ve bağımsızlığının güvence altına alınmasını öngören düzenlemelere de uymadığı görülmektedir.

İstanbul Barosu ve avukatların günümüzde karşı karşıya kaldığı tehditler ve hak ihlalleri uluslararası hukuk örgütleri tarafından yakından izlenmekte, kınama yanında hükümete bu uygulamalara son verilmesi çağrıları yapılmaktadır. Son on gün içinde; Uluslararası Hukukçular Komisyonu, Uluslararası Barolar Birliği, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü, Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupa Avukatları, Tutuklu Avukatlar Girişimi gibi avukat ve yargıç örgütleri İstanbul Barosuna karşı açılan dava ve Yönetim Kurulu Üyesi F. Epözdemir’in tutuklanmasını kınayan bildiriler yayımlamış bulunmaktalar. Yayımlanan bildirilerde; son yıllarda çok sayıda avukatın, özellikle insan hakları ve siyasi davaları üstlenen avukatların hedef alındığına, Terörle Mücadele Yasası’nın muğlak hükümlerinin geniş yorumlarıyla uzun süreli duruşma öncesi gözaltılar, tutuklama ve mahkumiyetlerin ağır hak ihlalleri oluşturduğuna dikkat çekilmektedir. Ayrıca, İstanbul Barosu tarafından yapılan açıklamanın, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin (ICCPR) 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesi ile Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler'in 23. İlkesi'nde belirtilen ifade özgürlüğünün korunan alanı içinde yer aldığı ifade edilerek, baroların hukukun üstünlüğü ve insan hakları ile ilgili konularda konuşma hakkı ve görevleri olduğu vurgulanmaktadır.

BM İnsan Hakları Komiseri ve Özel Raportörü, diğer ihlaller yanında avukatların mesleki özgürlüğüne yönelik ihlallere özel bir önem vermekte, ülkemizi yakından izleyerek raporlar yayımlamaktadırlar. BM İnsan Hakları Komiseri’nin 20 Mayıs 2019 tarihli, ülkemiz avukatlarına yönelik hak ihlalleri ve uzun süreli hapis cezalarını ele alan kapsamlı raporu ile BM İnsan Hakları Konseyi tarafından ‘acil eylem’ çağrısı yapmış olması, avukatlara yönelik ihlallerin ulaştığı boyutları ortaya koymaktadır. Yakın bir zamanda ise, özel raportör 16 Ocak 2025 günlü raporunda, Türkiye'de insan hakları savunucusu ve avukatların Terörle Mücadele Yasası hükümlerine göre, uzun süreli tutuklamalarla yargılandıklarına işaret ederek; Türkiye'nin terörle mücadele yasası yorumları ile insan hakları savunucularını ve muhalif barışçıl sesleri hedef alıp susturduğunu ve onları uzun hapis cezalarına çarptırmasının endişe verici olduğunu, bu durumun Türkiye'nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerine aykırı olduğunu vurgulamaktadır.

AVUKATLARA İLİŞKİN ULUSLARARASI DÜZENLEMELER

Avrupa’da, Avrupa Baroları ve Hukuk Birlikleri Konseyi tarafından 1988’de Avrupa Hukukçuları Davranış Kuralları, ardından eklemeler yapılarak; 2006’da Avrupa Hukuk Mesleği Temel İlkeleri Tüzüğü kabul edilmiş bulunmaktadır. Tüzük; avukatın bağımsızlığı ve özgürlüğü, müvekkil ile ilişkilerinde uyacağı ilkeler, mesleğin itibar ve onuru ile avukatın kişisel dürüstlük ve saygınlığı; hukuk devletine ve yargının adil yönetimine saygı gibi ilkelerle birlikte; avukatlık mesleğinin kendi kendini denetlemesini temel ilkeler olarak belirlemiş bulunmaktadır.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, 2000 yılında 21 no’lu Avukatlık Mesleğinin Özgürce Yürütülmesine İlişkin Tavsiye Kararı; Konsey organlarınca esas alınan temel ilkeleri ortaya koyması ve AİHM’in kararlarında referans verilmesi nedeniyle özel bir önem taşımaktadır. Bu kararda, AİHS ışığında, avukatların ve baroların insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasındaki asli rolleri, avukatların mesleki özgürlüklerinin geliştirilmesi ile hukuk üstünlüğünün güçlendirilmesi arasındaki ilişki vurgulanarak; adil işleyen bir yargı sistemi için avukatların mesleki özgürlüklerinin güvence altında olması için onlara yönelik herhangi bir yerden, bir kişi veya kurumdan tehdit, sınırlandırma, engelleme olmaması gerektiği ifade edilmektedir.

Diğer yandan, Avrupa Konseyi’nin Avrupa’da hukuk üstünlüğü ve demokrasi standartlarını geliştirme alanında, uzman kuruluşu olan Venedik Komisyonu tarafından hazırlanan Mart 2016 tarihli, ‘’Hukuk Üstünlüğü Kontrol Listesi’’ adlı raporu, baroların bağımsızlığı ve tarafsızlığını diğer kriterlerle birlikte hukuk üstünlüğünün temel belirleyicileri arasında saymaktadır. Ayrıca, bağımsızlık ve mesleki etik kuralları ilkeleri temelinde kurulu baroların varlığının hukuk devletindeki önemli rolü nedeniyle bağımsız ve etkin biçimde çalışmasını temin edecek biçimde örgütlenmiş olmasının önemi vurgulanmaktadır.

Ocak 2018’de ise, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından, 2121 sayılı Avukatlık Mesleğine İlişkin “Avrupa Sözleşmesi Taslağı Hazırlanmasına Yönelik Tavsiye Kararı” ile Bakanlar Komitesi’ne bu konuda bağlayıcı nitelikte bir Avrupa Sözleşmesi düzenlemesi önerildiği görülmektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu öneri ardından, Ocak 2019 itibariyle, Avrupa Hukuk Eşgüdüm Komitesine başvurarak bu konuda bir çalışma hazırlamasını talep etmiş olup, çalışmalar halen sürdürülmektedir.

Diğer yandan, BM tarafından 1990 yılında kabul edilen, Havana İlkeleri olarak anılan Avukatların Rolü Hakkında Temel İlkeler belgesidir. Bu ilkelerin konumuza ilişkin maddelerin önemli olanları özetle şöyledir: Avukatların meslek örgütleri, mesleki standartların ve meslek ahlakının yüceltilmesinde, üyelerinin baskıya, haklarının yersiz olarak kısıtlanmasına ve ihlal edilmesine karşı korunmasında, herkese adli hizmet sağlanmasında ve hükümet ve diğer kuruluşlarla işbirliği yaparak adaletin ve kamu yararının daha fazla gerçekleştirmesinde hayati bir role sahip bulunmaktadır. Hükümetler avukatların; hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini; kabul görmüş meslek ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulunmaları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya başka bir yaptırımla, tehditle karşılaşmamalarını sağlamalıdır.