YAZARLAR

Avrupa’da anti-kapitalist isyan

Fransa’dan Almanya’ya, İngiltere’den Yunanistan’a değin Avrupa kıtasını kapsayan grev dalgası durulmuyor. Artan hayat pahalılığını, eriyen ücretleri, kötü çalışma koşullarını protesto eden Avrupalı emekçiler, özünde neoliberal politikalara tepki gösteriyorlar. İşte Fransa’daki bir grev pankartı: "Biz her şeyiz, kapitalizme karşıyız..."

Avrupa’da 2022 yılında ateşlenen grev dalgası, Fransa’dan Almanya’ya, İngiltere’den Yunanistan’a, İspanya’dan İtalya’ya, nerdeyse kıtanın tümünü kapsıyor. Grev dalgası ve protestoların temelinde, artan hayat pahalılığı, eriyen ücretler, kötü çalışma koşulları önemli derecede rol oynuyor.

Aynı zamanda gelir dağılımın giderek bozulması, emekçiler yoksullaşırken egemen sınıflardaki zenginliğin artışı, ciddi tepkilere neden oluyor. Kuşkusuz dünyada 1980’lerden itibaren uygulanan neoliberal politikalar, kapitalizmin emekçi kesimi yoksullaştırmasının yanı sıra doğanın tahribatı, iklim krizi, gıda krizi, su krizi ve bunların üstüne savaşların gelmesi kitleleri bezdiriyor.

Özellikle Ukrayna savaşı ve Avrupa’daki enerji sıkıntısı, halkları ciddi biçimde etkiliyor. Kapitalist sistem, artık yeni bir şey vaat edemiyor. Dünya, ekonomik krizin ötesinde bir uygarlık kriziyle karşı karşıya bulunuyor. Krizi çözemeyen egemen sınıflar, daha otoriter ve faşizan uygulamalara başvuruyor.

Avrupa’daki emekçi halklar da, tarihsel olarak daha bilinçli ve örgütlü davranmaya yatkın oldukları için aktif bir mücadele yürütüyorlar. Özellikle Fransız işçi sınıfı, Macron yönetiminin emeklilik yaşını 62’den 64’e yükseltmesi ve emekli aylığının tamamını alabilmek için 43 yıl prim ödeme yükümlülüğü karşısında büyük bir direnç gösteriyor.

FRANSIZ EMEKÇİLERİ: 'KAPİTALİZME KARŞIYIZ'

Fransa’da emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı ocak ayında başlayan grev ve protesto hareketleri, zaman içinde geniş kitlelerin katılımıyla daha da büyüdü. Sol eğilimli sendikaların önderlik ettiği grev ve protesto hareketleri, geniş yığınların katılımını sağlayan mitinglerle ülkeyi sarsıyor.

Ulaşımdan eğitime, sağlıktan enerji işkoluna kadar hemen hemen tüm sektörlerde sürdürülen grevler, Macron hükümetini güç duruma soktu. Mitingler, rengarenk bayraklarla coşkulu bir şekilde geçerken zaman zaman da güvenlik güçleriyle çatışmalar çıkıyor.

Yürüyüşlerde, “60 yaş, net emeklilik maaşı”, “Dayatmalara boyun eğmeyeceğiz”, “Biz her şeyiz”, “Kapitalizme karşıyız” şeklinde pankartlar taşınıyor. Sık, sık da işçi sınıfının uluslararası marşı olan Enternasyonal söyleniyor.

Dün de (23 Mart 2023) Fransa’da kitlesel olarak 9.ncu genel grev gerçekleşti. Grev nedeniyle demiryolu ve havayolu ulaşımı büyük ölçüde aksadı. Rafineri çalışanlarının da greve gitmesi sonucu ülkede akaryakıt sıkıntısı başladı.

Dünkü gösteride, Cumhurbaşkanı Macron’un mecliste görüşülmeden onayladığı yasadan derhal vazgeçmesi talebi seslendirildi. Muhalefet partileri de, emeklilik yaşını yükselten yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürecek.

ALMANYA VE İNGİLİZ EMEKÇİLERİ DE AYAKTA

Almanya’da sağlık çalışanları başta olmak üzere Ver.di sendikasının örgütlü olduğu kamu sektöründeki 2.5 milyon emekçi ücret artışları için uyarı grevine gitti. İşverenler iki yıl için yüzde 5 artış önerirken sendika yüzde 10.5 oranında bir ücret artışı talep ediyor. 27 Mart öncesinde de daha geniş katılımlı grevlere başvurulacağı bildiriliyor.

İngiltere’de de yine sağlık çalışanları başta olmak üzere eğitim emekçileri, ulaşım sektöründe çalışanlar, pasaport emekçileri greve çıktılar. Hekimler ve diğer sağlık çalışanları, yüzde 26’lık ücret kaybı karşısında yüzde 35 oranında ücret artışı talep ediyorlar.

Ülkede 300 binden fazla üyesi bulunan hemşirelerin sendikası RCN, şubat ayında sağlık sektörünü etkileyen uyarı grevlerine başvurdu. RCN sendikasının üyesi olan hemşireler, 100 yıl sonra ilk kez grev hakkını kullanmış oldular. Aynı sendika, mart ayında da greve gitti. Sunak hükümeti de grev hakkını sınırlamaya çalışan bir yasayı gündeme getirdi.

YUNANİSTAN’DA GENEL GREV

Yunanistan’da 28 Şubat 2023 günü meydana gelen tren kazasında 57 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine başlayan gösteri ve grevlerin sonu gelmiyor. 8 Mart’ta yapılan genel grevin ardından 16 Mart’taki genel greve de geniş bir katılım oldu.

Özel ve kamudaki tüm sektörlerde çalışanlar üretimi durdurdu, sadece hastanelerde acil vakalara bakıldı. Grevin eğitim, metal, enerji, taşıma, hizmet ve sağlık sektörlerinde etkili olduğu, küçük esnafların bile kepenk kapattığı görüldü. Bu arada belediyeler, bankalar, inşaat, turizm ve iletişim sektöründe de genel greve katılımlar oldu.

Greve katılanlar, “Siz karlarınızı, biz ölülerimizi sayıyoruz”, “Tek yol mücadele ve direniş” sloganlarını attılar. Yunanistan’da tren faciasından önce milletvekili seçimlerinin 9 Nisan 2023’te yapılması açıklanmasına rağmen tepkiler üzerine seçimler mayıs ayına kaydırıldı. Kamuoyu yoklamaları, iktidarda bulunan sağcı Yeni Demokrasi Partisi’nin oy kaybına uğrayacağını gösteriyor.

KÖKLÜ DÖNÜŞÜM İÇİN SİYASAL MÜCADELE

İtalya, İspanya ve Portekiz’de de emekçilerin gösterileri sürüyor. Portekiz’de 18 Mart günü yapılan büyük gösteride, tüm işçilere ve emeklilere en az yüzde 10 oranında maaş zammı yapılması, temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarına sınır getirilmesi, büyük şirketlerden de ek vergi alınması çağrısında bulunuldu.

İtalya’da toplu taşıma işçileri, perakende sektöründe çalışanlar, düşük ücret ve dinlenme hakları için greve çıkarken İspanya’da da havayolu işçileri yine düşük ücret, taşeronluğa son verilmesi, asgari ücretin yükseltilmesi gibi taleplerle gösteriler düzenledi.

Görüldüğü gibi Avrupa’da neoliberal politikalara karşı gösterilen bu büyük tepkinin nasıl bir siyasal sonuca ulaşacağı da merakla bekleniyor. Ekonomik temelli mücadelenin siyasal bir sonuca ulaşmaması, sistemi değiştirici yönde bir dönüşüm göstermemesi, mücadelenin sönümlenmesine yol açabilir.

Bu çerçevede köklü dönüşümlere önderlik edecek işçi sınıfı partilerine olan ihtiyaç, her zamankinden çok daha fazla önem kazanıyor. Bakalım, gelişmeler ne gösterecek?


Atilla Özsever Kimdir?

1967 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirdi. 12 Mart (1971) döneminde piyade üsteğmeni iken siyasi görüşleri nedeniyle ordudan çıkarıldı. 2.5 yıl cezaevinde kaldı. Daha sonra iktisat öğrenimi gördü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı, doktorasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı. 1974 – 2002 yılları arasında gazetecilik yaptı. 2003- 2011 yılları arasında da Maltepe Üniversitesi’nde kadrolu öğretim üyeliği görevinde bulundu. 2011 yılından itibaren de çeşitli üniversitelerde çalışma ekonomisi ve medya alanında dışarıdan dersler veriyor. “Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci” ve “Mesele Teslim Olmamakta” isimli iki kitabı ile çeşitli kitap ve dergilerde yer alan makaleleri bulunuyor.