Atilla Tuna: Kargo şirketinde çalışmaya başlayan müzisyenler var

Cemal Reşit Rey ve arkadaşlarının tam 75 yıl önde kurduğu İstanbul Filarmoni Derneği bugün zorlu bir görev yürütüyor: Korona virüsü salgını nedeniyle zor durumda olan klasik müzik sanatçılarına destek olmak. İstanbul Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu üyesi Atilla Tuna durumu şöyle anlatıyor: “Kargo şirketinde çalışmaya başlayan müzisyenler var. Müzik yapamıyor çünkü yapacak yeri yok. O yüzden kargo şirketine giren, orada memurluk yapan müzisyen tanıyorum.”

Google Haberlere Abone ol

Özlem Türkdoğan

DUVAR - Korona virüsü salgınının en çok etkilediği alanlardan biri kültür sanat oldu. Salgının yayılmasına karşı çareler, ilk olarak kültürel etkinliklerin iptalinde arandı, bu sektörden geçimini sağlayan binlerce insan çaresiz bırakıldı. Gelen haberlerse iç açıcı değil. CHP Milletvekili Gamze Taşçıer, geçtiğimiz eylül ayında Müzik-Sen’in verilerini açıkladı: “Pandemi başladığından bu yana intihar eden müzisyenlerin sayısı yüze yaklaşmış. Müzik aletlerini satarak eve ekmek götürmeye çalışan müzisyenler var.” Peki, bu kötü tablodan klasik müzik müzisyenleri nasıl etkilendi? Çözüm yolları neler? İstanbul Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu üyesi Atilla Tuna ile konuştuk.

Atilla Tuna

İstanbul Filarmoni Derneği bu yıl 75. yaşını kutluyor. Dernek bugün ne durumda?

İstanbul Filarmoni Derneği, Cemal Reşit Rey, Nadir Nadi, Lütfi Kırdar, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Halit Ziya Uşaklıgil gibi dönemin entelektüelleri ve müzisyenleri tarafından 1945’te kuruldu. Bu yıl 75. yılımız. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası da bu sene 75. yılını kutluyor. Aynı kurucular tarafından aynı yıl kurulmuş ve orkestrayla dernek paralel çalışmalar yapmış. Derneğin yaklaşık 200 üyesi var; bazıları 40-50 yıllık üyeler. Ama üye sayısı düşük tabi. Bu yüzden derneğe üye kazandırma çalışmalarımız devam ediyor. Diğer yandan derneği gençleştirme çabalarımız da sürüyor. Klasik müzik alanında uğraşan gençleri dernekte aktif olarak çalışmaya bekliyoruz. Araya pandemi girdiği için bu ivmeyi istediğimiz hıza getiremedik ama pandemi sonrasında daha da hızlanacağını düşünüyoruz.

'SENFONİ ORKESTRALARINDA BİR KADROSUZLUK SORUNU VAR'

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası bugün ne durumda?

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve İzmir, Ankara gibi diğer senfoni orkestralarında bir kadro ya da diğer adıyla kadrosuzluk sorunu var. Bir senfoni orkestrasının eserleri çalabilmesi için 100’e yakın müzisyeninin olması gerekiyor. Eskiden vardı da. Ancak İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’ndaki müzisyenler emekli olduktan sonra yerlerine yeni kadro açılmadı. Yani emekli olanların yerine kimse alınmadı. Böyle bir durumda ya dışarıdan yevmiye usulüyle ya da devletin 4B olarak adlandırdığı kapsamda müzisyen alınması gerekir, eserlerin çalınabilmesi için. Ama o da olmadı.

Neden?

Bu yılın başında daha pandemi yokken, 4B kapsamında bazı orkestralar kadroya başvurdu, yeni müzisyen sözleşmesi için talepte bulundular. Ama bu taleplerin çoğu yerine getirilmedi. Her şehrin ayrı bir orkestrası var, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın durumunu biliyorum ben. Bizim şehrimizdeki orkestra kadrosu 49 kişiye düştü. 14 kişi 4B kapsamına alındı ama artık bazı eserler çalınamaz hale geldi. Bu defa yurt dışına gidenler oluyor, çok yetenekli sanatçıları kaybediyoruz. Çünkü kimse geleceğini göremiyor, gelecek kaygısı yaşıyor.

Ödenek neden verilmiyor?

Kültür Bakanlığı’nın politikası belirliyor bu durumu.

4B Yasası nedir?

4B Yasası, devlet memurluğunda geçici işe almadır. Sözleşme boyunca sosyal sigortalarınız ödenir ancak ertesi yıl sözleşmeyi yenilemeyebilirler. Sözleşmeli çalışma yani.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda böyle sorunlar var mı?

Onlar yaklaşık bir ay önce stajyer müzisyen kadrosu açarak yaklaşık 30 müzisyen aldılar. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yasayla olduğu için onların durumu daha rahat. Ama ülke genelindeki orkestraların durumu aynı değil. Bu da şu sorunu beraberinde getiriyor: Belki de yeni bir yasayla bütün bu senfoni orkestralarının bir genel müdürlük bazında örgütlenmesi gerekiyor.

Korona virüsü salgını, klasik müzik müzisyenlerini nasıl etkiledi?

Elimizde istatistiki veri yok maalesef. Ama oldukça fazla etkilendiğini düşünüyoruz çünkü Covid-19 salgını nedeniyle tüm konserler iptal edildi; mart, nisan ve mayıs aylarındaki ikinci yarı konserleri hiç yapılmadı. İstanbul Filarmoni Derneği olarak 15 günde bir düzenlediğimiz konserlerimiz de iptal oldu. Devlet Senfoni Orkestraları ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestraları da konserlerini iptal etmek zorunda kaldı. Bu ikinci dalgada gelen iptaller, herkesin iyice belini kırdı. Çünkü konserler iptal oluyor, böyle olunca da para kazanamıyorlar.

'FREELANCE MÜZİSYENLERİN DURUMU OLDUKÇA ZOR'

“Elimizde istatistiki veri yok” dediniz ama sizin yönetim olarak duyduğunuz sorunlar var mı?

Elbette, bize bireysel başvurular geliyor. Özellikle freelance müzisyenlerin durumu oldukça zor. 4B kapsamında sözleşmesi yapılmayan, bireysel olarak konser vererek ayakta kalmaya çalışan yüzlerce müzisyen vardı. Şu an çok ciddi bir şekilde sıkıntıdalar. Sigortaları olmadığı için bankalardan kredi de alamıyorlar. Oldukça zor durumda olan arkadaşlarımız var.

Mart ayından beri nasıl geçiniyorlar?

Kargo şirketinde çalışmaya başlayan müzisyenler var. Müzik yapamıyor çünkü yapacak yeri yok. O yüzden kargo şirketine giren, orada memurluk yapan müzisyen tanıyorum.

Klasik müzik sanatçısı mı bu kişi?

Tabii.

Başka ne iş yapanlar var?

İşporta tezgahı açan müzisyen var. Özel ders vermek için değişik okullara başvuranlar var. Çünkü insanlar ayakta kalmak durumunda. Bakın, bir müzik sanatçısı kolay yetişmiyor. İlkokul çağında 7-8 yaşlarındayken başlıyor ve süreci en az 20 yıl. 20 yıl sonra bu insandan ülke sanatına katkı bekliyor, verim alabiliyorsunuz. Devletin sanata bir ticari meta gözüyle bakmayı değiştirmesi lazım. “Bu işten zarar ediyoruz” diye bakılırsa bir hayır gelmez zaten. Avrupa’da en prestijli yapılar, opera ya da tiyatro binalarıdır. Bizde de böyle olması, bakış açısının değişmesi gerek. Çünkü insanların ruhunu besleyen, psikolojisini ayakta tutmaya sağlayan unsurlardan bir tanesi müziktir. O yüzden de devlete çok büyük iş düşüyor ve beklentimiz de o yönde.

.

'DERNEK OLARAK 'İŞSİZ MÜZİSYENLERİ DESTEKLEME FONU' OLUŞTURDUK'

İstanbul Filarmoni Derneği olarak bu noktada nasıl bir görev üstlendiniz?

Dernek olarak “İşsiz Müzisyenleri Destekleme Fonu” adı altında bir fon oluşturduk, özel bir hesap açtık. Oraya iki şekilde yardım yapılabiliyor: Ya maske satın alarak destek olabiliyorsunuz ya da doğrudan nakdi yardım yapabiliyorsunuz. Yönetim kurulu olarak derneğe gelen dilekçeleri inceleyip, doğru olup olmadığını araştırıyoruz. Ve bağışları ihtiyacı olan sanatçılara teslim ediyoruz.

Antonina Turizm, “COVİD’20 HATIRASI” olarak ressam Balkan Naci İslimyeli’nin eserlerinin basıldığı maskeleri satışa sundu. Gelirin bir bölümü işsiz kalan müzisyenlere destek olmak amacıyla İstanbul Filarmoni Derneği’nde oluşturulan fona aktarılıyor. Bu nasıl bir fon, süreç nasıl işliyor?

Biz ticari bir kuruluş değiliz. Bunun vergisi ve KDV’sinin yatırılması için bir şirket kullanmamız gerekti. O yüzden bu işbirliğini Antonina Turizm ile beraber yapıyoruz. Dernek, hem müzisyenleri destekleme fonuna katkı olsun hem de insanlar bir sanat eseri alsınlar diye maske üretti. Sanatçı Balkan Naci İslimyeli’nin eserlerini maskelere taşıdık. Satıştan elde edilen gelir fona aktarılarak müzisyenler destekleniyor. Bir web sitesi var, oradan doğrudan alışveriş de yapabiliyorlar; derneği arayıp direkt sipariş de verebiliyorlar.

Destek veren başka kurumlar var mı?

İKSV var. Müzisyenler, Hakan Şensoy koordinatörlüğünde online konserler verdiler. Borusan benzer bir çalışma yaparak destek oldu. Ama bunlar yeterli mi derseniz çok zor. Çünkü taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz.

Bir de klasik müzikle uğraşanların şöyle bir sıkıntısı var. Örneğin, yazın her yer açıldı ve bar müzisyenleri 4-5 ay kadar çalıştı. Ya da halk müziği sanatçısı tek başına bir yerde çalabildi örneğin. Şu anda genel yasak ama en azından biraz para kazandılar. Ama klasik müzik müzisyenlerinin bir barda ya da bir yerde çıkma şansı yok. Bir obuacı nerede çalabilir? Zira, bir senfoni orkestrası 70-80 müzisyenin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Klasik müzik sanatçıları hiçbir şey yapamıyor gerçekten. Haliyle evde oturuyorlar ve psikolojik ve ekonomik yıkım yaşıyorlar.

Aletlerin kendi içerisinde bir hiyerarşisi var mı? Örneğin, keman daha rahat taşınabiliyor. Çelliste göre kemancı bir yerde daha rahat çalabiliyor mu?

Özellikle bazı klasik müzik enstrümanlarıyla hiçbir yerde para kazanma şansı olmayan insanlar var. Bir klasik müzik sanatçısı, belki bir meyhanede kemanıyla sanat müziği çalabilir ama bir çellocu oraya giremiyor zaten ya da arp sanatçısı ya da konturbasçı. Orkestra dışında hiçbir yerde enstrümanlarını çalma ve para kazanma şansları yok. Sürekli şikâyet etmiş gibi olmayalım ama bunun dile getirilmesi, konuşulması ve bir çare üretilmesi lazım.

Başka ülkeler bu duruma nasıl bir çözüm üretti? Bu dönemde yurt dışına gidenler oldu mu?

Bu noktada Almanya’yı örnek göstermek gerekir. Alman devleti bütün klasik müzik, freelance müzisyenlerine ödenek çıkardı. Avrupa'da da birçok hükümet, klasik müzik sanatçılarına ödenekler yaptı çünkü gördüler ki maaşları olmayan binlerce müzisyen var. Ne yapacak bu insanlar? İntihar mı etsinler? Sokakta mı kalsınlar? Ama şu anda herkes kendi müzisyenlerini destekleme peşinde.

Sanatçılar arasında dayanışma var mı?

Var tabii. Örneğin, İzmir depreminde bir kadın müzisyen hem yaralandı hem de kemanı kırıldı. Sanatçılar kendi aralarında organize oldu ve müzisyen arkadaşımıza keman aldılar. Sanatçılar arasında bu tip dayanışma ve yardımlaşmalar oluyor.

'KÜLTÜR BAKANLIĞI'NIN BU İŞE EL KOYMASI LAZIM'

Online etkinliklerin sürekli hale gelmesi müzisyenleri kurtarmaya yeter mi?

Şu anda yeni bir girişim var. Kadıköy Belediyesi orkestra kuruyor. Ama belediyelerin de imkânı sınırlı, doğrudan Kültür Bakanlığı’nın bu işe el koyması lazım. Bir salon kiralanacak ve orkestralar sürekli gelip çalacak ve işsiz kalmayacaklar bu şekilde. Bu çözümün üretilmesi lazım.

Bu şekilde başka destek veren belediye var mı?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yaz boyunca bu tarz konserler yaptı. Bunlar çok sevindirici çalışmalar, devamını diliyoruz tabii. Ama önümüzde beş-altı aylık karanlık bir dönem var. Bu dönemi el birliğiyle atlatmamız gerekiyor.

Devlet herhangi bir şekilde destek veriyor mu, işsizlik maaşı gibi?

İstanbul Devlet Senfoni Orkestraları gibi orkestraların adı üstünde devlet orkestraları. Bunların ödenekleri devam etti tabi. Yani devlet sanatçısı olanlar aldı ama diğer taraftan bunun 2-3 katı freelance müzisyen var.

Cemal Reşit Rey

Peki, ne yapılabilir bu noktada? Dernek olarak sizin, devlet bunu yapmalı dediğiniz bir çözüm önerisi var mı?

Sanatın devam etmesi gerekiyor. Çünkü bizim sanatçılara ve müziğe ihtiyacımız var. Sanat ihtiyacı ekmek, su gibi. Müziksiz bir hayat düşünüyor musunuz? Klasik müzik olur, caz müziği olur, herhangi bir müzik türü olur. Devletin de bu zor günlerde müzisyenlere elini uzatması gerekiyor. Sigortası olmadığı için insanlar kredi de alamıyorlar. Ne yapsın bu insanlar? Günahı arp sanatçısı olmak mı? Obuacı olmak mı? Devletin kapsayıcı bir çözüm üretmesi gerekiyor. Ki, çözüm hazır zaten. Devlet, konser sayılarını eskisi gibi tutacak. Dışardan, eskiden yevmiye öder gibi müzisyen alacak ve canlı ya da online konser düzenleyecek. Organize olur ve ödenekleri öderlerse çözüme kavuşuruz. Bunun yapılması gerekiyor. Hem de acilen.

Başka bir çözüm öneriniz var mı bunun dışında?

Pandemi nedeniyle en büyük sıkıntı sahnenin olmaması. Dernek olarak böyle bir şey yapmaya kalksak, önce salon kiralamamız lazım. Ancak bir salon kirası yüz bin lira. Biz sınırlı bütçemizle onu yapamayız ama devletin olanakları var. Kültür Bakanlığı, büyük salonları tahsis edecek, ardından orkestralara çağrıda bulunacak ve her hafta düzenli olarak program yapılacak eskisi gibi. Ne kadar çok konser üretirseniz bu insanların hayatını o kadar normal şartlarda idame ettirmesini sağlarsınız.

Eskisi gibi diyorsunuz ama o zaman durum çok iyi miydi?

Kötünün iyisi diyelim. Pandemi öncesi şöyleydi: Yine 4B kapsamında 14 müzisyen alıyorlar ama dışardan yevmiyeyle müzisyenler geliyordu; sahne ve birçok orkestra vardı. Bu söylediklerimiz tabii ki kökten çözüm değil, ama geçici olarak işe yarayabilir. Çünkü insanların hayatını sürdürebilmesi için paraya ihtiyacı var.

Özetle, kısa vadede, devletin organizatörlüğünde bir salon ve online canlı konserler gerçekleştirilebilir. Biz ancak 3-4 sazlı oda müziği yapabiliriz. Ama devletin büyük salonları var. O salonları sanatçılara tahsis edip, yevmiyelerini verip destek olabilir. Bu da çok büyük paralar değil aslında, bir devlet bütçesi için tırnak kadar değil.

Ardından normalleşmeye geçildiği zaman bu yasanın değişmesi gerekiyor. İşsiz sanatçılara kucak açılmasını bekliyoruz. Ki, bu aslında yapılması gereken. Her uygar ülkenin kültür politikası olur. Bu kültür politikalarının daha uzun vadeli, daha kapsayıcı ve gerçek anlamda emektar sanatçıları kucaklayıcı olması gerekiyor.

Twitter da şu söze çok denk gelir olduk: “Salgınla birlikte müzisyenler, sanatçılar ölüme terk edildi” Dernek olarak buna katılıyor musunuz?

Doğru, katılıyorum. Bakın anlattıklarım sadece klasik müzik müzisyenlerinin sıkıntısı. Daha başka müzisyenler, sanatçılar da var. İnsanlar intihar ediyor, daha ötesi yok artık. Şuan bütün eğlence yerleri kapalı. Muhtemelen 3-4 ay daha kapalı olacak. O süre içerisinde bu insanlar için çözüm üretmeden nasıl yaşayacağız? Batı Avrupa’da devletler “Merak etmeyin işletmeleri kapatıyoruz ama biz arkanızdayız” dedi ve bir şekilde çözüm üretildi. Burada hiçbir şey yapılmıyor. Bu insanlar ne yapacak?

CHP’li milletvekili Gamze Taşçıer, Müzik-Sen’in verilerini açıkladı. Verilere göre, pandemi başladığından beri intihar eden müzisyenlerin sayısı 100’e yaklaşmış. Müzik aletlerini satarak eve ekmek götürmeye çalışan müzisyenler var.

Maalesef doğru, bunu biz de duyduk.

Ama o enstrüman aslında ekmek kapısı. Sonra ne olacak?

İşte insanlar ayakta kalmaya çalışıyor. Bari satayım bir süre idare edeyim, noktasına geliyor insanlar. Çok dramatik bir durum aslında. Salgın bittikten sonra işler açıldığında zaten sahneye çıkacak insanlar ama bu karanlık dönemde el uzatılmasını bekliyoruz, sanatçılar adına.

İstanbul Filarmoni Derneği’nin yol haritanız nedir? Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?

“İşsiz Müzisyenleri Destekleme Fonu”nu genişletip online konserlere geçmeyi istiyoruz. Ocak ayından nisana kadar her hafta online konserler yapmayı planlıyoruz. Şu anda birkaç firmayla görüşme halindeyiz. Olanaklarımız bir devlet kadar değil tabi ama kaç kişiye destek olabileceksek artık.