Asistan hekimler: Tükendik, ümitsiziz

Korona virüsü salgını başladığından beri yemek bile yemeye fırsat bulamadan çalışan Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi asistan hekimleri, sonunda isyan etti: “Yorulduk, emeklerimiz yok sayılıyor ve ümitsiziz.”

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İlk korona virüsü vakasının açıklandığı mart ayı itibariyle Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul’da belirlenen ilk dört referans hastaneden biri ilan edildi. Doğal olarak hastanenin asistan hekimleri de ilk günden itibaren bu zorlu sürecin içinde aktif olarak mücadeleye başladı.

 

 

İlk üç ay, günlük hatta saatlik değişen nöbetleri kendi klinik nöbetleriyle çakışan korona virüsü nöbeti birimindeki arkadaşlarıyla tolere eden ve işleri aksatmayacak şekilde tüm özverileriyle çalışan hekimler, “normalleşme” döneminde Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nin açılmasını takiben normal mesaiye döndüler. Ancak bu sefer de 1000 yataklı 7/24 faaliyet gösteren 10 poliklinikli acil durum hastanesinin çalışma yükünün büyük kısmı, Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi asistan hekimlerine yüklendi.

YEMEK YEMEYE ZAMANLARI YOK

Tekrar yoğun çalışma programına dâhil edilen asistan hekimler, 8, 12, 16, 24 saatlik korona virüsü vardiyalarından sonra asistanlık yaptıkları asıl birimlerine dönmek zorunda kalıyorlar. “Son anda değişen nöbet listeleri ile uzmanlık öğrencisi olarak görevlerimizi yerine getirmekte güçlük çekmekteyiz” diyen asistan hekimler, bu konudaki girişimlerini şöyle anlattılar: “Haziran ayının başında zorlukları dile getirdiğimizde Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’ndeki nöbetlerin oraya atama/görevlendirmeyle gelecek hekimlere devredileceği belirtilmiş, sabır göstermemiz istenmiştir. Oysa o günden beri çalışma şartlarımızda iyileştirmeler beklerken her geçen gün görevlerimiz artırılmıştır. Covid servislerinde bir asistan 40 hastadan sorumlu olduğumuzdan nereye yetişeceğimizi bilemediğimiz bir tempoda çalışmak zorunda bırakıldık. Siperlik, maske, önlüklerle çalıştığımız 8-12 saatlik Covid poliklinik vardiyalarında resmi mola süresi verilmediğinden yemek yiyebilmek için nöbet arkadaşlarımızla dönüşümlü 15’er dakika ara verdiğimizde dahi görevlilere yerimizde olup olmadığımız kontrol ettirilmekte, elimizden geleni yapmamıza rağmen başvuru çokluğu nedeniyle kapının önünde bekleyen hasta sayısı artarsa aranarak üzerimizde baskı oluşturulmaktadır.”

TIP EĞİTİMİ GEREKTİRMEYEN İŞLERDE DE ÇALIŞIYORLAR

Asistan hekimlerin görevleri ve zorlukları bunlarla da kalmadı. Personel açığı öne sürülerek tıp eğitimi gerektirmeyen işler de onların üzerine yıkıldı: “Personel ve sekreter eksiklikleri öne sürülerek polikliniklerdeki PCR girişi, barkod basma vb. görevler üzerimize kalmakta, 7/24 açık olan PCR polikliniklerimizde yurt dışına çıkacak vatandaşlarımızdan sadece pasaport numarasıyla test istenmesi için her gün en az beş asistan nöbet tutmakta, hiçbir tıbbi bilgimize ihtiyaç duyulmayan yerlerde çalıştırılmak hastalıkla mücadele motivasyonumuzu düşürmektedir.”

‘EK ÖDEME ARGÜMANI ONUR KIRICI’

Her fırsatta önlerine sürülen 'tavandan ek ödeme' argümanının da gerçeği yansıtmadığını vurgulayan asistan hekimler, döner sermaye hesaplamalarının başhekimliklerin inisiyatifine bırakıldığına, saatlik hesaplamalar yapıldığında kendilerine yansıyan meblağların üç haneli olduğuna dikkat çekiyorlar: “Bu söylem, ilk günden bu yana yedi aydır Covid poliklinik ve servislerinde kendimizin ve sevdiklerimizin hayatından tavizler vererek asistanlık eğitimimizi sekteye uğratarak çalışmakta olan bizler için son derece onur kırıcıdır. Hastane idaresine gerek sözel gerekse yazılı olarak defalarca başvurmamıza rağmen herhangi bir dönüş olmamış, çözüm sunulmamıştır. Mevsimsel solunum yolu hastalıklarıyla birlikte iş yükümüzün daha da artacağı ve ne kadar süreceğini öngöremediğimiz bu döneme yorulmuş, emekleri yok sayılmış ve ümitsiz giriyoruz.”