Aşı tedarikinde strateji tutmadı, uzmanlar uyardı: Tek çıkar yol toplumsal tedbir 

50 milyon kişinin aşılanması için haziran ayını işaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son açıklamasında aşı hedefini üç ay erteleyerek sonbahara bıraktı. Türk Tabipleri Birliği, aşı tedarikinde yaşanan aksamanın şirketlerin aşı üretimine yetişememesi olabileceğini belirtti, firmaların patentlerini kaldırmasını ve ülkelere açmalarını önerdi. Aşı takviminin aksamasının birçok sorunu beraberinde getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Murat Akova ise tek çıkar yolun toplumsal tedbir olduğunu kaydetti.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA- Korona virüsü salgınıyla mücadelede umut kapısı olan Covid–19 aşılaması, aşı tedarikinde yaşanan sıkıntı nedeniyle neredeyse durdu. Daha önceki açıklamalarda Sinovac aşısıyla ilgili olarak haziran ayını işaret eden ve “nüfusun 50 milyonluk kısmının aşısının” tamamlanacağını söyleyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11 Mart’ta yaptığı son açıklamada sonbaharı işaret etti, “Nüfusumuzun 50 milyonluk kısmının aşısını sonbahardan önce yaparsak salgın üzerimizde ağır bir baskı olmaktan çıkacak” dedi.  

İLK BIONTECH AŞILARI GELDİ: İLK ETAP 5 BİN 800 

Aşı hedefinin üç ay ertelenmesinin yanı sıra Bakan Koca, BioNTech/Pfizer aşısıyla ilgili olarak da 25 Şubat'ta yaptığı açıklamada, “4,5 milyon doz mart sonu olmak üzere sözleşme yapıldı. BioNTech ile ilgili ilk etapta gelebilecek aşı miktarı 800 bin olacak” dese de şu ana kadar 5 bin 800 doz BioNTech aşısının geldiğini açıkladı. 

Özellikle Sinovac aşısının tedarikinde yaşanan gecikmenin gerekçesi ve Türkiye’nin bu noktada nasıl bir adım atacağı henüz bilinmezken, uzmanlar bu süreçte tek çıkar yolun toplumsal tedbirlerin gevşetilmeden maske, mesafe ve hijyen kurallarına riayet edilmesi gerektiği görüşünde. Diğer yandan aşı üretimi yapan firmaların patentlerini kaldırması da öneriler arasında yer alıyor.  

TTB: 'ŞİRKETLER AŞI ÜRETİMİNE YETİŞEMİYOR' 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, aşı tedarikinde yaşanan aksamanın nedenleri arasında şirketlerin aşı üretimine yetişememesini gösteriyor. Pandemi gibi olağanüstü dönemlerde ülkelerin tek başlarına kurtulma imkânlarının bulunmadığına dikkat çeken Fincancı, “Bir ülkenin toplumsal bağışıklığı sağlamış olması pandemiden kurtulduğu anlamına gelmiyor. Toplumsal hareketliliğin bu kadar yaygın olduğu koşullarda biz daha fazla mutasyonla karşılaşacağız. Dolayısıyla salgının devam ettiği ülkeler bizleri de etkileyecek. Fikrî Mülkiyet Hakları ve patent üzerinden sadece patente sahip olan şirket aşı üretimi yapabiliyor. Dolayısıyla tek bir şirket üzerinden aşı üretimi yapıldığında dünyanın gereksinimine yanıt verebilme olanağı yok” dedi.  

'AŞI FİRMALARI PATENTLERİ KALDIRMALI, TÜM DÜNYA KENDİ ÜLKESİNDE AŞI ÜRETMELİ'

Fincancı, bu süreçte doğru olan yöntemin aşı üretimi yapan şirketlerin patentlerini kaldırması olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: 

“Aşı üretimi yapan şirketler tarafından patent kaldırılırsa her ülke, kendi ülkesinde aşıyı üretebilecek ve dolayısıyla hızlı bir aşı üretimi sağlanabilecek. Bu kapsamda doğru olan yöntem aynı anda tüm dünyada hızla toplum bağışıklığın sağlanması gerekiyor. O yüzden aşı patentlerine dikkat çektim ve bunu sağlamadığımız her yerde eksik kalacağız. Şu an tüm dünya halklarının şirketlerin patentlerinin iptal edilmesine yönelik ses çıkarması gerekiyor. Aşı formülleri ülkelere verilerek hızlı bir aşılama yapılması lazım. Bu durumda da Refik Saydam Aşı Merkezi yeniden faaliyete geçirilerek aşı üretimi buradan sağlanmalı.” 

'TÜRKİYE'DE TOPLUMUN SADECE YÜZDE 5'İ AŞILANDI'

Sağlık Bakanlığı Covid–19 bilgilendirme platformunda yer alan verilere göre; Türkiye'de şu ana kadar birinci ve ikinci doz aşı olanların sayısı 12 milyon 428 bin 848 olarak kayıtlara geçti. Birinci doz olanların sayısı 7 milyon 991 bin 425, ikinci doz aşı olanların sayısı da 4 milyon 437 bin 423. Fincancı, bu miktarın da çok yetersiz olduğunu kaydetti.  

Toplumsal bağışıklığın sağlanması için en az 60 milyon kişinin hızla aşılanması gerektiğini ancak şu ana kadar böyle bir aşılamanın söz konusu olmadığını belirten Fincancı, “Aşılama programı kapsamında şu ana kadar toplumun sadece yüzde 5'i ikinci doz aşısını alabildi. Sinovac aşısı için birinci doz koruyuculuk oranı çok düşük. İkinci doz aşı için de süre uzadıkça antikor oranları düşebilir ve buna bağlı olarak koruyuculuk oranları da azalabilir. Bu noktada toplumun tedbirlere uyması çok önemli. Salgın hâlâ devam ediyor ve tehlike geçmedi” ifadelerine yer verdi.  

'AŞIDA İLK DOZU OLAN KİŞİLERDE VİRÜS MUTASYONA DAHA ÇABUK UĞRAYABİLİR' 

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova da aşı tedarikinde yaşanan aksamanın beraberinde birçok tehlikeyi de getirdiğini vurgulayarak, 

“Toplumun bir kısmını bağışık hale getirip bir kısmını korumasız bırakırsanız, korumasız kalan grupta enfeksiyon olma riskini de bir miktar artırmış oluyorsunuz. Bir başka tehlike de şimdi tek dozu alıp ikinci dozu alamayanlarda enfeksiyon gelişebilir ve onlarda virüs mutasyona daha çabuk uğrayabilir. Bu kapsamda da yeni varyant virüsler Türkiye’de hızla yayılabilir. Tüm bunların üzerine de yeniden açılma gerçekleşti. Kabalıkların yeniden ortaya çıkmış olması vaka sayılarında hızlı bir yükselişe neden olacak gibi görünüyor. O yüzden toplumsal tedbirlerin daha çok önem kazandığı bir süreçten geçiyoruz. Öte yandan toplum mesaj vermesi gereken kişiler siyasi parti kongrelerinde ve cenaze törenlerinde boy gösterirken, topluma tedbirlere uyun demesi de ayrıca bir çelişki olarak da karşımızda duruyor” şeklinde konuştu. 

'HASTANEYE YATIŞ ORANLARI 10 GÜN İÇİNDE ORTAYA ÇIKAR'

Akova, günlük vaka sayılarının kısa sürede 30 binli rakamlara ulaşabileceğine de dikkat çekerek şöyle uyardı:

“Şu an 16 binlerde olan vaka sayıları kısa sürede 30 binlere ulaşabilir. Aynı zamanda vaka sayıları artsa da hastaneye yatış oranları azalıyor diye bir algı da oluşuyor. Vaka sayılarındaki artışla hastanelere yatış oranları eş zamanlı gerçekleşmiyor. Covid-19’a yakalananların bir hafta on gün içinde hastalığı ağır seyredip seyretmeyeceği belli oluyor. O yüzden hastaneye yatış rakamları 10 gün sonra ortaya çıkmaya başlayacak. O yüzden kişilerin tedbirlere devam etmesi, kalabalık yerlerden uzak durması hayati önem taşıyor.”

'İKİ DOZ AŞI OLANA KARANTİNA YOK ANLAYIŞI İHTİYATSIZLIK'

Sağlık Bakanlığı korona virüsü Bilim Kurulu tarafından hazırlanan 'Temaslı Takibi, Salgın Yönetimi, Evde Hasta İzlenimi ve Filyasyon Rehberi' de güncellendi. Buna göre iki doz aşı olup aşının üzerinden 14 gün geçen kişiler, temaslı olsa da karantinaya alınmayacak. Akova, bu durumun da çok yanlış bir yaklaşım olduğunu söyledi. Kişi aşılanmış olsa dahi bulaştırma riskinin devam ettiğini belirten Akova, şunları söyledi: 

“Aşı ağır hastalıktan koruyor ama hastalığı yeniden alma ve bulaştırma açısından koruyuculuğu düşük. Mutant virüsleri nispeten daha kolay bulaşıyor. Dolayısıyla aşılanmış bir kişi bağışıklık kazansa bile hala bu virüslerle enfekte olabilir ve etrafa bulaştırabilir. O nedenle bu karar bana göre ihtiyatsızlık gibi geliyor.”