Araştırma: Güneş'i 'kapatsak' bile Antarktika buzulları kurtulamayabilir

Bilim insanları, iklim krizini yavaşlatmak için ortaya atılan Güneş ışığını engelleme fikrini test etti. Sonuçlara göre, tek çare, kaçınılmaz olarak karbon salımını azaltmak.

Fotoğraf: Stephen Meyers / Pexels
Google Haberlere Abone ol

Tessa Koumoundouros*

Jeomühendislik, yani gezegen mühendisliği çoğu zaman iklim krizine bir çare olarak son anda ortaya çıkıp günü kurtarabilecek teknolojik bir kahraman gibi sunulur. Öte yandan, yeni bilgisayar modellemeleri Güneş’i karartmak gibi bu türden riskli önlemlerin şu anda Antarktika’yı kurtarmaya yetmeyeceğini ortaya koydu. Geriye yapılabilecek tek bir şey kaldı: Kırk yıldır yapılamayan şeyin ta kendisi, yani fosil yakıtları kullanmayı bırakmak.

Kuzey yarımkürede yaz mevsimini alt üst eden felaket boyutlarındaki yangınlar, seller ve diğer aşırı hava olayları karşısında, gözler yeniden jeomühendisliğin taşıdığı potansiyele çevrildi. Kimi tehlikeler barındıran çözümleri denemeye yönelik bu eğilim, muhtemelen iklim kaynaklı felaketler çoğaldıkça daha da güçlenecek.

‘GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN SINIRA GELDİK’

İsviçre'nin Bern Üniversitesi’nden buzulbilimci Johannes Sutter, “Küresel sıcaklık artışını 2 santigrat derecenin altında sınırlamaya yönelik fırsat kapısı süratle kapanıyor; bundan dolayı, gelecekte iklim üzerinde etki yaratabilecek teknik önlemlerin ciddi biçimde ele alınması mümkün görünüyor” dedi. Hâl böyleyken, Sutter ve meslektaşları, araştırmacıların en çok kaygı duyduğu, hızla yaklaşan iklim 'bardağını taşırma' noktalarından birinde Güneş ışığının karartılmasının ne tür bir etkisi olacağını araştırmaya yöneldi.

Sutter, “Batı Antarktika’da gözlemlenen buz akıntıları, taşma noktası dediğimiz sınıra fazlasıyla yakın olduğumuzu ya da onu bir süre önce aşmış olduğumuzu gözler önüne seriyor. Bundan ötürü, araştırmamızda, buz tabakasındaki çöküşün teorik olarak güneş radyasyonu yönetimi aracılığıyla önlenip önlenemeyeceğini anlamak istedik" dedi.

Şu anda kışın ortasında olunmasına karşın, bölgedeki buz miktarı oldukça yetersiz. Bu sorun, toprak üzerindeki Batı Antarktika buzullarının denize akmasını engelleyen deniz buzulundaki azalmayı da içeriyor. Batı Antarktika’daki erime deniz seviyelerinin metrelerce yükselmesine neden olacak ve denize karışan bütün bu fazladan tatlı su, hâlihazırda yavaşlamakta olan okyanus akıntılarının tamamen çökmesine de katkıda bulunacak. Beklenenden hızlı olan erime süreci daha şimdiden yaban hayatı yok ediyor.

'ATMOSFERDEKİ SERA GAZI BİRİKİMLERİ YÜKSEK KALDIĞI MÜDDETÇE...'

Johannes Sutter ve meslektaşları, yüksek, orta ve düşük emisyon şartları ile dört farklı ‘stratosferik aerosol enjeksiyon’** senaryosu kullanarak buz tabakasının durumunu bilgisayar ortamında canlandırdı. Araştırmacıların yarattığı söz konusu modelleme, 2050 yılına dek stratosfere milyonlarca ton kükürt dioksit püskürterek Güneş ışığının karartılmasının buzulların tamamen yok olmasını geciktirebileceğini ortaya koysa da aynı zamanda bu yöntemin sadece atmosferdeki karbonun temizlenmesiyle birlikte ve sadece orta ya da düşük emisyon koşullarında işe yarayacağını gösterdi.

Araştırmacılar, bu sonuçlara dayanarak, “Atmosferdeki sera gazı birikimleri yüksek düzeylerde kaldığı müddetçe, güneş radyasyonu yönetiminin büyük ihtimalle yüzlerce, hatta belki de binlerce yıl boyunca sürdürülmesi gerekecek” değerlendirmesinde bulundu.

Eğer Güneş’in ışığını engelleyen yönetim stratejileri aniden duracak olsaydı, öncekinden daha şiddetli sonuçlarla beraber daha da beklenmedik bir ısı artışının meydana geleceği bir şokla karşı karşıya kalırdık. Yanı sıra, atmosferimizde bulunan aşırı miktardaki karbondioksitin yol açacağı öteki sıkıntılar da hız kesmeden devam ederdi.

‘ÇÖZÜMLER’ BİRÇOK RİSK BARINDIRIYOR

Sutter ve ekibi, makalelerinde, “Okyanusların asitlenmesi gibi artan atmosferik karbondioksitin doğrudan olumsuz etkilerini hesaba katmayan Güneş radyasyonu yönetimi, toplum, biyosfer ve henüz bilmediğimiz diğer yıkıcı olaylara yol açabilecek bölgesel iklim düzenleri üzerinde çeşitli etkilere neden olabilir” diyerek uyarıda bulundu.

Bunlara ek olarak, Batı Antarktika buz tabakasının çöküşünü durdurma şansını sunan tek senaryo, karbon emisyonlarını azaltmayı içeriyordu. Sutter, “Yaptığımız simülasyonlar, uzun vadede Batı Antarktika buz tabakasının çökmesini engellemenin en işe yarar yolunun süratle karbondan arındırma olduğunu ortaya koyuyor” diye vurguladı.

Araştırma makalesi, "Nature Climate Change" (Doğa İklim Değişikliği) adlı dergide yayınlandı.

*Gazeteci ve editör asistanı

**Atmosferin stratosfer tabakasına ulaşıp orada asılı kalan uçucu kimyasal gaz ve toz salımı.


Yazının orijinali Science Alert sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)