Arap basınında geçen hafta: 'Erdoğan yeni seçilen Amerikan başkanı gibi'

Türkiye Cumhurbaşkanı'nın seçimlerden sonra yeni hükümetini kurarken yaptığı değişiklikler, onun Beyaz Saray modeliyle hareket ettiği algısını oluşturuyor.

Google Haberlere Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Mayıs seçimlerinden sonra zaferle çıkmasının ardından açıkladığı yeni hükümet, tıpkı seçim maratonu gibi Arap medyasının yakın takibindeydi. Birçok Arap gazetesi özellikle de Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olmasına ve Mehmet Şimşek’i bekleyen zorlu göreve odaklandı.

Suriye yönetiminin uluslararası camiaya yeniden dönmesinden sonra uzun süredir Suriye muhalefetine ne olacağı ve muhalefet için nasıl bir yol izleneceği merak konusuydu. Ancak Suriye muhalefetini temsil eden bazı siyasi oluşumlar bir yana cevap bekleyen en zor soru, silahlı muhalefet ve ailelerine ne olacağı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın sağlık durumuna ilişkin olumsuz haberler son dönemlerde artmış durumda. Abbas’ın sağlık durumundan dolayı siyaset sahnesinden çekilmesi ihtimali gerek Filistin içerisinde gerekse de İsrail ve ABD’de önemli bir gündem maddesini oluşturuyor.

Bu hafta Arap gazetelerinden derlediğimiz bazı yorumlar şöyle:

'YENİ SEÇİLEN AMERİKAN BAŞKANI GİBİ'

Türkiye Cumhurbaşkanı'nın seçimlerden sonra yeni hükümetini kurarken getirdiği değişiklikler, onun Amerikan tarzıyla hareket ettiği algısını oluşturuyor. Yeni bir dışişleri bakanı, yeni savunma bakanı, yeni bir istihbarat başkanı ve de bunların yanında daha önce hükümette yer almış bir maliye bakanı. 

Bu ekip, her ABD başkanı değiştiğinde değişen ekip oluyor. Yeni bir ABD başkanı her göreve geldiğinde onun en yakınındaki ekip de bu oluyor. 

ABD'de tarım bakanı, eğitim bakanı veya sanayi bakanının kim olduğu veya isimleri pek bilinmezken, savunma, dışişleri ve hazine bakanları ile istihbarat başkanları dünya basınında birer yıldız gibi sürekli yer alırlar. Bütün dünya kamuoyu onların isimlerini sürekli duyar ve fotoğraflarını sürekli görür. 

Ankara'da da, Dışişleri Bakanlığı eski istihbarat başkanı Hakan Fidan'a, onun görevi de daha önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olan İbrahim Kalın'a verildi. Savunma Bakanı Yaşar Güler olurken Hazine ve Maliye Bakanlığı'na ise Mehmet Şimşek getirildi. Şimşek'in görevi, sürekli değer kaybeden Türk Lirası'nın daha fazla düşüşünü önlemek ve artan enflasyon karşısında fiyatları durdurmak. 

Şimşek için en önemlisi Erdoğan'ın sıkıca sarıldığı faizi sabitleme teorisinin gözden geçirilmesi gerektiğine Erdoğan'ı ikna etmek ve onu değiştirebilmek için çalışmaktır. Zira bu politika ne TL'nin dolar karşısında değer kaybetmesini durdurabildi, ne de enflasyonu önleyebildi. (Süleyman Cuda / Mısır Al Youm Gazetesi)

'TÜRKİYE’DE YENİ HÜKÜMETİN ŞİFRELERİ'

Recep Tayyip Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan'a sırtını döndü. Ancak bu değişim, bir yanda milli ruhu, diğer yanda Müslüman Kardeşler düşüncesinden uzak, ılımlı İslami eğilimi birleştiren derin Türk devletinin çeşitli kurumlarıyla kendisine çizdiği sınırlar içinde kaldı.

Erdoğan fiili olarak, Müslüman Kardeşler ideolojisi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamının yeniden dirilişiyle ilgili hayallerinden vazgeçmiş durumda ve kurduğu hükümet, Vladimir Putin'in kaybettiği Ukrayna savaşı sonrasını düşünen derin bir Türk devletinin varlığını yansıtıyor. Yeni hükümet başta Suriye'deki duruma bakış açısında bazı çelişkileri bir araya getirse de, söz konusu derin devletin bölgedeki ve uluslararası alandaki gerçek dengelerle uzlaşmak istediğini göstermektedir. 

Erdoğan, özellikle ekonomik alanda daha fazla başarısızlıktan kaçınmak için bu sefer farklı bir hükümet kurdu. Örneğin, kendisinin savunduğunun aksine, enflasyonu düşürmenin faizi düşürmekten değil yükseltmekten geçtiğine inanan Kürt asıllı eski bir ekonomi bakanını getirdi. Yeni Maliye Bakanı, Batman ilinin küçük bir köyünde Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mehmet Şimşek'tir. Erdoğan daha önce onu Maliye Bakanı olarak atamış, ardından enflasyon konusunda aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle görevinden almıştı.

Açıkça görülüyor ki, Türkiye Cumhurbaşkanı gerçeklerle yüzleşmeyi kabul etmek zorunda kaldı. Erdoğan'ın başdanışmanlarından İlnur Çevik, enflasyonu düşürmek için ne yapılması gerektiğine Şimşek'in karar vereceğini doğruladı.

Görünen o ki, Türk kurumları Erdoğan'ın cumhurbaşkanı konumunda kalmasını tercih etti. Zira bu kurumlar, Erdoğan'ın rakibi Kılıçdaroğlu'na fark attığı kırsal kesimleri farklı şekillerde etkileyerek Erdoğan'ın kaybetmesini sağlayabilirdi. Türk devlet kurumları, her şeyin bölgesel ve uluslararası düzeyde tam olarak netleşmesini beklemeyi ve istikrarı seçti. (Hayrallah Hayrallah / Londra Merkezli El Arab Gazetesi)

'SURİYE MUHALEFETİ TESLİM BAYRAĞINI NE ZAMAN KALDIRACAK?'

Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesi ve Esad’ın Cidde’deki Arap Birliği toplantısına katılmasının ardından Suriye ve ABD arasında Umman’ın başkenti Maskat’ta bir görüşmenin olacağına dair haberlerden sonra, Suriye muhalefetinin -veya ondan geriye ne kaldıysa- önünde Şam ile masaya oturmak ve yeşil bir uçağa atlayarak Suriye’ye doğru yola çıkmaktan başka bir seçenek kalmadı. Özellikle de Katar ve Türkiye başta olmak üzere müttefiklerinin hepsinin onları yalnız bırakmasından sonra.

Suriyelilerin muhalif konseyinin 36 kişilik yüksek heyetinden 28’inin katıldığı Cenevre’deki toplantının ardından yapılan açıklamada siyasi duruşlarında köklü değişiklikerin olduğu işaretleri verildi. Bu değişimler de sahada var olan gerçekliğin kabulü, bölgesel ve uluslararası dengelerin gözetilmesi ve Şam’daki rejimin yıkılacağına dair bütün beklentilerin boşa çıktığının kabulüdür.

Suriye muhalefetine bu şekilde bir açıklamayı yaptıran ve son dönemde yaşanan gelişmeler de şu şekildedir:

Birincisi; Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı ve Adalet ve Kalkınma Partisi parlamentodaki sandalyelerin çoğunluğunu almayı başardı. Başta Mısır, Suriye ve Körfez ülkeleri olmak üzere tüm eski muhalif ülkelere açılmaya karar verdi. Ayrıca Müslüman Kardeşler hareketiyle temsil edilen Suriye ve Mısır muhalefetinin beklediğinin aksine Rusya-İran ittifakına daha da yakınlaştı.

İkincisi, Suriyeli muhalif ve iş adamı Mahir el-Daghim'in Türk vatandaşlığı iptal edildikten sonra Katar'a teslim edilmesi ve oradan Suriye pasaportu çıkarıldıktan sonra Şam biletinin kesilecek olması.

Üçüncüsü de, 9 yıldır ülkede ikamet etmesine rağmen Türkiye’nin Mısır muhalefetinden elini çekmesi ve kadroların ülkeyi terk etmelerini ve kendilerine başka bir güvenli bölge bulmalarını istemesidir. Mısır muhalefetinin önemli ismi Vecdi Ganim’in ikametinin iptal edilmesi ve altı yıldır burada yaşamasına rağmen kendisine vatandaşlık verilmemesi bunun için çarpıcı bir örnektir.

Bütün bunlar göz önüne alındığında Suriye muhalefetinin Suriye’ye geri döneceğini söyleyebiliriz ancak asıl soru, silahlı muhalefet ve ailelerinden oluşan yüzbinlerce kişi nereye gidecek? (Rai Al Youm Gazetesi)

'FİLİSTİN ABBAS SONRASINA HAZIRLANIYOR'

88 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın görevlerini daha uzun süre yürütecek kadar sağlıklı olmadığına dair tıbbi raporların çoğaldığı bir ortamda hem İsrail tarafı hem de Filistin yönetiminde bazı taraflar yeni döneme hazırlanıyor. Zira hem Amerika Birleşik Devletleri hem de İsrail, Abbas'tan sonra Fetih hareketi içerisindeki tarafları birleştirecek birini bulamamanın endişesi içerisindeler. Fetih Hareketi içerisinden gazetemize bilgi veren bazı kaynaklar Abbas'ın geçtiğimiz haftalarda bazı testler için hastaneye gitmesi gerektiğini ancak bunun yerine doktorların getirildiğini ve bunun birkaç defa tekrarlandığını belirtti. Hatta Ebu Mazen (Abbas) son Birleşmiş Milletler ziyaretinden önce de Ürdün'de doktor kontrolünden geçti. 

Bütün bu gelişmeler, Abbas sonrası için bir halef üzerinde uzlaşılması gerektiği ve aradaki ihtilafların bir kenara bırakılarak, hareketin içerisinde gerek siyasi gerekse de örgütsel meselelerin yeniden ele alınmasını sağlayacak şekilde hareket edilmesi gerektiği yönündeki tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde yaşanmaktadır. Kaynaklara göre, hareket içerisindeki ikinci seviye kadrolar ve halk tabanı, Abbas'ın halefi olarak Mervan Barguti'nin geçmesinden yana. (Barguti uzun süredir İsrail hapishanelerinde tutuluyor ve halk arasında kendisine yönelik büyük bir sempati var) Ancak bu da Fetih hareketi içerisindeki birinci derece yönetici kadrolar tarafından reddediliyor. Bunun da nedeni bu kadroların çoğunun, kendilerinde Abbas'ın yerine geçme hakkını görmeleridir. 

Gerek Fetih Hareketi gerekse de Hamas yöneticileri, Mahmut Abbas'ın siyaset sahnesinden çekilmesini bekliyorlar. Ancak Fetih'in başına kimi geçeceği şeklindeki çekişmelerin yanı sıra Fetih kadrolarının son dönemlerde oluşturduğu silahlı gruplar ile 2021 sonrasında Batı Şeria'da ortaya çıkan silahlı gruplar arasında muhtemel çatışmalara da kendilerini hazırlamaktadırlar. (Lübnan El Akhbar Gazetesi)