Antakya’nın kapıları: Ölüm ve yaşam kapılara işlendi

Antakya evlerinin kapıları onlarca medeniyetin izlerini taşıyor. Doğum, ölüm ve yaşamın sembolü olan Akantüs bitkisinin yaprağı, Antakya evlerinin kapı ve pencerelerinde hayat buluyor.

Doğum, ölüm, yasam döngüsü olduğuna inanılan Akantüs bitkisi ve bereketi sembolü olan üzüm, evlerin kapılarına işlendi.
Google Haberlere Abone ol

Burcu Özkaya Günaydın

HATAY - Antakya binlerce yıllık tarihe, geçmişe sahip bir kent. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan kente, her gelen medeniyet bir iz, bir zenginlik bıraktı. Bu izler Antakya’nın tarihi evlerin kapılarında, pencerelerinde, sütunlarında ve mimarisinde yaşıyor.

ÖLÜM VE YAŞAM DÖNGÜSÜ

Günümüzdeki adı Kurtuluş, eski adı Herod olan cadde aynı zamanda tarihte ilk ışıklandırma yapılan cadde. Kurtuluş, Affan ve eski Antakya denilen bölge eski çağlardan beri her daim yerleşik hayatın olduğu yerler. Bu bölgede evlerin kapı ve sütunlarında eski Roma mitolojisinde Akantüs, halk arasında ayı pençesi, deve dikeni, Meryem Ana dikeni de denen bitkinin yaprakları ince detaylarla işlenmiş. Tarihte bolluk, bereket sembolü olarak önemli bir yeri olan üzüm figürü de Antakya kapılarında yerini bulmuş. Affan ve Kurtuluş sokakları geçmişte Yahudi yerleşim bölgesi olduğu için evlerin giriş kapılarında altı köşeli Davud’un yıldızı da var.  

SANATA KAYNAKLIK EDEN BİTKİ

Doğum, yaşam, ölüm döngüsünü anlattığı ve ölümden sonraki hayata işaret ettiği rivayet edilen Akantüs ise şehre özgü temel motif olarak, Antakya’nın eski yerleşim bölgelerindeki hemen hemen her evin kapı ve sütunlarında yer alıyor. 

Akantüs bitkisi, tarih boyunca mimaride, sanatta kullanılmış. Antik Yunan mimarisinde sütun başlarını süslemek üzere kullanılan bir bitki figürü olduğu biliniyor. Tarihsel süreçte mimaride, heykellerde, seramik, cam ve metal işçiliğinde, duvar resimleri ve mozaiklerde, Akantüs bitkisinin yapraklarının sıkça kullanıldığı belirtiliyor.

Affan Derneği Başkanı Kemal Arıbaş, eki Antakya kapıları üzerine araştırmalar yapıyor.

KORUYUCU ÖZELLİĞİ OLDUĞUNA DAİR İNANÇ VAR

Eski Antakya’yı kapılarını, anlamlarını; bu konuda araştırmaları olan Affan Derneği Başkanı Kemal Arıbaş ile eski Antakya sokaklarını gezerek konuştuk. Arıbaş, Antakya kapı ve pencerelerinde, sütun mimarisinde en çok Akantüs bitkisinin yaprağının yer bulduğunu söylüyor. Dünyanın en eski bitkisi Akantüs’e dair birbirinden farklı hikâyeler var. En bilinen hikâyeyi Arıbaş şöyle anlatıyor: “Bir peri kızı genç yaşta vefat ediyor. Kızın ölümünden sonra sütannesi özel eşyalarını bir sepete koyup, mezarının başına bırakıyor ve bir süre sonra bu sepetin çevresini saran bir bitkinin yetiştiğini görüyorlar. Bu bitki Akantüs. Bu bitki çok dikenli olduğu için özelliği var. Kötü niyetli insanların yanına yaklaşmaması adına koruculuğu olduğuna dair bir inanış da var.”

EPİFANYA’NIN İZLERİ GÜNÜMÜZDE     

Roma İmparatoru Selevkos Antakya’yı kurduktan sonra St. Pierre Kilisesi’den başlayan surlardan Kurtuluş Caddesi’ni de içine alan bölgeye oğlu 4’ncü Epifan’ın adını verdi; bu bölgeye bu nedenle Epifanya denildi. Kemal Arıbaş, bugünün eski Antakya denilen bölgenin, o dönemin Epifanyası olan Roma kültürünün etkisinde kaldığını aktardı: “İnsanlar kapı, pencere girişlerinde, şehir sütunlarında Akantüs’ü işledi ve günümüze kadar geldi. Akantüs’ün yaşam döngüsü olduğuna günümüzde de inanılıyor.” Bugünün eski Antakyası o dönemin Epifanyası, Roma kültürünün etkisiyle kapı, pencere girişlerinde, şehir sütunlarında Akantüs’ü işlemiş ve bu gelenek günümüze kadar gelmiş. Kemal Arıbaş, Akantüs’ün yaşam döngüsü olduğuna günümüzde de inanıldığını vurguluyor.

Bu yüzük, evde kocasını şehit vermiş kadın olduğu anlamına geliyor. 
FATIMA’NIN YÜZÜĞÜ KAPILARDA

Yine dikkat çeken bir figür de kapı tokmakları. Kimisi yüzüklü, kimisi yüzüksüz, kimisi çift, kimisi tek... Eski evlerin birçoğunda tokmak var. Kapı tokmağının Anadolu’da ilk kez Cizre’de Ulucami kapısında kullanıldığının altını çizen Arıbaş, Antakya kapı tokmaklarında en çok işlenen figür olan el figürünün hikâyesini şu sözlerle anlatıyor: “Bu tokmakların hepsi Fatıma’nın elini temsil ediyor. Bir de savaş zamanlarında gidip gelemeyenler var. Fransız döneminde özellikle savaşa gidip geri dönmeyenin anlaşılması adına da çok kullanılırdı. Tokmağın yüzük parmağında yüzük varsa, bu evde bekâr kızımız yoktur anlamına gelir. Eğer orta parmak ya da küçük parmakta yüzük varsa kocasını şehit vermiş anlamına geliyor. Eğer hiç yüzük yok ise bu evde bekâr kızımız var anlamına geliyor.”

8 köşeli yıldız
CENNETİN 8 KAPISINI ANLATAN YILDIZ

Antakya kapı tokmaklarında öne çıkan diğer bir figür olan altılı Davud yıldızından bahseden Arıbaş “Burada yüzyıllardır var. Eskiden Yahudi yerleşiminin yoğun olduğu yerlerde evlerin kapı girişlerinde altılı Davud Yıldızı vardı. Günümüze kadar geldi, hala var. Yoksul Alevi ailelerin kapısında iki tane halka vardır. İlk bakışta Davud’un Yıldızı gibi duran Arap Alevilerin genelde kullandığı, cennetin sekiz kapısını sembolize eden yıldızlar da evlerin girişlerinde kullanılmıştır” diye konuşuyor.