Ankara, ‘herkes için eşit ve güvenli bir kent’ mi?

‘Herkes için Güvenli Kent Ankara’ ekibi 15 aylık çalışmalarının sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Araştırma ekibi “Bütün nüfus gruplarına dair veri paylaşımı şeffaf değil” ve “Hizmetler yetersiz” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Kent yaşamı günümüzde gittikçe karmaşıklaşıyor. Aynı derecede, kent nüfusunun da ihtiyaçları da artıyor. Bu ihtiyaçların ne olduğunun yanı sıra kent bileşenlerinin bu konuda ne kadar sorumluluk aldığı ve adım attığı bir diğer soru olarak karşımızda duruyor.

Bu sorunun peşine düşen ve izlemesini yapmaya gönüllü sivil toplum örgütleri için bu sorulara yanıt bulmak özellikle konu toplumsal cinsiyet perspektifinden bakışa sahip çalışma ise her zaman kolay olmuyor.

5 Ekim 2021 tarihinde Ankara’nın herkes için güvenli ve eşit bir kent olması ihtiyacını gündeme getirmek amacıyla başlayan Herkes İçin Güvenli Kent Ankara Projesi (HİGKAnkara) çalışmalarını tamamladı. Engelli Kadın Derneği’nin ana yürütücüsü olduğu projenin sonuçları, 3 Kasım’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde kamuoyuna duyuruldu.

Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) Yönetim Kurulu Başkanı Gülay Toksöz, Engelli Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Elif Emir Öksüz’ün konuşmalarıyla açılışı yapılan toplantı, Proje Koordinatörü Çağıl Öngen Köse, HİGKAnkara Eğitim ve Araştırma Ekibi Özge Sanem Özateş Gelmez, Selda Taşdemir Afşar ve Burcu Hatiboğlu Kısat’ın sunumlarıyla devam etti.

ÇALIŞMA SAHA ÇALIŞMASINA VE MEVCUT DURUM ANALİZİNE DAYANIYOR

Çalışma yöntem olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı uluslararası norm ve standartları, uluslararası sözleşmeler ve politika belgelerini temel alıyor ve bu sayede oluşturulan gösterge setleri oluşturuyor. Bu verilere dayanarak, hazırlanan Barınma Hakkı, Kentsel Demokrasi, Kentsel Bakım Hizmetleri ve Çevre Hakkı E-raporları mevcut. Çalışmanın bir diğer ayağı ise belediyelerle ve sivil toplum örgütleriyle gerçekleştirilen saha deneyimine ve mevcut durum analizine dayanıyor.

Toplantının ana gündemi ise sadece sonuçların ve bulguların bütüncül şekilde sunulması değildi. Proje ekibi çalışmanın devam ettiği 15 ay boyunca yaşadıkları zorlukları, engellemeleri ve kısıtlamaları da paylaştı. Bu paylaşım, toplantının gündemine bağlı izleme ve savunuculuk çalışmasına nereden başlanacağına dair belirleyici veriler sundu.

MAMAK, KEÇİÖREN VE SİNCAN’DAN YANIT YOK

Çalışma ekibinin ifadesine göre, çocuk, genç, yaşlı, kadın, LGBTİ+, engelli, mülteci/sığınmacılarla ilgili şeffaf bir şekilde demografik bilgileri öğrenmek en temel zorluğu oluşturdu.  Çalışma ekibi, araştırmanın veri toplama aracı olan soru kağıdını (Bilgi Edinme Kanunu’na referansla) Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ve 8 merkez ilçe belediyesine (Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Gölbaşı, Keçiören, Mamak, Sincan ve Yenimahalle) iletilmesine rağmen Keçiören Belediyesi, Mamak Belediyesi ve Sincan Belediyesi yanıt vermediğini dile getirdi. Özge Sanem Özateş Gelmez “Yanıt vermeyeceklerine dair kesin bir beyan da alamadık” dedi.

‘TÜİK VERİLERİNE BAŞVURMAK ZORUNDA KALDIK’

Yanıt veren belediyelerde ise belediyelerin hizmet sundukları nüfus gruplarına ilişkin yaş, cinsiyet, engellilik gibi kategorilerde ayrıştırılmış verileri içeren bir kayıt sisteminin olmadığı da belirtildi. Gelmez, “Bu sebeple TÜİK verilerine başvurmak zorunda kaldık” dedi ve Ankara’daki LGBTİ+ nüfusa ilişkin herhangi bir resmi veriye ulaşamadığını da hatırlattı.

‘BELEDİYE BİRİMLERİ ARASINDA KOPUKLUK VAR’

LGBTİ+’lara ve toplumsal cinsiyet perspektifine dair olumsuz tutumun yanı sıra kent yaşamındaki bütün gruplara dair sağlıklı veriye ulaşamamanın sebebinin belediye birimleri arasında yaşanan kopukluklar olduğunu ve sorulara aynı belediyenin farklı müdürlüklerinin farklı yanıtlar verdiğini ifade eden Gelmez, bu sorunu aşmak için teyit toplantıları düzenlediklerini söyledi. Ancak bu teyit toplantılarına geri dönüşün bekledikleri gibi olmadığını belirten Gelmez, “Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çankaya, Yenimahalle, Altındağ Belediyesi dışında yanıt veren diğer belediyeler teyit toplantısına katılmayı tercih etmedi” dedi.

Kurumlar adına buradan çıkarılacak sonuç ve bundan sonra yapılması gereken ise araştırma ekibine göre, “Verilere dair belediyelerde birimlerin kurulması ve verilerin her yıl ve sıklıkla güncellenmesi için de savunuculuk yapılması gerekliliği” Burcu Hatiboğlu Kısat bununla birlikte, “Amacımız sadece veriye ulaşmak değil, sistemler nitelikli verileri görebileceğimiz hale gelmeli” eklemesini yaptı. 

TMMOB VE ŞEHİR PLANCILARI ODASI SESSİZ

Çalışma ekibinin bir başka üyesi, Selda Taşdemir Afşar’ın vurguladığı diğer bir nokta “Baroların ve üniversitelerin olumlu yanıtlarıyla birlikte 137 kişiyle bilgilendirme toplantısı yapabilmelerine rağmen, bu toplantılar için muhtarlara ve TMMOB ve Şehir Plancıları Odası gibi meslek odalarına ulaşamama, erişememe” durumu. Araştırma ekibi, muhtarların çalışmaya mesafeli durduğunu ve meslek örgütlerinin ise ekibin ulaşma çabalarına yanıtsız kaldıklarını belirtti.

BELEDİYELER ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI BELGELERİNE TARAF OLMUYOR

Aynı zamanda, yerel yönetimlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmeleri için politik kararlılıklarının olması gerektiğine vurgu yapan araştırma ekibi, belediyelerin uluslararası insan hakları belgelerini tanıma ve organizasyonlara taraf olma durumuna dair eksikliklere dikkat çekti ve şu örneği verdi: Avrupa Yerel Yaşamda Kadın Erkek Eşitliği Şartı’na (2006) Ankara’daki belediyeler içerisinde sadece Çankaya Belediyesi ve Yenimahalle Belediyesi taraf.

‘YEREL EŞİTLİK EYLEM PLANINA SAHİP SADECE ÜÇ BELEDİYE VAR’

Çalışma ekibinin dikkat çektiği bir diğer nokta ise yerel eşitlik eylem planı oldu. Ekibe göre, farklılaşan ihtiyaçların ve sorunların analiz edilmesinde bu planlar yol gösterici, ancak Ankara’da bu tip bir eylem planına sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çankaya Belediyesi ve Yenimahalle Belediyesi sahip.

‘KENTSEL HİZMETLERİN EKSİKLİĞİ, ÇOKLU EŞİTSİZLİĞE MARUZ KALAN NÜFUSU OLUMSUZ ETKİLİYOR’

Ancak bütüne bakıldığında uygulamada kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların, yaşlıların ve engellilerin ihtiyaçlarına yönelik oluşturulan merkezlerin, bakım merkezlerinin eksikliğine dikkat çeken araştırma ekibi, bilgi notundan özetle, “Eşit, hak temelli ve kapsayıcı kentsel hizmetlerin hayata geçirilmesinde yerel yönetimlerin kapasiteleri sınırlı. Kent genelinde kadın, LGBTİ+, engelli, çocuk, genç, yaşlı ve mültecileri/sığınmacı/göçmenleri kapsayan hizmetlerinin tümünü kapsayan hizmetlerin tümünü barındıran belediye hizmetlerinin yeterli olmadığını göstermektedir ve bu durum çoklu eşitsizliklere maruz kalan nüfus gruplarını olumsuz etkilemektedir” tespitini yaptı.

Araştırma ekibi, çalışma sonucunda ise savunuculuğun önemine ve hak temelli izleme yapabilmek için ağlar, platformlar oluşturmanın gerekliliğine vurgu yaptı. Burcu Hatiboğlu Kısat “Ankara başkent olması sebebiyle politikanın baskın ve bürokrasinin ağır olduğu bir kent. Ancak Ankara aynı zamanda sivil toplum örgütlerinin de güçlü olduğu bir kent. Burada sivil toplum, belediye ve kamu kurumları arasındaki iş birliğini nasıl geliştireceğimizi tekrar düşünmeliyiz” ifadelerini kullandı.

‘İNSAN HAKLARI BAĞLAMINDA KÜLTÜR NOKSANLIĞI VAR’

Bir kenti savunmanın önemine ve kimseyi dışlamamanın yaşamsallığına vurgu yapan Kısat, “İnsan hakları bağlamında bir kültür noksanlığı var. Belediyelerin sorumluluk almaması bununla da ilgili. İnsan hakları sadece insan hakları örgütlerinin savunmasıyla gerçekleşmeyecek” hatırlatması yaptı.

‘BU TOPLANTI SALONU LGBTİ+ ÖRGÜTLERE AÇIK DEĞİL’

Dinleyicilerden gelen sorular ise kent sakinleri adına çalışmanın karşılaştığı zorluklara dair çeşitli katkılar sundu. Toplantıya katılım üzerinden de gerçekleşen tartışma, 15 aylık çalışmanın kent yaşamı için hayati bulduğu “katılımcılık” ilkesine dair önemli tespitler içerdi. 

Dinleyiciler arasında bulunan ve söz alan KAOS GL’den Seçin Tuncel, “Çankaya ilçesinde yaşamayan birisi olsaydım, Çankaya Belediyesi çok hoş bir belediye diyebilirdim. Ancak bunu diyemiyorum. Siyasal iklimle birlikte yaptığımız çalışmalar geriye gitti. Örneğin, Çankaya Belediyesi eylem planı hazırlarken biz de katkı sunduk.  Ancak şu an baktığımızda çok küçük bir örnek ama bu toplantının yapıldığı salon LGBTİ+ örgütlere açık değil. Buraya sadece katılımcı olarak gelebiliyorum.” ifadelerini kullandı. Çalışmanın kısıtlarına dair ise, “Biz bugün hala kaç sığınak olduğunu tartışıyoruz ama bizim tartışmamız gereken sığınakların kapsayıcı olup olmaması, neleri kapsadığı, hizmetleri olmalıydı” yorumunda bulundu.

Toplantıya işaret tercümanı olarak gelen ancak sonra tercüme yapmasına “gerek kalmadığını” söyleyen katılımcı ise salonda herhangi bir bedensel engellinin, işitme engellinin veya görme engellinin olmadığına dikkat çekti ve “En az 10 kişi olmalıydı burada” dedi. Eşit ve güvenli kente dair farkındalık geliştirmek için bunun gerekli olduğunu ifade etti.