Delifişek metinleri

Pastafaryan dininin metinlerine 'Delifişek' denir. Buna göre Evren, beraberinde bir dağ, ağaçlar ve bir cüce ile birlikte, görünmeyen ve saptanamayan bir Uçan Spagetti Canavarı tarafından yaratılmıştır.

Google Haberlere Abone ol

Uğur Aflay

Bertrand Russell eğitim ve bilime din baskısını yanlışlayabilmek için 'Russell’in çaydanlığı' olarak da bilinen Göksel Çaydanlık teoremini ileri sürer. “Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede Güneş'in etrafında dönen porselen bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. Ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişi, yakınçağda bir ruh doktoruyla, daha önceki çağlardaysa bir Engizisyon yargıcıyla görüştürülürdü.”

'BENİM DİNİM DE SANA!'

Tarih boyunca ortaya çıkmış hemen her dini (ve hatta ideolojik) görüş gelişim aşamasında “senin dinin sana, benim dinim bana” mazlum söylemiyle başlayıp, yeterince güçlenip palazlandıktan sonra “benim dinim de sana” karşı atağına geçmiştir. Bunu aya tapınırken esnediği için avın başarısız geçtiği savıyla arkadaşının kafasını taşla ezen ilk çağ din mensubunda da, Mars’ın ayaklarını öpmeden savaşa gidip, yenilmeye neden olduğu için mızraklanan pagan savaşçıda da görebilirsiniz; Semavi dinlerde de, Uzak Doğu dinlerinde de.

Okullarda eğitimin bilimsel veriler, yaşamın ve doğanın gerçekleri üzerine değil, dini savlar üzerine kurulması bu yüzden ciddi sakıncalar doğurur. Bilimsel bir veriyi, yine bilimle çürütüp daha doğru olana doğru yolculuk yapabilir, sorgulayabilir, eleştirebilir, yeni tezler ileri sürebilirsiniz. Hatta pozitif bilimleri eleştirebilir, yöntemleri sorgulayabilir, yeni yöntemler ortaya atabilirsiniz. Dini bir sava bunu yapamazsınız. Hatta bu kutsal metinlerde yer almasa, sadece bir kısım geçmiş zaman yorumcuları tarafından ortaya atılmış savlar olsa da değiştiremezsiniz.

Pastafaryanizm 2005 de Kansas eyalet okullarında evrim teorisi yerine yaratılış teorisinin ders olarak okutulmasını protesto etmek isteyen Bobby Handerson tarafından parodi bir din olarak uyduruldu. Tanrısı Uçan Spagetti Canavarı (Flying Spaghetti Monster) olan Pastafaryanizm isimli bir dine inandığını bildirdi ve ders olarak okutulmasını talep etti.

Pastafaryan dininin metinlerine "Delifişek" denir. Buna göre Evren, beraberinde bir dağ, ağaçlar ve bir cüce ile birlikte, görünmeyen ve saptanamayan bir Uçan Spagetti Canavarı (USC) tarafından yaratılmıştır. Ayrıca evrim hakkındaki bütün kanıtlar Uçan Spagetti Canavarı tarafından yerleştirilmiştir. USC, etraftaki şeyleri olduklarından daha yaşlı göstererek Pastafaryan'ların inançlarını sınamaktadır. "Örneğin, bir bilim insanı bir kalıntıya radyokarbon testi uygulasın. Kalıntıdaki Karbon-14'ün yüzde 75'inin elektron ışınımıyla Nitrojen-14'e dönüştüğünü görsün, ve bu kalıntının yaklaşık 11.000 yıllık olduğu sonucuna ulaşsın; zira karbon-14'ün yarı ömrünün 5.730 yıl olduğu düşünülüyor. Ancak bilimcimizin gözden kaçırdığı şey, yaptığı her ölçümde Uçan Spagetti Canavarı'nın gelip Kutsal Makarna Kollarıyla onun bulduğu sonucu değiştiriyor olduğudur. Elimizde bunun nasıl mümkün olduğunu detaylarıyla anlatan ve O'nun bunu neden yaptığını söyleyen çok sayıda belge mevcuttur. O elbette ki görünmez olandır, normal cisimlerin içinden kolaylıkla geçebilendir."

'YAPMAZSANIZ ÇOK MEMNUN OLURUM'

Çok kısa sürede Kutsal Donut Kilisesi, Yarı Dahiler Kilisesi, Tek Boynuzlu Görünmez Pembe At Jedi inancı (Star Wars filmi kökenlidir her bin İngilizden 7’si kendini bu inancın üyesi olarak tanımlamaktadır) gibi parodi-taklit dinler arasında hızla yükseldi. On Emir yerine ahlâkî açıdan daha zayıf olan sekiz "Yapmazsanız Çok Memnun Olurum" maddesi içerir. İlk iki maddesi dayatmayı öngörüp önlem alması nedeniyle çok ilgi çekicidir.

1. Eğer bazı insanlar bana inanmazsa, sorun değil. Cidden, o kadar kendini beğenmiş değilim. Ayrıca, meselemiz onlar değil, o yüzden konuyu değiştirme.

2. Eğer benim varlığımı başka insanları bastırmak, buyruk altına almak, cezalandırmak, deşmek için kullanmazsanız çok memnun olurum. Ben kurban talep etmiyorum.

Zaman içerisinde bunun bir parodi olduğunu unutup, savları ciddiye alıp, elindeki kesici delici aletlerle, makarna yemeyenleri kâfirlikle suçlayabilecek ve makarna yemeye zorlayabilecek olası bir güruh için, önceden alınmış bir önlem. Çünkü tarih şakaların bile ciddiye alınıp, felaketlerle sonuçlanabileceğinin sayısız örnekleriyle dolu.

'KÖFTELER YİNE DE KÜÇÜK'

Hayal edin, Ortaçağ Pastafaryan engizisyonunda Galileo hesap veriyor “Uçan Spagetti Canavarı’nın büyük köfte gözleriyle ilgili sözlerinizi geri alıyor musunuz, yoksa avluya biraz daha mı odun atalım?” Galileo başını eğer “geri alıyorum” der ama kapıdan çıkarken tarihe geçecek o ünlü sözleri fısıldar “köfteler yine de küçük”.

Rüyanızda spagetti görmek basitçe acıktığınızın alametidir. Oysa gizli bir Pastafaryanist olan Freud’a göre hüp diye içinize çekiyorsanız, annenizin emzirmeyi erken kesmesinin oral dönemde takılmanıza neden olduğu, kütür kütür yiyorsanız fallik dönem kökenli bir iğdişlik kompleksinin mağduru olduğunuza hükmedilebilir. Rüyanızda makarnaya sarıldığınızı görüyorsanız, Adler’e göre artık evden çıkıp kendinize bir arkadaş edinme zamanınız gelmiş demektir. Jung’a göre kendinizi makarna saçlı medusa olarak gördüğünüz rüyanız, bütün suç benim, sen mükemmelsin daha iyilerini hak ediyorsun diyerek ayrılan eski kız arkadaşınızın naif kalbini taşlaştıracak kadar berbat olduğunuz gerçeğinin bir dışavurumu olabilir.

Matematiği, iki artı iki eşittir; makarna sadeyse dört, domatesli sarımsaklı fesleğenliyse yedi, köfteliyse yatık sekiz üzerine yeniden kurup hesaplayabilir misiniz? Fizik dersinde, “Aslında yerçekimi diye bir şey yoktur. USC bir ağaç altında kestirmekte olan Newton’a, acıkmıştır garibim diyerek bir elma atmış ama sakar adam tutamamış ve bunu kendine yediremediğinden böyle bir yalanla dünyayı kandırmıştır.

CENNETTE BİRA PÜSKÜRTEN VOLKAN

Şüphesiz ki USC "görünmez sonsuz makarnâvi kollarıyla sizi yeryüzünde tutandır" öğretisinin belletilmesini arzu eder misiniz? Maazallah, aile yapısını bile çatırdatan sonuçlar ortaya çıkabilir. Pastafaryanizm cennette bira püskürten volkan ve bir striptizci fabrikası vaat eder. Bunu öğrenen kız arkadaşınız “yine mi erkek egemen ödüller, bir bitmediniz arkadaş” diye isyanını dile getirirken usulca fısıldarsınız “ama size de cillop oğlanlar var”. Hımm der arkadaşınız “o zaman ben makarna yapıp iki tabak yiyeyim”. “Ne iki tabak mı? Seni azgın şıllık, boşanıyoruz”. Bakınız işte aile birliği bitti gitti.

Dinsel metinlerin, ritüellerin, mitolojinin, toplumsal geleneklerin bir ders olarak anlatılmasından bahsetmiyoruz. Pastafaryanizm gibi parodi dinlerin ortaya çıkış amacı, dinin eğitim, bilim ve sanatı terbiye etmek için kullanılmasına karşı mizahi bir karşı duruş dayanağı oluşturmaktır. Dinozor fosillerini, biçilmiş 7000 yıllık dünya ömrüyle uyuşmaması nedeniyle, yaratıcı tarafından kullarını test etmek amacıyla serpiştirilmiş materyaller olarak görürseniz, evrimin bir gerçek, yolunun ise teori olduğunu reddedip, akıllı tasarım savlarını dayatırsanız, eğitimin kolunu bacağını kesmiş olursunuz. Okuma yazma ile birlikte bilgisayar kodlamanın öğretilmeye başlandığı bir devirde, evrimin yok sayılması sadece eski tefsirlerden köken alan dini bir dayatmadır.

DÜNYA DİLİ MATEMATİKTİR

Dini; insanla yaratıcı arasında, muhasebesini kendisinin vereceği vicdani bir inanç olmaktan çıkarmak, dünyanın geleceğini de belirsizliğe sürükler. Çünkü dünya dili matematiktir, biyolojidir, müziktir, edebiyattır, kısacası bilim ve sanattır. Bir Eskimo, bir Norveçli, bir Rus , bir Japon , bir Madagaskarlı aynı masada oturup bu ortak dilleri kullanarak iletişim kurabilir. Kendi inancını diğer tüm inançlardan daha üstün gören ve dayatan; kendini kırbaçlayan bir Cizvit rahibi (kaçın), ölülerle cinsel ilişkiye girip etini yiyen bir Aghori (peşinizden kuduz köpek kovalıyormuş gibi kaçın), pirinç tarlasının bereketini arttırmak için ekinlerin arasına masturbasyon yapan bir Amboyna (pirinç alırken nerede üretildiğini sorun), günün bir saatinde çırıl çıplak sokağa çıkıp, müritlerince penisi öpülerek kutsal ayin gerçekleştiren Shiva rahibi (ağzınızı çalkalayın), dünya dönmüyor diyen Suudi Şeyh Bender El Hayberi (yere yatıp ölü taklidi yapın, tüh ölümden sonra ilk 6 saat fetvasını unuttum, geçmiş olsun) aynı masada oturup kendi yorumladıkları din üzerinden,dünyanın herhangi bir sorununa çözüm üretebilir mi?

Elbette bütün dinlere saygı, lakin; herkesin dini inancı kendisiyle yaratıcı arasında olduğu sürece, dayatılmadığı sürece, hoşgörüyü sadece kendi inancı için istemediği sürece ve buna inanmayanları küfürle suçlayıp yakmaya, öldürmeye çalışmadığı sürece…

Ben acıktım, sebzeli makarna seven..?