Ahmet Türk, vekilsiz Hakkari ve yaralı Kürtler

'Demokrasi sandıktır' tanımını kutsallık mertebesinde yüceltenlerin yönettiği memleketin BİR İLİNİN SEÇİLMİŞLERİNİN TOPTAN CEZAEVİNDE olduğu hal? Hal midir? 'Hakkari'nin üç vekili vardı, üçü de tutuklu' sözleri masalda geçse zor anlatılır.

Google Haberlere Abone ol

Zekine Türkeri

'Millete değil kendimize, devlete ilan ettik' bilge cümlesiyle ilan edilen olağanüstü hal 4 ayını geride bırakırken, kestiği Kürt faturasını tutabilene aşk olsun. Kaç belediye başkanı cezaevinde? Kaçını kayyım beyler evine gönderdi? 'Bey' diyorum, çünkü henüz kadın kayyım keşfedilmedi!

Hendekleri dolduracağız diye giren tanklar, toplar, özel kuvvetlerin tam bir yıl dövdüğü, bazılarını yerle bir ettiği -bakınız Şırnak- kentlerin vekillerini, belediye başkanlarını Hükümet, Erdoğan, OHAL bile değil de hadi bağımsız yargı cezaevine göndermiş olsun. Derin dondurucuya kaldırılan çözüm süreci de terörist olmayan Kürtlerle çözülsün. Ona da amenna. Peki çiz çiz doldurulamayan Kürt faturasının yaraları ne olacak?

Eş zamanlı operasyonlarla birkaç dakikada birkaç belediye başkanı kodese, diğer birkaç belediye kayyıma emanet edilirken itiraz edebilen elin Avrupalısı da birkaç 'sen kimsin yaa, kimsin!' den varsın payını alsın. Başı göğe erercesine uçan doların da canı cehenneme! Hoş uçan dolar değil, dağ bayır demeden tepetaklak aşağı yuvarlanan Türk lirasıdır kursağımızı yaralayan. Ekonominin de kursağın da belki bir gün yaraları sarılır. Ama o vekil ve belediye başkanlarına oy veren milyonlarca Kürdün yaralı onuru? Onların kalbine çizilen çizikler?

Hendek, terör vs. sorununu Hakkari'yi taşısak da mı çözsek derken, dağlar arasında, karla kaplı dört mevsim sessizliğe mahkum etme seçeneği ile meseleyi çözdü 'devletine OHAL ilan edilen devlet'! Cümle tuhaf tamam, ama 'demokrasi sandıktır' tanımını kutsallık mertebesinde yüceltenlerin yönettiği memleketin BİR İLİNİN SEÇİLMİŞLERİNİN TOPTAN CEZAEVİNDE olduğu hal? Hal midir? 'Hakkari'nin üç vekili vardı, üçü de tutuklu' sözleri masalda geçse zor anlatılır.

Ya Ahmet Türk'ü? '12 Eylül'de direndik, 90'larda direndik, buna da direniriz' diyor belediyesi kendisinden alınıp valiye (kayyım) teslim edilen Türk. Türkiye siyasetinin aklıselimi, Kürt çınarı Ahmet Türk'ün pilli kalbi buna da dayanabilir. 74 yıllık ömrünün 43 yılında seçildi, hapse atıldı; seçildi, itilip kakıldı; seçildi, tokatlandı…

12 Eylül'de Diyarbakır Cezaevi'de gördüğü işkenceleri anlatırken bile Kürt-Türk kardeşliğini inşa etmeye çalışırken yarım asırdır sırtında taşıdığı kayalar bile zarar görmesin diye kelimelerini özenle seçer. Cezaevinde işkenceyle ezberletilen 52 marşı unutmamak için tahliye olduktan sonra bile uykusunda tekrarlayan Ahmet Türk'e hafızası hiç de ihanet etmez aslında. Ve o hafıza ders alınsın diye çok değil, iki yıl önce şunları söyletir: 'Yeğenim tahliye edildi, mahkeme çağırdı. Ailesini, kardeşini bırakıp dağa gitti.'

O da Diyarbakır Cezaevi'nde iken Allah canını alsın diye çok dua etmiş. O can çıkmayıp bugünleri de gördürdü Ahmet Türk'e. Yaşadıklarından çok tanıklıklarını her seferinde sil baştan anlattı, şimdiye kadar yazılmış Kürt reçetelerinin 100 yıllık derde dava olmadığını. Belki bir daha anlatır ve günün birinde bir kez daha Türk muhatapları dinler onu. Ama o diline pelesenk ettiği 'barış, kardeşlik' sözlerini kendisini o makama seçenlerden kaçı dinler, onu kestirmek zor işte.

Yakın bir geçmişte Ahmet Türk'le yaşıt bir Ermeni ile bir röportaj yaptım, İMC diye bir televizyon kanalı varken bu memlekette. Osep Tokat'la. O da Türk gibi bir aklıselim timsali. Babası Kafkas cephesine askere giderken ailesi 72 kişiymiş. Dönüşünde 71'nin öldürüldüğünü öğreniyor. Mevzu uzun, ama o asker ayakta kalmak için fes takıyor, evine sığındığı yaşlı bir Ermeni ile nüfus müdürlüğüne gidiyor soyadı kanunu çıkınca. Ellerine tutuşturdukları kağıttan bir soyadı seçmelerini istiyorlar. Yaşlı Ermeni 'Tokat'ı seçiyor, yedikleri tokadı asla unutmasınlar diye.

Ahmet Türk'ün ne soyadına ne de soyuna girelim. Onun da önü, arkası, her bir tarafı ayrı bir trajedi. Bir de hakkında açılan 'terör örgütüne üyelik' davası da fırsat bu fırsatken tamamına erdirilirse şaşıran olur mu?! 18 yıl hapis ne kadar trajedi ve/veya çizik eder Kürt faturasında? Bağımsız yargının işine karışmak gibi olamasın ama o faturada hala dolduracak kalem duruyorsa, bir de FETÖ'den yargılanıversin! Ahmet Türk'ün de buna itirazı olabileceğini sanmıyorum. O bu dünyaya fedakarlık için gelmişti zaten! Bu Kürtlerin kalbine atılacak son çizik olacaksa, eğilmeden bunu da göğüsler.

Heybesi kişisel ve toplumsal trajedilerle dolu Ahmet Türk'ün defaaten sınan naifliği belki tüm bunlara rağmen izin vermez şu Anadolu sözünü telaffuz ettirmeye: Köşeye sıkıştırılan kedi tırmalar. Louis Malle'nin 'Fatale' filminin kısadan hissesi de uyarıyordu: Yaralı insan tehlikelidir.