Zühal Sezer: Yüz yüze eğitim için bir plan var bütçe yok

Yüz yüze eğitim sorunlarla başladı. Diyarbakır 2 No'lu Eğitim Sen Şubesi Eşbaşkanı Zühal Sezer, bazı okulların hijyen malzemelerini velilerden aldıkları bağışla sağladığını söyledi. Sezer, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda pandemiden önce olduğu gibi pandemi döneminde de okullara yeterli miktarda ayırdığı bir bütçe yoktur” dedi.

Abone ol

Anasınıflarına ve 1’inci sınıflara devam edecek öğrenciler için yüz yüze eğitim başladı. Öte yandan korona virüsü salgını tehlikesi, Sağlık Bakanı’nın açıkladığı verilere göre, artarak devam ediyor.

Yüz yüze eğitimin gerçekleştirilebilmesi için okulların ve sınıfların yeniden tasarlanması, hijyenik bir ortamın sağlanması, öğretmenler, veliler ve öğrencilerin salgın hakkında bilgilendirilmesi için yeterince zaman vardı. Pandeminin ilan edildiği mart ayından bu yana hem salgının seyri hem de salgına karşı alınması gereken tedbirler hakkında yeterince veri de mevcuttu. Buna rağmen salgın koşullarında çocuklarını okula gönderen veliler ile öğretmenler, salgının buluşma riskine karşı tedirgin.

Diyarbakır Eğitim Sen 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Zühal Sezer, “Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan tarafından katıldığı tüm programlarda dile getirilen öneriler, gerekli önlemlerin bir an önce alınarak yüz yüze eğitimin başlaması yönünde oldu” diyerek şunları söyledi:

“Alınabilecek önlemler içerisinde okul ve derslik sayısı arttırılarak sınıf mevcutlarını 10-12’ye düşürülerek okullarda yeterli miktarda maske, dezenfektan, sıvı sabun ve benzeri hijyen malzemelerinin temin edilmesi, kısacası okulları her açıdan sağlıklı ve güvenli hâle getirecek önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu durum merkezi okullarda kısmen de olsa sağlanabilmiştir. Ancak bu da velilerden bağış adı altında alınan paralar ile yapılmıştır. Yani Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bu konuda pandemiden önce olduğu gibi pandemi döneminde de okullara yeterli miktarda ayırdığı bir bütçe yoktur.”

Zühal Sezer

'MEB GEREKLİ BÜTÇEYİ SAĞLAYAMADI'

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) gerekli tedbirlerin alınması için okullara yeterli bütçeyi sağlayamadığına dikkat çeken Sezer, alınacak önlemlerin de okul idaresinin inisiyatifine bırakıldığını söyledi. “Merkezi okullarda velilerden alınan bağışlar ile kısmen dezenfektan ve maske temini yapılabildi ancak sosyoekonomik düzeyi düşük mahallelerdeki okullarda bu tedbirler alınamadı” diyen Sezer, şöyle devam etti: “Çünkü MEB gerekli bütçeyi sağlayamadı; ayrıca tüm okullarda aynı yöntemlerle önlem alınmadı. Alınacak önlemler okul idaresinin olmayan bütçesine ve inisiyatifine bırakıldı. Bunun sonucunda bazı okullarda şubeler ikiye bölünerek 25’er kişilik sınıflar oluşturuldu ki bu kapalı bir mekan için sayı olarak çok fazla. Her sınıfta fiziki mesafe kuralları çerçevesinde 1.5 m gözetilince 8-10 kişinin bulunması gereken yerde bu hâliyle bile iki katı öğrenci sayısı söz konusudur. Yüz yüze eğitime başlayan öğrenciler 1’inci sınıf ve anasınıfı öğrencileridir. Bu öğrencilerin ebeveynleri ile okula geldikleri düşünülürse risk çok daha yüksek görülüyor.”

'FİZİKSEL MESAFE KORUNAMAYACAK'

Sezer’in de değindiği gibi anasınıfı ve 1’inci sınıf çocukları için yüz yüze eğitim başladı. Bu yaştaki çocukların okula adaptasyonunu sağlamanın yanı sıra salgına karşı korunması da gerekiyor. Veliler, çocuklarının alacağı eğitim kadar, elbette sağlıklı bir ortamda bulunmasını da talep ediyor. Bu ortamın sağlanması için sorumluluk öğretmenlere düşüyor ve hem sınıfta hem de teneffüste çocuklarla ilgilenmek zorunda kalacaklar. Bu da öğretmenlerin iş yükünün artmasına neden olacak.

Sezer, bu sorunlarla ilgili şöyle konuştu: “Bu yaş grubundaki çocukların Covid’e karşı bu bilinç oluşturabilmeleri imkansız gibi bir şeydir. Elbette ebeveynler evde, öğretmenler de okulda çocuklarımıza Covid ile ilgili bilgilendirme yapmaktadırlar ancak oyun çağında olan bu çocuklar fiziki mesafeyi koruyabilmekte zorluk çekeceklerdir. Bu öğrenciler ile öğretmenlerin fiziki mesafeyi korumaları mümkün değildir. Siz de takdir edersiniz ki öğrencilerin kalem tutma becerilerinden tutun da özbakım becerilerine kadar tüm süreçlerde öğretmenler öğrencilere bu becerileri kazandırana kadar fiziki mesafeyi ihlal etmek zorunda kalacaktır. Ne öğretmenler ne öğrenciler ne de veliler birbirlerine risk olmaktan kaçınamayacaklardır. Salgınla birlikte öğretmenler öğrencileri daha sıkı ve dikkatli bir şekilde kontrol etmek zorunda kaldılar. Sürekli öğrencilerin sınıf ortamında veya teneffüs süreleri içerisinde fiziki mesafeyi koruyup korumadıkları, maskelerini takip takmadıkları, hijyen kurallarına uyup uymadıkları yönünde öğrencileri takip etmeleri öğretmenlerin asli görevlerini yerine getirmelerinin eğitim öğretime konsantre olmalarının önüne geçecektir.”

'MEB’İN BİR PLANI YOK'

Yüz yüze eğitimin başladığı gün Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un “3 hafta salgının seyrine bakıp ona göre değerlendirme yapacağız” açıklamasını değerlendiren Zühal Sezer “Bilimsellikten bu kadar uzak açıklamalar halkı daha çok paniğe sevk etmektedir” dedi ve şunları söyledi:

“Mart ayında pandemi ilan edilmesi ile uzaktan eğitime başlanması, bakanlığın hazırlıksız yakalanmış olması bir nebze anlaşılabilir, ki normal şartlarda bu durum dahi kabul edilmemeli. Çünkü bir ülkenin eğitim politikası uzun vadede planlanmalı. Pandemi sürecinin üzerinden 6-7 ay geçmiş olmasına rağmen hâlâ bir plansızlığın var olması gerekli önlemlerin alınamamasından kaynaklı. Yüz yüze eğitimin başlayamaması, bakanlık açısından büyük bir eksikliktir. Bugün özel okullarda yüz yüze eğitimin başlaması, özel okulların tedbir alarak yüz yüze eğitime geçtiğini göstermektedir. Buradan halk şu sonuca varacaktır: Ülke olarak yüz yüze eğitime geçilebilmesi için gerekli tedbirleri alabilecek bir bütçeye sahip olamayan Milli Eğitim Bakanlığı ile karşı karşıyayız.”

‘MAĞDURİYETİN SORUMLUSU HÜKÜMETTİR’

Salgınla mücadele kapsamında hayata geçirilen Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sistemi ilk gününde çökme yaşamıştı. Öğretmenler, öğrenciler ve veliler sistemin çökmesinden şikayet ederken Milli Eğitim Bakanı, söz konusu çöküşün yoğun ilgiden kaynaklandığını belirterek memnuniyetini dile getirdi.

EBA’nın çöküşünü değerlendiren Zühal Sezer ise şunları söyledi:

“EBA’nın çöküşü yine bizlere plansızlığın, hazırlıksızlığın ve öngörüsüzlüğün mevcut durumunu göstermiştir. MEB, ülke genelinde 18 milyon öğrencinin 1 milyon öğretmenin olduğunu ve tüm bu öğretmen ve öğrencilerin EBA’dan yararlanmak zorunda olduklarını elbette biliyordu. Ancak MEB, sadece 1 milyon kişinin giriş yapabileceği bir altyapı ile ‘EBA’yı yeniledik, muhteşem bir altyapı ile hazırız’ diyerek ya eğitim durumunun vahametini ciddiye almıyor veya eğitimde fırsat eşitliği hiçbir önem arz etmiyor. Öğrencilerin milyonlarcası hâlâ EBA’dan yararlanamıyor ve bu öğrenciler yeni dönem müfredat konularından sınav döneminde sorumlu tutulacaklardır.”

Diyarbakır şehir merkezindeki çocuklar ile kırsalda yaşayanların EBA’dan yeterince yararlanamadığı, Eğitim Sen Diyarbakır şubelerinin önceki raporlarında yer alıyor. Yeni eğitim öğretim yılında kısmen de olsa durum düzelmiş gibi görünüyor. Birçok insan çocuklarının eğitimi için evlerine internet hattı çekti, bilgisayar ya da tablet aldı.

“Yüz yüze eğitime geçilmediği sürece Amed’deki öğrencilerimiz eğitimlerinden her daim uzak kalacaklardır” diyen Sezer, EBA’dan yararlanabilen öğrencilerle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Mart ayında başlanılan uzaktan eğitime katılım yüzdesi yüzde 2,5-3 idi. Şu an yüzde 30’lara çıktı denilerek bir başarı elde edildiği zannediliyor. Ancak yüzde 70’lik kesim unutuluyor. EBA’dan yararlanamayan yüzde 70 civarındaki öğrenci bir işe girerek veya aileleri ile birlikte mevsimlik işçi olarak farklı illere gidip ekonomik krizin aileler üzerinde oluşturduğu ağır yükü omuzlamaya çalışıyorlar. Gittikleri illerde ırkçı, faşist saldırılara maruz kalan bu ailelerin çocukları yaşadıkları eğitim yoksunluğunun, ekonomik yoksunluğun yanı sıra bir de değersizlik, ezilmişlik duygusu ile karşı karşıya bırakılıyorlar. Bu çocuklarımızın yaşadığı tüm mağduriyetlerden günümüz hükümeti sorumludur.”