Zizek’ten Türkiye dipnotu

Filozof Slavoj Zizek'in yeni bir kitabı çevrildi. Zizek'in Türkiye ile ilgili notları dikkat çekiyor.

Abone ol

DUVAR - Son dönemlerde Türkiye’de ilgiyle okunan ve Türkiye’ye ilgisini her fırsatta ortaya koyan Sloven filozof Slavoj Zizek’in yeni kitabı çevrildi.

Verso Yayınları'ndan 2008’de “In Defense of Lost Causes” adıyla çıkan ve Cenk Özdağ’ın “Kaybedilmiş Davaların Savunusu Adına” adıyla Türkçeleştirdi kitap, EPOS Yayınları tarafından okuyucuya sunuldu. Filozofun post-modernistler ve post-yapısalcılar, liberal düşünürler gibi son 40 yılın akımlarıyla soldan yürüttüğü polemiklerine bir yenisini ekleyen kitap, yakın dostu Fransız filozof Alain Badiou’ya adanmış, aynı zamanda Badiou’ya sayısız atıfla dolu. Köktendincilik çerçevesinde Hıristiyan, Budist ve İslamcı akımlar ve bunların Batı’daki algılanış ve tartışma biçimlerine de bir hayli değiniler bulunan, müstehcen fıkralarla Freud ve Lacan'cı analizlerin bolca yer aldığı kitabın Türkçesinin 60’ıncı sayfasında Türkiye’ye de bir atıf var.

ZİZEK'TEN TÜRKİYE GÖZLEMİ

Slavoj Zizek, Kaybedilmiş Davaların Savunusu Adına, Epos Yayınları, 2017.

“Bir Semptom Olarak Polonya” ara başlıklı, “post modern atonal dünya” ve “bu dünyaya gösterilen köktenci tepki” arasında bir suç ortaklığı tespitiyle başlayan, Polonya’daki Oleksy-gate skandalının irdelendiği bölümde, Türkiye’ye atfın yer aldığı cümle şöyle:

“Solun görevi, tam aksine kendisini liberal modernleşme ile anti-modernist geri tepki arasındaki tüm muhalefet alanından her zamankinden daha fazla “çıkarmasıdır.” (34) Toplumsal hayata durağan Hıristiyan değerleri yüklemek biçimindeki müspet projesinin peşinden gayretle gitmelerine rağmen, anti-moderinst köktenci geri tepkinin son derece tepkisel bir fenomen (Nietzsche'ci anlamda) olduğu asla unutulmamalıdır: Bunun çekirdeğinde, yeni bir toplumsal projenin peşinde etkin bir şekilde giden müspet bir siyaset olmayıp, hareket ettirici kuvveti, algılanmış bir tehdide karşı savunma olan bir korku siyaseti vardır.”

Bölümün birinci cümlesindeki 34 no’lu dipnot ise şöyle:

“Günümüz Türkiyesi, kapitalist küreselleşmenin doğru düzgün bir şekilde anlaşılması açısından son derece önemli bir vak’adır: Kürselleşmenin siyasal taraftarı, Başbakan Erdoğan’ın “ılımlı” İslâmcı partisidir.” (HABER MERKEZİ)