Yüksekdağ: Mahkemeye zulmün gözünün içine bakmak için geldim

Figen Yüksekdağ bugün ilk kez mahkemeye çıkarıldı. Duruşma öncesi HDP'li avukatların Anayasa Mahkemesi önünde açıklama yapmasına ise izin verilmedi. HDP'li yöneticiler Yüksekdağ'ın avukatlarına yönelik engellemelere de tepki gösterdi. Yüksekdağ savunmasında, "Mahkemeye zulmün gözünün içine bakmak için geldim" dedi. Mahkeme, Yüksekdağ'ın tutukluğunun devamına karar verdi.

Abone ol

ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı iken 4 Kasım 2016'da gözaltına alınarak tutuklanan ve o tarihten beri Kocaeli Kandıra Cezaevi'nde tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ, ilk kez tutuklu bulunduğu dosyadan hakim karşısına çıktı. Ankara 16'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, bin 78 avukat Yüksekdağ'ı savunmak için başvuru yaptı. Polis ise HDP'li avukatların Anayasa Mahkemesi önünde saat 11.00'de yapmayı planladığı basın açıklamasına izin vermedi. Polis, aralarında yabancı avukatların ve basın mensuplarının bulunduğu grubu da AYM'ye yaklaştırmadı. HDP Milletvekili Mithat Sancar, “Hukuksuzluğun sıfır noktası, keyfiliğin dorukları” sözleriyle duruma tepki gösterdi.

Figen Yüksekdağ'ın duruşması bugün görüldü. Mahkeme salonun önünde bekleyenler, Yüksekdağ'ı salon kapısından görünce "Figen Başkan Onurumuzdur" sloganı attı.

POLİSTEN AVUKATLARA: TALİMAT BÖYLE ALAMAM

Figen Yüksekdağ'ın duruşması öncesi polis ve avukatlar arasında tartışma yaşandı. Avukatlar polisin "talimat böyle, izdiham var" açıklamalarının ardından, polis müdürleriyle görüştü. Avukatlar polis müdürleriyle görüşmeler sonucu içeri alındı.

'YASAKLARIN MANTIKLI BİR GEREKÇESİ YOK'

Sancar, dün Kandıra Cezaevi önünde yapılmak istenen basın açıklamasına da engel olunduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Dün Kandıra Cezaevi önünü gitmemize izin vermeyen polis bugün de Anayasa Mahkemesi önünde keyfi bir uygulama ile basın açıklamasına engel oluyor. Bugün Figen Yüksekdağ'ın saat 14.00'te duruşması var. Ankara Adliyesi önünde ve çevresinde her türlü toplantı, basın açıklaması ve gösteri yasaklanmış durumda. Bu tür uygulamaların, yasakların herhangi mantıklı bir gerekçesi yok artık. İktidar OHAL'i bahane ederek her türlü keyfi uygulamaya gidiyor. OHAL rejimi keyfilik gasbı, sindirme ve diktatörlük rejimine dönüştü. Anayasa Mahkemesi önünde basın açıklaması yapılmasına izin verilmemesinin hiçbir hukuki, mantıklı izahı yoktur.”

İSTANBUL'DAN GELEN AVUKATLARIN OTOBÜSÜ BAĞLANDI

Dava için İstanbul'dan Ankara'ya gelmek isteyen Özgürlükçü Hukukçular Platformu üyesi avukatların otobüsleri de bağlanarak duruşmaya toplu olarak gitmelerine izin verilmedi. Avukatlar bireysel olarak Ankara'ya geldi. Ankara'ya gelen avukatların duruşma öncesi Anayasa Mahkemesi önünde yapmak istediği açıklama da polis tarafından engellendi. Yine diğer illerden toplu olarak duruşmaya katılmak için yola çıkan partililerin otobüsleri de şehre alınmadı.

2.5 SAAT GEÇ BAŞLADI

Saat 14.00'te başlaması beklenen duruşmanın yapılacağı salonda önceki davaların görülmesi beklendi. Daha sonra polis ekipleri köpekle salonda arama yaptı. Figen Yüksekdağ'ın duruşma salonuna girişinde izleyiciler, "Figen başkan onurumuzdur", "Kadınlar Figen'le gurur duyuyor" ve "Kadın, yaşam, özgürlük" sloganları attılar.

HDP milletvekillerinin yanı sıra aralarında EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, HTKP Genel Başkanı Erkan Baş'ın da aralarında bulunduğu siyasi parti temsilcileri ve KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse ile çok sayıda sendika ve sivil toplum örgütü temsilcisi duruşmadaydı.

Avukatlar arasında eski milletvekili Hasip Kaplan, İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan gibi isimler de vardı. Mahkemeyi izlemeye gelen yabancı heyet ise polis tarafından duruşma salonunun bulunduğu kata alınmadı. Duruşma 2 saat 45 dakika gecikmeli olarak başlayabildi.

'SORUMLUSU SİZ OLACAKSINIZ'

Duruşması öncesinde HDP Genel Merkezi önünde açıklama yapan Osman Baydemir ise mahkemeyi izlemek için gelen avukatlara ve heyetlere yönelik engellemelere tepki gösterdi. Duruşma öncesi Diyarbakır'dan gelen heyetin Ankara'ya alınmadığına da dikkat çeken Baydemir şunları söyledi, "Figen Yüksekdağ duruşmasının görüleceği gün Ankara adeta, Ankara Valiliği tarafından, İçişleri Bakanlığı tarafından abluka altına alınmış durumda. Bu abluka, faşizm ablukasıdır. Bu abluka, hukuksuzluğun ablukasıdır. Bir kez daha Adalet Bakanı’na, İçişleri Bakanı’na çağrı yapıyoruz. Bir gün bu hukuksuzluk mutlaka sizi de vuracaktır. Bugün Ankara’ya alınmayan, polis zoruyla kent dışına çıkarılan herhangi bir yurttaşımıza zerre-i miskal kadar zarar gelirse, bunun sorumlusu siz olacaksınız."

Duruşmaya Barış Anneleri de katıldı.

'HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM'

Figen Yüksekdağ Mahkeme Başkanı'nın salondan çıktığı an, izleyicilere dönüp ellerini kalbinin üzerine koyarak "Hepinizi çok seviyorum. 8 aydır yaptığım en kalabalık açık görüş bu" dedi ve zafer işareti yaptı.

BİN 078 AVUKATLI DAVADA 3 AVUKAT SINIRLAMASI TARTIŞMASI

Bin 78 avukatın savunmak üzere başvurduğu Figen Yüksekdağ'ın davasının duruşması, OHAL KHK’si ile getirilen 3 avukat sınırlaması tartışmasıyla başladı. Mahkeme savunmayı 3 avukatla sınırlamak istedi, avukatlar Anayasa’yı ve Türkiye'nin imzası bulunan uluslararası sözleşmeleri öne sürerek itiraz etti.

Mahkeme heyeti, Yüksekdağ'ın 3'ten fazla avukat tarafından savunulmasını kabul etti.

'İKTİDAR MAHKEMEYE MÜDAHALE ETTİ'

Savunmasına yabancı heyetin, duruşma salonuna izin verilmemesine tepki göstererek başlayan Figen Yüsekdağ, "Ben Almanya'da Türkiyeli yurttaşların duruşmasına katılıyorsam onlar niye buraya katılamıyor. Biraz önce gözlerimizin önünde iktidar mahkemeye müdahale etti ve yabancı heyeti dışarı çıkardı" diye konuştu.

'SİZ ONLARIN AVUKATI MISINIZ?'

Duruşmanın yapılacağı salonun bulunduğu koridora alınmayan yabancı heyetten 5 kişinin, duruşmaya katılmasına izin verildi. Daha sonra izni veren mahkeme başkanı, polis amirleri heyeti çıkardığını sırada "Adalet Bakanlığı'ndan izinleri yokmuş" dedi.

Müdafi avukatların itirazı üzerine mahkeme başkanı, "Siz onlarıın avukatı mısınız? Onlar da kurallara uysunlar. Neticede yabancılar" cevabını verdi.

'100 ASRA DEĞECEK BİR DAVAMIZ VAR'

Toplam 100 yıl hapis cezası istendiğini hatırlatan Yüksekdağ, "Birkaç ömrüm daha olsa hiç tereddüt etmeden bu amaç için aynı şeyleri yine söylerim. Bizim 100 asra değecek bir davamız var" dedi.

Yaklaşık iki yılık çözüm sürecinin ardından HDP'nin yüzde 12 oy almasıyla birlikte "geri dönülemez bir döneme girildiğini" belirten Yüksekdağ, şunları söyledi:

"Çözüm sürecini başlatan ve bitiren onlar, bitirdikten sonra onlarla bu süreci yürütenleri yargılayanlar da onlar. Siyasi iktidar barıştan demokratik siyasetten ekmek çıkmayacağını gördü, Türkiye kan deryasına döndü. Gözümüzün içine baka baka '400 vekil verseydiniz bunlar olmadı' dediler. Biz o gün bu mahkeme salonlarına geleceğimizi biliyorduk. Sayısız ölüm tehditleriyle, taammüden ölüm girişimleriyle yüz yüze kaldık. Tutuklandıktan sonra da bunlar bitmedi."

'TÜRKİYE'Yİ KENDİLERİNE BENZETMEYE ÇALIŞIYORLAR'

Yüksekdağ'ın konuşmasında tutuklu milletvekillerini sayarken CHP'li Enis Berberoğlu ile birlikte tutuklu vekil saysı 12 ifade etmesi dikkat çekti. Yüksekdağ, "Bunların hesabı mutlaka sorulacak dedi.

Siyasi iktidarın ülkeyi sosyolojik açıdan çürüttüğünü ve iktidarın kendisine karşı herkesi terörist ilan ettiğini belirten Yüksekdağ, "Bu iktidarla ülke sosyolojik şizofren oldu. Ülkede yüz binlerce insan örgüt üyesi ise bu hukuki değil sosyolojik bir vakadır. Türkiye'yi kendilerine benzetmeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu.

'TUTUNACAK DAL HDP'DİR'

Adli bir yargılama olacağına inanmadığını söyleyen Yüksekdağ, operasyonların sarayda tek bir merkezden yönetildiğini öne sürdü. Yüksekdağ, şöyle devam etti:

"Hiçbir zaman gerçek demokrasiyi yaşayamadık, bu ülkenin güzelliklerinin tadını çıkaramadık. Ama hep tutunacak bir dal vardı. O dal HDP'dir. 'O dalı kırarsak sorun çözülecek' dediler. Ne oldu, çözüldü mü? Beni bu mahkeme salonlarına getirenler utanacaklardır. Biz gayet rahat bu salonlarda yargılanırız ama onlar verecek hesap bulamıyorlar."

KILIÇDAROĞLU'NA ELEŞTİRİ

Dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna da değinen Yüksekdağ, CHP'yi şu sözlerle eleştirdi:"O yanlışı yapanlardan bir kendisini yollara vurmuş hatasını telafi etmeye çalışıyor."Bizler mahkeme salonlarında direniyoruz. Kimileri adalet için kilometrelerce yol yürüyerek direniyor, kimileri özgürlük, barış diyerek direniyor. Benim nezdimde Türkiye halklarının kazanım iradesi, cesareti, umudu teslim alınmaya çalışılıyor."

HDP'ye yönelik siyasi operasyonların sürdüğünü söyleyen Yüksekdağ, "Kendisini kadir-i mutlak sayan her tekçi rejim gitmiştir. Ve arkasında iyi izler bırakmadan, kötü izler bırakarak gitmiştir" ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanı Yüksekdağ'ın savunma yaparken çekilen fotoğraflarının paylaşılmasına tepki gösterdi. Duruşmada fotoğraf çekmenin yasak olduğunu söyleyen mahkeme başkanı, tekrarlanması durumunda izleyicilerin telefonları toplatacağını söyledi.

İddialara yanıt vermeyi zul kabul ettiğini söyleyen Yüksekdağ, mahkemenin ileri safhalarında bilgi, belge ve tanıklarla iddialara yanıt vereceğini belirtti.

'KADIN OLDUĞUM İÇİN ÖZELLİKLE HEDEF ALINDIM'

Kendisinin kadın olduğu için özellikle siyasi iktidar tarafından hedef alındığını, milletvekilliği ilk düşürülenin kendisi olmasının tesadüf olmadığını savunan Figen Yüksekdağ'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

"Benim sözlerime karşılık verecek kifayeti olmayanlar, beni mahkeme salonlarına sürüklüyor. İşte buna adaletsizlik deniyor. Adaleti sadece bir partinin tabelasında mefhum hale getirdiler. Türkiye'de adalet sadece tabelada var."

'FEZLEKEDE GEÇEN KONUŞMALARI MECLİS'TE SÖYLEDİM'

"Fezlekede geçen konuşmaları Meclis kürsüsünde de söyledim. Meclis kürsünde söyleyemeyeceğim bir sözü, egemenin karşısında söyleyemeyeceğim şeyi miting meydanında söylemem. Kürsü dokunulmazlığı ise kürsüde söylenen sözlerin başka yerde tekrar edilmesidir. Söylediklerimin hepsi kürsü dokunulmazlığı kapsamındadır. Bizim hesabını veremeyeceğimiz sözümüz yok, bize söz verenler nerede? Bugün sadece savaş sözü söylüyorlar, ellerinden dillerinden kan damlıyor."

'GERİYE NE KALIYOR?'

"Bu siyasi iktidar, ülkeyi rezil etmeyi kendisine görev vakfetmiş bir iktidardır. Türkiye'nin manzara-i umumiyesine bakın! Ana muhalefet partisi kendisini yollara vurmuş, adalet için yürüyor. İkinci muhalefet partisinin eş başkanı da burada yargılanıyor. Geriye ne kalıyor?"

O darbe girişimi başarıya ulaşsaydı bugün iktidar partisinin milletvekilleriyle birlikte ben de yargılanacaktım. Çok şükür darbe püskürtüldü, başarısız oldu. Sonuç? Ben yine yargılanıyorum."

'KARŞIMIZA ÇIKMAYA CESARETLERİ YOK'

"Ben bugün mahkemeye zulmün gözünün içine bakmak için geldim. Zulmün gözünün içine bakmaktan hiçbir zaman korkmadık, yılmadık, sakınmadık. Bize bunu yaşatanlar bizim gözümüzün içine bakmaktan korkuyorlar. Bizim karşımıza çıkma cesareti olmayanlar, karşımıza sizi çıkarıyorlar ne yazık ki!"

'SİYASET YARGIYI MAŞA OLARAK KULLANIYOR'

"Bu yargılama tarihte konuşulacak, anılacak bir yargılamadır. Söylediğiniz sözlerimiz değil, bizi bu mahkemeye getiren anlayış yargılanmalı. Türkiye'de siyaset bunu hak etmiyor. Siyaset kurumu yargıyı maşa olarak kullanıyor, kurban ediyor. Siyaset kurumunu da kurban ediyorlar. Geriye sarayları, tek başına iktidarları, ara rejimleri kalıyor.

Bugün de söylediğimiz sözlerin arkasındayız. Bunlar sorumluluğunu aldığımız sözlerdir. Türkiye'de birilerinin yaşam hakkını savunması gerekiyordu. Türkiye'de barış sorumluluğunu birilerinin üstlenmesi, risk alması gerekiyordu. Siyasi iktidar risk almadı. Biz birileri risk almalı dedik ve o çağrıyı yaptık.

Biz olduğumuz müddetçe bu topraklarda umut tükenmeyecek. Benim gibi köylü kızları, çoban çocukları milletvekili olacak."

DAVA ERTELENDİ

Avukatların savunmalarının ardından konuşan duruşma savcısı, Yüksekdağ'ın tutukluluğunun devamını talep etti. Savcı İstanbul, Van ve Şanlıurfa'da açılan dava dosyalarının incelenmesi için getirilmesini de istedi.

Mahkeme heyeti, Figen Yüksekdağ'ın tutukluluğunun devamına ve davanın 18 Eylül'e ertelenmesine karar verdi. Yüksekdağ hakkındaki diğer dosyaların birleştirilip birleştirilmeyeceğine, bir sonraki celsede karar verecek.

AYM'de görüşme yapılamadı

Tutuklu bulunduğu dosyadan ilk kez hakim karşısına çıkan Figen Yüksekdağ'ın duruşması öncesi HDP Milletvekili avukatları, AYM'ye gitti. Avukatlar, AYM ile tutuklu ve haklarında soruşturma başlatılan milletvekillerinin durumlarını ve milletvekillerinin tutukluluk sürelerinin makul süreyi aştığını, 45 HDP milletvekili hakkında da müzekkere yazılıp soruşturma başlatılması konusunu görüşmek istedi. Polis, avukatlara izin vermeyince HDP'nin Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu'ndan sorumlu MYK üyesi milletvekili Ayşe Acar Başaran ile toplam 5 avukatın her birine bir polis eşlik ederek AYM'ye girilebildi. Fakat, "AYM başkanı yurt dışında olduğu" ve "AYM üyelerinin iş yükü olduğu" gerekçesiyle heyetle görüşme yapılamadı. Ayrıca HDP'li milletvekillerini savunan avukatların yanında yabancı avukatlar da bulundu.

Başaran, AYM'ye girişe izin verilmemesinin ardından kısa bir açıklama yaptı. Başaran, "Anayasa Mahkemesi'ne sokulmadık. Bunu yapmaya hakları yok. Bu uygulamayla ilgili başvurumuzu yapacağız. Buradan Adliyeye gidiyoruz" dedi.

'Yüksekdağ'ın tüm konuşmalarında barış talebi vardı' 

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay ve HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir Figen Yüksekdağ'ın duruşması öncesinde açıklama yaptı. Yüksekdağ'ın konuşmalarından sorumlu tutularak tutuklu olduğunu belirten Kemalbay 'Yüksekdağ konuşmayıp da ne yapacaktı?' diye sordu. Baydemir ise mahkemeyi izlemeye gelenlerin engellenmesine tepki gösterdi.

Figen Yüksekdağ'ın tüm konuşmalarında barış talebini dile getirdiğini belirten Kemalbay "Figen Yüksekdağ şahsında, büyük bir linç kampanyasıyla karşı karşıyayız. Bugün burada aslında yargılanacak olan, Türkiye halklarına barış vaat eden bir partinin siyaseti olacaktır. Bu saldırı aynı zamanda kadınların siyasete eşit katılımına, kadınların irade olmasına yapılmış bir saldırıdır. Biz kadın eşbaşkanımızı savunuyoruz, onun iradesi irademizdir diyoruz" şeklinde konuştu.