Yargıtay'dan Civan Boltan kararı: AİHM'in kararının uygulanabilmesi için TCK'de değişiklik gerekiyor

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AİHM'in hasta mahpus Civan Boltan hakkında verdiği ihlal kararına rağmen TCK'de değişiklik yapılması gerektiğini belirten yerel mahkemenin ret kararını onayladı.

Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır'da 24 Nisan 2012 tarihinde yaşanan silahlı çatışma sırasında askerlerin üzerine bomba atmak istediği esnada bombanın elinde patlaması sonucu yaralanan Civan Boltan'ın kolu ampute edildi ve sol gözü görme yetisini kaybetti.

Aradan geçen 2 yılın ardından 3 Şubat 2014 tarihinde Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Boltan hakkında "Ülkenin anayasal düzenine zarar verme ve kamu görevlilerine suikast girişimi" gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. 23 Ekim 2014 tarihinde Yargıtay'ın mahkûmiyet kararını onamasıyla sırasıyla Diyarbakır D Tipi, Sincan F Tipi ve halen tutuklu bulunduğu Bolu F Tipi cezaevlerine konulan Boltan'ın tutukluluğuna yapılan itirazlar reddedilince AİHM yolu açıldı.

AİHM İHLAL KARARI VERDİ

AİHM'e yapılan başvuru, 12 Şubat 2019 tarihinde karara bağlandı. Buna göre Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin işkence ve kötü muamele yasağının düzenlendiği 3. maddeyi ihlal etmekten suçlu bulundu. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar için emsal niteliğinde olan bu kararla birlikte AİHM, Türkiye'nin hasta mahpus Civan Boltan’a 1500 Euro mahkeme masrafı ödemesine ve yargılamanın yeniden yapılmasına da hükmetti.

Civan Boltan ve babası Hakkı Boltan.

'AİHM KARARININ UYGULANABİLMESİ İÇİN TCK'DE DEĞİŞİKLİĞE GİDİLMESİ GEREKİYOR'

AİHM kararına istinaden yeniden yapılan yargılamada Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Civan Boltan hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ihlal kararına rağmen Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği mahkumiyet kararını onayladı. Yerel mahkemenin kararında, AİHM kararının uygulanabilmesi için TCK'de değişikliğe gidilmesi gerektiği belirtildi:

"Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.02.2014 tarihli, 2012/144 Esas 2014/23 Karar sayılı ilamında hükümlünün sübut bulan eylemin cezai müeyyidesinin 5237 sayılı TCK'nın 302/1 inci maddesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak belirlendiği ve maddenin halen yürürlükte bulunduğu, bu halde 5237 sayılı TCK'nın 302/1 inci maddesinde yasal bir değişiklik yapılmadıkça hükümlü hakkında farklı bir cezai müeyyideyi içeren yeni bir mahkumiyet hükmü tesis edilmesinin mümkün olmadığı..."

Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Mehdi Özdemir, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararı hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:

"AİHM kararı üzerine Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince yeniden yargılama talebimiz kabul edildi. Yeniden yargılamadan beklenilen husus, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının günümüz koşulları ve dosya durumu gözetilerek daha hafif veya beraat ile sonuçlanabilecek bir karar verilmesiydi. Ancak yerel mahkeme tarafından AİHM kararının uygulanabilmesi için TCK’nin 302. Maddesinde değişikliğe gidilmesi gerektiği belirtilerek yeniden yargılama talebi reddedildi. Temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay tarafından yerel mahkeme kararı onandı ve kesinleşti. Tarafımızca Anayasa Mahkemesine ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine başvurular yapılarak AİHM kararının uygulanmamasından kaynaklı olarak temel hakların ihlal edildiği belirtildi. Türkiye’nin AİHM kararını iç hukukta uygulaması gerekir. Ancak iç hukuk açısından bakıldığında yeniden yargılama neticesinde yasal değişikliğin zorunlu olduğu hususuna vurgu yapılmıştır. Bu durumda Türkiye’nin AİHM kararını uygulaması adına kesinleşen yeniden yargılama süreci neticesinde TCK’nin 302. Maddesinde değişikliğe gitmesi ve umut hakkının tanınması gerekir."

Mehdi Özdemir

'YENİDEN YARGILAMA YAPILMASININ ÖNÜ AÇILMALIDIR'

AİHM kararı gereğince bir kişiyi ömür boyu hapse mahkum etmenin işkence, insanlık dışı ve kötü muamele yasağının ihlali niteliğinde olduğunu belirten Özdemir, "Bu kapsamda yasa koyucunun suç tipi itibariyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının süreli hapis cezasına dönüştürülmesi veya belirli periyotlarda yerel mahkemelerce değerlendirilmesi için gerekli yasal değişikliklerin yapılması gerekir. AİHM’nin ihlal kararlarının içeriği gözetildiğinde mevzuat eksikliğinin ve yargı pratiğinin ihlallere sebebiyet verdiği gözlenmektedir. AİHM ihlal kararlarında da belirtildiği üzere ‘umut hakkı’ kapsamında belirli bir süre sonrasında yargılamanın yenilenmesi için iç hukukta yargısal mekanizma oluşturulmalıdır. Tek kişilik odada ve ömür boyu devam eden infaz sürecinin umut hakkı kapsamında işkence, insanlık dışı ve kötü muamele yasağının ihlali niteliğinde olup etkin bir iç hukuk mekanizması oluşturularak yeniden yargılama yapılmasının önü açılmalıdır" diye konuştu.