Yargıda Amerikan modeli, Türkiye’de nasıl olur?

Mahkemelerin iş gücünü azaltacağı söylenen ve adına 'Yargıda Amerikan modeli' denilen düzenleme 1 Ocak'tan itibaren uygulanmaya başlandı. Avukat Fikret İlkiz, "Bizde Tanık Koruma Kanunu’ndan hareketle icat edilen ‘gizli tanık’ nasıl sorunlar üretti ise bu anlamdaki seri muhakeme de çeşitli yargı tartışmalarını beraberinde getirecektir" dedi, Avukat Turgut Kazan ise Türkiye'deki hakim ve savcıların yeni düzenlemeyi anlamasının mümkün olmadığını savundu.

Abone ol

İSTANBUL - 24 Ekim 2019’da yürürlüğe giren Yargı Reform Paketi, birçok düzenlemeyi de beraberinde getirdi. Buna göre yargı sistemine “Seri Muhakeme Usulü” ile “Basit Yargılama Usulü” adı verilen iki usül dahil edilmişti.

Seri Muhakeme Usulü, Adalet Bakanlığı Yargı Reformu Strateji Planı kapsamında 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren uygulanmaya başlandı.  Mahkemelerin iş gücünü azaltacağı söylenen, adına “Yargıda Amerikan modeli” de denen düzenleme ile yargının hızlandırılması amaçlanıyor. Yılda 180 bin dosyanın Seri Yargılama Usulü kapsamına gireceği değerlendiriliyor.

SAVCI, ŞÜPHELİYLE CEZA PAZARLIĞI YAPABİLECEK

Bu düzenlemeye göre belirlenen bazı suçlar için Cumhuriyet savcısı ile şüpheli ve avukatının kabulüne bağlı olarak “Seri Muhakeme Usulü” uygulanabilecek. Savcı, sanığa ceza indirimi teklif edebilecek. Sanıkla anlaşıldığı takdirde karara bağlanabilecek.

Savcılarla şüpheliler arasında pazarlık yapılarak davaların hızla bitmesini öngören Seri Muhakeme Usulü’ne tabi olacak suçlar kanunda şöyle belirlendi: Hakkı olmayan yere tecavüz, Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, Gürültüye neden olma, Parada sahtecilik, Mühür bozma, Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama, Kumar oynanması için alet bulundurma, çalıştırma, imal etme, Başkasına ait kimlik veya bilgilerinin kullanılması, Ruhsatsız silah bulundurma, İzinsiz orman işgali, Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanununda belirtilen suçlar.

10:02’DE GİRDİĞİ ADLİYEDEN 12:21’DE YARGILANMIŞ OLARAK ÇIKTI

Bolu'da bu kapsamda değerlendirilen ilk davada ise karar 9 Ocak’ta çıktı. Alkollü araç kullanırken yakalanan Y.A., Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Seri Muhakeme Usulü Soruşturma Bürosu'na davet edildi. Y.A'ya Seri Muhakeme Usulü hakkında bilgi verilerek, teklif tutanağı hazırlandı. Şüpheli kendisine atanan avukat eşliğinde seri yargılamayı kabul etti. Y.A, Bolu 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde çıktığı duruşmada 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Y.A'nın cezası, Seri Muhakeme Usulünü kabul ettiği için yarı oranda düşürülerek 3 ay 15 gün hapis cezasına çevrildi. Y.A, 10:02’de girdiği adliyeden 12:21’de yargılanmış olarak çıktı.

Seri Muhakeme Usulü’nün vaadi olan yargıda hızlılık bu örnekte anlaşılıyor. Ancak uyarlanmaya çalışılan düzenlemenin Türkiye’deki yargı sisteminde nasıl çalıştırılması planlanıyor? Görüş aldığım avukatlara göre halihazırda böyle bir plan yok. Hatta usulü bilen savcı dahi yok.

Avukat Fikret İlkiz, getirilen sistemin adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu söylüyor.

‘GİZLİ TANIK NASIL SORUNLAR ÜRETTİ İSE BU DÜZENLEME DE SORUN ÜRETİR’

Avukat Fikret İlkiz, Seri Muhakeme Usulü ve Basit Yargılama Usulü’nün Türkiye’de uygulanmasının mümkün olmadığını şu sözlerle anlatıyor: “Amerikan sistemi dediğiniz Anglosakson sistem, jüri sistemine dayalı bir sistemdir. Bizde herhangi bir jüri sistemi olmadığı gibi suçları saymak suretiyle getirilen Seri Muhakeme Usulü’nün uygulanabileceğini hiç zannetmiyorum.”

“Çözüm getirmek üzere ortaya koydukları bu iki sistem sorun üretecektir” diyor İlkiz. Ayrıca, sadece savcıların etkin olduğu soruşturma aşamasında, yargı ve muhakeme olmaksızın yürütülecek yargılamanın adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu belirtiyor: “Bizde Tanık Koruma Kanunu’ndan hareketle icat edilen ‘gizli tanık’ nasıl sorunlar üretti ise bu anlamdaki seri muhakeme de çeşitli yargı tartışmalarını, sorunlarını beraberinde getirecektir. Bizde çapraz sorgulama yoktur. Serbest soru sorma sistemi vardır. Tanığa soru sorma sisteminin farklı bir sistem olduğu hala algılanmış değil. Tarafların savcı ile bir nevi karşılıklı müzakeresi sonucunda ulaşacağı bir yargı kararı yaratılamaz. Bu açıkça bazı muhakemelerin soruşturma aşamasında savcılara bırakılması anlamına gelir.”

İlkiz, sistemin nasıl çalışacağını, işletecek olanların dahi bilmediğini ifade ediyor. “Herhangi bir işin sadece lafzı anlatımı ile pratiğine gitmek çok zor.”

Avukat Turgut Kazan, mevcut savcı ve hakimlerin düzeyinin bu sistemi anlamaya uygun olmadığını savunuyor.

'TÜRKİYE’DEKİ SAVCILARIN DÜZENLEMEYİ ANLAYABİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL’

Avukat Turgut Kazan, Seri Yargılama Usulü için “Bu düzenleme o türden suçlamalar için düşünülebilir” deyip ardından hemen ekliyor: “Ancak Türkiye’nin bugünkü yargı durumunda mümkün değil. Savcı ya da yargıç; o kadar düzeyi düşük bir malzemeyle karşı karşıyayız ki… Bu düzenlemeyi anlaması, uygulaması mümkün değil.”

Basit Yargılama Usulü ise belirli bir ceza miktarına kadar olan suçlar açısından kovuşturma aşamasında, duruşma açmaksızın dosya üzerinden yargılamanın tamamlanabilmesine imkan sağlıyor. Yıllık yaklaşık 340 bin dosyanın Basit Yargılama Usulü kapsamına gireceği değerlendiriliyor.

Basit Yargılama Usulü’ne tabi olacak suçların bir kaçı şunlar: Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi, Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, Tehdit suçu, Basit cinsel taciz suçu -çocuğa karşı cinsel taciz suçu hariç-, Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu, Hakaret suçu, Kişinin hatırasına hakaret suçu, İbadethane ve mezarlıklara zarar verme suçu…

Kazan, Basit Yargılama Usulü için ise şunları söylüyor: “Üst sınırı, 2 yıl ve daha altı olan cezayı gerektiren suçlarda uygulanacak bir yöntemdir. Asliye Ceza Mahkemesi iddianameyi ilgili kişiye, şu kadar süre içinde yazılı savunma verebilirsin şeklinde tebliğ edecek. Evde yoksanız, postacı onu götürüp muhtara bırakacak. Muhtar da alıp masasına koyacak. Sözümona sizin kapınıza bir şey asılmış olacak. Böyle bir iddianameden haberiniz bile olmayabilir. Hakim de yazılı savunma vermediğinizden hareketle hakkınızda 2 yıl hapis cezası verebilir. Bu tehlikeli bir düzenlemedir. Herkesin böyle bir durumla karşı karşıya kalması muhtemel. Ceza yargılamasının temel kurallarından olan yargıcın sanığı görmesi, sözlü olarak onu dinlemesi gibi hususlara aykırıdır.”