Vatikan Gizli Arşivleri’nden mezun ilk Türk: Sadece adı gizli!

Vatikan Gizli Arşivleri’nin Paleografi, Diplomatik ve Arşivcilik Okulu’nu bitirerek, bu arşivlere ilişkin uzmanlık diploması alan ilk Türk araştırmacı olmayı başaran Canan Parmaksızoğlu: Zaten ‘gizli’ adı her zaman biraz da ürkütücü geliyor... Parmaksızoğlu, çalışmaları sırasında padişah II. Abdülhamid'in Papa XIII. Leon'u İstanbul'a davet ettiği belgeye de ulaşmış...

Abone ol

DUVAR - Vatikan Gizli Arşivi’nde yaklaşık dört yıldır Türkiye-Osmanlı tarihine dair belgeleri inceleyen araştırmacı Canan Parmaksızoğlu, bu arşivlere dair uzmanlık diploması alan Türkiye’den ilk araştırmacı oldu.

Vatikan’ın resmî yayın organı l’Osservatore Romano’ya’da haber olan Canan Parmaksızoğlu, 134 yıllık tarihi olan bu okuldan aldığı uzmanlık belgesinin ve bu gizli arşivlerin önemini anlattı. Parmaksızoğlu, "Tarihimize ilişkin yüzbinlerce önemli belge olmasına rağmen Türk araştırmacılar buraya ilgi göstermemiş" diyerek, "Bu arşivlere, tarihte düşmanlıklar yaşandığı için ilgisiz kalmış olabiliriz" diyor.

"Vatikan Gizli Arşivi" olarak adlandırılsa da, belgelerin gizlenmediği ve Papalığın özel arşivi olan yerdeki belgelerin tutulduğu rafların toplam uzunluğu 85 kilometreyi buluyor. Burası "dünyanın en büyük tarihi veri bankası" olarak adlandırılıyor.

12 YÜZYILI KAPSAYAN MİLYONLARCA DOKÜMAN

1612 yılında kurulan ve Papa 13’üncü Leo’nun 1881 yılında araştırmacılara kapılarını açmasıyla dünyanın en önemli tarihi araştırma merkezlerinden biri hâline dönüşen arşivlerde 12 yüzyılı kapsayan milyonlarca doküman bulunuyor. Her yıl yaklaşık 60 ülkeden bin 200 araştırmacının girdiği bu arşivlerde, Osmanlı Devleti’nin ilk var oluşundan 1940’a kadar olan dönemi kapsayan yüz binlerce gizli belge, mektup, yazışma ve el yazması eser bulunuyor.

Hâlihazırda burada, Türkiye’den sadece Canan Parmaksızoğlu ve Rinaldo Marmara araştırma yapıyor. Parmaksızoğlu, Eylül ayında Vatikan Gizli Arşivleri’nin Paleografi, Diplomatik ve Arşivcilik Okulu’nu bitirerek, bu arşivlere ilişkin uzmanlık diploması alan ilk Türk araştırmacı olmayı başardı.

'BİR TÜRK OLMAMA ŞAŞIRDILAR'

Şu sıralar, Osmanlı-Papalık ilişkileri üzerine, 17’inci yüzyılda, Papalık belgelerinin deyimi ile "Türklere" karşı düzenlenmiş olan "Mukaddes İttifak" konusunda tezini yazmakta olan Parmaksızoğlu, yüksek lisansını da Osmanlı-İtalya diplomatik ve siyasi ilişkileri üzerine yaptı. İlk kez dört yıl önce Vatikan’daki arşivlere tezi için geldiğini belirten Parmaksızoğlu, şimdiki araştırma konusunun da, Vatikan-Türkiye tarihi diplomatik ve siyasi ilişkileri olduğunu söyledi.

"Orada tarihimiz hakkında araştırma yapıyorum, bu konuda bir kitabım var ve aynı zamanda bazı yayınlarım da oldu" diyen genç araştırmacı, "Bunun haricinde Vatikan Gizli Arşivi’nin, Paleografi, Diplomatik ve Arşivcilik Okuluna kabul edilen ilk Türk oldum. Bir senelik uzmanlık okulunu bitirdim ve Vatikan Gizli Arşivi’nden arşivci diploması aldım. Dolayısıyla bir arşiv uzmanıyım" diyerek sözlerini sürdürdü.

Yüksek bir puanla eylül ayında mezun olduğu arşivcilik okulunu bitirme sınavında Vatikan Gizli Arşiv Başkanı Monsenyör Sergio Pagano’nun da bizzat olduğunu anlatan Parmaksızoğlu, şöyle konuştu, "Bu benim için büyük onur idi. Sınavın sonunda Sayın Ekselans Pagano bana, bir Türk için bu okulun çok zor olduğunu ve bu okula gitmiş olmanın benim için faydalar getireceğini söyleyerek beni bizzat tebrik etti. Sınavı geçtikten sonra kontrol ettiler ve bu okulu bitiren ilk Türk olduğumu söylediler. Bu benim için çok büyük bir gurur oldu."

İtalyan Lisesi mezunu olmasından ötürü İtalyanca ve Latinceyi iyi bilen Parmaksızoğlu, eski İtalyanca ve Latince ağırlıklı arşivlerdeki belgelerin yazısının ise oldukça zor olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü, "Bu yazı dönem dönem ya da kaleme alan kurum veya şahsa göre bizdeki divani, rik’a yazıları gibi çeşitlilik gösteriyor. Burada, bu arşivlerdeki belgelerin dillerinin eğitimini aldık. 15’inci yüzyıldan başlayarak 20’nci yüzyıla kadar Papalık arşivlerinde var olan tüm belgelerin dillerini, özelliklerini çalıştık, kronoloji dersi adını taşıyan tarih boyunca devletlerin kullandıkları takvimler, bunların miladi takvime göre hesaplanması gibi birçok konu üzerine özel bir uzmanlık eğitimi aldık. Papalık siyasi-diplomatik belgeleri nasıl olur? Bizdeki ferman ve beratlar gibi Papa’nın yazmış olduğu tüm emirlerinin çeşitlerini, Papalık devlet belgelerinin çeşitleri gibi pek çok konunun detaylı eğitimini aldık. Katolik dinini tanımam, öğrenmem gerekti; Katolik Kilisesi’nin bütün hiyerarşisi, devlet yapısı, kim kimdir, kime nasıl yazar, hitabetler, aynı zamanda Papaların mühürleri, nasıl yapılır o mühür, bir gizli mektup nasıl olur, nasıl anlaşılır, neresinde ne yazar..."

'AMİRALİN SEYİR DEFTERİ SADECE BİR TANESİYDİ...'

Bundan üç sene önce Dr. Rinaldo Marmara ile birlikte önemli bir çalışmaya imza atıklarını da hatırlatan Parmaksızoğlu, "1657 yılında Girit Savaşı sırasında Papalık Donanması’nın Çanakkale Boğazı’na gelişini ve Çanakkale açıklarında gerçekleşen savaşı anlatan, Papalık donanma amiralinin seyir defterini ve savaş planlarını Vatikan Gizli Arşivi’nde bulduk. Ben onu tarihi açıklamalarla birebir olarak Türkçeye çevirdim ve TİKA ve Yeni Doğu Derneği tarafından kitap olarak yayımlandı. İşte bulduğumuz bu elyazması, tarihimizi anlatan el yazmalarından sadece bir tanesi idi" dedi.

'II. ABDÜLHAMİD'İN PAPA'YI DAVET ETTİĞİ BELGEYİ BULDUM'

Vatikan’da, Sultan II. Abdülhamid ve Papa XIII. Leon’un siyasi-diplomatik ilişkisinden bahseden birçok belgeye ulaştığını da anlatan araştırmacı, "Hatta burada bulduğum, tarihimiz açısından önemli bir belgeyi yakın zamanda bir makale olarak yayımladım. Buna göre; Sultan II. Abdülhamid, Papa’yı, Papalık Kilise Devleti için oldukça zor bir zamanda Osmanlı Devleti’ne, İstanbul’a davet ediyor ve onun en iyi şekilde ağırlanacağını söylüyor. Sultan ve Papa bizzat görüşmüyorlar ancak çok sayıda yazışma var aralarında. Doktora çalışmamdan sonra özellikle bu konuya da eğilmeyi ve 19’uncu ve 20’inci yüzyılda Osmanlı-Papalık ilişkileri üzerine araştırmalarıma da devam etmeyi düşünüyorum" diye ekledi.

"Bu arşivler, bizim tarihimiz açısından çok önemli olmasına rağmen şu ana kadar pek kullanılmamış" diyen Parmaksızoğlu şöyle konuştu, "Katolik ruhban sınıfında ‘millet’ kavramı olmadığı için bu belgelerin tarafsız olduğu düşünülüyor ve çoğu, tarihi davalarda referans olarak gösterilebiliyor. Ancak bu arşivde tarihimizle alakalı olarak ne yazık ki hazırlanmış hiçbir katalog yok. Papalık için çok önemli bir devlet olmamıza rağmen yüzyıllarca, belki de Hıristiyan olmadığımız için Türkiye ile alakalı herhangi bir katalog hazırlanmamış şu ana kadar. Bu sebeple bu arşivde tarihimizi araştırmak ve çalışmak çok zor. Belgeler karşınıza tesadüf eseri, emek isteyen yoğun bir çalışma sonucunda çıkıyor." Bu arşivleri herkesin kabul etmediğini, buraya girmenin zor olduğunu da önemle belirten Parmaksızoğlu, "Bu arşivlere neden ilgisiz kalmışız?" sorusunun yanıtının da şu olabileceğini savunuyor:

"Belki hep yabancı, öteki olduğu için Vatikan. Ve bundan önceki yüzyıllar boyunca düşmanlıklar da yaşandığı için tarihimizde; savaşlar, ittifaklar… Belki bu yüzden ve farklı bir dinin hâkim olduğu devlet olduğu için oraya hiçbir zaman girilemeyeceği düşünülmüş olabilir. Zaten ‘gizli’ adı her zaman biraz da ürkütücü geliyor."

Türk araştırmacılara tavsiyesinin, öncelikle çalışacakları konuyu çok iyi belirlemek olduğunu söyleyen Parmaksızoğlu, "Yani, ben bir bakayım, bu arşivlerde neler varmış neler yokmuş, demekle olmuyor" dedi. Yalnızca Batı dillerini, İtalyancayı değil, asıl olarak eski İtalyanca el yazısının çok iyi bilinmesi gerektiğini de anlatan Canan Parmaksızoğlu, "19’uncu yüzyılın sonları ve 20’nci yüzyılın başına kadar belgelerin nerede ise hepsi eski İtalyanca el yazısı ile kaleme alınmış. Sadece bu yazıyı okuyabilmek de yeterli değil, Vatikan Devlet yapısına göre şahıs ve kurumların birbirlerine hitap şekillerini ve bu hitabetlerin kısaltmalarını iyi bilmek gerek. Örneğin ben yaklaşık 300-350 adet kısaltma ezberlemek durumunda kaldım. Dolayısıyla biraz gayret gerek ama hiçbir şey imkânsız değil" diye ekledi. (DHA)