Uzuner dert anlatmıyor ders veriyor

Buket Uzuner'in çocuklar için kaleme aldığı kitabı "Ah bir kedi olsam" Everest Yayınları'ndan çıktı. Uzuner, çok güzel bir fikri, belli ki iyi niyetle ziyan ediyor.

Abone ol

Aslı Tohumcu asli@aslitohumcu.com

Sene 1991. Buket Uzuner’in “İki Yeşil Susamuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri” romanını her nedense annemden gizli, geceleri yorganımın altında, fener ışığında okuyuşumu daha dün gibi hatırlıyorum. Dün gibi diyorum ama, aslında on yedi yaşımdan bugüne yirmi beş yıl geçmiş. Romanın bir yerinde içimden fırlayan hıçkırıkları nasıl bastırdığımı ne siz sorun ne de ben söyleyeyim! Değil mi ki kimsenin bende dokunmadığı bir yere dokunmuştu, bu yirmi beş yı boyunca hep özel bir kadın, özel bir yazar olarak kaldı bende Buket Uzuner.

Tuhaf şey. O zamanlar sürekli büyümek istiyordum. Cahilce, anlamsız bir hayal işte. Şimdilerde de küçülmek demeyeyim ama, inadına çocuk kalmak, inadına yaramazlık yapmak, inadına aykırı kalmak istiyorum. Etrafımı bu hallerimi destekleyen dostlarla olduğu gibi, kitaplarla da çevrelemek istiyorum. İnadına çocuk kitapları okumam herhalde bundan.

Buket Uzuner, ah bir kedi olsam!, Everest Yayınları.

Buket Uzuner’in ‘yedi yaş ve üzeri tüm çocuklara’ yazdığı “ah bir kedi olsam!”ı da bu heyecanla aldım elime. Çoğu çocuk gibi kedisi olsun isteyen bir oğlanın, Can’ın hikayesini anlatıyor “ah bir kedi olsam!”. Mikrobiyolog annesinin korkusunu güçbela kıran Can’ın eve nihayet veterinerden bir sokak kedisiyle dönmesi, kendisi hava daha aydınlanmamışken okula gitmek için yataktan kalkarken kedisinin yatakta mışıl mışıl uyumasına özenmesi, babasının kafasını bilgisayar ekranından kaldırmaması, kedisinin anneannesinin yazlığında kaybolup ardından kedi dedektifi Barbaros tarafından bulunması derken… Can’la annesi bir sabah kediye dönüşüyorlar.

UZUNER HAYVAN HAKLARI 4ÜZERİNE SÖZÜNÜ SAKINMADAN SÖYLÜYOR

Dönüşüyorlar ama sanki bunu yapmakta biraz geç kalıyorlar. Hayatı boyunca kedilerle iç içe olmuş, kediler başta olmak üzere hayvan hakları konusunda sözünü yüksek sesle söylemiş Buket Uzuner, bu romanda da sözünü Can’ın kah annesine kah anneannesine, bazen de veteriner Murat’a söyleterek, evet, pet shoptan hayvan almanın yanlışlığı, yunus parklarının kapatılması gerekliliği gibi konularda derdini anlatıyor ama maceraya girmekte bence epey geç kalıyor. Bu öğreten uslüp da “ah bir kedi olsam!”ı ne yazık ki, içine ders kitabı kaçmış bir romana benzetiyor.

Çok güzel bir fikri, belli ki iyi niyetle azıcık ziyan etmiş Buket Uzuner. Belli ki yetişkin yanı, çocuk yanına ağır basmış. Keşke okuyucu bir onun, bir bunun ağzından açıklama ve nasihatler okumak yerine bir an önce Can’la annesinin kediye dönüşmesiyle başbaşa kalsaydı. Keşke maceranın bu kısmı daha uzun olsaydı, biz de daha büyük bir heyecanla okusaydık “ah bir kedi olsam!”ı, daha sürükleyici olsaydı “ah bir kedi olsam!”.

Oysa başta Can olmak üzere bütün karakterleri çok canlı anlatmış Uzuner. Özellikle anneanne karakteri tam da bütün çocukların arzulayacağı, masallara da gerçekler kadar inanan bir yetişkin olmasıyla herhalde kalpleri kazanacak. Kedi dedektifliği kurumu da aynı şekilde belki birçok çocuğun bugünden sonraki oyunlarına girecek. Yetişkinlerle ilgili çocukların çok hoşuna gidecek, çok yerinde tespitler de var romanda.

İNSAN NEDEN YAZAR?

Ama insan elinde bir çocuk romanı tuttuğu için merak ediyor: İnsan neden yazar? Anlatacak bir hikayesi olduğu için. Peki yıllardır kitaplarını okuduğumuz, yetişkinler için ürün veren yazarlar neden birdenbire çocuklar için yazarlar? Umalım ki bu sorunun yanıtı da, çocuklara anlatacak hikayeleri olduğu için olsun.