Uykuda olan ve rüya gören insanlarla iletişimin yolu bulundu

Northwestern Üniversitesi’nden bilim insanları, türümüze dair en gizemli olgulardan olan uyku ve rüya alanlarında çığır açacak bir araştırmaya imza attılar. Uzmanlar, derin uykuda ya da rüya görmekte olan kişilerle iletişim kurmanın yolunu keşfettiler.

Abone ol

David Nield

Bilim insanları, derin uyuyan ve bilinçli rüyalar gören insanların kendilerine verilen talimatları takip edebildikleri, basit ‘evet’ ya da ‘hayır’ sorularını yanıtlayabildikleri ve hatta temel matematik problemlerini çözebildikleri, 'etkileşimli rüya' diye tanımlanan yeni bir olguyu açığa çıkardılar.

RÜYALARI ETKİLEMEYİ BAŞARDILAR

Yeni çalışma, rüya gördüğümüzde beynimize neler olduğuna yepyeni bir anlayış düzeyi katmasının yanı sıra, en nihayetinde, örneğin belirli bir hedef doğrultusunda bizlere yardımcı olmak ya da belirli bir zihinsel sağlık sorununu tedavi etmek amacıyla rüyalarımızı nasıl eğitebileceğimizi bizlere öğretebilir.

Genellikle rüyaların görüldüğü esnada gerçekleşen hızlı göz hareketi (REM) aşaması da dahil olmak üzere, uyku psikolojisi hakkında hâlâ gizemini koruyan birçok şey var. Sonradan hazırlanan raporlara bel bağlamaktansa, uyuyanlardan elde edilen gerçek zamanlı yanıtlar çok daha yararlı olabilir.

Northwestern Üniversitesi’nde görev yapan Psikolog Ken Paller, “REM uykusundaki insanların deney yapan biriyle etkileşime girebileceğini ve gerçek zamanlı iletişim kurabileceğini keşfettik” diyor. “Bununla birlikte, rüya görenlerin soruları anlayabildiğini, kısa süreli hafıza işlemlerine dahil olabildiğini ve yanıtlar üretebildiğini ortaya koyduk.”

“İnsanların büyük kısmı bunun imkânsız olduğunu, bir soru sorulduğunda kişilerin uyanacaklarını ya da yanıtlayamayacaklarını ve kesinlikle bir soruyu hata yapmadan anlamayacaklarını düşünebilirler.”

İLETİŞİMDE SESLER, IŞIKLAR VE FİZİKSEL TEMAS KULLANILDI

Araştırmacılar, dört farklı laboratuvarda gerçekleştirilen deneylerde 36 kişiyle çalıştılar. Gönüllülerden biri narkolepsi* sorunu yaşıyor ve sık sık bilinçli rüyalar görüyordu; diğerleri ise bilinçli rüyalarla ilgili deneyimleri açısından farklılıklar göstermekteydi.

Bilim insanları, elektroensefalogram (EEG) araçları tarafından gözlemlenen uykunun en derin aşamalarında, çalışma katılımcılarıyla sesler, yanıp sönen ışıklar ve fiziksel dokunuşlar aracılığıyla etkileşime girdiler: Uyuyanlardan, basit matematik sorularını cevaplamaları, ayrıca ışık parlamalarını ya da fiziksel dokunuşları saymaları ve (örneğin “İspanyolca konuşabilir misiniz?” gibi) basit ‘evet’ ya da ‘hayır’ sorularına yanıt vermeleri istendi.

Yanıtlar, daha önce kararlaştırılan göz hareketleri ya da yüz kası hareketleri aracılığıyla verildi. 57 uyku seansında, katılımcılar tarafından bilinçli rüya görüldüğünün doğrulandığı seansların yüzde 47’sinde, en az bir soruya doğru yanıt verildiği gözlemlendi. Bilinçli rüya durumlarının teyidi, uyuyan kişinin yanıtlarının birkaç tanık tarafından onaylanmasını gerektiren ‘kör’ örnekleme aracılığıyla gerçekleştirildi.

Northwestern Üniversitesi’nde görevli Sinirbilimci Karen Konkoly, “Sonuçları bir araya getirdik; zira farklı yaklaşımlar kullanan dört farklı laboratuvardan elde edilen sonuçların bir kombinasyonunun bu iki yönlü iletişim olgusunun gerçekliğini en ikna edici biçimde teyit ettiğini düşündük” diyor: “Bu doğrultuda, iletişim kurmak amacıyla farklı araçlar kullanılabileceğini görüyoruz.”

BİR ASTRONOTLA İLETİŞİM KURMAK GİBİ

Çalışmaya katılan kişiler, çoğunlukla başarılı bir yanıt verdikten sonra rüyalarını raporlamalarını sağlamak için uyandırıldı. Kimi durumlarda, dış girdiler rüyanın dışında veya rüyada üst üste bindirilmiş olarak hatırlandı; diğer durumlardaysa, rüyanın içinde (bir radyo gibi) bir şeyler deneyimlendi.

Araştırmacılar, yayınlanan çalışmalarında, bilinçli rüya görenlerle iletişim kurmaya çalışmayı uzaydaki bir astronotla iletişim kurmaya çalışmakla karşılaştırıyor ve bu yeni yaklaşımı bu kadar heyecan verici kılan şeyin, yanıtların bu kadar doğrudan olması olduğunu söylüyorlar.

Araştırma, gelecekte rüyaların, hafızanın ve uykunun anıları saklayabilmek hususunda ne kadar önemli olduğu hakkında yapılacak çalışmalarda bizlere yardımcı olabilir. Bununla birlikte, uyku bozukluklarının tedavisinde de faydalı olabilir ve hatta çizginin ötesine geçtiğimizde, bize rüyalarımızda gördüğümüz şeyleri denetlemenin bir yolunu sunabilir.

“Bu nispeten keşfedilmemiş haldeki iletişim kanalı, farklı pratik uygulamalara ve rüyaların ampirik (deneysel/ç.n.) bağlamda araştırılması için geliştirilecek yeni bir stratejinin önünü de açabilir.”

*Narkolepsi, ya da halk arasında bilinen adıyla uyku hastalığı, normal dışı zamanlarda uyku hali ve ani uyku atakları ile tanımlanan kronik bir uyku bozukluğudur.

Yazının orijinali Science Alert sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)