Uçan Kız Volente: Düşleri yeniden kurmak

Karin Karakaşlı'nın hayallerini gökyüzüne çizen bir çocuğun öyküsünü anlattığı eseri "Uçan Kız Volante", Merve Atılgan'ın çizimleriyle Günışığı Kitaplığı etiketiyle yayımlandı. Karakaşlı kitabında, çocukların kırılgan yanlarına dikkat çekiyor daha çok ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum çünkü bizler için ufak tefek görünenin onlar için büyük duygusal kırılmalar anlamına gelebileceğini unutmamak gerekiyor...

Abone ol

DUVAR - Joss Sheldon’ın “Küçük Ses” (2017), adlı kitabında şöyle bir cümle geçer: “Dünya sana kim olduğunu söylemeden önce kimdin hatırlıyor musun?”. Yazar burada çocukluk günlerine gönderme yapar çünkü yaşamımızın bu dönemi belki de kendimiz olduğumuz, kimliklerin sınırlarına en az hapsedildiğimiz zamandır. Sonrasında, kurumsal biçimlemelerle rüyalarımızın önü kesilmeye başlar, “farklı” yanlarımız gözümüze sokulur, “mükemmel” olmamız gerektiği zihnimizin bir köşesine dantel gibi işlenir. Çocukluk genel normlara en az uyulan dönemi kapsasa bile “fark yaralarının” en çok açıldığı dönemdir aynı zamanda. Dünyaya herkes gibi bakman istenir, hangi konuda başarılı olman gerektiği devamlı hatırlatılır. Sen uçmanın hayalini kurarken, sana dayatılan gerçeklerle yere çakılırsın. Bu anlamda çocukluk, birey için hem renkli günler hem de yaşamın çelişkilerini içine sığdıran “tuhaf” bir zaman demektir fikrimce.

Karin Karakaşlı’nın Gün Işığı Yayınları tarafından basılan, “Uçan Kız Volante” adlı kitabı, yukarıda bahsedilenleri düşünmeye sebep oluyor. Merve Atılgan’ın resimleriyle can bulan metin, Volante adlı karakter ile bizi çocukluğun o çelişkili günlerine götürürken, okuru hayalli ve masallı bir anlatının içine sokuyor. Her şeyin griye doğru gittiği bir dünyada, çocukluğun renkli günlerinde kaybolmak, biraz olsun uzaklaşmak, iyi geliyor. Karakaşlı’nın anlatısı, empati kuran bir dil ile çocuklukta yaşanan sıkıntılara da odaklanıyor, bu anlamda çocukların düşlerle örülü evreni ile büyüklerin gerçekliğin sınırlarında dolaşan, rengini kaybetmiş yaşamlarının çelişkisini de yansıtıyor kitap. Nasıl olması gerektiği ise didaktik olmayan bir anlatı ile doğallık içerisinde, sadece çocuklara değil, onların dünyasını anlamak isteyen herkese bir şeyler söylüyor.

'FARKLI' HİSSETMEK

Volante mor renkli tütü eteği, yıldızlı çizmeleriyle yaşamımıza dalıyor, uçmak istiyor her çocuk gibi gökyüzünden dünyaya bakmak, yaptığı resimlerle dünyayı renklerle boyamak istiyor. Prenses olmaya özendirmiyor Volante, o daha çok bir cadıyı çağrıştırıyor, bir kahraman da değil, dünyada genellikle çocuklara dayatılanın aksine olması gerektiği gibi. Ama “farklı” hissediyor Volante, ortanca çocuk olması, ablasını kafasında “mükemmel” bir yere yerleştirmesi ve kendisinin öyle olamayacağını düşünmesi, küçük kardeşinin anne baba ilgisinin çoğunu toplaması onun kendisini “farklı” bir yere konumlamasının etkenlerinden anladığım kadarıyla.

Uçan Kız Volante, Karin Karakaş, Resimleyen: Merve Atılgan, syf. 88, Günışığı Kitaplığı, 2018.

Ailenin farklısı olmak sanıyorum çocukluğumuzda en çok karşılaştığımız sıkıntıların başında gelir. İlgi alanlarının, fiziksel görünüşün, verili derslerde çok başarılı olamamanın getirdiği duygusal durum, düşünülenin aksine bir çocuk için epey sıkıntılı durumlar yaratabilir. Çocukların dertleri olmadığı sanılır oysa öyle değildir, “Volante bazen, o çok sevdiği, üstüne renkli şeker taneleri serpiştirilmiş çikolatalı pudingin bile onu neşelendiremediği zamanlar bilir”. Her çocuk bilir. Belki büyüklerin karanlık dünyasındaki sıkıntılara uzaktır dertleri ama hayalleri düşüncelerinden daha çok olan bir çocuk için işler pek kolay değildir. Karakaşlı kitabında, çocukların kırılgan yanlarına dikkat çekiyor daha çok ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum çünkü bizler için ufak tefek görünenin onlar için büyük duygusal kırılmalar anlamına gelebileceğini unutmamak gerekiyor.

Karakaşlı’nın anlatısında okuru, çocuğun gözünden olayları anlamlandırma yanı etkiliyor fikrimce. Çünkü eğer “büyümüşler” sınıfında kendinizi gören bir okursanız, belleğiniz sizi çocukluğunuzdaki kırgınlıklarınıza ve neşenize doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Bir çocuk okur ise belki de kitabı okuduğunda yalnız olmadığını hissedecek. Kendisiyle benzer duyguları yaşayan bir akranıyla yani Volante ile tanışacak, onu sırdaş edinecektir ve kim bilir onun hayallerine yeni ne çok hayal ekleyecektir.

DÜNYAYI BİÇİMLERİN DIŞINDA ALGILAMAK

Kitabı okurken çocukların dünyayı algılayış biçimini de keşfedebiliyorsunuz. Çünkü onlar dünyayı büyüklerin verdiği formların dışına taşırabiliyorlar. Bir ağaç resmi düşününce kafanızda muhtemelen kahverengi bir gövde ve yeşil en fazla sarı yapraklar belirecektir. “Uçan Kız Volante” kitabında karşımıza çıkan Volante’nin dünyasına girince ağaç kavramınız biraz değişebilir. Onun dünyasında ağaçlar dalları farklı renkli, yaprakları gökkuşağını taşıyan bir hale bürünebilir. Çünkü sanıyorum çocuklar için yaşamın her parçası ayrı bir rengi taşıyor. Bizlerin görüp geçtiği doğa ayrıntıları onlar için hayal kapısı gibi bir anlam ifade ediyor. Ve o kapıdan girmek geniş bir algıyla dünyayı yorumlamak, bizim kaybettiğimiz o masallı yaşamı bulup, düş ile yoğurmak anlamını taşıyor. Bu nedenle “Uçan Kız Volante”nin yaşamına girmek, kaybettiğimiz masalı tekrar bulmak gibi hissettiriyor. Çünkü şöyle düşünüyorsunuz, dünyada insan türü olarak çok şeyi kaybetmiş olsak da doğanın bize bahşettiği renkler hâlâ keşfedilmeyi bekliyor.

ÇOCUKLAR ÜZERİNE DÜŞÜNMEK

Dünya iyi bir yer değil özellikle de çocuklar için. Savaşların, göçlerin dünyasında çocuk demek aklımıza sahillere vurmuş ceset imgesini düşürüyor. Bu acıklı dünya hâli içerisinde çocuklar için bir şeyler yaratmak, anlatılar ortaya koymak ve bunu anlama çabası ve duygusal özdeşlik kurarak başarmak oldukça önemli. Karin Karakaşlı “Uçan Kız Volante” ile böyle bir şey yapıyor. Ve bizi onların dünyasında renkler kadar kırılganlıklar da olabileceği üzerine düşündürüyor. Dünyayı düzeltmek gibi büyük ideallerin sönümlendiği bir ortamda, çocukluğa dair düşünmek, düşleri yeniden kurmak gibi bir anlam taşıyor, bu nedenle “Uçan Kız Volante”nin her yaştan okur için bir cümlesi var.