Üç kadın, bir Bêjing

Kayapınar Belediyesi’nde çalışırken ihraç edilen üç kadın, Bêjing adını verdikleri küçük bir lokanta açtılar. Kadınlar, bu girişimleriyle kendilerini ihraç edenlere yılmadıklarını, işsiz kalan arkadaşlarına ise dayanışmayla bu sürecin atlatılacağını gösteriyorlar.

Abone ol

DİYARBAKIR - Muhtemelen, nasıl toplandığı ayrı bir tartışma konusu olan, bir sürü bilgi edindikten sonra liste hazırlıyorlar. Sonra bu listeleri Kanun Hükmünde Kararname (KHK) adıyla yayınlıyorlar. Devletin herhangi bir biriminde çalışan insanlar bu listeden adlarını arıyorlar. Listede adları varsa devasa bir boşluk açılıveriyor çoğunun önünde. Bugüne kadar okuduğu okullar, geçtiği sınavlar, çalıştığı kuruma verdiği emek bir anda berhava olup gitmiştir. Bundan sonra ne yapacak? Genç değilse, evli barklı, çoluk çocuk sahibiyse, başının çaresine bakabilmek için hangi gurbete gidebilir? Bankalara borçluysa, güvendiği maaşı elinden uçup gittiyse, bu borcu nasıl kapatacak?

Kamu çalışanının adı yoksa yeni yayınlanan listede, paçayı kurtarmış sayılmıyor. Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildiğinden bu yana bunu biliyoruz artık, bir süre sonra yeni bir liste daha yayınlanacaktır. İhraç edilmeyi beklemek, belki de ihraç edilmekten daha zordur. Eğer bir dahaki listede adının olmasını istemiyorsan susacaksın, belki sendikanı değiştireceksin, iş yerindeki “sinsi muhbirlere” karşı daha dikkatli olacaksın. Sineceksin.

Ama böyle bir feci zamanda sinmek, tek seçenek değil. Bu feci zamanı yönetenlere karşı elbette direnmenin biçimleri ve muhtemel araçları vardır. Semih Özakça ve Nuriye Gülmen gibi hakkını açlık greviyle savunmak, cesaret ve kararlılık isteyen bir yoldur. İktidar olmanın baş döndürücü hazzıyla ihraç listeleri hazırlatanların/hazırlayanların bu eylem karşısında paniklemesi, Özakça ile Gülmen’in hapse konulması için gerekçeler icat etmesi bu nedenledir.

MAĞDURLAR İÇİN KOMİSYON

İhraçları da inceleyecek olan OHAL komisyonu tam bu sırada kuruldu. Mağduriyetleri gidereceklerini söylüyorlar. İktidarı elinde tutmak için OHAL ilan eden iktidar erkinin kurduğu komisyonun hakkaniyetle çalışacağına inanan bir kesim vardır elbette. Mağdurlar ise bu komisyonun, mağduriyetlerin AHİM’e taşınmasının önüne çıkarılan bir engel olarak değerlendiriyor. Buna rağmen yasal yolların sonuna kadar denenmesinden yana olan tutumu da benimsiyorlar.

İhraç edildikten sonra Diyarbakır’da Bêjing adlı küçük bir lokanta açan kadınlar da komisyonun ağır çalışacağı yönünde fikir beyan ediyorlar. Buna rağmen hem bireysel olarak hem de bağlı oldukları sendika aracılığıyla mağduriyetlerinin giderilmesi için yasal haklarını savunmaktan yanalar.

OFİS’TE EV YEMEKLERİ

Kayapınar Belediyesi’ne bağlı Ekin Ceren Kadın Danışmanlık Merkezi’nde çalışan üç kadın, KHK ile değil, “bir üst yazı” ile işlerinden ihraç edildiler. Belediyeye kayyım olarak atanan kaymakamın marifetiyle yani.

Ebru Demir, Ekin Ceren Kadın Danışmalık Merkezi’nde sosyal hizmet uzmanı olarak, Dilek Erik ise sosyolog olarak çalışıyordu. Demir ve Erik’le ihraç edilmelerini ve Bêjing’i açma serüvenini konuşurken, aynı kurumda çalışan ve yine bir “üst yazı” ile işinden edilen Ayten Demir yoktu yanımızda. Arkadaşları, Ayten Demir’in “okullu” olmadığını ve kurumda da yemek işlerine baktığını anlatıyorlar. “Ama bizim kurumda hiyerarşi yoktu. Ayten sadece yemek işlerine bakmıyordu, bizimle birlikte diğer çalışmalara da katılıyordu” diyorlar.

Bêjing’i açma fikri için ise şunları söylüyorlar: “Belediyeye kayyım atandıktan sonra işsiz kalacağımızı biliyorduk. Daha ihraç edilmeden ne yapabileceğimizi konuşuyorduk kendi aramızda. İhraç edildikten sonra Mezze’yi açan kadın arkadaşlarımız örnek oldu bizim için. Onlar esnaf olup meze satmaya başladılar, biz de böyle bir yer açabiliriz diye düşündük.”

“Böyle bir yer” dedikler Bêjing küçük bir lokanta. Ev yemekleri yapıyorlar burada. Diyarbakırlıların damak tadına hitap eden yemeklerin yanı sıra, daha çok Antep’te bilinen nohut dürüm ile Hatay yöresine ait biberli ekmek de hazırlayıp sunuyorlar müşterilerine. Kısaca, Ofis semtinde üç kadının elinden çıkan ev yemekleri var artık.

BİR DAYANIŞMA ÖRNEĞİ OLARAK BÊJİNG

İşlerinden ihraç edilen üç kadın, borç harç açmışlar Bêjing’i. Kendi değimleriyle “dükkan kendini çeviriyor” ancak borçlar da olduğu gibi duruyor henüz. Ebru Demir, bu durumdan rahatsız değil, “Bu da düzelir” diye umut ediyor. “Bizi ihraç ederek, kamu kuruluşlarının kapısını kapatarak bizi yıldırmaya çalıştıklarını biliyoruz. Ama Bêjing’i açarak yılmadığımızı, mücadeleye kaldığımız yerden, başka koşullarda yürüttüğümüzü görüyorsunuz” diyor Demir.

Dilek Erik ise arkadaşının sözlerini şöyle tamamlıyor: “Biz kadınlara ve çocuklara yönelik baskılara, şiddete, tacize karşı mücadele eden bir kurumda çalıştık. Burayı açmamız bu mücadeleden uzaklaşmamız anlamına gelmiyor. Özellikle ihraç edilenler yaşadıklarını paylaşmak, deneyimlerimizi öğrenmek için buraya geliyorlar. Çalıştığımız kurumdan ihraç edildik, ama dayanışmanın önüne geçemediler.”

Bêjing aslında bir dayanışma örneği. Üç kadın burayı açarken diğer kadınlardan da destek görmüşler. Aynı dayanışmayı, ihraç edildiklerini bilen çevredeki esnaftan da görmüşler. Esnaflığın daha çok erkek mesleği olarak kabul gördüğüne dikkat çeken Erik ile Demir, ihraç edilen kadınlar sayesinde bu algının Diyarbakır’da değişeceğine inandıklarını söylüyorlar.

Hem Ebru Demir’in hem de Dilek Erik’in aklı ihraç edilince geride bıraktıkları kadınlar ve çocuklarda kalmış. İhraç edildikleri bilgisi verildikten sonra, “gelip özel eşyalarınızı alabilirsiniz” denilmiş onlara. Gidip almışlar, ancak yaşadıkları sorunlar nedeniyle kuruma başvuran kadınlarla bağları koparılmış. Dilek Erik, bize yardım amacıyla başvuran kadınların sorunlarının giderilmesi için sağlıklı bir çalışma yürütülüyor mu şimdi, bilmiyoruz” diyor. Ebru Demir, ihraç edildiklerinin ertesi günü yerlerine yeni personelin atandığına dikkat çekerek, “Bizim çalışma yöntemlerimizle ilgili bir problemleri olmasaydı ihraç edilmezdik. Yerimize atananların nasıl bir çalışma yürüttüğünü bilmiyoruz. Ama başka örneklerden biliyoruz ki iktidarın kadına yaklaşımı neyse, Ekin Ceren’de de şimdi böyle bir yaklaşım vardır” diyor.

Ebru Demir, Dilek Erik ve Ayten Demir kimseye muhtaç ve yük olmadan ayakları üzerinde durmaya çalışıyorlar. Kendilerini çalıştıkları kurumdan ihraç ederek terbiye etme niyetinde olanlara Bêjing ile bir mesaj verdiklerine inanıyorlar. Bir diğer mesajı da ihraç edilen diğer arkadaşlarına veriyorlar: “Mücadelemiz bitmedi, sadece mücadele alanımız değişti. Dayanışmayla ve üreterek bu süreç atlatılacak.”