Tutunabilen Suriyeliler: Önyargıları kırdık

Halep'te tasarımcılık yaparken Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Suriyeli Alaattin Hacıbekir, İstanbul Haseki'de terzi dükkanı açtı. Hacıbekir, "Artık Türkiyeli insanların bize karşı ön yargılarını kırdık" diyor.

Abone ol

DUVAR - Suriye iç savaşı nedeniyle 3 milyon Suriyelinin Türkiye'ye sığındığı tahmin ediliyor. Marmara Belediyeler Birliği'nin verilerine göre İstanbul'da yaşayan Suriyeli sayısı 540 bin. Yaygının kanının aksine İstanbul'da 'tutunabilen' çok sayıda Suriyeli de var. Bugün, Halepten iki yıl önce gelen 45 yaşındaki Alaattin Hacıbekir, İstanbul'da yaşadıklarını anlatıyor. Hacıbekir, Türkiye'ye geliş sürecini, İstanbul'daki insanların kendilerine nasıl davrandıklarını anlatırken,“Türkiyeli insanların bize karşı ön yargılarını kırdık. Şimdi kardeş gibi yaşıyoruz” diyor.

HALEP'TE TASARIMCI, HASEKİ'DE TERZİ

Hacıbekir, Suriye iç savaşı başladığında Türkiye'ye gelmek istemiş. Fakat çaldığı her kapının karşısında duvar olup kapandığını anlatıyor. İki yıl önce Türkiye'den tanıdıklarının girişimleri sayesinde önce Kilis'e daha sonra Gaziantep'e ve son olarak İstanbul'a gelen Hacıbekir'in böylece Türkiye'deki hayatı başlamış.

Hacıbekir, şimdi Haseki'de terzi dükkanı işletiyor. Kendisine Suriye'de ne iş yaptığını soruyorum, "Anlatmamı istersen sabaha kadar anlatırım" diyor ve ekliyor: “Suriye'de tasarımcıydım. Kendime ait mağazam, dükkanlarım ve dikiş atölyem vardı. Onları da benden aldılar. Mal varlıklarımıza el koydular. Ben de her şeyimi bıraktım İstanbul'a gelmeyi düşündüm. Burada tanıdıklarım var. Suriye'de yaşarken yine Türkiye'deki arkadaşlarımla görüşüyordum. Türkiye'deki arkadaşlarımın da yardımıyla önce Kilis'e, Gaziantep'e daha sonra İstanbul'a geldim.”

'BİR ÇOCUĞUM İSTANBUL'DA DOĞDU'

Türkiye'ye geldiğinde 3 çocuğu olan Hacıbekir'in İstanbul'da 1 çocuğu daha olmuş. Eşi, 4 çocuğu, annesi ve ablası ile birlikte İkitelli'de kiralık bir evde kalıyor. Artık buraya alıştıklarını ve Türkiye'de yaşamak istediklerini söyleyen Hacıbekir şöyle devam ediyor: “Burada her şey var, çok rahatız. Burası Suriye'den daha emniyetli bu yüzden Türkiye'den ayrılmak istemiyorum. En azından çocuklarım sabah işe gittiklerinde gözüm arkada kalmıyor. Benim burada Kürt, Türk, Arap birçok arkadaşım oldu. Burada kendi ayaklarımızın üzerinde durabiliyoruz. Bizi Suriye'ye göndermesinler...”

'KOMŞULARIM VE EV SAHİBİMLE DOST GİBİYİZ'

İkitelli'de komşuları ve ev sahibinin kendisine çay içmeye gelip gittiklerini anlatan Hacıbekir, “İlk zamanlarda bize karşı ön yargılar çoktu. Türkiye'ye geldiğimiz ilk zamanlarda insanlar bizleri sevmiyordu, bizlere kötü davranıyorlardı ama zaman geçtikçe bizleri sevmeye başladılar. Artık ön yargıları kırdık” diyor.

Şu an Türkiye'deki ilgiden memnun olduğunu da söyleyen Hacıbekir, şunları anlatıyor: “Suriye'deki komşularımızla nasıl geçiniyorsak şimdi İstanbul'daki komşularımızla da o kadar iyi geçiniyoruz. Bizlere karşı ön yargı vardı ama bu önyargıyı kırmayı başardık. Ev sahibim de Türk. Bizim ev sahibimizle aramızda artık bir dostluk bağı kuruldu. Türkiye'de yaşayan insanlardan bize her ne kadar kötü davranan olsa da Türkiye'nin geneli bize iyi davranıyor. Terzi dükkanımda arkadaşlarla birlikte oturuyoruz, sohbet ediyoruz, şakalaşıyoruz. Her ne kadar dillerimiz farklı olsa da bir şekilde birbirimizi anlıyoruz."

'VATANDAŞLIĞA PARASI OLANI ALIRLARSA...'

Hacıbekir'in çekindiği bir şey var. “Bizi vatandaşlığa alırlar mı?” diye soruyor. Artık Türkiye'yi vatanı olarak gördüğünü, ailesi ile birlikte İstanbul'u terk etmek istemediğini belirten Hacıbekir, son olarak şöyle konuşuyor:

“Vatandaşlık verilirse bize de kimlik verirler mi? Benim çekindiğim tek şey Suriyelilere vatandaşlık verilirse bizi aşan kriterlerin konulmasıdır. Parası olanı, üniversite mezunu Suriyelileri vatandaşlığa alacaklar bizleri almayacaklar gibi birçok söylenti dolaşıyor ortalıkta. Biz de artık bu ülkenin insanlarıyız. Benim artık yüzlerce Türkiyeli dostum var burada. Bir gün işimizi, evimizi bırakıp buradan ayrılmak istemiyoruz.”

Yarın: Şam'ın Duma ilçesinden göç eden 43 yaşındaki Muhammed Smadi anlatıyor...