Türkiye’nin kuruyan barajları: Felaketler kapıda

Barajlardaki suların çekilmesi, nesli tükenme altındaki canlıları, tarımsal sulamayı ve içme sularımızı etkiliyor. Uzmanlar, bu mevsimdeki su çekilmelerinin normal olmadığını belirtiyor.

Abone ol

Ardıl Batmaz

ELAZIĞ - Türkiye'nin barajları ve gölleri başta olmak üzere sulak alanları, nehir ve derelerin bir kısmı kurudu, bir kısmı ise kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu raporunda yer alan, “Türkiye genelinde ortalama sıcaklık 2021-2099 döneminde yıllık 1 ila 6 derece artacak” ifadesi ise önümüzde daha kötü günlerin olacağının işaretini veriyor.

1990’dan 2016’ya kadar Devlet Su İşleri’nde çeşitli görevlerde bulunan, Elazığ ve Bingöl’de Etüt Plan Başmühendisliği yapan, şimdilerde Çevre, Gençlik ve Sivil Toplumu Geliştirme Derneği’nin (BİNÇEVDER) başkanlığını yürüten Ziraat Mühendisi Cuma Karaaslan, Su Yönetimi Uzmanı Dr. Akgün İlhan ve DSİ 9. Bölge Müdürü Mahmut Dündar ile barajlardaki kuraklığın nedenlerini, oluşabilecek sorunları ve çözüm önerilerini konuştuk.

YÜZDE 60 İLE 91 ARASINDA DÜŞÜŞ VAR

Batman Ovası’ndaki tarım arazilerine su sağlayan Batman Barajı’nda kuraklık nedeniyle su seviyesinin yüzde 80’i, Muğla’nın Bodrum ilçesindeki Mumcular Barajı’nın yüzde 91’i, Geyik Barajı’nda kullanılabilir su oranının yüzde 88’i, Bursa’da tarım arazilerine su sağlayan Gölbaşı Barajı’nın yüzde 70’i çekildi.

Elazığ’da şehrin içme suyunu 2040’a kadar karşılayacağı belirtilen Hamzabey Barajı’ndaki su seviyesi ölü hacim noktasına gerilerken, Bingöl’de Keban Barajı’nı besleyen Peri ve Göynük Çayı ile Solhan ilçesindeki Masala Deresi’ndeki su seviyesinde de yaklaşık yüzde 60’lık bir çekilme oldu. Cumhurbaşkanlığı kararıyla kesin korunacak hassas alan tescil edilen Kars’taki Lavaş Gölü’nde ise yüzde 80’lik bir düşüş var.

Muğla'daki Bafa Gölü de kuraklıktan etkilendi. 

BİR YANDA NOSTALJİ, DİĞER YANDA TEHLİKE

Barajlarda kuraklık nedeniyle suların çekilmesi sadece insanları değil; göçmen kuşları, balıkları, nesli tükenme tehlikesi altında bulunan türleri de etkiliyor. Uzmanlar iklim değişikliğinin kuraklığa, bunun da su kaynaklarında azalmaya neden olduğunu vurguluyor.

Aynı zamanda uzmanlar, su kaynaklarında meydana gelen azalmanın, kuşların göç rotasını değiştireceği uyarısında bulunuyor. Hatta Fırat ve Dicle havzasındaki göçmen kuşlar rota değiştirmeye başladı bile.

Aydın-Muğla sınırındaki Bafa Gölü de kuraklıktan oldukça etkilendi. Bafa’nın önemli olmasının sebebi ise birçoğu nesli tükenme tehdidiyle karşı karşıya olan 261 kuş türüne üreme ve kışlama ortamı sağlıyor olması.

Suların çekilmesiyle birlikte ortaya tarihi kalıntılar da çıkıyor. Elazığ'ın Baskil ilçesine bağlı Kumlutarla köyünde yaklaşık 75 yıllık olduğu tahmin edilen köy okulunun, Sivas'ın Hafik ilçesindeki Pusat-Özen Barajı'nda cami minaresinin ve Adana'nın Kozan Barajı'nda Roma döneminden kalma tarihi kilise ve yapıların ortaya çıkması, bu örnekler arasında yer alıyor.

Cuma Karaaslan

Barajlar ve göllerde bu mevsimde yaşanan çekilmeler normal mi? Cuma Karaaslan ve Akgün İlhan, barajların ve göllerin bu mevsimde çekilmesinin normal olmadığı görüşünde birleşiyor.

Karaaslan’a göre bu mevsimde tarımsal sulama açısından pek sorun teşkil etmese de içme suyu açısından barajların dolması çok önemli.

Barajlarda su seviyesinin düşmesinin, şehirlerin nüfusu ve aldığı yağış ile ilgili olduğunu söyleyen Su Yönetimi Uzmanı Dr. Akgün İlhan, “İklim değişikliğiyle uyumsuz bir su yönetimimiz var” diyor.

Geçtiğimiz yılın kasım ayında bölgede yağışların başladığını ancak bu yıl henüz ciddi bir yağışın gelmediğini belirten DSİ 9. Bölge Müdürü Mahmut Dündar ise “Mevsim şartlarında meydana gelen değişiklikler nedeniyle yağış periyodunda bir ötelenme söz konusu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kasım ayına girdiğimizde yağış ve karla tanışırdık. Kasım ayı bitmek üzere ancak bölgemizde herhangi bir ciddi yağış ve kar görünmüyor. Bu yağışların olmaması neticesinde de doluluk oranlarında artışa geçilmiyor” diye konuştu.

Konya'nın Beyşehir Gölü'nde sular çekildi.

GEÇEN YILA GÖRE YAĞIŞLARDA YÜZDE 40 DÜŞÜŞ GÖRÜLÜYOR

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan yağış verisini paylaşan Dündar, bölgede geçtiğimiz yıla oranla yağışlarda yüzde 37-40 arasında düşüş olduğunu söyledi.

Bunun hemen hemen Türkiye genelinde yaşanan bir husus olduğunu söyleyen Dündar, “Barajlarımızı ve göllerimizi sürekli takip ediyor, günü gününe izliyoruz. Mesela Keban Barajı 30 milyar metreküp depolama hacmiyle en büyük barajımız. Geçen yıl bu ay barajın doluluk oranı yüzde 83’ken bu yıl ise oranın yüzde 61,7 olduğunu görüyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden biri yağışların olmaması iken, bir diğer sebebi ise burada kalan suyun enerji ve ihtiyaç üzerine kullanılmasıdır” diyor.

DÜNDAR: ENERJİ ÜRETİMİ DURDURULDU

Beklentilerinin, yağışların artmasıyla beraber depolama tesislerini doldurmak olduğunu söyleyen Dündar, yağışların azlığından dolayı Hazar Gölü’nde enerji üretimini devre dışı bırakarak göl-su seviyesini takip ettiklerini, bu seviyenin geçen yıla göre aynı düzeye geldiğini ifade ediyor.

Bölgede göllerle alakalı ciddi bir yok olma tehlikesi görünmediğini belirten Dündar, şunları söyledi:

“Beklediğimiz yağışların gelmesi halinde çok ciddi sıkıntı gözükmüyor. Herkesin suya karşı daha duyarlı olması lazım. Aksi takdirde hiç kimsenin arzu etmediği bir felaket senaryosu bütün ülkeyi, bütün dünyanı etkiler. Suyun azlığı veya yokluğu korona virüsünden daha beter sonuçlar doğurur. Temennimiz hem ülkemiz hem insanlık için beklediğimiz yağışların olmasıdır.”

KARAASLAN: GERİYE DÖNÜŞ OLMAYACAK

İklim değişikliğine dikkat çeken Cuma Karaaslan, yaz ortasında çok soğuk, kış ortasında ise çok sıcak günlerin yaşanabileceği uyarasında bulunuyor.

Karaaslan’a göre bu sürecin önüne geçilmesinin tek çaresi; tüketim çılgınlığına, doğanın katledilmesine, derelerin işgal edilmesine, imar ve rant alanlarının yaratılmasına ve betona yatırımının son bulması.

Kuraklığın canlılar üzerindeki etkisine de değinen Karaaslan, “Bu süreçte kuraklığa uyum sağlayamayan bazı canlı türleri ya göç edecek ya da ölecek. Göç eden canlılar beraberinde yeni hastalıklar getirecek. Felaketlerin kapıda olduğundan emin olun, geriye dönüş olmayacak. Bunlar öngörü değil, kesin” diyerek uyarıyor.

Akgün İlhan
İLHAN: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE UYUMSUZ BİR SU YÖNETİMİMİZ VAR

Suyu verimli kullanarak su tasarrufu yapmak yerine, artan nüfusa sahip şehirlere ‘başka nereye baraj yapabiliriz, hangi farklı şehirlerden su taşıyabiliriz’ diye düşünüldüğünü ifade eden Akgün İlhan ise iklim değişikliğinin yaşandığı bir çağda su tasarrufuna yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.

İlhan’a göre barajların dolması için sadece yağış yetmez, israfın da önüne geçmek gerek. İlhan’ın çözüm öneri ise ülke ölçeğinde bir tasarrufa gidilmesi. Şebeke suyunda ortalama yüzde 44 civarında bir kayıp kaçak söz konusu olduğunu hatırlatan İlhan, bu oranın en az yüzde 10’lara inmesi gerektiğini belirtiyor.

Tarımsal sulamaya da dikkat çeken İlhan, “Tarımsal sulama, ülkemizdeki su kullanımın yüzde 70’inden fazlasını oluşturuyor. Tarımda vahşi sulamayı sonlandırıp, damla ve yağmurlama gibi su kaybının en az yaşandığı ve suyun en verimli biçimde kullanıldığı tekniklerin uygulanması gerekir. Çiftçiyi bu sulama tekniklerine yönlendirmek için ekonomik teşvik sağlamak gerekir. Sanayide ve kentlerde ise döngüsel su kullanımını artırmak gerekir” diyor.

Evlerimizde kullandığımız atık suyun geri kazanılmasının da çok önemli olduğunu belirten İlhan, bu suların bina ya da daire ölçeğinde basit bir arıtmadan geçirilerek tekrar kullanılması gerektiğini savunuyor.

“Tuvalet rezervuarlarında içme suyu kullanıyoruz” diyen İlhan, “Bu büyük bir kaynak israfı. Oysa gri suyu yeniden kullanırsak evlerimizde yüzde 50’ye varan bir tasarruf yapabiliriz. Önce tasarruf dememiz gerekirken, aklımıza gelen ilk çözüm başka barajlar ve isale hatları yapmak. Su arzını artırmak yerine, su talebimizi kontrol altına alıp azaltmak gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.