Türkiye’de yunus parkları: Siyasi ilişkiler ve ekonomik çıkarlar ağır bastı

Onmega Dolphin Park’ta 'Splash' adlı yunusun ölmesiyle birlikte bu tesisteki dördüncü yunus ölümü gerçekleşti. Avrupa’nın en çok yunus parkına sahip olan Türkiye’de parkların kapatılması isteniyor.

Abone ol

Ardıl Batmaz

DUVAR- Yunuslara Özgürlük Platformu, Muğla’nın Marmaris ilçesinde faaliyet gösteren Marmaris Onmega Dolphin Park’ta Splash adlı yunusun hayatını kaybettiğini ve bu ölümün, tesiste kısa bir zaman diliminde gerçekleşen dördüncü ölüm olduğunu açıkladı.

Tesis hakkında suç duyurusunda bulunulacağı belirtilirken, geriye kalan hayvanlar için de adalet ve özgürlük talep edildi. ‘Hayvan hapishaneleri’ olarak tanımlanan bu parklar Türkiye’de nerelerde var, kanun ne diyor ve hayvan hakları savunucularının tepkisi ne için? Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara Temsilcisi Pelin Sayılgan ve Yunuslara Özgürlük Platformu Kurucusu Öykü Yağcı ile konuştuk.

‘ONLAR DA TIPKI BİZİM GİBİ ACI ÇEKİYOR’

Antalya’da 4, İstanbul’da 2, Muğla’da 2, Aydın’da ise 1 olmak üzere Türkiye'de toplam 9 yunus parkı bulunuyor. Bu parklarda ‘yunus gösterileri’, ‘yunuslarla tanışma’, ‘yunuslarla yüzme’, ‘yunuslarla fotoğraf çekimi’ ve ‘yunus terapisi’ gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Ancak yunus parkları son yıllarda kamuoyunun gündemine bu etkinliklerle değil, yunusların ölümüyle geliyor.

HAYTAP Ankara Temsilcisi Pelin Sayılgan

HAYTAP’tan Pelin Sayılgan, yunusların “çok acılı bir avlanma sahnesinin ardından” Japonya’dan Türkiye’ye getirildiğini söylüyor. Üstelik Sayılgan’a göre bu sahne sadece bir başlangıç. Yunuslar için asıl tehlike getirildiği yere adapte edilme çabalarıyla başlıyor. ‘Ceza-ödül’ sistemi ve zorla besleme uygulamalarıyla insana bağımlı hale getirilen yunuslar, ömür boyu esaret altında tutuluyor. Yunusların insanlara çok yakın ve çok zeki canlılar olduğunu söyleyen Sayılgan, “Onlar da tıpkı bizim gibi acı çekiyor” diyor: “Okyanuslarda özgürce avlanmaya alışkın, her gün kilometrelerce yol yüzen bu hayvanları alıp daracık havuzlara, klorlu suya ve motor gürültüsüne mahkûm ediyoruz. Bu yüzden birçok yunusun zaman zaman havuzun dışına atlayarak, nefessiz kalarak intihar etmeye çalıştığı görüntülerle karşılaşıyoruz. Bu hayvanlar depresyona girip bir süre sonra kendini öldürmeye çalışıyor ve birlikte yüzdüğü insanlara da zarar verebiliyor. Aslında bu insanlar için de çok tehlikeli bir durum.”

‘BU İŞKENCELER, ÖLÜMLER DEVAM EDECEK’

Hayvan hakları açısından üzerinde hassasiyet gösterilmesi gereken önemli konuların başında gelen yunus parkları Meclis'in de gündemine girmişti. 2014 yılında Çevre Komisyonu’nda Hayvanları Koruma Kanunu görüşülürken STK önergelerinde ve kanun tasarısı metninde ‘yunus parklarının kapatılmasına’ ilişkin bir madde vardı. O dönem yunus parklarıyla ilgili komisyonlardaki görüşmeleri aktaran Sayılgan, “Bu madde AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner’in son anda verdiği bir önergeyle kanun tasarısı metninden çıkarıldı ve o an komisyonda büyük bir tartışma yaşandı. Başkan toplantıya hızlıca ara verdi. Muhalefet milletvekilleri bunun oldu bittiye getirildiğine ilişkin itirazlarda bulundu. Toplantıdan sonra muhalefet vekilleriyle görüştüğümüzde onlar da aslında CHP’li belediyelerden yunus parklarının kapatılmamasına ilişkin büyük bir baskı geldiğini söylediler. Turizm açısından buradan büyük bir gelir geldiğini düşünüyorlardı. O dönem bu yaşananlar biz hayvan hakları savunucularına Meclis'teki partiler açısından bir fark olmadığını gösterdi” dedi.

Sermayenin egemenliği devam ettiği sürece hiçbir kanunun hayvanları koruyamayacağını söyleyen Sayılgan, “Bu işkenceler, ölümler devam edecek. Ama unutulmamalı ki; dünyada hayatın devamı da aslında hayvanların ve doğanın ayakta kalmasına bağlı” diye konuştu.

25 BİN TL PARA CEZASI UYGULANIYOR: HİÇBİR ANLAMI YOK

5199 sayılı kanunda, “Mevcut işletmeler, herhangi bir nedenle eksilen hayvan sayısını tamamlama, artırma, şube açma gibi yollarla kapasite artırımına gidemez, üretim yapamaz, bakanlık izni olmadan işletme hakkını devredemez” maddesi yer alıyor.

Ancak yasaklara uymayan işletmelere verilen para cezası hayvan başına yalnızca 25 bin TL. Sayılgan bu rakamın ve getirilen yasağın hiçbir anlam ifade etmediğini söylüyor: “Bu miktar, bu tür dev sermaye grupları için çok düşük bir meblağ. Bu sermayedarların bazılarının iktidarla yakın ilişkiler içinde olduğuna dair duyumlar da alıyoruz. Bu sebeple bakanlıktan gelecek bir devlet memurunun bu parkları sağlıklı bir biçimde denetleyeceğinden de kuşkuluyuz. Ceza kesilse bile 25 bin TL o lüks otellerin belki de bir gecelik odalarının fiyatı.”

‘YUNUS TERAPİSİNİN BİLİMSEL BİR DAYANAĞI YOK’

Yunusların otizm başta olmak üzere bazı hastalıklara iyi geldiğine dair bilgilerin yanlış olduğunu söyleyen Sayılgan, “Bunu destekleyen hiçbir bilimsel çalışma yok, umut tacirliği yapılıyor. Dolayısıyla biz devletin gerçekten sıkı önlemler alıp yunus parklarını tamamen kapatmasını ve vatandaşların da buralara rağbet göstermemesini talep ediyoruz” diyor.

YUNUSLARA ÖZGÜRLÜK PLATFORMU: MORSLAR DA ESARET ALTINDA TUTULUYOR

Türkiye’deki gibi 9 yunus parkının hiçbir ülkede olmadığını söyleyen Yunuslara Özgürlük Platformu Kurucusu Öykü Yağcı, bu parklarda sadece yunusların değil; fokların, beyaz balinaların, hatta Kuzey Kutbu denizlerinde yaşayan morsların da esaret altında tutulduğunu söyledi. 2005-2017 yılları arasında Türkiye’ye yasal yollarla toplam 75 yunusun ithal edildiğini, yarısından fazlasının Japonya’dan canlı yakalanarak getirildiğini belirten Yağcı, Rusya, Güney Kore, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri’nden ve İran’dan getirilen yunuslar olduğunu da ifade etti.

‘KANITLAYAMASAK DA ÇOK SAYIDA İHBAR ALDIK’

Türkiye’deki yunus parkı çalışanlarından hayvanlara yapılan şiddete ve yasadışı uygulamalara yönelik birçok ihbar aldıklarını ancak bunların bazılarını somut delillerle kanıtlayamadıklarını söyleyen Yağcı, Türkiye’de yunus yakalamanın 1983’den beri yasak olduğunu ama yakalandığına dair ihbarlar olduğunu belirtti. Yunus ithalatının zor olduğunu, çok belge gerektiğini ve pahalı olduğu için işletmelerin balıkçılarla anlaşarak yunusların kaçak yakalandığını ileri süren Yağcı, “Ölen yunusların yerine bu yunusların getirildiğini ve aynı isimle kayda geçirildiğini duyuyoruz” dedi. Alanya’da 2010 yılında 4 yunusun ardı ardına öldüğünü, bağımsız nekropsi yapılmasını talep ettiklerini ve gelen sonuçta ‘zakkum yaprağı yiyerek öldüler’ denildiğini belirten Yağcı, “Bu ölüm sebebinin inandırıcılığına dair şüphelerimiz var” ifadelerini kullandı.

’12 YILDIR YAPTIĞIMIZ BAŞVURULARA YANIT ALAMADIK: AK PARTİ’DEN ÖNCE YUNUS PARKI YOKTU'

Yağcı, yunus parkı tesislerini denetlemekle yükümlü olan Tarım ve Orman Bakanlığı’na 12 yıldır yaptıkları hiçbir başvurudan yanıt alamadıklarını, herhangi bir işletmeye ceza kesildiğine dair bilgi alamadıklarını söyledi. Bu parklarda ‘kaç yunus var, kaç deniz memelisi var’ gibi soruların da yanıtsız kaldığını aktaran Yağcı, “AK Parti hükümetinden önce Türkiye’de yunus parkı yoktu. Bizim için hayvan haklarını ihlal eden tüm siyasi partiler eşittir. Bodrum’da 2011-2019 yılları arasında CHP’li belediye başkanı Mehmet Kocadon’un da ihlalini ve duyarsızlığını yıllarca gördük ama Türkiye’ye tematik akvaryumları, AVM içerisindeki hayvan hapishanelerini AK Parti getirdi, daha önce yoktu. Dolayısıyla bu ölümlerden ve ihlallerden bizzat sorumlu olan partidir AK Parti” diyor.

‘BÖYLE BİR ENDÜSTRİYE 25 BİN LİRA CEZA ÇOK KOMİK VE GÖSTERMELİK’

Yağcı, bu işletmelerde verilen ‘yunusla terapi’ ticari faaliyetinin insan sağlığı ve hayvan sağlığı açısından çok fazla risk taşıdığına yönelik uzman görüşü olduğunu ancak buna karşın Sağlık Bakanlığı’nın da hiçbir yasak getirmediğini aktardı.

"Yunusla terapi bilimsel açıdan kanıtlanmış olsaydı dahi hayvan sömürüsü olduğu için elbette kabul etmezdik ama faydası olmadığı da kanıtlanmış durumda zaten” diyen Yağcı, bu konuda birçok sağlık ve sivil toplum kuruluşundan uzman görüşü aldıklarını, Amerikan Ulusal Otizm Merkezi’nin raporlarında yunusla terapiyi ‘tartışmalı müdahaleler’ arasında sınıflandırdığını, ne kanıta dayalı tedaviler, ne de umut vadeden tedaviler arasında yer verdiğini belirten Yağcı, “Bu işletmeler ‘her şeyi tedavi ediyoruz’ diyorlar. Tek bir seans için bundan 2-3 sene önce 2,5-3 bin Euro ücret istiyorlardı. Şimdi 5 bin Euro’yu geçmiştir bu rakamlar ve en az 5 seans tavsiye ediyorlar. Hiçbir faydasının olmadığına ilişkin sayısız uzman görüşü ve rapor sunmamıza rağmen değişen bir şey yok. Böylesine büyük bir endüstriye 25 bin lira çok komik ve göstermelik bir rakam” diye konuştu.

‘YUNUS PARKLARINI MEŞRU HALE GETİRDİLER’

“Yunus sayısını bilmeyen, işletmeleri bağımsız bir şekilde denetleyemeyen bir bakanlık var karşımızda” diyen Yağcı, “Bu hayvanlar özellikle sırt yüzgeçlerinden tanınır. Tek tek fotoğraflarının çekilmesi, 2-3 ayda bir uzman deniz memelisi veteriner hekimleri ve STK’lar ile birlikte bağımsız denetim yapılması lazım ama Türkiye böyle bir yer değil. Türkiye’de hak, hukuk, adalet özellikle hayvanlar için yok. Yasayla birlikte yunus parklarını meşru hale getirdiler” ifadelerini kullandı.

Yağcı, sözlerini, kanun tasarı görüşmelerine ilişkin, “Yıllardır paylaştığımız etik, hukuki ve bilimsel dayanaklar karşısında siyasi ilişkiler ve ekonomik çıkarlar ağır bastı, fakat tüm engellemelere rağmen mücadelemiz sürecek” diyerek sonlandırdı.