Türkiye'de vicdani ret raporu: 575 bin lira para cezası kesildi

Vicdani Ret Derneği, 85 dosyayı inceleyerek yayınladığı Türkiye’de Askerlik Hizmetine Karşı Vicdani Ret Raporu'nda, vicdani retçilere toplam 575 bin 517 TL para cezası kesildiğini belirledi.

Abone ol

İZMİR - Vicdani Ret Derneği, Dr. Mine Yıldırım ve Avukat Hülya Üçpınar tarafından hazırlanan, 'Türkiye’de Askerlik Hizmetine Karşı Vicdani Ret Raporu'nu yayınladı. Avrupa Konseyi ülkeleri arasında vicdani reddin bir hak olarak tanınmadığı tek ülke olan Türkiye’de, 18 vicdani retçiyle ve alanda çalışan avukatlarla görüşülerek hazırlanan raporda, 85 vicdani retçinin dosyası incelendi.
Raporda 'Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Kapsamında Askerlik Hizmetine Karşı Vicdani Ret Hakkı', 'Türkiye’nin Uluslararası İnsan Hakları Yükümlülükleri', 'Vicdani Ret Konusunda Ulusal Politika', 'Ulusal Mevzuat ve Uygulama', 'Örnek Hikâyeler', 'Sonuç Tespitleri' ve 'Tavsiyeler' başlıklarına yer verildi.

Bugüne kadar vicdani retçilerin Anayasa Mahkemesi’ne 45 ayrı başvuru yaptığı belirtilen raporda, incelenen dosyalar kapsamında vicdani retçilere toplam 575 bin 517 TL para cezası kesildiği belirtildi. Ayrıca raporda, antimilitarist, Yehova Şahidi ve İslami inanca sahip vicdani retçilerin bilgileri ve öyküleri de yer aldı.

TÜRKİYE'DEKİ UYGULAMALAR 'SİVİL ÖLÜM'E YOL AÇIYOR

Askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkı, 'düşünce, vicdan ve din özgürlüğü' kapsamında korunmasına rağmen Türkiye’deki uygulamasıyla, 'sivil ölüm'e yol açtığı belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Bu durum temel hak ve özgürlükler altında yer alan seçme ve seçilme hakkı, seyahat özgürlüğü, eğitim hakkı, çalışma özgürlüğü ile kamu haklarından yasaklanma ve ağırlaştırılmış infazı da içermektedir. Türkiye’nin temel uluslararası ve bölgesel insan hakları sözleşmeleri kapsamındaki insan hakları taahhütleri ışığında, askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkını koruma yükümlülüğü altında bulunması hem Anayasa’nın 24. maddesi kapsamında din ve vicdan özgürlüğüne sağlanan koruma hem de Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uluslararası insan hakları sözleşmeleri hükümlerine tanınan üstünlük, vicdani ret hakkına ilişkin yükümlülükler yaratması ile Türkiye’nin uluslararası ve ulusal açıdan bu esaslı yükümlülüklerine rağmen, henüz vicdani ret hakkını tanımamıştır. Askerlik hizmeti 20-41 yaşları arasındaki erkekler için zorunlu olmayı sürdürmektedir."

'BİRÇOK İNSAN HAKKI KISITLANIYOR'

Vicdani retçilerin 'düşünce, vicdan ve din' özgürlüklerine yönelik müdahalenin yanı sıra başkaca insan haklarının da kısıtlandığı ifade edilen raporda, bir vicdani retçi yoklama yaptırmadığında, bakaya kaldığında veya ordudan firar ettiğinde, resmi makamların kendisini yoklama kaçağı, bakaya veya firari olarak tanımladığı belirtildi. Bu statünün kimlik numaralarına bağlı bilgilerin bir parçası haline geldiğine dikkat çekilen raporda, "Ülke/Türkiye davasında AİHM 'başvurucunun gizlenerek yaşamak, hatta ‘sivil ölüm’ olarak tabir edilebilecek bir yaşantı sürmek zorunda bırakılması, demokratik bir toplumdaki ceza rejimiyle bağdaşmaz' ifadelerini kullanmıştır. Bu durum GBT kontrolleri, para cezaları, ceza kovuşturmaları ve birçok insan hakkının kısıtlanmasına neden olan sonu gelmez bir döngünün sonucu olarak vicdani retçiler açısından bir gerçeklik olmayı sürdürmektedir" denildi.

'BEDELLİ ASKERLİK VİCDANİ RETÇİLERİN UĞRADIĞI HAK İHLALLERİNE ÇÖZÜM DEĞİL'

Bedelli askerliğin vicdani retçiler açısından uygun bir seçenek olmadığı ve tüm vicdani retçilere açık olmadığı da vurgulanan raporda, bu  durumun vicdani retçilerin uğradığı insan hakları ihlallerine çözüm olmadığı da ifade edildi.

Raporda bedelli askerlik ile ilgili ise şu ifadelere yer verildi: "Birincisi, bedelli askerlik seçeneği alternatif hizmet oluşturmadığı için, AİHM’nin alternatif hizmet imkânının bulunmayışı sebebiyle saptadığı 9. madde ihlallerine yanıt oluşturmamaktadır. İkincisi, bu olanaktan yararlanılabilmesi için yaklaşık 4400 euro ödenmesi gerekmektedir; bu rakam net asgari ücretin (2825 TL, yaklaşık 250 Euro) neredeyse 17 katı olduğundan, kolayca elde edilebilir bir meblağ değildir. İnsanların gereken bedeli karşılayabilmek için bankadan kredi çekmek zorunda kaldığı örnekler yaygındır. Üçüncüsü, bedelli askerlikten yararlanmak isteyen herkes bir aylık temel askerlik eğitimini yerine getirmek zorundadır. Bu eğitim üniforma giymeyi, emirlere itaat etmeyi ve olağan askerlik hizmetinin tüm rutin şartlarını içermektedir. Askerliği ve üniforma giymeyi mutlak bir şekilde reddeden kişiler açısından bu şartlar kabul edilebilir değildir. Son olarak, Askeralma Kanunu’nun 9(6). maddesi uyarınca, halihazırda askerlik hizmetine başlamış olanlar ile yoklama kaçağı, bakaya ve saklı olanlar bu olanaktan yararlanamamaktadır"

ÇÖZÜM YOLLARI İÇİN TAVSİYELERE DE YER VERİLDİ

Hem BM İHK, hem de AK AİHM'nin, Türkiye’nin askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkını tanımayarak düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü ihlal ettiği yönünde tespitlerde bulunduğu da vurgulanan raporda, Türkiye makamlarının bu tür ihlallerin meydana gelmesini engellemek için etkili tedbirler almadığı da ifade edildi.

Raporda ayrıca, vicdani retçi bireylerin yaşadığı 'sivil ölüm' süreçleri ile dava süreçlerini kapsayan ve temel insan hakları ihlalleri ele alınırken, çözüm yolları için tavsiyelere de yer verildi. Bu çerçevede, vicdani ret hakkındaki mevzuatın diğer yasal düzenlemelerle çatışmamasını, yürütme ve yargı organlarının kısıtlayıcı olması muhtemel yorumlarına maruz bırakılmamasını sağlamak için askerlik hizmetine karşı vicdani reddin derhal anayasal bir hak olarak tanınması gerektiği ifade edildi. Askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkındaki mevzuatın Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği insan hakları belgelerinde korunan haliyle uluslararası insan hakları hukukuna uygun şekilde düzenlenmesi gerektiği de vurgulanan raporda, uluslararası insan hakları hukuku standartlarına uygun olarak bağımsız ve tarafsız bir karar organı tesis edilmesi gerektiği belirtildi.

'YÜRÜTÜLEN CEZA DAVALARI SONA ERDİRİLMELİ'

Yine raporda yer alan tavsiyelerde, mevzuatın temel unsurları arasında, vicdani retçi statüsünün belirlenmesine ilişkin mekanizmanın yapılandırılması ve vicdani retçilere alternatif hizmet olarak önerilebilecek her türlü hizmetin sivil nitelik taşıması ve uygulamada caydırıcı veya ayrımcı olmaması gerektiği de söylenirken, vicdani retçilere yönelik olarak yürütülen tüm ceza davalarının sona erdirilmesi talep edildi.

Bu amaç doğrultusunda, Askere Alma Kanunu, Askeri Ceza Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Ceza Kanunu başta olmak üzere ulusal kanunların, vicdani retçilere seçme ve seçilme hakkı, eğitim hakkı, çalışma özgürlüğü ve seyahat özgürlüğünün kullanımı bakımından getirilen tüm sınırlamalar kaldırılacak şekilde gözden geçirilmesi gerektiği ifade edilen raporda, şu tavsiyeler de sunuldu:

"Anayasa Mahkemesi’nin, askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkını temel bir insan hakkı olarak tanıyan AİHM içtihadına uyarak, bu konuda verilmiş AİHM kararlarını dikkate alması ve AYM önünde derdest olan çok sayıdaki bireysel başvuru hakkında gecikmeksizin karara varması ile ihtiyati tedbir taleplerini ayrıntılı olarak incelemesi ve bu konuya vicdani retçilerin daha fazla zarara uğramasını engelleyecek şekilde yaklaşması; hakim ve savcılara askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkına ilişkin uluslararası insan hakları yükümlülükleri hakkında düzenli eğitimler sunularak, ulusal yargılamaların geçerli uluslararası insan hakları standartlarına uygun şekilde yürütülmesini sağlamaya yardımcı olunması; başta GBT ve çevirme kontrollerinde görev yapan memurlar olmak üzere, İçişleri Bakanlığı’nın ilgili mercilerine düzenli eğitimler sunulması"

DENETİM MEKANİZMALARINA TAVSİYELER

Raporda son olarak, uluslararası insan hakları uygunluk noktasında denetim mekanizmalarına yönelik tavsiyeler ise şöyle özetlendi:

"Askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkına uygunluk konusunda denetimi AK Bakanlar Komitesi, BM İnsan Hakları Komitesi, BM Özel Prosedürleri ve EPİ de dahil olmak üzere gündemde tutmak; BM İHK’nin Atasoy ve Sarkut/Türkiye başvurusunda verdiği görüşün ve EPİ tavsiyelerinin uygulamaya geçirilmesini takip etmek; AK Bakanlar Komitesi’nde ülke grubu davaları nitelikli izleme prosedürü kapsamında tutmayı sürdürmek, Türkiye makamlarından Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru mekanizmasının askerlik hizmetine karşı vicdani ret konusunda koruma sağlamak bakımından etkinliğine dair bildirimde bulunmalarını talep etmek; Türkiye makamlarından vicdani retçilerin eğitim, kişi güvenliği, mülkiyetin korunması, oy kullanma hakları ve çalışma özgürlüğünün bakaya/yoklama kaçağı statüsünden ne şekilde ve ne ölçüde etkilendiği hakkında bilgi sunmalarını talep etmek; Türkiye makamlarından vicdani retçiler hakkında istatistiksel bilgi talep etmek..." (DUVAR)