Türkiye-KKTC hattında 'yasaklılar listesi' tartışması

Türkiye ile KKTC arasında, eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın çalışma arkadaşı Ali Bizden’in güvenlik gerekçesiyle sınır dışı edilmesinin ardından 'yasaklı şahsiyetler listesi' tartışması başladı.

Abone ol

DUVAR - KKTC’nin eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın yakın mesai arkadaşı Ali Bizden’in “milli güvenlik tehdidi oluşturduğu” iddiasıyla Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan sınır dışı edilmesi sonrası Türkiye-KKTC hattında “yasaklı şahsiyetler listesi” tartışması patlak verdi. İddiaya göre Türkiye’de bir grup Kıbrıslı Türk siyasetçi ve basın emekçisinin yer aldığı geniş ölçekli “ülkeye alınmayacak şahıslar” listesi hazırlandı.

Gazete Duvar’a dün sabah saatlerinde ulaşan ilk iddia Türkiye’de oluşturulan listede Kıbrıs Türk muhalefetinden tanıdık simaların yer aldığını gösteriyordu. Gün içerisinde konuyu yakından takip eden Türkiyeli ve Kıbrıslı kaynaklar söz konusu listede muhalefet liderlerinin yer almadığı bilgisini paylaştı. Perşembe öğle saatlerine dek resmen teyit edilmeyen “yasaklılar listesi” iddiasında Kıbrıs Türk muhalefeti liderleri yer almamasına rağmen Kıbrıs’ta tanınan bir grup şahsiyetin yer aldığı ayrıntısı ön plana çıkıyor.

TÜRKİYE'YE GİRİŞ YASAĞI

Henüz iddia mahiyetinde olan Türkiye’deki ve Kıbrıs’taki son duyumlara göre, genellikle Kıbrıs meselesinde ve Türkiye ile ilişkilerde Ankara’ya tavır alan Kıbrıslı Türk şahsiyetler ve basın emekçileri, "Türkiye’nin milli güvenliğine tehdit oluşturduğu" gerekçesiyle ülkeye beş yıla varan bir zaman dilimi çerçevesinde kabul edilmeyecek. İddiaya göre Mustafa Akıncı liderliğine yakın isimler de “yasaklılar listesinde” yer alıyor.

Türkiye’nin Kıbrıs ile ilgili “yasaklılar listesi” Türkiye’de demokrasinin sancılı süreçten geçtiği yıllarda da gündeme yansımış ve özellikle Kıbrıs Türk solunun tepkisini çekmişti. Gündeme gelmeye başlayan yeni bilgiler söz konusu listenin yeni süreçte daha kapsayıcı mahiyette olabileceği ihtimaline işaret ediyor.

Ülkeye giriş yasağı kapsamına alınan Kıbrıslı Türk şahsiyetlerle ilgili sorun Türkiye’de muhalefet partilerinin ve hukukçuların da gündemine gelmiş durumda. Perşembe sabahı itibariyle Kıbrıs’a ulaşan son bilgiler söz konusu sorunla ilgili olarak ilerleyen süreçte hukukçuların yetkili makamlardan bilgi talep edeceğini ve konunun TBMM’ye taşınabileceğini gösteriyordu.

“Yasaklı şahsiyetler listesi” Kıbrıs’ta son cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale raporunun tartışmalara neden olduğu ve Türkiye-Kıbrıs Türk toplumu ilişkilerinin çok nazik bir dönemden geçtiği bir dönemde gündemde yer buluyor. Bugün itibariyle Kıbrıs Türk medyası da yeni gelişmeyi ön sayfalarına taşımaya başlamış durumda.

AKINCI'NIN MESAİ ARKADAŞI SINIR DIŞI EDİLDİ 

Kıbrıs Türk siyasetini sarsan yeni listeyle ilgili bilgiler ve tartışmalar Akıncı’nın yakın mesai arkadaşı Ali Bizden’in Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan sınır dışı edilmesi sonrasında adanın kuzeyinde yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı.

KKTC Cumhurbaşkanlığı eski Basın ve İletişim Koordinatörü Bizden, “güvenlik gerekçesi” ile Türkiye’ye alınmadığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın döneminde basın bürosunu yöneten Ali Bizden, İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’nda kendisine 8 Eylül 2020’de 5 yıllık giriş yasağı konduğunun söylendiğini ifade etti.

Bizden, yeni gelişmeyi sosyal medyadan “PC1922 İstanbul Sabiha Gökçen'e geldim. 8 Eylül 2020'de 5 yıllık giriş yasağı konmuş. Milli güvenliğe aykırı diye bir ifade kullanıldı gerekçe olarak. G82 dendi. Telefon ve param alınıyor. Sabah 6.20'de KKTC'ye geri gönderileceğim söylendi” mesajıyla duyurdu.

ADADAKİ TEPKİLER

Bizden’in adaya geri gönderilişi sonrasında KKTC Dışişleri Bakanlığı, Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu'nun Türkiye Cumhuriyeti ilgili makamları nezdinde gerekli girişimleri yaptığını açıkladı.

Yeni gelişmeyle ilgili olarak eski Cumhurbaşkanı Akıncı ise, “Hakkında hiçbir yargı kararı ve aslında ortada bir suç yokken, bu değerli arkadaşımızın maruz kaldığı muamele yüz kızartıcıdır. Tek suçu benim yakın bir çalışma arkadaşım olmaktan ibaret olan Ali Bizden’e uygulanan bu antidemokratik zorba yöntemi şiddetle kınıyor, tüm toplum kesimlerimizi ve örgütlerimizi bu çirkinliğe karşı sesini yükseltmeye davet ediyorum” mesajını yayınladı.

Bizden’in başına gelenler ve “yasaklılar listesi” ile ilgili olarak Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşan tedirgin atmosfer Kıbrıs Türk muhalefetinin sert tepkisine neden oldu. KKTC ana muhalefetinin lideri, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman demokrasi ve düşünce özgürlüğünün Kıbrıs Türk halkı açısından vazgeçilmez temel ilkeler olduğunu vurgulayarak, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ve sonrasında yaşananların bu ilkeler doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Erhürman “KKTC yetkili makamlarının Türkiye Cumhuriyeti yetkili makamlarıyla derhal temasa geçmesi ve kamuoyunun konuyla ilgili olarak aydınlatılması kaçınılmaz bir gerekliliktir” dedi ve “Kıbrıs Türk halkının ve KKTC’nin Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerinde yeni gerginlik noktalarının ortaya çıkması hiç kimsenin arzu etmemesi gereken bir durumdur” mesajını verdi.

Son gelişmelerle ilgili olarak CTP Milletvekili Erkut Şahali, “Bugün Bizden’e yarın hepimize!” ifadelerini kullanarak, “Yargısız infazdan, gıyabi hükümden geçen yol, demokrasiye, kardeşliğe ve hoşgörüye çıkmaz! Reddediyorum, susmuyorum!” dedi.

CTP Milletvekili Doğuş Derya ise KKTC Cumhurbaşkanı'na “Tören paşası gibi Türkiye'yi dolaşarak ucuz propaganda işleri ile iştigal eden Ersin Bey, KKTC vatandaşlarının düşünceleri dolayısı ile AKP-MHP ittifakı tarafından 'milli güvenlik sorunu' olarak fişlenmesi hakkında ne düşünüyor?” sorusunu yöneltti.

Halkın Partisi (HP) lideri Kudret Özersay ise “Türkiye’ye giriş izni verilmeme nedeni nedir henüz bilmiyoruz ancak iddia edildiği gibi önceki görevi ya da siyasi görüşü nedeniyle bu muamele ile karşı karşıya kalmışsa bu uygulama demokrasi açısından doğru değildir” mesajını vererek şunları vurguladı: “Türkiye’nin pek çok KKTC vatandaşı açısından ulaşımda dünyaya açılan pencere olduğu, bize uygulanan seyahat kısıtlamalarını aşmamıza yardımcı olduğu dikkate alındığında günün birinde bir başka vatandaşımızın da başına bu ve buna benzer şeylerin gelmeyeceği ne malum? Kıbrıs Türkünü endişelendirecek, kaygılandıracak bu uygulamalar yerine güven verecek şeffaf ilişkilere ihtiyacımız var.”