Turizm acenteleri ve rehberler uzatmaları oynuyor

Sektör temsilcilerinin ifadesiyle, "krizlere en kolay giren ancak en zor çıkabilen sektör' olan turizmdeki mevcut süreçten en çok acenteler ve rehberler etkilendi. Rehberler, 10 bin liralık kredi dışında 'destek' göremezken, acente sahipleri ise daralma ve kapatmaların kapıda olduğunu söylüyor.

Abone ol

İZMİR - Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de korona virüsü salgınından en fazla etkilenen sektörler arasında turizm yer alıyor. Aylar süren salgın sebebiyle büyük kayıplar yaşayan sektörde, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yabancı turist sayısı nisan ve mayıs aylarında yüzde 99 düşüş gösterdi. TUİK, 29 Temmuz'da yayınlanması beklenen turizm istatistiklerini ise salgında sınır kapılarının kapalı olması sebebiyle ilan etmeyeceğini açıkladı.

Korona virüsü salgınıyla birlikte getirilen kısıtlamalar nedeniyle zor günler geçiren sektörün gidişatı nasıl? Profesyonel turist rehberleri Murat Gün, Ender Pınarbaşı ve acente sahibi Özer Obus, Türkiye turizminin içerisinde bulunduğu durumu ve bu zorlu sürece dair görüşlerini bizimle paylaştı.

‘TURİZM, EN KIRILGAN SEKTÖRLERDEN BİRİ’

Gazete Duvar’ın sorularını yanıtlayan profesyonel turist rehberi Murat Gün’e göre turizm, krizlere en kolay giren ama en zor çıkan sektör.

Murat Gün: Şu ana kadar yaşanan pek çok krizde meslek içinde kalmayı başaranların dahi hareket alanı kalmadı.

.

Turizmin en kırılgan sektörlerden biri, hatta belki de birincisi olduğunu belirten Gün, "Birçok sektörü etkilemeyecek gelişmelere karşı duyarlı, dolayısıyla da varlığı ve sürekliliği için iyi bir politika ve ekonomi yönetimine ve devlet desteğine en muhtaç sektörlerdendir. Şüphesiz ki pandemi 'krizlerden muaf' gibi görünen meslekleri dahi etkileyen, çok ciddi bir sorun oldu ve gıda, temizlik gibi çok temel sektörler dışında herkes etkilendi. Her ülke için ciddi bir gelir kalemi olan, ancak insanların 'ihtiyaçlar listesinin' sonlarında bulunan turizm, 'normalleşme'den de payını en geç alacak olmasıyla pandemiden en çok etkilenen sektördür” dedi.

‘REHBERLER SANILDIĞI GİBİ ACENTE ÇALIŞANI DEĞİL’

Rehberlerin de bu sektörün en savunmasız ve en kırılgan unsuru olarak krizlere alışık olduğunu belirten Gün, şu değerlendirmede bulundu: “Ancak pandemi şu ana kadar alıştığımız krizlerin çok ötesinde bir durum yarattı. Şu ana kadar yaşanan pek çok krizde meslek içinde kalmayı başaranların dahi hareket alanı kalmadı. Pandemi sürecine hazırlıksız yakalananlarımız başta olmak üzere, giderek daha çok sayıda meslektaş sektör dışı arayışlara başladı. Rehberler yaygın olarak sanıldığı gibi acente çalışanları değil, serbest meslek erbabıdırlar. Mesleğini bir acentenin bordrolu çalışanı olarak icra eden rehber yüzdesi çok düşüktür. Dolayısıyla rehberlerin büyük çoğunluğu işsizlik sigortası olanağına sahip olmadıkları gibi herhangi bir devlet yardımı da alamadılar. Bu süreçte bakanlık tarafından bir kamu bankasından rehberlere yönelik olarak sağlanan 10 bin liralık -düşük faizli, 6 ayı ödemesiz 30 ay taksit ödemeli- kredi olanağı, alabildikleri tek 'yardım' oldu. Yanlış hatırlamıyorsam bu krediden üç bin civarında rehber yararlandı ki yaşanan badirenin yanında pek de hükmü olmayan bu miktara, bu denli ihtiyaç duyulması da rehberlerin pandemiden nasıl etkilendiğinin rakamsal bir göstergesi olabilir.”

'REHBERLER İÇİN YAKIN GELECEK DE PEK PARLAK GÖRÜNMÜYOR'

Turizm sektöründe tam bir normalleşmenin zaman alacağı görüşünde olan Gün, yapısı gereği ve harcamalar listesindeki yeri itibariyle turizmin krizlerin kendisi ortadan kalktığında dahi, korkusunun bir süre daha hüküm sürmeye devam ettiği ender sektörlerden olduğunu ifade ediyor. “Yani rehberler için yakın gelecek de pek parlak görünmüyor” diyen Gün, şöyle devam ediyor:

“Turizm sırasıyla; huzur, güven ve parayı gerektirir. Pandemi büyük çoğunluktan bu üçünü de aldı götürdü. Pandeminin yarattığı krizden ekonomik olarak çok etkilenmeyenler için de huzur ve güven ortamı kalmadı ya da çok sınırlı kaldı. Sağlık riskleri söz konusu olduğunda insanların -doğal olarak- ülkeleri dışına çıkmaktan çekinmeleri, tüm ülkelerin dış turizmini büyük ölçüde yaraladı ya da yok etti. Pandemi yönetimi konusunda dünyaya güven veren bazı ülkeler sınırlı sayıda da olsa yabancı turist ağırlamaya başladı. Ancak görünen o ki Türkiye bu ülkeler arasında değil. Türkiye’ye geçen sene en çok turist gönderen ikinci ülke olan Almanya başta olmak üzere, birçok ülke Türkiye’yi henüz vatandaşına tavsiye etmiyor.”

‘TURİZMİN KIPIRDANMAYA BAŞLAYAN BÖLÜMÜNDE REHBERE İŞ YOK’

Turizmin çok geniş faaliyetleri içine alan bir kavram olduğunu ve rehber istihdamının tüm turistik faaliyetlerde gerekmediğini söyleyen Gün, mevcut durumu ise şöyle özetliyor:

“Söz gelimi, deniz kum ve güneşi hedefleyen bir tatil de turistik bir faaliyettir. Otelleri ve bir ölçüde acenteleri çalıştırır, ancak rehber istihdamı gerektirmez. Yani turizmdeki her türlü hareketlilik biz rehberlere yansımaz. Rehbere istihdam yaratan, ağırlıklı olarak kültür turizmidir ve bu da sektör içi 'ihtiyaçlar' listesinin sonlarındadır. Pandemi gereği olan kısıtlamalar ve karantina uygulamalarından bunalan insanların ilk tercihi, doğal olarak kültür turizmine göre daha animatif karaktere sahip olan 'tatiller' oluyor. Kültür turizminin hedef kitlesi ise ağırlıklı olarak, sırasıyla yabancı turistler, yurtiçinde gezen yerli turistler ve yurtdışına giden yerli turistlerdir. Mevcut durumda yurtdışından pek gelen olmadığı gibi yurtdışına giden de yok ve ülke içindeki hareketlilik ağırlıklı olarak tatil turizmine yönelik. Dolayısıyla turizmin şu dönem kıpırdanmaya başlayan bölümünde rehbere hâlâ pek iş yok.”

Ender Pınarbaşı: TUREB Ayasofya konusunda sessiz kalarak stratejik hata yaptı.

‘TUREB REHBERLERE, ‘BEN VARIM VE SİZİNLEYİM’ DİYEMEMİŞTİR’

Turist Rehberleri Birliği (TUREB)’in bu süreçte rehberlerin sorunlarına yeteri kadar çözüm üretemediğine atıfta bulunan profesyonel turist rehberi ve Tureb Delegesi Ender Pınarbaşı ise şu yorumu paylaştı:

“Pandemi sürecinde en kötü etkilenen sektörlerin başında turizm gelir. Bu eksende de rehberler en kötü etkilenen meslek grubu olmuştur. Üst kuruluş olan TUREB’den 'rehberlere özel' diye sunulan ve yaklaşık 3 bin başvuru sonrası bin kişinin bu düşük faizli krediden faydalanamamış olması ve sonrasında aslında bu kredinin çok da özel bir kredi olmayışı kuruluşa olan güveni zedelemiştir. En çok ihtiyaç duyulduğu anda maalesef kurum uzakta kalmış, tabanla iletişim kuramamıştır. Pandemi sürecinde rehberlere 'Ben varım ve sizinleyim'diyemeyen TUREB maalesef Ayasofya konusunda da taraf/tarafsız olup tarihe ismini altın harflerle yazdırmıştır! Dünya kültür miras listesindeki bir anıtın müze statüsünü koruması ile ilgili görüş bildirmesi beklenirken, Ayasofya’nın, camiye dönüşmesine sessiz kalması TUREB’ in kendi üyeleri olan odalara ve odalar vasıtasıyla da üyelerine yapmış olduğu büyük bir stratejik hata olarak tarihe geçmiştir.”

‘HİÇ GELİRİMİZ YOK AMA DAMGA VERGİSİ ÖDEDİK

2001 yılından beri İzmir’de turizmin uçak bileti, otel rezervasyonu ve transfer kısmında çalışan acente Sahibi Özer Mustafa Obus ise yaşadıkları olumsuz süreci şöyle anlatıyor:

Özer Mustafa Obus: Acenteler kapatma aşamasına geldi.

‘Yeni normalle birlikte bizim işimizde hiçbir değişiklik olmadı. Bırakın normal turist seyahatlerini iş seyahatleri bile hâlâ gerçekleştirilemiyor. Örneğin nisan ve mayıs aylarında bir tane bile fatura kesmedim. Ve benim gibi birçok acente kesmedi. Ama bu süreçte hiçbir gelirimiz olmadığı halde damga vergisi ödedik. Oysaki satış yapamıyor, bilet kesemiyor, otel rezervasyonu yapamıyoruz. Hatta fatura kesmediğimiz gibi geriye dönük ödeme yaptık. Eylül ve ekim ayı arasında müşteri gruplarına kesilen bütün biletler iade edildi. Bunlar çok ciddi rakamlar… Yani bu hastalık sadece 2020 yılını vurmadı. 2019 yılının sonunda yaptığımız tüm satışları da vurmuş oldu. Korona acenteleri bitirdi. Çok sayıda arkadaşım kapatma aşamasına geldi. Bazıları da devletin koyduğu işçi çıkarma tarihini bekliyor. Personel çıkışlarına izin verildiği an kapatmasalar bile işçileri çıkarak küçülmeye gidecekler”

‘BİZLER AYAKTA KALMAYA ÇALIŞARAK UZATMALARI OYNUYORUZ’

Covid-19 salgınından en çok etkilenen seyahat acentelerinin önümüzdeki dönemde de krizin etkisini derinden hissedeceklerini düşünen Obus, turizm sezonunun başlamaması nedeniyle mağduriyetlerinin giderek arttığını dile getirerek, toplumun bütün kesimlerine sektöre sahip çıkmaları çağrısı yaptı:

"Avrupa Birliği kapılarını açarsa o zaman hareketlilik başlar diye düşünüyorum. Çünkü kurumsal olarak çalıştığımız müşterilerin hiçbirisi gelemiyor süreçte. Açıkçası insanoğlunun işine gücüne, pazara, markete giderken aldığı önlemlerden çok daha fazlasını turizm sektörünün aldığını unutmamak gerekir. O nedenle nasıl başka işlerimizi korunarak yapıyorsak, yine korunarak turizm faaliyetlerini yerine getirebiliriz. Aksi takdirde bir sektör ölüyor ve bir süre sonra her şey normale döndüğünde bu sektör ayakta olmayacak. Çünkü piyasadaki oyuncular yok olacak. Bizler ayakta kalmaya çalışarak, uzatmaları oynuyoruz. Halkın da bunu düşünüp net döviz geliri elde edip ülkeye döviz kazandıran sektörümüze sahip çıkması gerekir. Safları sıklaştırırsak bu krizden de sağ salim çıkacağımızı umut ediyorum."