Tuma Çelik: 7 bin yıl yaşanılan Suriçi, 2015'te kesintiye uğradı

HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik, Diyarbakır’ın Sur ilçesi için alınan kamulaştırma kanununun değiştirilmesi için Meclis’e teklif sundu. Çelik, Mardin’de çıkan yangınlarla ilgili ise "Bir sabotaj yoksa bile ciddi bir ihmal var. Yangınlar hakkında soru önergesi vereceğiz” dedi.

Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır’ın merkez ilçesi Sur’un 6 mahallesinde 2015 yılında sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu 6 mahallede operasyon 103 gün sürdü. Ancak operasyon bittikten sonra da yasak devam etti. Darbe girişiminden sonra ise Sur ilçesi için Bakanlar Kurulu acele kamulaştırma kararı aldı. İlçenin Lalebey ve Alişpaşa mahallelerinin bir kısmı, kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde yıkıldı.

Söz konusu 8 mahallede yıkılan evlerin yerine yenileri yapılmaya başlandı. Ancak hem Sur için alınan acele kamulaştırma kanunu hem de bu mahallelerde yaşayan insanların uğradıkları tartışma konusu oldu. İçinde birçok sivil toplum kurumu ile siyasi partilerin de bulunduğu 'Sur’un Yıkımına Hayır Platformu' bu süreçte kuruldu. Yıkımı durdurmak, insanların mağduriyetini gidermek ve Sur ilçesinin kültürel ve sosyal dokusunun muhafazası sağlamak için yapılan bütün eylemler sonuçsuz kaldı.

Acele kamulaştırma kanunu bütün Sur ilçesi için çıkarılmıştı. Ancak yıkım, çatışma bölgesinde olmayan Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde gerçekleşti. Bu iki mahallenin bazı bölümleri hızla yıkıldı ve aynı hızla, hiçbir Diyarbakırlının benimsemediği yeni yapılar yükselmeye başladı.

Diğer mahallelere henüz dokunulmadı ama acele kamulaştırma kanunu durduğu müddetçe geriye kalan mahallelerin yıkılması tehlikesi mevcudiyetini koruyacak. HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik, bu tehlikeyi bertaraf etmek için Meclis’e 'Kamulaştırma Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi sundu.

'YAŞAM KESİNTİYE UĞRADI'

Tuma Çelik

Tuma Çelik, 'Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi' verirken Sur ilçesinin tarihi hakkında ise şu bilgileri paylaştı: “Diyarbakır Surları, M.Ö. 5000 yılında başlayan yerleşimle birlikte oluşmaya başlamış ve kente egemen olan onlarca medeniyetin izleri ile şekillenerek Sur bendi ve Suriçi çok katmanlı ve çok kültürlü bir oluşum süreci içinde günümüze kadar ulaşmıştır. Kentteki ilk yerleşme, bugünkü İçkale mevkiinde Amida Höyük’te M.Ö. 5000'de gerçekleşmiştir. Sahip olduğu jeo-politik konumu nedeni ile Persler, Roma, Sasani, Bizans ve İslam dönem imparatorluklarının egemenliğinde kalmış ve bölgesel başkent (merkez) olarak kullanılmıştır. Savunma kolaylığı sağlayan ve zaman içinde nüfusu yoğunlaşarak genişleme sürecine giren bu yerleşimde, kale işlevli ilk yapının M.Ö. 3000 yıllarında bölgeye egemen olan Hurriler tarafından inşa edildiği kabul edilir. Diyarbakır eski şehrini çevreleyen sur duvarları üzerinde mevcut inşa kitabesi veyahut başka yapılardan devşirilerek sur duvarı inşasında kullanılan yazıtlarda Roma-Bizans, Süryani ve İslam dönemlerine ait kitabeler bulunmaktadır. 7000 yıl boyunca kesintisiz yaşamın devam ettiği Suriçi 2015 yılı itibariyle kesintiye uğramıştır.”

SADECE MÜTEAHHİTLER VE İŞ MAKİNELERİ

Tuma Çelik, 11 Aralık 2015’te ilan edilen yasağın bugün hâlâ devem ettiğini belirterek, "2015 yılında toplamda 103 gün süren operasyon sırasında ağır tahribata uğrayan Suriçi her şeye rağmen, ciddi bir çalışmayla kurtarılabilecek durumdaydı" dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) raporundaki verilere değinen Çelik, “Mart ayında operasyonların bittiği duyurulmasına rağmen yasağın ilan edildiği mahallelere iş makineleri ve müteahhitler dışında henüz kimse alınmamıştır. Yasağın ilan edildiği Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinin 2015 adrese dayalı nüfus verilerine göre nüfusu 22 bin 323’tür. Yasakların ilan edilmesiyle birlikte bu nüfusun neredeyse tamamı yerinden edilmiştir” ifadelerine yer verdi.

KAMU YARARI İÇİN KAMULAŞTIRMA

Mülkiyet hakkına vurgu yapmak için Anayasa’nın 35’inci ve 46’ncı maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne atıfta bulunan Tuma Çelik, acele kamulaştırmanın hangi koşullarda yapıldığına da açıklık getirdi. "Bu hükümlerden hareketle bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yoluyla kaldırılması ancak kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır" diyen Çelik, "Bakanlar Kurulu'nca karar verilebilmesi için de yine kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma şartının aranması ve böylece maddede yer alan diğer iki sebebe paralel nitelik taşıması gerektiği açıktır. Nitekim anılan maddenin gerekçesinde de, acele ve istisnai hallerde, kanunun önceki hükümlerine uyulmasının çeşitli sakıncalar yaratabileceği gibi, kamunun büyük zararlara uğramasının da muhtemel olabileceği belirtilerek maddede belirtilen şartların varlığına bağlı olarak kıymet takdiri dışındaki bazı kanuni işlemlerin sonraya bırakılarak, maddede öngörülen süre ve şekilde el konulması düzenlenmiştir" ifadelerini kullandı.

KANUNDA DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ

Tuma Çelik, Suriçi’nin çok dilli, çok kültürlü ve çok katmanlı yapısının korunması için Bakanlar Kurulu’nun hazırladığı acele kamulaştırma kanununda değişiklik yapılmasını istedi. Çelik, henüz dokunulmamış mahallelerin koruma altına alınması gerektiğini vurguladı. Tuma Çelik, kamulaştırma kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi gerekçesinde şu ifadelere yer verdi: “Suriçi’nde yer alan söz konusu 8 mahallede çatışma sürecinde insansızlaştırılmaya çalışılan alanda tarihi kent dokusuyla uyuşmayan yapılar inşa edilmeye başlanmıştır. Bakanlar Kurulu’nun Kamulaştırma Kararı nedeniyle de bu mahallelerin sakinlerinin bu alanda yaşama hakları ellerinden alınmıştır. Bugün yeni inşa edilen yapılarla kent, tarihi dokusunu kaybetmiştir. Sur ilçesinde acele kamulaştırma kapsamına alınmış ancak müdahale edilmemiş İskenderpaşa, Cami Nebi, Cami Kebir, Melikahmet, Ziya Gökalp, Süleyman Nazif, Abdaldede mahalleri ve Lalebey mahallesinin bir kısmı hâlâ çok katmanlı yapısını korumaktadır bu alanı koruma altına almak için geç kalınmış değildir ve gerekli çalışmaların yapılıp alanın korunabilmesi için acele kamulaştırma kararının kaldırılması elzemdir. Bu kanun teklifinin yasalaşması halinde 21'inci yüzyılda, kentsel tarihin gelişimini ve geçmiş birikimini tüm evreleriyle simgeleyen ender kentlerden biri olan Sur’un, farklı kültürlerin izlerini bünyesinde taşıyan, çok dilli, çok kültürlü ve çok katmanlı yapısının koruma altına alınması için önemli bir adım olacaktır.”

Suriçi için herkesi duyarlı olmaya davet eden Çelik, kanun teklifinin Meclis’te tartışılması sırasında diğer siyasi partilerden de destek isteyeceklerini aktardı.

SABOTAJ DEĞİLSE BÜYÜK İHMAL

Çelik’e Süryani köylerinin bulunduğu Bagok Dağı’ndaki yangınları da sorduk. Çelik, son yangında 6 Süryani köyünün büyük tehlike atlattığını belirterek, “Elbette yangın sırasında yanan ağaçlara ve hayvanlara üzülüyoruz. Ama bu kez insanlar da büyük tehlike atlattı çünkü yangın bazı köylerin içine kadar geldi” dedi.

Deyrulzafaran Manastırı’na ait zeytin bahçesinde, ardından Bagok Dağı’nda çıkan yangınlar sabotaj olasılığını akıllara getirmişti. Çelik, bölgede aylarca yağmur yağmadığını ve sıcaklığın 50 dereceye kadar çıkabildiğine dikkat çekerek, “Böyle bir coğrafyada en ufak kıvılcım büyük yangınlara neden olabiliyor. Son olayda yangının trafodan çıkmış gibi görünüyor ama o bölgede söndürülmeden rastgele atılmış bir sigara izmariti de neden olabilir yangına. Sabotaj nedeniyle yangın çıktı diyemiyoruz ama büyük bir ihmalin olduğu kesin. Yangın trafodan çıktı deniliyor. Önceki yıllarda da olmuştu. O zaman DEDAŞ önlem almalı. Orman Müdürlüğü önlem almalı” şeklinde konuştu.

Yangınların nedeni ve ihmali olanlarla ilgili Meclis’e soru önergesi vereceğini belirten Çelik, “İhmali olanlar hakkında soruşturma açılmalı ve yangınlara karşı mutlaka önlem alınmalı. Son yangında olduğu gibi sadece ağaçlar ve diğer canlılar zarar görmüyor, insan hayatı da tehlike altında” dedi.