TTB'den kampanya: Aşı karşıtlığı 'özgürlük' değil tehdit

Türk Tabipleri Birliği, aşı karşıtlığına karşı kampanya başlatarak Sağlık Bakanlığı'nı göreve çağırdı: Aşı olmayı reddetmek, bireysel özgürlük değil kamu sağlığını tehdit eden bir davranıştır!

Abone ol

DUVAR - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, TTB Aile Hekimliği Kolu ve TTB Halk Sağlığı Kolu’nun ortaklığında başlatılan kampanyaya ilişkin İstanbul  Tabip Odası’nda açıklama yapıldı. Aile Hekimliği Kolu Başkanı Fethi Balaban’da aşının önlediği hastalıklara vurgu yaparak, “Aşı ile önlenebilir hastalıkların yeniden nüksetmesi an meselesi ve bu böylesi bir durumda yeniden ölümler yaşanacak. Sağlık Bakanlığı’dan bu konuda destek bekliyoruz. Hacamata değil, koruyucu sağlık hizmetine destek verin” diye konuştu.

Evrensel'de yer alan habere göre, açıklamada ilk olarak konuşan TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, çocukları birçok hastalığa karşı  koruyan aşıya karşı negatif algılar oluşturulduğunu bu nedenle son yıllarda ailelerin çocuklarını aşılatmak istemediğini söyledi. Aşılama oranının oldukça düştüğünü vurgulayan Tükel, bu nedenle kampanya başlattıklarını belirtti.

Tükel’in ardından konuşan Halk Sağlığı Kolu Başkanı Nilay Etiler, birçok ölümcül hastalığın aşı ile önlediğini fakat bugün gelinen noktada aşı yaptırma oranının çok fazla düştüğüne dikkat çekti. Sağlık Bakanlığı’nın aşı reddine karşı irade göstermesi gerektiğini vurgulayan Etiler,  “1988’de Türkiye’de büyük aşı laboratuvarlarının kapısına kilit vuruldu. Halbuki o dönemde çiçek hastalığının aşısı dünyaya Ankara’dan yayılırdı. Fakat bugün laboratuvarlarımız olmadığı gibi aşı politikası da yok” dedi. Etiler, aşının yasal mevzuatının oluşturulması gerektiğini belirterek, şunları söyledi : “2 yıl önce torba yasada aşı konusunda bir madde vardı. Fakat o torba yasa çıkmadı. Bu yasadan da yola çıkarak bir an önce aşıya dair yasanın çıkarılmasını talep ediyoruz. Ama tek başına yasa düzenlemeleri savunmuyoruz. Önce ikna ve doğru bilgilendirme yapılması gerektiğini vurguluyoruz.”

Aile Hekimliği Kolu Başkanı Fethi Balaban da aşının önlediği hastalıklara vurgu yaparak, “Aşı ile önlenebilir hastalıkların yeniden nüksetmesi an meselesi ve bu böylesi bir durumda yeniden ölümler yaşanacak. Sağlık Bakanlığı’dan bu konuda destek bekliyoruz. Hacamata değil, koruyucu sağlık hizmetine destek verin” diye konuştu.

BAKANLIĞA DAVET 

Konuşmaların ardından basın açıklamasını yapan Prof. Dr. Tükel, Sağlık Bakanlığı’nı aşılama konusunda göreve davet ettiklerini söyledi. Tükel, “Ülkemizde yüzyılların birikimine sahip aşı laboratuvarlarının kapısına kilit vurulurken itiraz ettik; bu birikimin yok edilmemesi gerektiğini savunduk. Aşılama hizmetlerinin geliştirilmesi için önerilerde bulunduk. Salgın çıktığında inceledik, önerilerimizi sunduk. Söylenecek sözlerin çoğunu söyledik. Ama bugün bir kez daha, sayıları giderek artan aşı reddi karşısında açıklama yapma ihtiyacı içindeyiz” diye konuştu.

Aşılar güvenli ve etkin ürünlerdir. Aşıya karşı çıkanların iddialarından biri, aşıların içinde bulunan maddeler nedeniyle güvenilir olmadığıdır. Oysa, aşıların geliştirilme süreci, diğer ürünlere göre çok daha titiz bir çalışma ile yürütülmektedir. Aşılarda domuz jelatini bulunduğu iddiası ise, kolaylıkla açıklığa kavuşturulabilecek bir konudur. Türkiye’de aşı üretimine son verildikten sonra, ithal edilen aşıların kalite kontrolü Sağlık Bakanlığı’nın laboratuvarlarında yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın, gerek ithal edeceği ürünü seçerken gerekse ithal ettikten sonra, aşı örnekleri üzerinde laboratuvarlarında yapacağı analizlerle domuz jelatini kullanılan ürünlere ruhsat vermemesi mümkündür. Sağlık Bakanlığı’nın bu denetimi yaparak domuz jelatini içeren ürünlerin satışına izin vermediğini kamuoyuna açıklaması ve kaygı duyanları bilgilendirmesi gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

'AŞILATMAZSANIZ RİSKE ATARSINIZ'

Aşı karşıtlarına seslenen Tükel şunları söyledi: “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünya üzerinde insan sağlığına en çok katkısı olan iki uygulamadan biri aşılar diğeri suyun dezenfeksiyonudur. Türkiye’de aşılama oranlarının bugünkü düzeyine erişmesi birinci basamakta emek veren sağlık çalışanları sayesinde gerçekleşmiştir. Aşılama hizmetinin yaygınlaşmadığı yıllarda Türkiye’de doğan her bin bebekten 150-200’ü bir yaşını görmeden ölüyordu. Aşıyla korunabilir hastalıklar çoğunlukla yaşamı tehdit eden yani ölüm ya da sakatlıkla sonuçlanan hastalıklardır. Çocuklarınızı aşılatmadığınızda onların yaşamını riske atarsınız. Yüksek aşılama oranları toplum bağışıklığı denen bir olguyu ortaya çıkarır ki, bu da artık o hastalığın salgınlarının olmadığı, sadece az sayıda vakanın görülebildiği bir durumdur. Bu nedenle aşılama gerçekte bireysel değil toplumsal bir hizmettir. Aşı sadece uygulandığı kişiyi korumaz; hastalık etkeninin toplumdaki dolaşımını engelleyerek toplumdaki riskli kişileri de korur. Aşılama oranının düşük düzeyde kalması, kanser tedavisi gören ya da doğuştan bağışıklık sistemi hastalığı olan çocukları risk altında bırakmaktadır. Bu nedenle aşı olmasına engel durumu olmayan çocukların aşılanması, aşı olma konusunda engelleri olan çocukları da dolaylı olarak korumaktadır. Aşı olmayı reddetmek, bireysel özgürlük değil kamu sağlığını tehdit eden bir davranıştır.”

24 Nisan’a kadar sürecek kampanyanın Sağlık Bakanlığı'ndan talepleri şöyle:

Mevzuatta aşılama konusundaki belirsizliği sona erdirmeli; bu konudaki yasal düzenlemenin ivedilikle yapılmasını sağlamalıdır. (1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda değişiklik yapılmasına yönelik yasa değişikliği önerimiz ekte yer almaktadır. Sağlık çalışanlarını aşılar ve aşılama hizmetleri konusunda güncel ve bilimsel bilgiler ile donatmalı, sürekli hizmet içi eğitimlerle çalışanları desteklemelidir. Kamuoyuna, medya ve her türlü iletişim aracını kullanarak aşı savuculuğu yapmalı; halkın şüphelerine karşı bilimsel ve gerçekçi yanıtlar vermeli.