Trump, Amerikalıları kendisine karşı birleştiriyor

ABD Başkanı Donald Trump, ırkçılık karşıtlarına beslediği düşmanlık, hukukun üstünlüğüne yönelik saldırıları ve korona virüsü salgınını yönetememesi ile hiçbir başkanın yapamadığını yapıyor. Trump'a karşı, ABD siyasetini uzun yıllar şekillendirecek türden çok ırklı, çok sınıflı ve partilerüstü bir koalisyon oluştu.

Abone ol

Robert Reich

Donald Trump, hiçbir Amerikan başkanının bugüne kadar başaramadığı bir şeyi gerçekleştirmenin eşiğinde; sahiden çok ırklı, çok sınıflı, partilerüstü, ABD siyasetini uzun yıllar boyunca yeniden şekillendirebilecek kadar kapsamlı bir siyasi koalisyon oluşuyor.

Trump açısından ne üzücü ki, bu koalisyon, onun görevde bir dönem daha kalmasını engelleme amacını taşıyor.

BEYAZLARI SİYAHLARA YAKLAŞTIRDI

Irk meselesiyle başlayalım. Trump’ın, George Floyd’un polis tarafından öldürülmesini ve sistemik ırkçılığı protesto eden insanlara karşı sergilediği düşmanlık, kendi destekçilerini coşturmak yerine milyonlarca beyaz Amerikalıyı siyah Amerikalılara yaklaştırdı. Beyazların yarısından fazlası artık ‘Black Lives Matter’ (Siyahların Hayatı Değerlidir) hareketinin ifade ettiği fikirlere katıldığını söylüyor ve daha fazla oranda beyaz insan da, polis şiddetine karşı protestoları eleştirmekten çok destekliyor. Protestolar dikkate değer oranda çok ırklı bir yapıya sahip.

Cuma günü hayatını kaybeden büyük insan hakları kahramanı John Lewis’in, geçtiğimiz ay Trump ve Adalet Bakanı William Barr’ın federal polisin isyan teçhizatı kullanmasına onay vermesinin ardından barışçıl göstericilere karşı göz yaşartıcı gaz kullanılan bölgenin yakınlarında söylediği üzere, “Sayın Başkan, Amerikan halkı... protesto etme hakkına sahiptir. Halkı emriniz altında olan güçlerin tamamıyla bile durduramazsınız.”

Eski Trump seçmenlerinin büyük kısmı bile Trump’ın ırkçılığının yanı sıra genel ahlaki sefaleti yüzünden dehşete kapılmış durumda. New York Times ile Sienna College’ın gerçekleştirdiği yakın tarihli bir ankete göre, 2016 yılında Trump’a oy veren ancak 2020’de ona destek vermeyenlerin yüzde 80’inden fazlası, onun “Bir başkanın davranması gerektiği gibi davranmadığını” düşünüyor; bu, en çekişmeli eyaletlerdeki kayıtlı seçmenlerin yüzde 75’inin paylaştığı ve kasım ayındaki seçimlerde tüm farkı yaratacak olan bir görüş.

SİSTEME YAPTIĞI SALDIRILAR HALKI ÖFKELENDİRİYOR

İkinci büyük birleştirici ise Trump’ın hükümet sistemimize yaptığı saldırılar oldu. Amerikalılar özellikle hükümeti seviyor ya da güveniyor değiller ama neredeyse tamamı Anayasa’ya ve hiç kimsenin hukukun üstünde olmadığı ilkesine bağlılık hissediyor.

Trump’ın Adalet Bakanlığı’nı siyasallaştırması, hukukun üstünlüğüne yönelik saldırıları, siyasi muhalifleriyle ilgili kirli çamaşırları ortaya dökmek için diğer uluslardan yardım istemesi ve diktatörlere -özellikle de Vladimir Putin’e- duyduğu bariz sevgisi, en kemikleşmiş muhafazakârlar arasında bile kötü bir etki yarattı.

Trump öncesinde Cumhuriyetçi Parti’den ayrılanlar ve en başından beri onu reddeden ‘Trump’a Karşı Cumhuriyetçi Seçmenler’ grubu gibi “Asla Trump’çı olmayan” Cumhuriyetçiler, ‘Hukukun Üstünlüğünden yana Cumhuriyetçiler’, ‘Lincoln Projesi’ ve (43. Başkan) George W. Bush yönetiminin eski yetkililerinden oluşan ‘Biden yanlısı 43’lüler’ gibi gruplarla bir araya geliyor. ‘Lincoln Projesi’, büyük kısmı Fox News’ta yayınlanan onlarca Trump karşıtı, sert reklam verdi.

SALGINI BİR FELAKETE DÖNÜŞTÜRDÜ

Üçüncü büyük birleştirici ise Trump’ın salgını felaket bir şekilde kötü yönetmesi oldu. Kişilik kusurlarını ve otoriter dürtülerini affedebilecek birçok insan, hayatlarını ve sevdiklerini tehdit eden bir halk sağlığı krizinde sergilediği beceriksizliğe tahammül edemiyor.

Geçtiğimiz hafta açıklanan bir ankette, katılımcıların yüzde 62’si, Trump’ın Covid-19’a karşı mücadele çabalarına “yardım etmek yerine zarar verdiğini” dile getirdi. 2016 yılında kendisini destekleyen ama ona oy vermeyenlerin yüzde 78’i salgına karşı yaklaşımını onaylamıyor. Teksas, Florida ve Arizona gibi artık virüsün yükünü hisseden ve politik eğilimi değişken olan eyaletlerdeki seçmenler, anketçilere, Trump’a oy vermeyeceklerini söylüyorlar.

Trump karşıtı koalisyona katılma nedenlerinin, Trump’a rakip olacağı tahmin edilen Joe Biden ile pek bir ilgisi olmamasına rağmen, Demokrat aday yine de dönüşümsel bir başkan olabilir. Bu, Trump’ın Amerika’yı dönüşüme hazırlamasıyla kıyaslandığında, [Demokrat adayın] içsel becerileriyle daha az ilgilidir.

KÖTÜYE KARŞI EHVEN-İ ŞER

Makul görülebilecek bir benzetme, farklı bir kriz yığınının ortasında gerçekleşen 1932 seçimleri olabilir. Halk, eleştirmenlerin Büyük Buhran’ın nasıl sona ereceğine dair tutarlı bir teorisi olmayan bir aristokrat diye tanımladığı Franklin D. Roosevelt’i çok az tanıyordu. Ancak Herbert Hoover’ın dört yıl iktidarının ardından, Amerika tutarlı bir liderlik konusunda o kadar umutsuzdu ki, Roosevelt’i desteklemeye ve nereye giderse gitsin onu takip etmeye hevesliydi.

Hâlâ seçim gününe 100 günden fazla bir süre var ve birçok şey, var olan Trump karşıtı koalisyonu rayından çıkarabilir: salgın sırasında oy kullanmayı engelleyebilecek unsurlar, oy kullanma makinelerine yabancıların sızması, Cumhuriyetçilerin seçmenleri bastırma çabaları, seçiciler kurulunun tuhaf kararları, Trump yanlısı kirli hileler ve seçimi kaybettiğinde bunu kabul etmemesi ihtimali söz konusu.

Ne var ki, şimdi bile Trump karşıtı koalisyonun genişliği, Donald Trump’ın tiksinti uyandırma kapasitesinin dikkate değer bir kanıtı niteliğinde.

*Robert B. Reich, ABD’li bir siyaset yorumcusu, profesör ve yazardır. Eski başkanlardan Gerald Ford, Jimmy Carter ve Bill Clinton yönetimlerinde görev yapmıştır.

Bu makalenin orijinali Newsweek dergisinde yayımlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)