Tropikal ormanların iklim değişikliğine karşı etkisi tahmin edilenden fazla

Ağaçların, havayı nemlendirmek gibi biyofiziksel mekanizmalar aracılığıyla gezegeni bir derecenin üçte biri kadar soğuttuğu ortaya çıkarıldı.

Abone ol

Freda Kreier

Tropikal ormanlar, havadaki karbondioksiti ayıklayarak Dünya yüzeyinin soğutulmasında büyük önem taşıyan bir rol oynuyorlar. Öte yandan, yapılan bir diğer araştırmaya göre, soğutucu güçlerinin yalnızca üçte ikisi, karbondioksiti soğurma ve saklama yeteneklerinden kaynaklanıyor. Diğer üçte birlik kısımsa bulutları yaratma, havayı nemlendirme ve soğutucu kimyasalları havaya salma becerilerinden kaynaklanıyor.

Merkezi Virginia eyaletinin Arlington kentinde bulunan bir sivil çevre örgütü olan Conservation International’da orman iklimi bilimcisi olarak görev yapan Bronson Griscom, bu durumun, bu ‘biyofiziksel etkiler’ bağlamında beklenenden daha büyük bir katkı olduğunu dile getiriyor. “Bir süreden beridir, karbondioksitin tek başına bize orman–iklim etkileşimleri hususunda bilmemiz gereken her şeyi anlattığını varsayıyorduk” diyor. Buna karşın, bu araştırmanın, tropik ormanları iklim sistemine bağlanmanın diğer kritik yollarına sahip olduğunu teyit ettiğini sözlerine ekliyor.

Frontiers in Forests and Global Change adlı bilimsel dergide 24 Mart günü yayınlanan inceleme, bilim insanlarının iklim modellerini geliştirmelerine imkân tanırken hükümetlerin daha isabetli koruma ve iklim stratejileri geliştirmelerine yardım edebilir. Ulaşılan bulgular, tropik bölgelerde yaygınlaşan ormansızlaşma sorunu konusunda gittikçe artan kaygıların altını çiziyor. Bilim insanları, dünyada var olan tropik ormanların üçte birinin geçtiğimiz birkaç yüzyıl içinde kesildiği ve üçte birinin tomrukçuluk ve kentsel büyüme sebebiyle bozulduğu hususunda uyarıyorlar. Bu durum, iklim değişikliğiyle bir araya geldiğinde geniş orman alanlarını çayırlara dönüştürebilir. Washington’da bulunan Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün Orman Araştırmaları Direktörü Nancy Harris, “Bu araştırma, bize tropikal ormansızlaşmanın iklim için kötü olmasının daha da fazla nedenini aktarıyor” diyor.

BİR KARBON EMİCİDEN FAZLASI

Ormanlar küresel karbon döngüsünde hayati öneme sahip oyunculardır; zira, büyüdükçe atmosferdeki karbondioksiti emerler. Griscom, bilhassa da tropik ormanların gezegende bulunan bütün karasal karbonun yaklaşık dörtte birini depoladığını ve bu durumun da onları, bulundukları ülkelerde “iklim politikası açısından merkezi parçalar” haline getirdiğini ifade ediyor.

Charlottesville’de bulunan Virginia Üniversitesi’nde bir çevrebilimci ve araştırmanın ortak yazarı olan Deborah Lawrence, “Tropik bölgelerin gezegenin tamamı için eşsiz iklim faydaları sunduğuna ilişkin bariz kanıtlar mevcut” diyor. O ve meslektaşları, bilhassa karbon depolamanın yanında biyofiziksel etkileri de hesaba katarak, dünyanın her bir bölgesindeki ormanların soğutma kapasitesini incelediler. Buldukları kadarıyla, tropik ormanlar Dünya’yı 1°C kadar soğutabiliyor ve biyofiziksel etkileri büyük katkılar sağlıyor. Bilim insanları bu etkilerden haberdar olmalarına rağmen, farklı etkenlerin küresel ısınmayı hangi ölçüde engellediğini anlayamamışlardı.

Griscom, tropik bölgelerde yaşayan ağaçların gölge alanlar oluşturduğunu ve aynı zamanda yerdeki suyu çekip yapraklarından havaya salarak dev nemlendiriciler gibi davrandıklarını ve bunun da çevreyi terlemeye benzer bir yolla soğutmaya yardım ettiğini söylüyor. “Bir ormana girdiğinizde, birden bire ortam çok daha serin bir hale gelir” diyor. Bu terleme süreci, tıpkı Kuzey Kutbu’nda bulunan kar ve buz gibi, Güneş’in ışığını atmosfere daha yüksek düzeyde yansıtabilen ve çevreyi daha fazla soğutabilen bulutlar oluşturmak için doğru koşulları yaratır. Bunun yanı sıra, ağaçlar kimi zaman bariz bir soğutma etkisi yaratacak biçimde atmosferdeki diğer kimyasallarla tepkimeye giren organik bileşikleri (mesela çam kokulu terpenleri*) atmosfere salar.

YEREL SERİNLİK

Lawrence ve meslektaşları, bu etkilerin niceliğini belirlemek amacıyla dünya genelindeki ormanların yarattığı çeşitli etkilerin iklim sistemini nasıl beslediğini karşılaştırarak, katkılarını on derecelik enlem bantlarına ayırdılar. Araştırmacılar yalnızca biyofiziksel etkileri hesaba kattıklarında, dünyadaki ormanların, gezegen yüzeyini toplamda 0,5°C civarında soğuttuğunu ortaya çıkardılar.

Tropikal ormanlar, bu soğutma sürecinin büyük kısmının sorumluluğunu üstlenir. Bununla birlikte, Latin Amerika, Orta Afrika ve güneydoğu Asya’da yaşayan bu ağaç grupları iklim değişikliği ve ormansızlaşma yüzünden gittikçe daha fazla baskıyla karşı karşıya. İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nde bir coğrafyacı olan Christopher Boulton, insan kaynaklı bu etkilerin her ikisinin de yağmur ormanlarının kurumasına yol açabileceğini dile getiriyor. O ve meslektaşları, geçtiğimiz ay, dünyanın en büyük yağmur ormanı olan Amazon’un yaklaşık 30 yıllık uydu görüntüleri üzerinde yapılan bir incelemeyi yayınladı. Araştırma ekibi, görüntülerdeki bitki örtüsünün biyokütlesini hesaplayarak Amazon’un dörtte üçlük kısmının artık kuraklık gibi aşırı hava olaylarından kurtulma yeteneğini, yani direncini yitirdiğini keşfetti.

Lawrence, tropikal yağmur ormanlarına dönük tehditlerin sadece küresel iklim açısından değil, aynı zamanda orman sınırlarında yaşayan topluluklar açısından da tehlikeli olduğunu belirtiyor. O ve meslektaşları, biyofiziksel etkilerin sağladığı soğutmanın özellikle de yerel bazda önem taşıdığını keşfettiler. Lawrence, yakınlarda bir yağmur ormanına sahip olmanın, bir bölgede sürdürülen tarımı ve şehirleri sıcak hava dalgalarından korumaya yardım edebileceğini dile getiriyor: “Bir derecenin her onda birlik kısmı, aşırı hava koşullarını sınırlandırmada önem taşır. Ve ormanların bulunduğu bölgelerde aşırılıklar en düşük seviyede gerçekleşir.”

Tropik bölgelerde bulunan hükümetler, ormansızlaştırmayı sona erdirmek, sürdürülebilir bir kalkınmayı desteklemek ve iklimi korumak için yirmi yıl aşkın zamandır devam eden küresel kampanyalara rağmen, hâlâ ormanlarını korumak için mücadele ediyorlar. Lawrence, ekibinin ulaştığı bulguların ormanları korumanın bireysel çıkarları ilgilendirdiğini ve yerel topluluklar açısından aciliyet taşıyan faydalar sunduğunu açıkça ortaya koyduğunu ifade ediyor.

*Terpenler hidrokarbonların geniş ve çeşitli bir sınıfıdır; başlıca bitkiler özellikle iğne yapraklılar tarafından üretilmekle beraber bazı böcekler de osmeteriyumlarında terpenler salgılarlar. Reçinenin ve ondan elde edilen terebentinin ana bileşkesidirler. Terpen sözcüğü “terebentin” sözcüğünden türetilmiştir.

Yazının orijinali Nature sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)