'Transeksüel mi, aman istemem!'

Sadece cinsel yönelimleri farklı diye insanların hakkında can acıtıcı önyargılar yapılıyor. Onlara hem iş vermiyoruz hem de fuhuş sektöründeler diye yakınıyoruz.

Abone ol

DUVAR - Bundan birkaç hafta evvel transseksüellerin ‘biz sizi ararız’ cümlesiyle biten ve hiç aranmadıkları iş görüşmeleriyle ilgili bir haber yapmıştık. Ben de bunu biraz daha açmak ve detaya inmek istedim ve tanıdığım LGBTİ bireylerine bu konuyla ilgili neler düşündüklerini sordum.

SEYHAN ARMAN, 36 YAŞINDA

OYUNCU. MC-QUEEN İSİMLİ BİR KARAKTERİ VAR VE ŞOV YAPIYOR. İSTANBUL’DA YAŞIYOR.

Sana ait olmayan bir bedenin içine hapsolduğunu ne zaman fark ettin?

Çok net adlandırmış olamam belki ama ‘farklılığımı’ henüz ilkokula başlamadan fark etmiştim. Henüz Bülent Ersoy ve Zeki Müren’den bihaberken ve tabii ki cinsel yönelim yada cinsiyet kimliği gibi kelimelerle karşılaşmamışken anladım ayrık otu olduğumu. Daha doğrusu öyle algılanacağımı; yoksa ben gayet ‘normal’ olduğumun farkındayım.

Yolunu çizdiğinde önüne çıkacak zorlukların farkında mıydın?

Oturup bir plan yapmadım doğrusu. Sonuçta bu durum bir strateji oyunu değil! Ama yine de zor olacağını bildiğim halde daha mutlu olacağıma inandığım için aldırmadım. Zaten en başta düşündüğümden çok daha zordu bölümleri geçmek.

Her bölümde anahtarı bulmak ve final kapısına ulaşmak için vermek zorunda olduğum ödünleri hayal bile edemezdim. Çok şükür ki artık oyun benim istediğim şekilde ilerliyor. Ne de olsa tek jetonla her seferinde yeniden başlattım oyunumu.

Şu an ne iş yapıyorsun? Bundan evvel ne gibi işler yaptın?

Oyuncuyum. Hep oyuncuydum. Palyaçoluk da yaptım, tıpatıp şov da. Çocuk tiyatrosunda da oynadım, kamera önünde de. Şu anda ‘Matmazel Coco’ isimli bir karakterim var ve interaktif performans yapıyorum onunla. Kıbrıs ve İstanbul’da 2 farklı mekanda ve farklı etkinliklerde çalışıyorum. Aynı zamanda kendi yazdığım ve oynayacağım ‘Küründen Kabare’ isimli tek kişilik bir tiyatro oyunun prova aşamasındayım.

Smith: Siyah ve kadın kimliğimle 8 Mart'ta neden grevdeyim?

Transseksüellerden bahsedelim; toplum onları dışlıyor, senin bu konuda çok aktif bir rolün var, her türlü desteği veriyorsun. Anlatır mısın, bu bireylerin çektiği en büyük zorluk nedir?

‘Onlar’ diye bahsetmek başlı başına bir dışlama zaten. Yani bizler varız, bir de onlar var demek gibi bir şey. Ben çok özel bir şey yaptığımı da düşünmüyorum.

Destek vermek dediğimiz şeyi ‘dur destek olayım ben’ diye düşünerek yapmıyorum aslında; bu benim kendimi iyileştirme yöntemim galiba. Daha önce ihtiyaç duyduğum desteğe şu an ihtiyacı olanlar olabilir diye yapıyorum, yapmaya çalışıyorum diyelim. En büyük zorluk yok sayılmak ve herkesin kendi kafasına göre etiketler yapıştırması…

Kurumsal yerleri geçtim ama daha küçük sektörler bile transseksüellere iş vermiyor. Neden dersin? Korku da var mı sebeplerin arasında?

Aynen öyle; öteki olmak da zaten tanışmamak durumu. Korku diye bir şey olmasa tüm bunları konuşuyor olmazdık. Korkmasaydık saklandığımız dolaplardan çıkardık ve önümüz arkamız, sağımız solumuz sobe olurdu. Ki olacak bence.

Yeni jenerasyon bomba gibi geliyor, gelecek. Daha rahat, daha araştırmacı ve daha özgürler. Bu sebeple başkası için değil korkmadan kendileri için yaşayacaklarını düşünüyorum. Yani o dolaplara girmeyecekler, hesap vermek yerine ben buradayım diyecekler. Böylelikle şu an translardan gasp edilen eğitim hakkı, sağlık hakkı ve en önemlisi yaşam hakkını talep edecekler.

Yani vasıfsız, gecelere hapsolmuş, bastırılmış ‘ucubeler’ yerine, ayaklarının üzerinde duran, aynadaki yansımasından utanmayan, günahkar, hasta ve tüm haksızlıkları hak eden olmadıklarını fark edecekler. Yani ‘insan’ olmanın yeterli olduğunu öğrenecek ve öğretecekler. O öğretilmiş, ezberletilmiş cehalet yerle bir olacak. Zaten bu süreç başladı bile...

Kimliği yerinden etmek ve Queer imkânları düşünmek

Transseksüeller bu yüzden mi daha çok seks işçiliğine mecbur ediliyor sence?

Mi’si fazla; bu yüzden mecbur ediliyoruz, evet. Üstelik başka hiçbir seçenek bırakmadan ve gerçekten bunun bir seçim olduğunu düşünerek. Yoksa kim ailesinden, arkadaşlarından, sevdiklerinden, işinden, okulundan vs. kopup bir çıkmaza girmek ister ki? Böyle bir seçim yapıldığını düşünmek akıl yoksunluğu bence. Hem önce tüm haklarını al elinden, okutma cahil bırak, sevme sevgiye aç kalsın, öğretme öğrenemesin, sonra da 'vay efendim translar da böyle böyle ama…'. Ee, ne ekersen onu biçersin bebişim!

Yurt dışında bu konuda çok problem yaşanmıyor, değil mi?

Yurt dışı, içi diye bir şey yok; her yerde yaşanıyordur. Dozajları farklı olabilir sadece. Buradan Amerika’ya, Avrupa’ya bakıp "ay çok özgürler" diye düşünebiliriz ama orada doğup, orada yaşayıp, oranın haklarını edinmiş kişiler için o kadar da özgür sayılmayabilirler. Yani hakettiğin ya da zaten olması gereken şeyin olmuş olmasına sevinmek, gıpta etmek bile yeterince sorun bence.

ONUR GÖKHAN GÖKÇEK, 28

YARI İSTANBUL YARI ZÜRİH'TE YAŞIYOR, PERFORMANS SANATI İLE İLGİLENİYOR. EN SON ATHENA’NIN KLİBİNDEKİ ROLÜYLE HAFIZALARA KAZINDI.

Ne zaman fark ettin farklı olduğunu?

Eşcinsel olduğumu 4-5 yaşlarımda fark etmiştim, ancak bunu kabullenmem 16-17 yaşımı buldu.

Bu yüzden zorluk yaşayacağını tahmin ediyor muydun?

Eşcinsel olduğum için bir zorluk yaşayacağım aklıma pek gelmedi, çünkü farklı bir şeymiş gibi gelmiyor bana… Bu yüzden cinsiyetim ile ilgili bir zorluk yaşayacağımı da düşünmedim, hala da düşünmüyorum..

Ülkede LGBTİ bireylerin yaşadığı zorluklar ortada. Can güvenliği de bunun bir parçası…

Türkiye’de her hâlükârda zaten bir sürü zorluk yaşıyoruz. Sadece bizlerin değil, kimsenin can güvenliği yok. Transseksüellerin çektiği en büyük zorluk işsiz bırakılmaları… Çok yetenekli, çok çalışkan ve çok donanımlı bireyler var aramızda ancak toplum baskısı yüzünden yapmak istedikleri işe başvuramıyor, olmak istedikleri yerde olamıyor ve dışlanıyorlar. İki yüzlü toplum tarafından… Bu bireyleri destekleyenler, onlara iş vermeyerek iki yüzlüler zaten. Bu nedenle seks işçiliği yapmaya, öldürülmeye açık ve tehlikeli olana mecbur bırakılıyorlar.

Burada seni en çok üzen ne?

2017 yılında hala cinsiyet adına, yani kadın erkek gey lezbiyen heteroseksüel transseksüel olmak adına savaş veriyor olmak beni çok üzüyor. Bununla her yüzleştiğimde hayatımdan çalınan vakit için üzülüyorum.

Büyük ve küçük şehirlerde bu anlamda yaşadığınız zorluklar da farklı olmalı!

Cinsiyet değiştirmek bence çok zor bir şeydir diye düşünüyorum. İnsanın kendi psikolojisini buna hazırlaması oldukça güç olsa gerek ve bu kadar güç bir durum söz konusuyken bir de toplum baskısı yüzünden bu negatif toplumda var olmaya çalışmak, hayatta kalmak çok ama çok güç.

Bizler İstanbul’da yaşıyoruz, bir bakıma daha şanslıyız ancak taşrada yüzlercesi var ve kim bilir neler yaşıyor, neler deneyimliyorlar. Hayat çok pahalı, ayakta kalmak için kim olursan ol mücadele vermek zorundasın ama yaşadığın toplum seni ötekileştiriyorsa bu kat be kat daha zor bir hal alıyor. Görünürlüğün artması için yapılabilecek bir çok şey var elbet, ancak dediğim gibi iki yüzlü toplum buna engel oluyor.

İnsanlar sizlerden korkuyor mu sence?

Korku var elbet ama temelinde bence daha çok bilmek istememek, tanımayı ve öğrenmeyi reddetmek yatıyor. Her konuda var aslında bu bizim ülkemizde. Kimse empati kurmuyor, kimse sormuyor, ne verilirse onu alıyor.

Yurtdışına biraz da bu yüzden mi taşındın peki?

Elbette bu yüzden çünkü başka bir seçenek yok. Kendimden örnek vereyim size; birkaç ay evvel Zürih'e taşındım. Ülke değiştirmek hiç öyle kolay bir şey değil! İngilizce biliyorum ama Almanca bilmiyorum henüz, bu yüzden iş bulma imkanım daha zor olduğu için ilk gittiğimde tanıdığım herkese mesajlar, e-mailler yolladım. Her işi yapabileceğimi yazdım arkadaşlarıma…

Mesela ne iş yapabilirsin yurtdışında?

Başlangıçta her şeyi yapabilirim. Bu temizlik olur, bebek bakıcılığı olur, makyaj olur, kostüm olur, styling ya da dans olur, köpek dolaştırma olur, garsonluk olur, barmenlik olur, bileğimin gücümün yettiği becerebildiğim her iş olur. Arkadaşlarıma bunları yazdım ve bir sürü geri dönüş aldım. Hayatta kalmak için yapabildiğim her işi gocunmadan yapmalıyım dedim ve çalışmaya böyle başladım ama ülkede kalsaydım bu kadar seçeneğim olmazdı.

Sence LGBTİ bireylerin fuhuş sektöründe çalışmalarının en büyük sebebi bu mu?

Tabii ki! Kim bile isteye çalışmak ister Allah aşkına fuhuş sektöründe? Burada transseksüellere kimse iş vermediği ve öncelik tanımadığı için insanların başka seçenekleri kalmıyor ve mecburen seks işçiliği yapıyorlar. Buna mecbur bırakılıyorlar. Üstelik bununla birlikte sürekli kendilerini korumaları da gerekiyor. Ölümden, tehdit ve şiddetten... Öldüklerinde bile insan olarak değer verilmiyorlar. Daha ne diyeyim!

Yurtdışında durumlar daha mı iyi?

Yurtdışında da yaşanıyor bunlar. Avrupa’da da oluyor, Uzak Doğu’da da oluyor, burada da… Her yerde oluyor ama bizim gibi bu anlamda geri kalmış ülkelerde durum daha vahim. Daha evvel belirttiğim gibi 2017 yılında teknoloji ve bilim asrında bu tür şeyleri yaşıyor olmak beni çok derinden üzüyor.

Asuman Susam: 'Cinsiyet belaydı!'

NİSAN ATAK, 32

MAĞAZA ŞEFİ. İSTANBUL’DA YAŞIYOR.

Ne zaman farklı bir bedenin içinde hapsolduğunu anlamıştın?

Yanılmıyorsam, tam olarak 12-13 yaşlarımdayken hislerimi anlamaya başlamıştım. Tabii öncesinde abilerimden farklı olduğumu da biliyordum.

Önünde engellerle dolu bir yol olacağını biliyor muydun?

İlk etapta hayatımın zorlaşacağının farkında değildim ama zamanla daha özgür hareket etmeye başladıkça insanların tavrından dolayı yaşama tutunmanın zor olacağını fark ettim. Buna ve zorluklara rağmen, normal bireyler gibi yaşayabileceğimi, onlardan farkım olmadığını ve var olduğumu insanlara göstermeye çalıştım.

Ben ve benim gibi bireylerin zararsız olduğunu ve topluma ayak uydurarak yaşamaya çalıştığımızı anlatmaya çalıştım ve sanırım bunu başardım da.

Daha evvel nasıl işler yaptın?

Hayatım boyunca hep hizmet sektöründeydim. Bursa’da dedemin bir kahvehanesi vardı, okul çıkışlarında onun yanına gider, çay kahve satardım. Mobilya sanayisinde çalıştım. Aşçılık da yaptım, garsonluk da… Şimdi ise Nişantaşı’nda ‘Coffe Bain’ isimli kafenin şefi olarak çalışıyorum.

Patronun seni hangi özelliklerin yüzünden işe aldı?

Sevgili işletmecim her zaman benim yanımda oldu ve beni destekledi. Bana inandığı için ona minnettarım. Beni işe almasında en büyük etkenin insanlarla olan iletişim yeteneğim, cana yakınlığım, hiç bitmeyen enerjim ve özgüvenim olduğunu söylemişti. İletişim yeteneğim çok kuvvetli, bugüne kadar hangi işe başvurduysam beni asla geri çevirmediler.

Nasıl kabul ettirdin kendini iş dünyasına?

Ailem her zaman yanımda oldu. Bu konuda şanslıyım. Ama elbette başlarda çok tereddüt ettim, ‘acaba ben de fuhuş yapmak zorunda bırakılır mıyım’ diye endişeler yaşadım. Ama çok şükür etrafımda hep iyi dostlar oldu. Onların da desteğiyle iş hayatına kendimi kabul ettirdim.

Arkadaşların bu anlamda hala zorluk yaşıyorlar tabii…

Maalesef. LGBTİ bireyi arkadaşlarımın, toplum dışına itildikleri için iş hayatına atılmaya cesaret edemediklerini biliyorum. Biraz cesaret edebilseler, daha girişken olsalar fuhuş sektöründen farklı kulvarlarda iş bulabileceklerini düşünüyorum ama böyle düşünmek insanların bizlere olan bakış açısını değiştirmiyor tabii.

Toplum neden bu kadar karşı sence?

Sonuç olarak ataerkil bir toplumuz, bakış açıları daha dar; o sebeple bizler topluma ayak uydurmalıyız. Belki giyim tarzına dikkat etmek gerekiyor. Frapan giyinmek dikkat çekiyor tabii. Daha göze batmayan kıyafetler tercih edilmeli belki, böylece insanların düşünceleri değişebilir. Fikirleri ancak bizler ve sizin gibi basın mensuplarının yardımları değiştirebilir.

İnsanlar sizlerden korkuyorlar mı dersin?

Transseksüel deyince insanlarda bir fuhuş algısı hakim bu yüzden iş versem müşterilerime de bu şekilde yansır mı korkusu var. Kimse böyle bir hayat yaşamayı seçmez, tercih etmez. Bu sizin çocuğunuz da olabilir, torununuz da.

Herkese normal bir yaşam şansı verilmeli. Yaşam alanı tanınmalı. Birlikte yaşayabilmeyi öğrenmeliyiz. Huzur içinde. Benden işletmecilere bir tavsiye; LGBTİ bireylerinin iletişim konusunda özel bir yetenekleri var, değerlendirin lütfen.

Etraftaki esnaftan ve müşterilerden nasıl bir tepki var?

İş yerimde, çalışma arkadaşlarım, konuklarım, hatta mahalle sakinleri ve esnaf da beni çok seviyorlar. Özellikle müdavimler her gelişlerinde mutlaka beni sorarlar. Bu benim için harika bir duygu! Başta garipseyenler veya tuhaf bakanlar oluyor ama kısa bir sohbet sonrası ve pozitif enerji alışverişinden sonra insanlar alışıyor. Patronum bana ‘kızım’ diye hitap eder, bundan nasıl karşılandığımı anlarsınız zaten.