Tekinsiz ruhlara ait tekinsiz bir evren: Hayâlî’nin Tesadüfleri

Bora Abdo’nun yeni öykü kitabı “Hayâlî’nin Tesadüfleri” İletişim Yayıncılık tarafından okurla buluştu. Bora Abdo, okura keyifli geçecek bir okuma deneyimi veya okuru mutlu edecek hikâyeler vaat etmiyor; aksine okurun kafasını karıştıracak karakterler ve rahatsız olacağı anlar ile buluşturuyor.

Abone ol

Büşra Bakan

Bora Abdo, nefret, hastalık, ölüm ve yok oluş gibi dile getirilmeye çekinilen konuları sakınmadan ele alan güçlü bir kalem. Yeni kitabı Hayâlî’nin Tesadüfleri’nde de kendine has dili ile olağan ve sıradışıyı harmanladığı karanlık ve tekinsiz bir dünya ile buluşturuyor okurunu. Her bir öykü gerçek olduğu kadar gerçeküstü. Okuduğunuz satırlardan emin olamadığınız, üzerinde hakimiyet kuramadığınız öyküler bunlar. Yoğun bir okuma gerektiren bu kısa öyküler, kendi düşsel evrenlerini sorgulattığı kadar, görmezden geldiğiniz kendi gerçekliğiniz ile yüzleşmeye de davet ediyor sizi.

TEKİNSİZLİK VE KARANLIK

Hayâlî’nin Tesadüfleri on üç kısa öyküden oluşuyor ve ilk bakışta kitabın kısalığı hemen okuyup bitebilecek, ertesi gün kitaplıktaki yerini alabilecek bir kitapmış izlenimi yaratıyor. Oysa ilk öyküyü bitirdiğiniz an anlıyorsunuz ki, kitabı o kadar kolay bırakamayacaksınız. Öykülerin gücü ve Abdo’nun kurmacasının derinliği, bu incecik kitabı hacminin çok ötesinde bir yere taşıyor. Bora Abdo size keyifli geçecek bir okuma deneyimi veya mutlu edecek hikâyeler vaat etmiyor; aksine sizi kafanızı karıştıracak karakterler ve rahatsız olacağınız anlar ile buluşturuyor. Hikâyelerin okurunu kendine çektiği nokta tam da bu: İlk bakışta tereddütle yaklaştığımız tekinsizlik ve karanlık. Bu iki kavramı kendi içimizde de barındırdığımızdan mıdır, yoksa yapay duran iyimserlik ve ışıltılardan artık sıkıldığımızdan mıdır bilinmez, ama bizi tekrar okumalara iten bu öyküleri – ve hatta kendi karanlığımızı – anlayabilmek için kitabı elimizden bırakamayışımız bir gerçek.

Öykülerin incelikle dokunmuş karmaşık yapısı kendini hemen açmıyor. Zaman ve mekân algımız asla sabit kalmıyor; ilk cümlelerde sağlam bastığımızı düşündüğümüz adımlarımız karışıyor, gerçeküstü bir yere varıyoruz. Ve vardığımız düşsel yerin gerçekliğe hem ne kadar uzak hem de ne kadar yakın olduğunu fark ettiğimizde, Abdo’nun kurmacasında ikisi arasında bir ayrım yapma çabasının ne kadar nafile olduğunu anlıyoruz. Karakterlerin sırlarını bilmiyoruz, onlara güvenemiyor, hatta kimi zaman anlayamıyoruz. Onların içinde bulundukları ruhsal karmaşa, doğada da yansımasını buluyor. Bir “ada yazarı” olan Abdo’nun öykülerinde doğa besleyici olduğu kadar tehlikeli de; soğuk, yağmur, kar, fırtına…

Hayâlî'nin Tesadüfleri, Bora Abdo, 76 syf., İletişim Yayınları, 2020.

ÖLÜM

On üç farklı öyküden oluşan kitapta, karanlığı yaratan en önemli unsur hiç şüphesiz ölüm. Kitabın ilk öyküsü “Hiçbiri”, ölümün nefret, şiddet ve “öteki” olma durumu ile birlikte ele alındığı, zaman ve mekân algımızı yerle bir eden çarpıcı bir giriş. Ferruh Bey’in kişisel geçmişi ile bir toplum geçmişinin iç içe girdiği öyküde, intikam ve şiddetin beslediği bir geçmişle hesaplaşmanın izini sürüyoruz. “Herhangi bir çocuğu öldüremezdim de kendi çocukluğumu gözümü kırpmadan katledebildim,” diye düşünen Ferruh Bey’in hikâyesinde, şiddet, ölüm ve çocukluk arasındaki belki de göz ardı etmeyi dilediğimiz bağ ile karşı karşıya kalıyoruz. “Baston” ise çocukluk ve ölüm arasındaki bu bağın bu sefer bir çocuğun gözünden, ama aynı sertlikte ele alındığı bir diğer çarpıcı öykü. Bora Abdo, ölme ve yaşama arasındaki ilişkinin yanı sıra ölmeyi arzulama ve ölememe ikiliğini de irdeliyor. Bir insanın yüzünde “ölmek isteyip de ölememesinin acı ve hazin buruşukluğunu” görebilmiş ve hatta “Ölüm nasıl kokar?” sorusuna cevabı olan bir çocuğun hikâyesi “Baston”. Yazarın, ölme ve öldürme arzularını konu edinirken bir yandan da yaşatma uğraşı içerisinde olması dilinin gücüne işaret ediyor olsa gerek. Abdo, yaşamı anlama arzusunu ölüm üzerine odaklanarak yansıtıyor adeta. Ölümü bütün duruluğu ve şiddetiyle yazan, yaşatan güçlü bir kalem. Bu ikili durumun en iyi örneklerini de, kendiyle yapılan bir röportajda belirttiği gibi, kitaba adını veren başlık altında toplanmış son üç öyküde sunuyor okuruna.

Bora Abdo, Hayâlî’nin Tesadüfleri’nde tekinsiz ruhlara ait tekinsiz bir evren yaratıyor. Biz anlamaya çabalarken öyküler bir anda bitiyor; daha uzun olmalarını diliyoruz, onların peşini bırakamayıp zihnimizde düşünmeye ve kurgulamaya devam ediyoruz adeta. Yazar, kendine has bir üslup ile kurduğu bu karmaşık evrende, karanlığı görme arzusunu sahiplenecek okuruna alışılmışın dışına çıkmayı vadediyor.