Tek şahsiyet, çok isim: Ağrı İsyanı lideri İbrahim Ağa ve adları

İbrahim Ağa halk arasında Kürtçe Biroyê Heskê Têlî olarak tanınır. Biro, İbrahim’in kısaltılmış biçimi olup Hesk babası Hasan’ın Kürtçe söyleniş biçimlerinden birisidir. Têlî ise babaannesidir.

Abone ol

Kürtçede daha ziyade Biroyê Heskê Têlî olarak bilinen İbrahim Ağa’nın ölümünün 90. yıldönümü münasebetiyle kaleme aldığım bu yazı yeni bazı bilgi kırıntıları ışığında bu Kürt şahsiyetini tanıtmayı amaçlıyor.[1] 1931 yılında İran’da Makü yöresinde öldürülen Ağrı İsyanı’nın bu efsanevi kahramanı İbrahim Ağa’nın yaşamı şimdiye kadar değişik şarkı, şiir, öykü ve romana konu olmuştur. Ağrı İsyanı komutanı İhsan Nuri Paşa’nın kaydettiği gibi İbrahim Ağa, Kürtler arasında “Bro Heski Telli” (Biroyê Heskê Têlî) adıyla tanınmıştır.[2] Kürtçe kişi adlarının başka dillere uyarlandıklarında zamanla kazandığı yeni biçimlerin bilinmesinde de yarar vardır. Özellikle aşağıda göreceğimiz gibi, aynı şahsiyete işaret etmekle birlikte bu kişilerin farklı şekillerde yazılan adları dijital ortamda yaptığımız aramalarda anahtar bir rol oynamaktadır. Bu durum tarih boyunca türetilmiş olup doğru veya yanlış bildiğimiz bütün adlar için de geçerlidir. İbrahim Ağa’nın halk arasında dolaşımda olduğu haliyle üç sözcükten oluşan “Biroyê Heskê Têlî” adı aşağıda da göreceğimiz gibi yazılı kaynaklarda çok farklı biçimlerde yazılmıştır. Kişi adları araştırmaları (antroponimi) açısından önemli bulduğum bu konuyu aşağıda İbrahim Ağa’nın (Biroyê Heskê Têlî) yaşam öyküsü ile birlikte ele alacağım. Benim asıl amacım bu şahsiyete atfedilen tüm bu adların bir listesini çıkarmak olmayıp sadece Kürt tarihinde tanınmış bir şahsiyetin adının yazılı kaynaklarda aldığı çok değişik hallere dikkat çekmektir. 

AĞRI İSYANI VE YÖRESİ LİTERATÜRÜ GELİŞİYOR

Bu yazıya kaynaklık eden kişisel bir merak da söz konusudur. Yıllardır hakkında araştırma ve yayın yaptığım Ağrı İsyanı ile isyanın liderlerinden İbrahim Ağa konusu hep ilgimi çekmiştir. Bu isyan üzerine yazdığım kitabımın bir bölümü İbrahim Ağa’ya ayrılmıştır.[3] İbrahim Ağa’nın, ilk kez 2020 yılında rastladığım bir fotoğrafının tanıtımı büyük bir ilgi ve heyecan uyandırdı çünkü şimdiye kadar herhangi bir fotoğrafına rastlanmamıştı. Bu fotoğrafta Biroyê Heskê Têlî, Kürt kaynaklarında “Zilan Beyi” takma adıyla bilinen[4] Ermeni lider Ardaşes Muradyan ile birlikte görülüyor. Son dönemde Biroyê Heskê Têlî’nin başka bir fotoğrafı da ortaya çıktı.[5] Türk basınında bu isyanın nasıl temsil edildiğini daha önceki bir çalışmamda incelemiştim.[6] İsyanın sözlü ve yazılı Kürt edebiyatına yansıması konusu da ilginçtir.[7] Ağrı İsyanı literatürü günümüzde son yıllarda giderek bir zenginlik kazanmaktadır. Metin Yüksel’in Ağrı İsyanı’nın diğer bir kahramanı olan Ferzende’nin eşi Besra hakkındaki araştırması[8] ile Kumru Toktamış’ın isyanın lideri İhsan Nuri Paşa’nın eşi Yaşar Hanım’a ilişkin yazısı[9] okumaya değerdir. Ayrıca M. Selin Bölme[10], Nevcihan Özbilge[11] ve Ömer Delikaya’nın[12] inceleme ve araştırmaları da Ağrı bibliyografyasına büyük bir katkıda bulunuyor. 

İBRAHİM AĞA (1877-1931)

1877 yılında Doğubayazıt’a bağlı Çiftlik Köyü’nde dünyaya gelen Celali aşiretinden olan İbrahim Ağa’nın yakın akrabaları; aile büyükleri Bışar Ağa’ya atfen “Mala Bışo” olarak tanınır.[13] Babasının adı Hasan, annesinin adı Fatma’dır. İbrahim Ağa’nın nüfus kayıt örneğinde resmi olarak dokuz oğlu ve iki kızı olduğu görülüyor. Bu kayda göre, eşlerinin adı Rabia, Hamide ve Hazal’dır. Soyadı kanunun çıkmasıyla ailenin bir kesimi Çakdin (Çokdin) soyadını almıştır. Ne bu soyadının anlamı ne de bu soyadının neden ve nasıl alındığının hikayesini şu anda bilemiyoruz.[14] Ağrı İsyanı sonrası İran’a geçen İbrahim Ağa mücadelesini burada sürdürür. Yaklaşık bir yıl geçtikten sonra 25 Temmuz 1931 günü Makü yöresinde çıkan bir çatışmada, 54 yaşında, İran askerlerince öldürülür. Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi olan Hüsrev Gerede bu konuda şu açıklamada bulunur: 

...Bu sıralarda idi, bir gün saraydan Teymurtaş  telefon ederek acele bir iş için görüşmek istediğini söylemişti. Saraydaki sık sık uğradığım odasına gittim. Önünde (50.000) mikyaslı mükemmel bir Rus haritasını göstererek Aybey dağları şarkında İran topraklarında bir tepedeki Kürt şakilerinden Bruhasso’yu (50 ila 100) kişilik avanesiyle tamamen sardıklarını, fakat alay kumandanı Kelb-i Ali’nin şehit düştüğünü, Kürdlerin muannidane müdafaya devam eylediklerini, tarafımızdan süratle yardım edilmesini rica etti. Tabii derhal Aybey dağlarındaki kıtalarımızdan ufak bir müfreze gönderilerek, Bruhasso hailesi de ortadan kaldırılmıştı.[15]

Burada “Bruhasso” olarak anılan İbrahim Ağa’nın öldürülmesi Kürtleri yürekten yaralar. Kürt şairi Cegerxwîn bir şiirinde İbrahim Ağa’ya seslenir: “Kalk ayağa Heso Têlî Bîrahîm Beg/Görün Ağrı yaylalarında."[16] Osman Sebrî de bir öyküsünde onu Birho olarak adlandırır: “Kalk, kalk ayağa Birho, kalk/Niçin bıraktın Ağrı’yı harabe halde” [17] Her iki şair ve yazarın bu adlandırmaları ilginçtir. Cegerxwîn, Biro yerine Bîrahîm adını kullanmış ve ayrıca Heskê Têlî’nin sonuna getirmiştir. Osman Sebrî ise Biro’nun yerine Birho adını ilk kez kullanır. İbrahim Ağa’nın yaşamı, yazar Yılmaz Çamlıbel tarafından ilk kez Kürtçe yazılan Biro adlı bir romanın konusu haline getirilir. İbrahim Ağa’nın adı böylece sadece Biro olarak kitabın kapağında yer almıştır.[18] Ölümü Kürt halk şarkılarına da yansır ve hakkında ağıtlar yakılır. Biro Hesikê Têlî olarak bilinen ağıtın bir yerinde dengbêj, İbrahim Ağa’nın eşi Rabia Hanım’a ve onun annesi Kudret’e seslenir. Şarkıda Makü yöresinde çıkan çatışmada öldürülen İbrahim Ağa ve kardeşi Eyüp’ün yaz güneşinde ortalıkta kalan cenazelerine bir an önce ulaşılması istenir. Şarkıda geçen yatak (nivîn) sözcüğü burada ebedi olarak rahat edebileceği bir mekan ve şefkat duygusunu dile getirir: 

Zavallı Kudret, zavallı Rabia, İbrahim ve Eyüb Ağa’yı yatağa koyacak kimse yok

Acem kanunu zalim bir kanun, cenazeler İran’da Kişmiştepe’de yaz güneşi önünde

Bu yüce insanları yatağa koyacak kimse yok.[19]

İran sınırları içinde bulunan Makü şehri Doğubayazıt’a en yakın İran şehri olarak kabul edilir. Kürtlere yapılan yardımlardan büyük bir kısmı Makü üzerinden isyan bölgesine ulaştırılır. Nitekim zamanında Cumhuriyet Gazetesi'nde şu haber-yorum bunu göstermektedir: “Makü fırınları Ağrı çetelerinin elinde idi."[20] Ölümünden günümüze kadar kendisine yakıştırılan veya kendine verilen bazı adlar onun zamanla nasıl bu yüzyıl boyunca efsaneleştiği de gösteriyor.

İBRAHİM AĞA'NIN ADI VE KÜRTÇEDEKİ YAZILIŞLARI ÜZERİNE

İbrahim Ağa halk arasında Kürtçe daha ziyade Biroyê Heskê Têlî olarak tanınır. Biro, İbrahim’in kısaltılmış biçimi[21] olup Hesk babası Hasan’ın Kürtçe söyleniş biçimlerinden birisidir. Têlî ise Hasan’ın annesi yani İbrahim Ağa’nın babaannesidir. Her ne kadar bazı kaynaklarda annesi olarak gösterilmekteyse de bu yanlıştır. Zaten “…Heskê Têlî” ifadesinden de Têlî’nin Hesk’in annesi olduğu kolayca anlaşılıyor. Biroyê Heskê Têlî adı Türkçeye tam olarak şöyle çevrilebilir: “Telli Oğlu Hasan Oğlu İbrahim”. İbrahim’in babası Hasan’ın, annesi Telli[22] ile anılması bazı araştırmacılara göre Kürtlerin kadına verdiği değerin bir işareti olarak yorumlanmaktadır. Kürt yazarı Erebê Şemo 26 Ekim 1930 tarihinde Erivan’da çıkan Riya Teze gazetesinin ikinci sayısında yayımlanan “Daşnaklar, İngilizler ve Kürdistan” adlı yazısında o yıllarda baş gösteren Ağrı İsyanı’na önderlik eden kişileri sıralarken İbrahim Ağa’dan “Hesoyê Bro Têlyê” olarak söz eder. Erebê Şemo burada yanlış bir biçimde “Heso’yu Bro’nun oğlu” olarak göstermiş ama İbrahim Ağa’nın babaannesinin Kürtçe adını doğru biçimde kullanmıştır.[23] Riya Teze gazetesi Ağrı Dağı İsyanı’nın tam da kızıştığı ve sonuna yaklaştığı bir sırada yayın yaşamına başlar. Bu yüzden gazetenin ilk sayılarında bu tür haberlerin sık sık çıktığı görülür.

AVRUPA DİLLERİNDE

Haberdar olduğum bazı Avrupalı kaynaklarda da İbrahim Ağa’nın adı farklı yazılır. Tam da İbrahim Ağa’nın vefatı sırasında yani 1931 yılında İngiliz gazetecisi Rosita Forbes yayımlanan gezi notlarında İbrahim Ağa, “Ağrı Dağı’nın Kahramanı” (“the hero of Mount Ararat”) olarak tanımlanır. Forbes büyük bir hayranlıkla İbrahim Ağa’nın çarpışmalarda güçlük çekmeden aynı anda üç cephede savaşabildiğini aktarır.[24] İngiliz gazetecisinin bu sözleri İbrahim Ağa’nın anısını yaşatmak için adeta ölümünün hemen akabinde kaleme alınan bir nekrologa (ölüm ilanı) dönüşür. Yazar, İbrahim Ağa’nın Kürtçe adını “Ibrahim Agha Huskê Tella” olarak verir.[25] Bir diğer örnekse 1930’larda Finlandiya’da İsveççe çıkan bir gazetede Ağrı İsyanı’na ilişkin bir yazıdan dikkatimi çekmektedir. Bu kaynakta, “tanınmış Kürt lideri Hassan Telli” olarak tanıtılan İbrahim Ağa’nın Atatürk’ün düşmanı olduğu ve beş yıl önce patlak veren Şeyh Said İsyanı’nda belli bir rol üstlendiği belirtilir.[26] Tiflis’te yayımlanan bir gazetede de “Bor Haso Öldü Mü?” (Biroyê Heskê Têlî) haberine rastlıyoruz.[27] Avrupa dillerinde yayımlanan bazı Kürt kaynaklarında ise İbrahim Ağa’nın Kürtçe adına sadık kalınır. Örneğin, 1930 yılında Hoybûn tarafından Fransızca yayımlanan kaynakta İbrahim Ağa’dan bir yerde “Ibrahim Pacha Haski Tello”, başka bir yerde “Haski Zade İbrahim” olarak söz edilir.[28] İhsan Nuri Paşa’ya göre Paşa ünvanı İbrahim Ağa’ya Hoybûn Örgütü tarafından verilmiştir.

İBRAHİM AĞA TÜRK BASININDA

İbrahim Ağa’nın öldürüldüğüne dair bir haber

(Milliyet, 5/12/1931)

Aşağıda Türk basını üzerinden bu Kürt şahsiyetinin adının nasıl değişik yazıldığını örneklerle gösterirken, referans olarak gösterdiğim gazetelerde rastladığım ilginç kısa biyografik bilgileri de sunacağım. Türk Basınında İbrahim Ağa adlı bu bölüm böyle ikili bir işlev görmektedir. İbrahim Ağa’nın üç sözcükten oluşan Kürtçe adı yukarıda değindiğimiz gibi basında sorunlu olmaya devam etmiş, her haberde bu ad çoğu kez değişik yazılmıştır. Örneğin, Vakit gazetesinde yayımlanan bir yazıda İbrahim Ağa şöyle tanıtılır: ‘Verilen malumata göre Ağrı Dağında bulunan eşkıyanın başında kendisine müstakil Kürdistan cümhur reisi namını veren Boro Haso Telli Paşa (!) vardır. Boro babasının ve anasının isimlerini kullanmaktadır. Boro Haso (Hasan) babasının ve Telli anasının adıdır.”[29] Bir başka haber: “Dağda Buro Hosuteli, Ferzendi, İhsan Nuriden mada Şeyh Abdülkadir vardır.”[30] Bazı basın organları Kürt liderlerini itibarsızlaştırmak için büyük çaba harcar, haklarında uydurma veya asılsız öyküler anlatılır: “Şeyh Sait İsyanı bastırıldığı zaman Ağrı dağına iltica eden maruf bir sergerde vardır... Haseki Telli namındaki bu herif zamanında ‘Eşek hırsızı’ ismile de maruftur. Eşek hırsızı da avanesiyle birlikte kaçmağa muvaffak olmuştur.”[31] Birkaç haber de propaganda amaçlıdır, bu tür haberler de İbrahim Ağa’nın yaralandığı, öldüğü veya İran tarafına kaçtığına ilişkindir. Örneğin, o dönem çıkan Milliyet gazetesinde Karaburun yöresindeki bir çatışmada yaralananlar arasında İbrahim Ağa ve bir oğlunun olduğu belirtilir: “Ağrı’da Karaburun müsademisinde elebaşlarından Bro’nun ve oğlu Davudun yaralandığı ve yeğeni Yado’nun öldüğü anlaşılmıştır.”[32] Bir başka haberde de isyanın öncü kadrosu arasında bulunan İbrahim Ağa ve İhsan Nuri Paşa’nın öldürüldüğü belirtilir: “Ağrı Dağının azılı şerirlerinden ve sergerdelerinden Bro Hasso Telli ile zabitlikten matrut Bitlisli İhsan’ın da bu şakiler içinde olduğu öğrenilmiştir.”[33] Akşam gazetesinin hususi muhabiri Esat Mahmut’un bildirdiği bir haberde İbrahim Ağa “Meşhur Hasake Telli” olarak tanımlanır: “Diğer taraftan asilerin Şeyh Sait vakası esnasında firar eden meşhur Hasake Telli ile bazı firari mütegallibe tarafından mütemadiyen tahrik ve idare edildikleri anlaşılıyor.”[34] Bir gazete, İbrahim Ağa’nın İran’a geçtiğini yazar: “Ağrı harekatının maiyetlerini ateş altında bırakarak İrana kaçan kahramanlar şunlardır: Bro Haso Telli: Birinci Ağrı Mıntıkası valisi...”[35] İbrahim Ağa’nın İran’daki akıbeti ve Makü yöresinde öldürülmesi konusunda incelediğim Türkçe gazetelerde sadece bir habere rastladım: “…Bro Hasso Derbent meviinde sıkıştırılmıştır. Burada bir müsademe olmuş, Bro Hasso ile kardeşi Eyüp maktul düşmüşlerdir.”[36] Ağrı İsyanı sırasında tutuklandıktan sonra Adana’ya getirilip yargılanan Kürtleri ele alan iki sütunluk bir haberin ikinci sütununda İbrahim Ağa’nın öldürülmesi ayrıntılarıyla anlatılır. İbrahim Ağa yukarıda sıralanan alıntılarda görüldüğü gibi, Türk basınında sürekli negatif ve küçük düşürücü lakap ve ifadelerle birlikte anılır: asi, elebaşı, eşkiya, haydut, şaki, sergerde, şerir... Özellikle o yıllarda değişik gazetelerde çıkan Ağrı İsyanı konulu bir dizi karikatürde de benzer saldırgan haber ve yorumlar bulunmaktadır.[37] İbrahim Ağa’nın üç sözcükten oluşan adı Biroyê Heskê Têlî yukarıdaki gazete alıntılarında da görüldüğü gibi çok değişik biçimlerde kaydedilmiştir. Bazen birinci ve ikinci sözcük, bazen de ikinci ve üçüncü sözcük birlikte yazılmış, bazen de bir sözcük dışarda bırakılarak İbrahim Ağa’nın adı sadece iki sözcük ile ifade edilmiştir. En komiği de bazen bu her üç sözcükten birisine ayrıca bir harfin eklenmesi veya sözcükten bir harfin eksildiği durumlardır. 

NİÇİN ÖNEMLİ?

İbrahim Ağa’nın Kürtçe adı Biroyê Heskê Têlî’nin Kürtçedeki farklı karşılıkları bir ad çeşitliliği doğurmuştur. Örneğin, Hasan’ın Hes, Hesk veya Heso varyantları gibi, bu durum Biro ve Telli sözcükleri için de geçerli olmuştur. Yukarıda değindiğimiz gibi İbrahim Ağa’nın efsane haline getirilen kişiliği de Kürt edebiyatında yüceltilerek daha farklı adlarla anılmasına yol açmıştır. İbrahim Ağa’nın Kürtçe adını oluşturan üç sözcük: Biroyê Heskê Têlî yukarıda değindiğimiz gibi başka dillere ve Türkçeye uyarlandığı esnada bazı “düzeltmelere” uğramış olup daha sonraları bunların bir şekilde yazılı kaynaklara aktarılıp kayıtlara geçtiğini görüyoruz. Okuyucu, “türetilmiş bu farklı adların ne önemi vardır?” diye sorabilir. Bence vardır. Çünkü günümüz dünyasında parmaklarımız harıl harıl arama motorlarının devasa büyüklükteki hafızalarını yoklarken neyi aradığımızı bilmek zorundayız. İbrahim Ağa örneğinde olduğu gibi, sadece İbrahim Ağa sözcükleriyle yapılan bir arama tam isabetli sonuçlar vermeyebilir. Ama yukarıda onun hakkında sunduğumuz diğer türetilmiş adlar ile yapılan incelikli bir arama daha yararlı olabilir çünkü kaynaklardaki yazılı bilgiler dijital hale getirilirken maalesef farklı veya yanlış biçimleriyle de kaydedilmektedir. Böylece Kürtçe ad, soyad, lakap ve ünvanların, Kürtçe ve Türkçenin yanı sıra Avrupa dillerinde de hem yazılı hem dijital medya ortamına hangi yazılış biçimiyle aktarıldığı meselesi, bu ortamlarda araştırma yapanların dikkat etmesi gereken önemli bir husus olarak karşımıza çıkıyor.

Torunları tarafından İbrahim Ağa adına köyü Çiftlik’te yapılan ortaokul

SONUÇ

Ağrı İsyanı’nın efsaneleşen lideri İbrahim Ağa’nın 90. ölüm yıldönümü nedeniyle kaleme aldığım bu inceleme umarım ilerde yazılacak İbrahim Ağa biyografisine katkıda bulunur. İbrahim Ağa’nın yazılı iyi bir biyografisinin olduğu maalesef söylenemez. Yukarıda değindiğimiz adlarıyla “isim yapmış” ün kazanmış Kürt lideri İbrahim Ağa özellikle Serhat Kürtleri arasında ve gönlünde taht kurmuş birisi olarak tanınmıştır. Torunları dedelerinin anısını yaşatmak amacıyla 2013 yılında köylerinde kendi olanaklarıyla “Çiftlik İbrahim Ağa Ortaokulu” adlı 12 derslik iki katlı bir okul yaptırırlar. Torunlarının bu tür hayırsever çalışmaları Doğubayazıt şehir merkezinde de devam etmiştir.

[1] Bu metni dikkatli bir biçimde okuyup inceleyen Metin Yüksel ve Naile Aras’a çok teşekkür ederim.

[2] İhsan Nuri Paşa, Ağrı Dağı İsyanı, Med Yayınları, 1992, s. 19.

[3] Rohat Alakom, Hoybûn Örgütü ve Ağrı Ayaklanması, Avesta, 2011, s. 123-129.

[4] Rohat Alakom, “Çok Şey Anlatan Fotoğraf: Biroyê Heskê Têlî”, Independent Türkçe, 16/2/2020.

[5] İbrahim Ağa’nın kardeşi Eyüp Ağa’nın yaşlanmış olan kızı Zeynep’in bir video kaydında Ağrı İsyanı’na katılan bir grup Kürt savaşçısını gösteren bir grup fotoğrafında yer alan kişilerden birisinin İbrahim Ağa olduğu belirtilir. Bu fotoğraf ilk kez Hoybûn Örgütü’nün 1930 yılında yayımladığı bir kitapta yer almaktadır: Bletch Chirguh, Question Kurde, 1930, s.35.  Bletch Chirguh, Kürt Sorunu, çev. Nihat Nuyan, Avesta, 2009, s.69.

[6] Rohat Alakom, Bir Türk Subayının Ağrı Dağı İsyanı Anıları, Avesta, 2011.

[7] Rohat Alakom, “Berhemeke Edebî Derbarê Serhildana Agiriyê de”, Nûbihar, No: 149 (2019). 1960’lı yıllarda Sovyetler’de eğitim amacıyla giden Güney Kürdistanlı Kawus Kaftan bu sırada yazdığı “Ama Ben Kürdüm” adlı öyküde Ağrı İsyanı’na yakından tanıklık eden birisinin başından geçenleri ve Kürtlere bakış açısını anlatıyor.

[8] Metin Yüksel, “Li Ser Sînorên Netewe-dewletên Tirk û Îranê: Serpêhatiya Ferzende û Besrayê”, Zarema, No: 8 (2016). Metin Yüksel bu yazıda Ağrı İsyanı’na katılmış diğer ünlü bir Kürt lideri olan Ferzende ve eşi Besra’nın İran ve Türkiye’deki öykülerini ele alıyor.

[9] Kumru Toktamış, “Yaşar Hanım’ın Anıları”, Kürt Tarihi, No: 37 (2019).

[10] M. Selin Bölme, Hoybun Örgütü: Kürt Milliyetçiliğinde Yeni Bir Evre, International Journal of Kurdish Studies, nr 2/2015.

[11] Nevcihan Özbilge, Çekirgeler,  Kürtler  ve  Devlet:  Erken  Cumhuriyet  Dönemine Yeniden Bakmak, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2020.

[12] Ömer Delikaya, Venavandina cihûwaran li Komara Tirkiyeyê: Mînaka Agiriyê, Bingöl Ünv. Yaşayan Diller Enst. Bingöl 2021. “Türkiye Cumhuriyeti’nde Yeradlarının Değiştirilmesi: Ağrı Örneği” konusunda Kürtçe hazırlanan bir doktora tezi.

[13] Bu adın kuşaktan kuşağa aktarıldığı görülüyor (Torunu Bışar’ın sözlü anlatımından).

[14] İbrahim Ağa’nın bahsi geçen nüfus kayıt örneğini bana gönderen torunu Bişar Çokdin’e çok teşekkür ederim.

[15] Hüsrev Gerede, Siyasi Hatıralarım, 1952, s.153.

[16] Cegerxwîn, “Şehnama Şehîdan”, Hawar, No: 19 (1933).

[17] Osman Sebri, “Şîna Jinekê-Li ser gora Birho”, Ronahî, No: 21 (1943).

[18] Yılmaz Çamlıbel, Biro-Romana Serhildana Agiriyê, Weşanên Deng, 2010.

[19] Mehmet Gültekin, Zargotina Kurdên Serhedê, 2013, Avesta, s. 323. “...Qudretê qişikê, Rabayê rebenê, kes tunîne cinazê Birahîm Axa, Eyîb Axa têxe nav nivînê / Qanûna Ecema qanûneke çep e, cinazê wan li Îranê li Kişmîştepe li ber tava havînê / Kes tune van maqûla têxe nav nivînê”.

[20] “Taşnaklar-Hoybun. Eşkiya Mahvedildi”, Cumhuriyet, 14/7/1930.

[21] Bazı Kürt bölgelerinde İbrahim’in kısaltılmışı Îbo biçiminde söylenir.

[22] Bazı yörelerde Telli’ye Kürtçe Têlo da denilir.

[23] Ereb Şamilov, “Daşnak, İnglis û Kurdistan”, Riya Teze, 26/10/1930.

[24] Rosita Forbes, Kvinnor som kallas vilda, Stockholm, 1934, s.105-124. İngilizcesi: Rosita Forbes, Conflict: Angora to Afghanistan, Cassell, 1931.

[25] Rosita Forbes, Kvinnor som kallas vildas, 1933, s.118.

[26] Kurder upproret, Åbo Underrättelser, 29/7/1930.

[27] Zarya Vastoka, 21/9/1931.

[28] Bletch Chirguh, Question Kurde, 1930, s. 35, 45.

[29] “Türkiye-İran. Yeni Hudut Çizilirken”, Vakit, 22/7/1930.

[30]  “Salih Paşa Tenkil Sahasına Hareket Etti”, Milliyet, 17/7/1930.

[31] “Taşnaklar-Hoybun. Eşkiya Mahvedildi”, Cumhuriyet, 14/7/1930.

[32] “Bayazıt”, Akşam, 17/7/1930.

[33] “Ağrı Eteklerinde Vukubulan Kanlı Müsademe Tafsilatı”, Milliyet, 16/8/1930.

[34] “Şarkta Tenkil Hareketi Bitti”, Akşam, 14/7/1930.

[35] “Orada Yalnız Kürtler Kalmıştı”, Milliyet, 26/1/1931.

[36] “Ağrı Şakilerinden 93 Kişi Daha Adana’da!”, Milliyet, 5/12/1931.

[37] Rohat Alakom, “Di medya tirkî de karîkaturîzekirina Serhildana 1930”yî, Çira, No: 14 (1998), s. 78-92.