Tarihin doğru tarafında durmak

Rusya’nın nükleer tehdidine rağmen tarihin çarkları geri çevrilemeyecek. Putin istediğini elde edemeyecek. Putin’in yanlış hesabı Ukrayna halkından geri döndü bile.

Abone ol

RUSYA AĞIR İNSANLIK SUÇLARI İŞLİYOR

Lafı eğip bükmeden son söylenmesi gerekeni baştan söyleyelim: Rusya Ukrayna’ya haksız bir saldırı başlatmakla, uluslararası hukukta yer alan saldırı suçunu işlemiştir. Kameraların önünde evler ve meskun alanlar vuruluyor, sivil kayıplar artıyor, binlerce masum insan evlerinden, işlerinden, okullarından edilerek mülteci konumuna getiriliyor. Bunlar da insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına girer. Putin dünya halklarının gözünde eli kanlı bir diktatör olarak giderek küçülürken, ülkesinin bağımsızlığı için örnek bir mücadele veren Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky’nin uluslararası saygınlığı artıyor. Ukrayna halkına da Rus halkına da yazık ediliyor.

Rusya yanlısı cılız bir koro dışında, Putin liderliğindeki Rusya’nın suçlu konumda olduğu konusunda dünya kamuoyu hemfikir. Bu koronun içinde suç ortağı Belarus, İran, Suriye, Venezuela, Nikaragua gibi ülkelerin liderleri var. Çin lideri Xi Jinping bile ilk günlerden sonra Rusya’ya beklediği kadar destek vermedi. Maalesef bizde de aykırı sesler çıkıyor. Mazlumdan yana yer alması beklenenler dahi, Rusya’yı mazur gösterme yarışında. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bunları yazdığım için “Amerika da Irak’ta aynı şeyleri yapmadı mı?”, “ saldırgan NATO’nun mu yanındasın” şeklindeki basma-kalıp soru ve suçlamaları duyar gibiyim. Bu konuya yazımın ilerleyen bölümlerinde geri döneceğim. Ama önce hukuk.

ULUSLARARASI HUKUK

Uluslararası toplum uzun süredir savaş, insanlığa karşı suçlar ve insani hukukla ilgili mevzuat ve kurumları oluşturuyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Nazi savaş suçluları Nürnberg Mahkemeleri’nde yargılandı ve cezalandırıldı. Bu mahkemelerden sonra BM tarafından Uluslararası Soykırım Sözleşmesi kabul edildi. Geçen yıl, 24 Nisan vesilesiyle Gazete Duvar’da bu konuda bir dizi yazı yazdım. İsteyen oradan soykırım hukukunun oluşması, kapsamı ve günümüzdeki uygulaması hakkında özet bilgi edinebilir.

İnsanlığa karşı işlenen suçların ve savaş suçlarının yargılanması için Bosna Savaşı’nın da etkisiyle 2002 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kuruldu. Lahey’de bulunan bu mahkemenin kurucu belgesi Roma Statüsü’ne göre, görev alanına dört tür suç giriyor: İnsanlığa karşı suçlar, savaş suçları, soykırım ve saldırı suçları. Saldırı suçu Roma Statüsü’ne 2018 yılında dahil edildi. UCM kuruluşundan beri Liberya, Sierra Leone ve Fildişi Sahili gibi ülkelerde savaş ve insanlık suçları işleyen bazı Afrika liderlerini yargıladı ve cezalandırdı. Sırada AKP’nin çok sevdiği savaş suçlusu Sudan’ın eski lideri El Beşir vardı. El Beşir Sudan’daki karşı darbe sayesinde Lahey’e gönderilmekten son anda kurtulmuş görünüyor. Ancak tarihin tekerleği ileriye dönüyor. Savaş suçluları bugün olmasa da yarın mutlaka yargılanacak.

UCM dışında soykırım ve savaş suçları için yakın geçmişte özel mahkemeler de kuruldu. Bunların en önemlileri Srebrenitsa katliamı için soykırım kararını veren Eski Yugoslavya Ceza Mahkemesi (EYCM). Bu mahkemede Bosna Savaşı’nın suçluları Slobodan Miloseviç, Ratko Mladic, Radovan Karadziç de yargılandılar. Miloseviç yargılama esnasında öldüğü için ceza almaktan kurtuldu ama diğer ikisi işledikleri suçlardan dolayı ağır cezalara çarptırıldılar. Rwanda soykırımıyla ilgili olarak kurulan özel bir mahkeme bazı yerel yöneticileri çeşitli cezalara çarptırdı. Bu çok özet bilgilerden de anlaşılacağı gibi savaş, insanlık ve soykırım suçu gibi ağır suçlar işleyenler hakkında uluslararası toplumun eli kolu bağlı değil. Bu konuda mevzuat, teamül ve kurumlar yavaş yavaş oluşuyor. Diktatörlere duyurulur.

PUTİN VE RUSYA YÖNETİCİLERİ YARGILANABİLİR Mİ?

Ukrayna, Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) Rusya hakkında soykırım suçundan dolayı başvuruda bulunduğunu açıkladı. Soykırım iddiaları için sözleşme uyarınca özel mahkemeler kurmak gerekiyor. Dolayısıyla devletler arası anlaşmazlıklara bakan UAD soykırım şikayeti için doğru merci değil. Kaldı ki UAD’ye başvurmak için iki tarafın davanın kapsamı konusunda anlaşması ve mahkemenin yetkisini tanıması gerekiyor. Türkiye ve Yunanistan arasında Ege sorunları konusunda, kabaca bu nedenle mahkemeye bir türlü başvurulamıyor.

Ukrayna konusunda soykırım iddiasında bulunmak en azından bu aşamada kanaatimce mümkün değil. Ancak yazının başında da belirttiğim gibi, Rusya Ukrayna’ya karşı haksız bir saldırı başlatmakla UCM’nin Roma Statüsü’nde yer alan saldırı suçunu açık seçik işledi. Rusya’nın sivil hedeflere yönelik şiddetli saldırılarında savaş ve insanlık suçları işlediğinden de kuşku duymuyorum. Bu yüzden Ukrayna işgali UAD’nin alanına değil ama yine Lahey’de bulunan UCM’nin alanına bal gibi girer.

Basında çıkan haberlere bakılırsa UCM’nin savcısı Karim Khan Ukrayna’daki durumu insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve soykırım suçları bakımından 2014 yılından bu yana yakından takip ettiğini, bu kez Ukrayna’da bir saldırı suçu işlenip işlenmediğini de inceleyeceğini açıklamış. Bu açıklama iki yönden önemli. Birincisi Rusya, Ukrayna’ya saldırısının gerekçelerinden biri olarak, neo-Nazi grupların Donbas bölgesinde soykırım suçu işlediği iddiasını öne sürüyordu. Bizim yerli Putinci korodaki bazılarının da dillendirdiği bu iddia demek ki uluslararası yargı tarafından uzun süredir izleniyormuş. Ancak dava açmak için sekiz yıldır bu konuda yeterli kanıt bulunamadığı anlaşılıyor. Bu arada uluslararası mahkeme tarafından kanıtlanmış Srebrenitsa soykırımının Rusya tarafından tanınmadığını da ironik bir durum olarak hatırda tutmak lazım.

UCM savcısı K. Khan’ın saldırı suçunu da Ukrayna bağlamında izlediği konular arasına alması Kremlin yönetimini telaşlandırmış olabilir. Roma Statüsü’ne göre devletler veya ülkeler hakkında değil, suç emrini veren ülke yöneticileri (şahıslar) hakkında dava açılabiliyor. Savcının Putin, Medvedev, Lavrov, Şoygun, Gerasimov gibi Rus liderler hakkında iddianame hazırlaması halinde bu, işbaşındaki yöneticiler aleyhindeki ilk iddianame olmayacak. Bu şeref El Beşir’e ait. Hakkındaki iddianame kabul edilmesine rağmen El Beşir henüz mahkemeye getirilemediği için dava açılamadı.

Ancak, Putin ve suç ortakları hakkında iddianame hazırlanırsa, bu bir büyük devletin lideri hakkında hazırlanan ilk iddianame olacağı için, diğerleriyle kıyaslanamayacak önemde bir örnek teşkil edecek. Putin siyasi koşullar el vermediği için tutuklanıp yargılanamasa dahi, iddianamenin hazırlanması halinde bundan sonra saldırganlar bir değil, bin kere düşünmek zorunda kalacaklar. Umarım bir gün bunu da görürüz.

UKRAYNA HALKI DİRENİYOR, PUTİN HESAP HATASI YAPTI, NÜKLEER TEHLİKE KAPIDA

Gazete Duvar’da Rus işgalinin başlamasından hemen sonra çıkan yazımda, bundan sonra başta Ukrayna ve Rus halkları olmak üzere herkesi karanlık senaryoların beklediğini, Ukrayna’da ne olacağının ise bu ülkenin silahlı kuvvetlerinin ve halkının göstereceği direnişe bağlı olacağını belirtmiştim.

Ukrayna silahlı kuvvetleri ve halkı üstün Rus askeri gücüne karşı direnerek rüştünü ispatladı. Putin açık bir hesap hatası yaptı. Ukrayna diye bir ülkenin ve halkın olmadığını iddia ediyordu. Ukrayna’ya giren Rus kuvvetleri güya kısa sürede Ukrayna’yı teslim alacak, Kiev’deki neo-Nazi destekli “Sorosçu” yönetim devrilecekti. Bunların hiçbiri olmadı. Rusya bundan sonra Ukrayna’da bir “Pirus zaferi” bile kazanamaz. Bu savaşın mağlubu, savaş alında galip çıksa dahi artık Rusya’dır.

RUSYA HEM AB’Yİ HEM NATO’YU KENDİ KARŞISINDA BİRLEŞTİRDİ

Yaptırımlar çığ gibi Rusya’nın başına yağarken Almanya’da pasifist eğilimli partilerden oluşan sosyal demokrat-liberal-yeşiller koalisyon hükümeti hiç beklenmedik şekilde savunma bütçesini 100 milyar euro arttırmaya karar verdi. Tarafsız Finlandiya, uluslararası tehdit karşısında NATO’ya üye olmayı tartışıyor. Ordusu olmayan AB Ukrayna’ya askeri yardım kararı aldı. Bunlar Putin’in hiç beklemediği tepkilerin sadece birkaçı. Son bir haftadır sadece doğuda değil batıda da bir şeyler oluyor. Gelişmelerin neye evrileceğini hep beraber göreceğiz.
Putin, NATO ve AB içindeki çatlakları büyüteceğini düşünürken bu örgütlerin kenetlenmesine sebep oldu ve hiç de hesapta olmayan bir birleşik tepki ile karşılaştı. Putin’in cevabı bu kez nükleer silahlarını teyakkuz durumuna geçirerek batıyı tehdit etmek oldu. Kendi halkından da tepki gören ve muhalefete karşı baskıyı iyice artıran Putin, içine girdiği psikolojide Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’la aynı konuma gelmiş olabilir.

Bu nedenle, Putin’in nükleer kartı göstermiş olması boş bir tehdit olarak algılanmamalı. Putin türü otoriter liderlerin köşeye sıkışınca ne yapacakları belli olmaz. Bu satırları yazarken Lavrov’dan da nükleer üçüncü dünya savaşı tehdidi geldi. Daha önce de belirttiğim gibi dünyayı çok karanlık günler bekliyor.

TARİHİN DOĞRU TARAFINDA DURMAK GEREKİYOR

Dünya Rusya’nın saldırganlığına karşı birleşmişken bizde NATO ve Amerikan aleyhtarlığının tavan yapması ve Rusya’nın mazur gösterilmeye çalışılması çok üzücü bir durum.

Birçok İslamcı, ulusalcı-sol üniversite hocası, emekli asker ve her konunun uzmanı gazeteci Rusya’nın argümanlarını kullanarak, NATO’nun doğuya doğru genişlemekle Rusya’nın güvenliğini ihlal ettiğini, Zelensky’nin Rusya’yı tahrik ettiğini iddia ediyor. Bizim koronun Çin lideri Xi Jinping (başlangıçta) ve İran’ın ruhani lideri Ayetullah Hamaney ile aynı çizgide buluşmuş olması ibretlik bir durum.

Putin’in derdi tüm yetersizlik ve hatalarına rağmen NATO’nun ve AB’nin Avrupa’da bayraktarlığını yaptığı demokrasi ve özgürlüklerin yanı başından uzaklaştırılmasıdır. Putin bu değerlerin Rus halkına da bulaşacağından, kendi otoriter rejiminin sona ereceğinden korkuyor. Aynı korku İran’da ve Çin’de de var.

Putin sadece eski SSCB coğrafyasında yeni bir Rus Çarlığı yaratmak istemiyor, Doğu Avrupa’da Yalta düzenini yeniden geri getirmek de istiyor. Ukrayna’ya müzakere masasında tebliğ edilen Rusya’nın talepleri bağımsız ve egemen bir Ukrayna’nın haritadan silinmesi anlamına gelir. Bunları ne Ukrayna kabul eder, ne de batı içine sindirebilir.

Rusya’nın nükleer tehdidine rağmen tarihin çarkları geri çevrilemeyecek. Putin istediğini elde edemeyecek. Putin’in yanlış hesabı Ukrayna halkından geri döndü bile.

Naçizane çağrım, zalimden değil, mazlumdan ve özgürlüklerden yana olmak ve tarihin doğru tarafında durmaktır.

*Emekli Büyükelçi