Sur Belediyesi meclis üyeleri dava açmaya hazırlanıyor

Sur Belediyesi’nin HDP’li Meclis üyeleri, işlerini yapmalarının engellendiği gerekçesiyle dava açmaya hazırlanıyor. Sur Belediyesi’ne atanan kayyım meclis toplantılarını iptal etmiş, HDP’li 6 meclis üyesi ise İçişleri Bakanlığı tarafından haklarındaki soruşturmalar gerekçe gösterilerek Meclis Üyesi görevinden uzaklaştırılmıştı.

Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır’ın Sur ilçesi 2015’ten bu yana çok zor günler geçirdi. Sokağa çıkma yasakları, çatışmalar, belediyelere kayyım atanması, kentsel dönüşüm projesiyle iki mahalledeki evlerin yıkılıp yerlerine lüks binaların inşa edilmesi gibi uygulamalar, Sur ilçesinden zorunlu göçe neden oldu. Geride kalanların bozulan düzenlerini toparlaması epey vakit aldı. Bir gün kendi evlerinin de yıkılabileceği endişesini ise hâlâ yaşıyorlar çünkü bütün Sur ilçesi Acele Kamulaştırma kapsamında bulunuyor.

31 Mart 2019 yerel seçimleri bütün bu sıkıntıların devam ettiği süreçte gerçekleşti. Sur Belediyesi 3 yıldır kayyımla yönetiliyordu. Sur’un 6 mahallesi çatışmaların ardından yıktırılmış, iki mahallesi ise kentsel dönüşüm projesi marifetiyle önemli oranda boşaltılmıştı. Denilebilir ki Sur’un HDP’li seçmeni dağıtılmıştı. Ama 31 Mart’ta Sur’un HDP’li seçmeni sandığa gitmemezlik etmedi. Yerleştikleri diğer ilçelerden hatta göç ettikleri şehirlerden oy kullanmak üzere Sur’a geri döndüler. HDP’den eş başkan adayı olan Feyme Filiz Buluttekin ile Cemal Özdemir, yüzde 60,76 oy alarak Sur Belediyesi’ni kazandılar.

Aslında propaganda olanağı elinden alınmış HDP, 31 Mart seçimlerinde kayda değer bir başarı elde etmiş, kayyımla yönetilen birçok belediyeyi geri almıştı. Ama önce Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine ardından birçok belediyeye peyderpey yeniden kayyım ataması yapıldı. Sur Belediyesi’ne kayyım atama sırası 2019 yılının Aralık ayının son günlerinde geldi. Önce belediye eş başkanları gözaltına alınıp tutuklandı ardından belediyeye Sur Kaymakamı Abdullah Çiftçi kayyım olarak atandı.

BÜTÜN KARARLAR SİYASİDİR

Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu süreci, Sur Belediyesi Meclis Üyesi Ruşen Tayfun’la konuşuyoruz. Tayfun, genç bir mimar. Meclis üyesi seçildikten sonra belediyenin İmar Komisyonu’nda görev almaya başlamış. Ancak bu göreve tam manasıyla alışamadan, Ocak ayında HDP’li 5 Meclis Üyesi arkadaşıyla birlikte, İçişleri Bakanlığı tarafında görevden uzaklaştırıldı. Gerekçe olarak haklarında yürütülen soruşturma gösterildi. Tayfun, 2014 yılında propaganda yapmaktan hakkında bir dava açıldığını söylüyor. “Aslında beraat ettim ancak savcı, incelemenin yetersiz yapıldığı gerekçesiyle itiraz etti ve dosya yeniden açıldı. Ben meclis üyesi seçildikten bir ay sonra. Bizi görevden uzaklaştıracaklar ama bu kararlarını meşrulaştırmak için bir gerekçe sunmaları gerekiyor. Ortada bir suç unsuru olmadığı için muhtemelen yine beraat edeceğim bir davayı gerekçe göstererek meclis üyeliğinden uzaklaştırdılar. Bunların tümü siyasi kararlar” diyor Ruşen Tayfun.

Bu satırları yazarken Bismil Belediyesi meclis üyelerinin aylık meclis toplantısı için gittikleri belediyeye alınmadıkları bilgisi geliyor. Ama elbette Sur ile Bismil sadece örnek teşkil ediyor. Kayyım atanan hiçbir belediyede meclis toplantısı gerçekleşmiyor.

MECLİS FİİLEN FESHEDİLDİ

Her ayın ilk pazartesi günü meclis toplantısının gerçekleştiğini ve gündem maddeleriyle ilgili bir hafta devam eden tartışmaların yürütüldüğü bilgisini veren Tayfun, belediyeye kayyım atandıktan sonra meclisin hiç toplanmadığını, “Zaten fiilen meclis iptal edilmişti” sözleriyle ifade ediyor.

Belediye eş başkanları tutuklandıktan sonra ilk meclis toplantısına katılmak üzere belediyeye gittiklerini belirten Tayfun, “Belediye eş başkanları tutuklanmıştı ancak meclis olarak görevimizi sürdürmek sorumluluğumuz vardı. Bunu düşünerek meclis toplantısı için belediyeye gittik. Bize o an hazırlanan bir tebliğ sundular. Belediye meclisinin yetkilerinin alınıp encümenler ve kayyımla bir karar mekanizması oluşturduklarına dair bir belgeydi. Belgenin altına kayyım belediye başkanı olarak imza atmıştı. Oysa belediye başkanı değildi, onların söylemine göre bile başkan vekiliydi, kayyımdı. Buna da itiraz ettik. Ama her şeyin tek adam tarafından yönetilmesine o kadar alışmışlar ki. Her alanı tek kişinin yönetmesine alışmışlar. Şehirde her insanın bir yedeğini, kayyımını oluşturma gayreti içindedirler.”

KAYYIM VE 3 MEMURU

Tayfun, belediye meclis üyelerinin çalışma sistemiyle ilgili şu bilgileri veriyor: “Komisyonlar var belediye meclisinde. Komisyonlarda görev alanlar, kendi alanlarındaki sorunların muhatabıdır. Sahada gözlem yapar, sorunları görür, çözüm önerir ve karar alınmasına yardım eder. Çözüm üretmek zorundalar çünkü insanlardan oy isterken ‘sorunlarınızı çözeceğiz’ diyerek gidiyorlar. Normal süreçte belediyede, başkanla birlikte 32 kişinin verdiği kararla işler gerçekleşiyor. Çoklu yönetim dediğimiz budur. Farklı fikirler ortaya çıkar çünkü 32 akıl işler burada.”

Tayfun, sözünü ettiği çoklu yönetim sayesinde hatalı kararların en aza indirgendiğine de dikkat çekiyor. Ancak kayyım sisteminde bu olanağın ortadan kaldırıldığını vurgulayarak şunları söylüyor: “Şimdi hazırlanan projelerle ilgili kararlar ise kayyım ve 3 memurun inisiyatifinde. Söz konusu 3 kişinin, kayyım tarafından değişik birimlere müdür olarak atandıkları için, kayyıma itiraz etme şansları hiç yok. Ekmeğinden olmak istemezler ve aslında belki bir fikir beyan etmek gibi bir dertleri de yoktur. Dolayısıyla şimdi bir ilçe bir kişinin aklıyla yönetiliyor diyebiliriz. Bunun sağlıklı bir işleyiş olduğunu söyleyebilir miyiz? Elbette doğru bir yöntem değildir bu.”

SEÇME VE SEÇİLME HAKKI GASP EDİLDİ

Tayfun görevden uzaklaştırıldı ancak onun dert ettiği şey, ülkede seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesi, toplumun iradesine saygı gösterilmemesi. Şunları söylüyor Tayfun: “Bize hep, ‘seçme ve seçilme hakkın var dediler ve bir vatandaş olarak bunu yerine getirme zorunluluğun var dediler. Bu seçimde hem seçme hem de seçilme hakkımı kullandım. Büyükşehir belediye başkanını seçtim ve yerine kayyım atayarak seçme hakkımı gasp ettiler. Meclis üyesi seçildim ama uzaklaştırılma kararıyla seçilme hakkım da gasp edildi. O zaman bana verilen eğitimin bir anlamının olmadığını bir kez daha görmüş oluyoruz. Çünkü pratikle çelişiyor bize verilen sözler. Bir de atama yöntemiyle hiçbir şey yürütülemez. Toplumun iradesine saygı gösterilmiyorsa yapılanlar da toplumun isteği doğrultusunda olmayacaktır. Benim talebimi bileni, dilimi anlayanı seçtim. Senin beni anladığını bilsem zaten seni seçerdim.”

MECLİS ÜYELERİ DAVA AÇACAK

Sur Belediyesi’nin HDP’li 21 Meclis Üyesi, şimdi dava açmaya hazırlanıyorlar. Belediye başkanının yerine kayyım atandı ancak belediye meclisinin feshedildiği ile ilgili verilmiş bir karar yok. Tayfun’a göre kayyım, mevcut iktidarın sağladığı inisiyatifle meclisin toplanmasına izin vermiyor. Dolayısıyla seçilmiş meclis üyelerinin belediyedeki işlevlerini sürdürmesi gerekiyor. Ruşen Tayfun, meclis üyesi 15 arkadaşının işlerini yapmalarının fiilen engellendiği için İdare Mahkemesi’nde dava açacağını söyledi. Görevden uzaklaştırılan 5 arkadaşıyla birlikte ayrıca dava açacaklar. Avukatlar dava sürecini başlatmak için hazırlıklarını sürdürüyorlar. Ancak Tayfun, “Ülkede her şey kilitlenmiş durumda. Hukuk alanında da bir boğulma durumu var” diyerek davanın hızla ve olumlu şekilde sonuçlanacağına dair bir umudunun olmadığını da dile getiriyor. Mahkemenin vereceği karara dair büyük umutlar beslemeyen Tayfun, buna rağmen, “Biz hizmet etmek için seçilmiş insanlar hem kendi haklarımızı hem de bizi seçenlerin haklarını sonuna kadar korumaya çalışacağız” diyor.

Ruşen Tayfun, son olarak, hükümetin kayyım atamasını eleştirerek, “Belediyelere kayyım atanması normalleşmiyor, baskının varlığı daha görünür oluyor. Hükümet bütün olanaklarını kullanarak kayyımı meşrulaştırmaya çalışıyor ama kayyım halkın gözünde meşru değildir” dedi.