Süper Salı öncesi Güney Carolina seçimi ve yeniden Biden

Önümüzdeki süreçte Warren’ın ekonomik olarak desteklenmesi, seçimlere katılımının sürdürülmesi ve böylece Sanders’ın çoğunluğu sağlamasının önüne geçmenin deneneceği aşikâr. Önce Warren’ın rüyadan uyanıp itildiği yere mi döneceği yoksa destekçilerinin mi daha erken uyanacağını zaman gösterecek. Her iki durumda da 2020 ABD seçimlerinin dünya halklarını da politik bir seçim zorlayacağı görünüyor.

Abone ol

Sina Güneş

ABD’de Demokrat Parti aday seçimleri tüm hızı ve çelişkileriyle devam ederken, Güney Carolina seçimi yarışa yeni bir soluk kazandıracak gibi görünüyor. İlk üç seçim yeri olan Iowa (4. sıra), New Hampshire (5. sıra) ve Nevada (2. sıra) seçimlerinde varlık gösteremedikten sonra müesses nizamın umudunu ve maddi desteğini çektiği Joe Biden, Güney Carolina seçimi ile kolayca görmezden gelinemeyecek bir aday olduğunu göstererek birinci gelmeyi başardı.

SEÇİMLER ÖNCESİ BIDEN 

Aday belirleme seçimleri öncesinde en güçlü aday olarak öne çıkan Biden’ın Demokrat Parti adayı olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Seçim anketleri de bu görüşü destekler nitelikteydi. ABD seçim sisteminin ve seçime gidilen havanın da Biden’ı öne çıkardığını söylemek gerekir. Öncelikle Trump’ı azil sürecine götüren olay doğrudan Biden ve ailesi ile ilgiliydi. Trump’ın Ukrayna Cumhurbaşkanı’ndan askeri yardım karşılığında Biden ile ilgili yolsuzluk soruşturması açtırmasını istemesi, Trump’ın seçimlerde Biden’dan çekindiği dolayısıyla Trump karşısında en güçlü adayın Biden olduğu şeklinde bir algı yarattı ya da oluşturuldu.

Amerika’da hala en popüler siyasi kişilik olan Obama döneminde başkan yardımcılığı yapmış olması ve Obama’nın desteğini alacağı yönündeki görüşlerin de Biden’ın öne çıkmasını sağladığı söylenebilir.

İLK SEÇİMLER VE BIDEN

Tüm bu konsensüs sonrasında olağan şüpheli ve muhalif Sanders dışında Biden’a rakip birilerinin çıkması ya da bu rekabeti uzun süre sürdüreceği düşünülmüyordu. Biden’da bu şekilde düşünmüş olacak ki ilk seçimler yerlerinde çok fazla boy göstermedi. Hatta New Hampshire seçim sonuçlarını beklemeden bir diğer seçim yerine gitti. Ancak beklenen olmadı, her ne kadar Biden gibi merkez ve muhafazakâr kesimi temsil eden 3 aday ve görece farklı pozisyon alan bir diğer aday havlu atsa da Amy Klobuchar, Pete Buttigieg gibi aynı kesime hitap eden adaylar, Biden’ın başarısızlığından da yararlanarak öne çıkmayı başardı. Klobuchar özellikle kadın kartını kullanarak hem zengin bağışçılardan para topladı hem de ana akım medya kuruluşlarından bazısının doğrudan desteğini almayı başardı. Tanınmış bir sosyalistin oğlu olan Buttigieg ise Iowa’da elde ettiği başarı ve seçime başlarken savunduğu toplumsal politikalardan (herkes için sağlık reformu gibi) vazgeçerek hem zengin kuruluş ve kişilerden oldukça yüksek bağışlar topladı hem de gençliğinin verdiği avantajı öne çıkararak Biden’a alternatif olabileceğini öne çıkardı.

Sanders’ın seçim başarıları ve Biden’ın başarısız ve isteksiz hali müesses nizamda o kadar korku yarattı ki milyarder Micheal Bloomberg seçime milyonlarca dolarlık bir seçim çalışmasıyla dâhil olmak zorunda kaldı.

GÜNEY CAROLINA VE BIDEN 

Belirtmek gerekir ki Güney Caroline seçimini Biden’ın kazanması sürpriz bir sonuç değil. Öncelikle yapılan bütün seçim anketleri Biden’ın birinci çıkacağını gösteriyordu. Sürpriz olan Biden’ın aldığı oy oranın neredeyse tüm anketlerde gösterildiğinden fazla olması ve diğer adayların seçim sonrasında aldığı karar ve takındığı tutumdur.

Özellikle Sanders’ın başarıları sonrasında nerdeyse bütün diğer adayların ve müesses nizamın yarattığı korku iklimi seçmenin tek aday etrafında toplanmasını neden oldu. Bu adayın Biden olmasının bir nedeni tanınırlığı olsa da asıl önemli nedenleri Bloomberg’ın henüz seçmen kâğıtlarında yer almaması, Klobuchar’ın tüm desteğe karşı seçmene elle tutulur bir program sunamaması ve kendine olan güvenin azalması, Buttigieg’ın ise Beyaz seçmen dışındaki diğer seçmenlerden (Afroamerikan, Hispanik, Asyaamerikan gibi) oy alamamasıdır. Güney Caroline özelinde güçlü bir aday gibi görünen ve seçimlere katılan bir diğer milyarder olan Tom Stayer’in de diğer seçimlerde yüzde 5 bile geçememesi seçmenin Biden’a yönelmesi sebep oldu denebilir.

Tüm bu nedenler sonrasında Biden 256.047 oy ile oyların yüzde 48.4’ünü alarak Güney Caroline’nın 54 delegesinin 39, Sanders ise 105.197 oy ile 13 delege alabildi. Kalan iki delege ise Stayer’a gitti.

GÜNEY CAROLINA SEÇİMİ SONRASI BIDEN'IN KONUMU 

Biden’ın seçim başarısı beklendik olmasına karşın seçim sonrasında ortaya çıkan durumun beklendik olduğu söylenemez. Özellikle seçim çalışmalarına milyonlarca dolar harcayan Stayer’ın seçim sonuçları belli olur olmaz havlu atması ve müesses nizamın Iowa seçimi sonrasında Sanders karşısında desteklediği ilk aday olarak görünen Buttigieg’ın bir süre sonra seçimlerden çekildiğini duyurması ilginçtir.

Seçimler devam ederken başarısız ya da umduğunu bulamayan adayların seçimlerden çekilmesi Amerikan seçim sistemi için normal olmakla beraber iki adayında çekilmesinin sürpriz olduğu söylenebilir. Özellikle Buttigieg’ın çekilmesi Biden ile perde arkasında anlaştığı, parti elitleri ile anlaştığı, donörlerin talep gibi spekülasyonlara sebep olsa da asıl sebebin genç politikacının (38 yaşında) seçimi kazanma şansının olmadığını ve kazandığı ivme ile siyasi hayatını parti içinde güç kazanmaya yönlendirmesidir. Kaybeden bir adaydan ziyade parti çıkarları doğrultusunda hareket ederek güçten vazgeçtiği algısı elbette daha güçlü bir odağın parçası olma hevesini yok etmeyecektir ama ABD siyasetinde daha uzun yıllar varlık göstermesine yetecektir.

Seçim sitemi ve seçim süreci incelendiğinde merkez ve muhafazakâr adayların eninde sonunda tek aday etrafında birleşerek Trump’tan daha fazla çekindikleri Sanders’a karşı birleşecekleri açıktır. Zira Trump’ın yeniden kazanması kişisel çıkarları için zedeleyici olsa da temelde aynı sınıf çıkarları etrafında örgütlendikleri için bir tehlike yaratmayacakken, Sanders’ın kazanması doğrudan Demokrat Parti yapısını değiştirme hedefi taşıdığından daha tehlikeli görülecektir.

Sürecin gösterdiği bir diğer durum ise şahsen Güney Carolina seçimi sonrasında Buttigieg ve Stayer’dan önce havlu atmasını beklediğim Klobuchar’ın (belki de tepki çekmemesi ya da göze sokulmaması için) ertelenen çekilmesinin artık an meselesi olduğudur. Klobuchar’ın çekilmesinden sonra merkez ve muhafazakâr adayın kim olacağını seçimler için Süper Salı olarak tanımlanan bugünün nasıl sonuçlanacağı gösterecek gibi görünse de Bloomberg’ın geçmiş hatalarının su yüzüne çıkmaya başlamasıyla –ki başladı- adayın Biden olacağı görünüyor.

SONUÇ

Merkez ve muhafazakâr adayın belli olması an meselesiyken muhaliflerin birleşmesi beklentisi devam ediyor. Her ne kadar muhalif gibi görünse de Sanders ile muhalif oylar için mücadele eden Elizabeth Warren’ın kendini müesses nizama yarandırma ve parti elitlerinin desteğini alma isteği açık bir muhalif birlikteliği zora sokacak gibi görünüyor. Seçimlerde başarılı olamasa da ekonomik olarak seçimleri devam ettirme gücü görünmese de Warren’in beyhude çabası Amerikan halkına en büyük zararı verecek gibi görünüyor.

Önümüzdeki süreçte Warren’ın ekonomik olarak desteklenmesi, seçimlere katılımının sürdürülmesi ve böylece Sanders’ın çoğunluğu sağlamasının önüne geçmenin deneneceği aşikâr. Önce Warren’ın rüyadan uyanıp itildiği yere mi döneceği yoksa destekçilerinin mi daha erken uyanacağını zaman gösterecek. Her iki durumda da 2020 ABD seçimlerinin dünya halklarını da politik bir seçim zorlayacağı görünüyor. Ve bu çok da uzak görünmüyor…