Suikast sanığı: İlahi bir yardım vurulmamızı engelledi

Darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı otele düzenlenen saldırının sanıklarından Yarbay Davut Uçum savunma yaptı. Bulundukları helikopterin vurulması için F-16'lara emir verildiğini söyleyen Uçum, "Birileri bu helikopterleri, bu timi öldürmek istedi, vuramadılar. İlahi bir yardım, bunu başka türlü açıklayamam" ifadelerini kullandı.

Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Marmaris'te, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otele düzenlenen saldırıyla ilgili dava devam ediyor. Savunma yapan Yarbay Davut Uçum, "Birileri bu helikopterleri, bu timi öldürmek istedi, vuramadılar. İlahi bir yardım, bunu başka türlü açıklayamam" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı otele saldırı düzenleyen ve suikast suçlamasıyla 37'si asker 47 kişinin yargılandığı dava Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Bugünkü duruşmada, Sanık eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in avukatın savunmasıyla başladı. Sonrasında esasa ilişkin savunmasına dün başlayan Pilot Yarbay Davut Uçum, savunmasına devam etti.

'KAHRAMAN OLMAK İSTEYEN BİRİLERİ VAR'

Uçum, otele düzenlenen saldırı sırasında Dalaman Hava Meydan Komutanlığı'nda bulunan Korgeneral Yılmaz Özkaya'nın, 2 tane F-16'ya helikopterleri düşürün emri verdiğini aktardı. "İlahi bir yardım" nedeniyle düşürülmediklerini iddia eden Davut Uçum, şunları söyledi:

"Dalaman Hava Meydan Komutanlığı'nda bulunan Korgeneral Yılmaz Özkaya saat 04.30 sıralarında Marmaris'teki helikopterlerin vurulması için F-16'lara talimat verdi. Özkaya'nın direk emir verme yetkisi olmadığından, F-16'lar yazılı emir isteyerek önce kalkmıyor. Bunun üzerine hangara giden Özkaya tekrar emir veriyor. Ancak, pilotlar yazılı emirde ısrar ederek kalkmıyor. Daha sonra Özkaya, Eskişehir Birleşik Hava Harekat Merkezi'ni (BHHM) arıyor. Çünkü bu uçaklar BHHM'nin izniyle kalkabiliyor. BHHM'nin devreye girmesiyle, uçaklara kalkış izni veriliyor. Ancak, bu sırada saat 05.30 olduğu için biz Muğla'dan ayrılmıştık, düşürülmedik. Kahraman olmak isteyen birileri var. Birileri bu helikopterleri, bu timi öldürmek istedi, vuramadılar. İlahi bir yardım, bunu başka türlü açıklayamam. Yaşadıklarımı kronolojiye koyuyorum başka bir açıklaması yok."

Davut Uçum'un esasa ilişkin savunmasının ardından Astsubay İlyas Yaşar, yarım kalan savunmasını tamamladı.

SAVCI: TANIK BEYANLARINI ÇARPITIYORLAR

Davanın savcısı Ali Cenk Düzgün, sanıkların sahte deliller üretildiği ve kendilerine komplo kurulduğu iddialarına yanıt vermek istediğini söyledi.

Tanıkların olay gecesinin ortamı nedeniyle, 01.00-02.00 gibi geniş saat aralıklarında meydana geldiği şeklinde ifade verdiklerini belirten Düzgün, "Tanıklar daha sonra mahkemedeki ifadelerinde bu saatleri düzeltti. Sanıklar, tanıkların ifadelerindeki düzeltmeleri görmezden gelerek, bu beyanları çarpıtarak, onlarca tanığın ifadeleri de hiç yokmuş gibi göstererek, olay saati belirsizmiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Polis tutanaklarındaki sadece belli cümleleri okuyarak, olayı başkalarının gerçekleştirdiğini iddia ediyorlar. Delillerin sahte olduğunu iddia ederek, yargılamayı tekrar delillerin değerlendirilmesi aşamasına geri döndürmek amacıyla yapıldığını anlıyoruz" dedi.

'RAPORLAR ARASINDA FARKLIK YOK'

Savcı Düzgün, "Gaz maskesi olan başka sanıkların geldiği", hayatını kaybeden polis memurlarıyla ilgili otopsi ve uzmanlık raporlarında farklılıklar bulunduğu ve olay yerine ilişkin güvenlik kayıtlarının alınmadığı, bazılarının silindiği iddialarını da yanıtladı.

Tanık ifadelerine göre, sanıkların eylemi ve zamanın uyuştuğunu belirten Düzgün, otopsi ve uzmanlık raporlarında farklılık olmadığını dile getirdi. Düzgün, şunları söyledi:

"Olay yerine ilişkin kamera kayıtları ile ilgili olarak, bölgedeki tüm kameraların kayıtları temin edilip dosyaya konuldu. Sanıkların da bu görüntüler üzerine savunmalarını yaptıkları görüldü. Polis memurları Nedip Cengiz Eker ile Mehmet Çetin'in ne zaman, nerede, hangi çatışmada vuruldukları ve kendilerini şehit eden mermilerin hangi silahlardan atıldığı, otopsi, bilirkişi raporları ve uzmanlık raporlarından tespit edilmiş olmasına rağmen, sanıklar raporların sahte olduğunu iddia etmiştir. Şehitlerin otopsi işlemleri olayın hemen ardından yapılmış ve vücutlarından çıkan mermi çekirdekleri incelenmek üzere özel kutularla incelemeye gönderilmiştir. Sanıkların silahları ise sonradan arazide bulunarak incelemeye gönderilmiştir. Uzmanlık raporlarının sahte olduğu iddiasını kabul etmemiz demek, şehit polislerin kabirlerinden çıkartılıp bedenlerine yeniden atış yapıp veya bedenlerine mermi çekirdeklerinin yerleştirilmiş olması demektir. Bu kabul edilemez."

'DEVLET KOMPLO KURMAZ, İÇİNDEKİ ÇETELER KURAR'

Ali Cenk Düzgün, sanıkların kendilerine komplo kurulduğu iddiasına hakkında ise, "Böyle bir iddiayı kabul etmek mümkün değil. Ülke tarihin en kanlı olayında, komplo amacıyla devletin kriminal ekipleri, adli tıp uzmanları, kuvvet komutanları gibi devlet birimlerinin ortak hareket ettiği, sahtecilik yaptığı anlamına gelir. Devlet komplo kurmaz, devletin içindeki çeteler kurar. Komplo, devletin içine çöreklenmiş çetelerin işidir. Devletin milli yargısı, içindeki çeteleri temizledikten sonra Ergenekon ve Balyoz kumpaslarını nasıl çökerttiyse, 15 Temmuz'dan sonra ortaya çıkan çeteleri de temizleyecektir. Devletimiz buna muktedirdir" diye konuştu.

DURUŞMADA GERGİNLİK

Savcı Düzgün'ün ifadelerinin ardından sanıklar tepki gösterdi. Bazı sanıkların ayağa kalkıp söz almaya çalışması nedeniyle gerginlik yaşandı.

Gerginlik nedeniyle açıklama yapan mahkeme başkanı Emirşah Baştoğ, "Sanıkların, sahte deliller düzenlediği ve komplo kurulduğu iddiaları nedeniyle davanın savcısına cevap hakkı doğmuştur. Savcı bu hakkı kullanmıştır" dedi. Baştoğ, açıklamasının ardından söz almak isteyen sanıklara da söz verdi.

Sanıkların beyanlarının ardından Baştoğ, davaya yarın saat 09.15'e kadar ara verdi. (MUĞLA/DHA)