Sovyet müziğinde sıradışı bir tur!

‘Sovyetlerin sanat alanında kısıtlayıcı ve baskıcı olduğu’na dair anti-propaganda, başka ülke ve kültürlerde görmeye alışık olmadığımız bir müzik arşivini gözardı ediyor. Sovyetlerin çok kültürlü, bozkır şarkılarını elektronik, funk ve jazz ile buluşturan müzik arşivinde bir tur, ‘uygarlık farkını’ da ortaya koyuyor.

Abone ol

DUVAR - 'Sovyet müziği' denildiğinde akla gelenler, çoğu zaman Kızıl Ordu Korosu’nun marşlarından öteye gitmez. Ancak farklı bir uygarlık yaratma iddiasında olan ve yüzlerce halkı, onlarca cumhuriyeti barındıran bir yerde yaşayan insanların yıllar boyu dinledikleri şarkıların askeri marşların ötesine geçmediği elbette düşünülemez.

‘Sovyetlerin sanat alanında kısıtlayıcı ve baskıcı olduğu’ iddiası, özellikle Soğuk Savaş’ın ardından ağırlaşan ve çoğu zaman gerçek eleştirilerin dahi üzerini kapatan anti-propagandanın en kapsamlılarından biri. Bu dönemde yapılan yanlışları elimizin tersiyle itmek elbette mümkün değil. Ancak bir bölgenin sermayeden arınmış olmasının, orada üretilen eserlerin talebe göre değil de sanatsal kaygılara göre şekillenmesinde etkili olduğu gerçeği, çoğu zaman bu kara propagandanın etkisinde göz ardı etti. İşte tam da bu yüzden Sovyetler, diğer ülkelerde ve kültürlerde görmeye pek de alışık olmadığımız bir müzik arşivine sahip.

GELECEĞİN RADYOSU

Bu arşivde kabaca bir yolculuk yapalım... İlk durağımız fütürizm. Çünkü en doğrusu Sovyetlerin ilk kurulduğu yıllardan başlamak... Bolşevikler, devrimin hemen ardından ağır kayıplarla kazandıkları iç savaşla birlikte sanayisi Batı Avrupa’yla kıyaslanamayacak derecede küçük bir enkaz devraldı. Bu nedenle devrimin ilk yılları yoğun bir sanayileşmeyi gerektiriyordu. Sanayileşmenin Sovyet fütürizminde etkisi elbette çok büyük oldu. Ancak sosyalizmin olmazsa olmazı diyalektik materyalizm ve bu bakışla yorumlanan tarih anlayışı da, Sovyet fütürizminin oluşumunda önemli rol oynadı.

Görsel sanatlarda ve edebiyatta fütürizm, çok daha somut bir biçimde kendini belli ediyor. İlk bakışta müziğin işitselliğinin bu yorumu güçleştirdiği düşünülebilir. Ancak inşa süreci, üretim, üretim için gereken enerji, tüm bu tarihsel süreçler sosyalist bir bakışla yorumlanıp doğan bir fütürizmle birleşince, müzik alanında da çağın çok daha ötesinde, sıradışı eserler ortaya çıktı. Öyle ki günümüz elektronik müziğinin dahi temelleri bu akımın ilhamıyla, Sovyetlerin ilk yıllarında atılmıştır: Dünyanın ilk elektronik enstrümanı Theremin, henüz 1928 yılında Lev Theremin tarafından üretilmiştir.

En az Theremin kadar dikkat çeken bir başka sıra dışı kişiyse Velimir Khlebnikov. Fütürist bir şair olan Khlebnikov, 1921’de ‘Geleceğin Radyosu’ adlı bir deneme kaleme aldı. "Geleceğin radyosu, bilincimizin merkezi ağacı tüm insanlığı birleştirecek" sözleriyle başlayan bu denemeyi anlatan bir de ses kaydı yaptı. Endüstriyel müziğin 'proto' örneklerinden olan bu kayıt belki 'müzik' ya da 'şarkı' olarak nitelendirilemez. Ancak sonraki yıllarda üretilecek olan müzik eserlerinde bir payı olduğu da yadsınamaz.

MAKİNELi TÜFEKLİ SENFONİ

Birinci Dünya Savaşı’nda Çar için savaşmayı reddedip ülkesine Bolşevik devrimle dönen Arseny Araamov da aynı dönemin bir başka yenilikçi sanatçısı. En ünlü eseri ‘Fabrika Sirenleri Senfonisi’, 1922 yılında Azerbaycan Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü’de, devrimin beşinci yılında dinleyicilerle buluştu. Ancak senfoni demişken aklınıza sadece ‘müzik aletleri’ gelmesin. Enstrümanlardan çıkan seslere o gün, Sovyetlerin Hazar Denizi filosu, iki adet top, makinelı tüfekli piyade alayı ve Bakü’deki fabrikaların sirenleri eşlik ediyordu. Araamov orkestrayla beraber tüm bu silah ve siren seslerini de yönetiyordu. Devasa kalabalık meydanda ortaya işte şöyle bir eser ortaya çıkardı:

UZAYIN MÜZİĞİ

1950’lerin sonlarına gelindiğinde Sputnik 1’in uzaya fırlatılmasıyla birlikte Sovyet kültür hayatı için yeni bir devir başladı. Sovyetlerin uzay alanında yaptığı atılım, sanatın her alanında olduğu gibi müzikte de hissedildi. Elbette bu yeni ve farklı ‘kültür’, elektronik müzikten de sıkça beslendi. Ancak uzay etkisinin en temel nedenlerinden biri Stalin döneminin sona ermesiyle de ilgiliydi. İkinci Dünya Savaşı’nda ağır kayıplar veren Sovyetlerin savaş sonrası sanat politikalarında yerel öğeleri teşvik yer aldı. Bu nedenle 1950’lerin ortalarına kadar yerel müzikler popülerdi. Ancak Sovyetlerin uzay programını somutlaştırmasıyla birlikte sanat için de yeni bir ufuk doğdu. Bu dönemde üretilen müzik eserlerinde de uzay temasının -yine Sovyet fütürizminden de beslenerek- ağırlığı hissediliyordu.

'YABANCI' VE YERELİN KARŞILAŞMASI

Sovyet müziğini zenginleştiren en önemli etkenlerden biri kuşkusuz bölgenin çok kültürlü yapısı. Bu kültürlerin farklılığı müziğe de bambaşka bir pencere aralıyordu. Her bölgenin tarihsel geçmişi eserleri birbirinden ayırsa da, Sosyalist bir cumhuriyetler birliğinde bulunmaları ortak bir yorum gücü sağlıyordu. Örneğin Azerbeycan ve Tacikistan’daki İran müziği etkileri ya da Orta Asya’nın geleneksel bozkır şarkıları elektronik, funk ya da jazz ile buluşuyordu.

Sovyet kültürünü ve sanat anlayışını dışa kapalı, ‘demir perde’ diye nitelendirmek işte bu nedenle doğru olmaz. Soul, funk ve jazz gibi müzik türlerinin Sovyet müzik kültürünü belirli bir zamanda etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak tüm bu müzikler sosyalist dünyanın dışındaki ülkelerin çoğunda olduğu gibi ‘Amerikan’ esintisiyle yorumlanmıyordu. Bu tarzlar müzikal olarak yerel kültürlerle sıkça buluşuyordu. Sonuçta ortaya çıkan eserler de özgünlük açısından dünyanın pek çok yerinden ayrı bir yerde duruyordu.

Sovyetler hakkında dile getirilen ve hangi temelle ortaya çıktığı belli olmayan ‘yerel kültürlere baskı’ iddialarının bu alanda bir karşılığı olduğunu söylemek epey güç. En az Rusya kadar diğer bölgelerin yerel kültürlerinin devamlılığı devlet tarafından önemseniyordu. Bu yüzden yerel denildiğinde sadece ‘Rusya’ yereli düşünülmemeli. Orta Asya, Kafkasya ve Baltık bölgesindeki sosyalist cumhuriyetler bu anlamda çok daha üretken bölgelerdi. Rus kültürünün yerel öğeleri kimi zaman batıyla benzerlik gösterdiği için bölgedeki yerel-modern sentezini görmek daha zor olsa da, farklı kültürlerin yaşadığı bölgelerde oluşan bu sentez çok daha sıradışı ve özgün olarak karşımıza çıkıyor.

Bugünün Rusya’sı ve diğer Sovyet cumhuriyetleri kültürel verimlilik açısından aynı tempoyu yakalayabilmiş değil. Kültürel anlamda sahip oldukları pek çok zenginlikse şüphesiz Sovyet mirası. Bugünden Sovyetlere baktığımızda, bazı şeylerin bize kimi zaman neden ‘uçuk’ geldiğini ise herhalde ‘uygarlık farkı’ ile açıklayabiliriz... Bunun ipuçlarını da en somut haliyle sanatta görmemiz mümkün.

Kaynaklar:

1) http://imaginaryinstruments.org/the-radio-of-the-future/

2) https://www.last.fm/music/Velimir+Khlebnikov/+wiki

3) http://sonification.eu/avraamov

4) http://www.progarchives.com/artist.asp?id=1559