Sof giysili Mona Lisa

Fransa Kültür Bakanı Françoise Nyssen, birkaç ay önce Mona Lisa’nın sadece bir yerde, yani Paris’te sergilenmesini 'kültür ayrımcılığı' olarak gördüğünü ve tüm Fransa’yı gezmesi için elinden geleni yapacağını açıkladı. Bunu duyan belediye başkanları eseri sergilemek için sıraya girdi. Belli ki Fransızlar Leonardo’nun İtalyan olmasından hiç de gocunmuyorlar.

Abone ol

DUVAR - Gözüm, simitçinin duvarındaki geniş ekran televizyona takılıyor. Louvre Müzesi’nin başyapıtlarının önünde siyahi dansçılar değişik figürler yapıyorlar. The Carters grubunun [Beyoncé ve eşi Jay-Z’in ortak çalışması] “Apeshit” yani “Maymunboku” adlı şarkısının video klibine tanık oluyoruz. “Bunu başardığımıza inanamıyorum. / I can’t believe we made it.” diyor şarkıda. Acaba neyi başardılar da inanamıyorlar?

Beyoncé ve Jay-Z; sırtları Mona Lisa’ya dönük, üçü birlikte bize bakıyor. Mona kollarını kavuşturmuş, Beyoncé’ninkiler aksine iki yana açık. Mona’nın giysisi soluk ve koyu renkli, Beyoncé’nin parlak eflatun ceketinin yaka kenarlarındaki biyelerden nar kırmızısı fışkırıyor. Jay-Z’in kruvaze ceketi, Mona Lisa’nın çerçevesini dıştan çerçeveleyen açık yeşil-turkuvaz hat ile aynı renkte. Mona’nın boş gerdanına karşın, Beyoncé’nin ışıl ışıl gerdanlığı ve Jay-Z’in vazgeçilmez kalın altın zinciri. Louvre’u siyahiler ele geçirmiş. Peki gerçekte ne oluyor burada?

Bu video klibe ilişkin yorumları basından takip ederseniz, aynen bir süre önce "Siyah Panter" filminde olduğu gibi, siyahilerin şahlanışına dair yazılarla karşılaşırsınız. Sosyal medya söz konusu filmde olduğu gibi, bu kliple ilgili de çalkalanıyor. Ciddi bir sahiplik ve aidiyet hikayesiyle karşı karşıyayız. Filmde, Siyah Panter siyahi bir süper kahraman; Afrika’nın ortasında bütün dünya uygarlıklarından daha ileri teknoloji ve sanat seviyesine ulaşmış gizli bir cennet ülkeye hükmediyor. Video klipte ise, Batı’nın estetik değerlerine meydan okuyan Beyoncé ve Jay-Z, sanat cenneti Louvre’u istila ediyor. O Louvre ki, sergilenen eserlerin tamamının başrolünde beyazlar yer alıyor. Video klibin en can alıcı noktası ise, kadın ressam Marie-Guilhelmine Benoist’nın “Bir Zenci Kadının Portresi” adlı tablosu. Ressam ve heykeltıraşların neredeyse tamamının beyaz erkekler olduğu Louvre’da, bir kadın ressamın, dünyada köleliğin sürdüğü 1800 yılında siyahi bir kadını tasvir etmesi. Nokta…

Hayır, son söz daha söylenmedi. Sırtları Mona’ya dönük olan Beyoncé ve Jay-Z yavaşça birbirlerine sonra da Mona’ya dönüyorlar, meydan okuyorlar Mona üzerinden tüm Batı sanatına ve beyazlara… Ancak kıstas yine Mona Lisa!

“Aynı biz!” diyorum içimden, tüm dünyaya meydan okuyan, ama…

Kendisini milliyetçi ve muhafazakar olarak tanımlayan bir tanıdığımız, Ankara’da Fransız’ların işlettiği bir alışveriş merkezinde dükkan açacak, arkadaşına danışıyor: “Abi, sen Fransızca biliyorsun, bize dükkan için şöyle afili bir Fransızca isim önerir misin?” Kıstas yine Batı.

Ankara'daki Rahmi M. Koç Müzesi, 16 Eylül'e kadar "Tarihi Dokumak: Bir Kentin Gizemi" isimli sergiye ev sahipliği yapacak. Peki sen bu sergiye misafir olup, en azından bir ziyaretçi olarak sahip çıkacak mısın? “Nasıl bir soru bu?” diyebilirsin, demelisin de bence!

Ankara keçisi, bu keçiden elde edilen tiftik ipliği ve bu iplikten yapılan sof kumaşının hikayesinin anlatıldığı sergi bir çırpıda geziliyor. Ankara’ya marka yaptığımızı sandığımız; yüzyıllardır, etinden, sütünden ve tiftiğinden yararlandığımız bu muhteşem hayvanı artık sahiplenmediğimizi, korumadığımızı ve belki de hiç sevmediğimizi anladım, sergide attığım her adımda. Utandım. Bu sergi beni, sahip olmadıklarımın peşinden koşarken, sahip olduğum değerleri nasıl göz ardı ettiğimle yüzleşmeye zorladı. Sahip olmanın ve sahiplenmenin ne demek olduğunu sorgulamaya itti.

.

Mona Lisa’nın ressamı Leonardo Da Vinci İtalyan, eser beş yüzyıldır Fransa’da. Beş yüzyıldır, iki ülke arasında yok senindi yok benimdi tartışması devam ediyor. Fransa kendi ülkesinin reklamını yapmak için Mona Lisa’yı 1963 yılında Washington ve New York’a, 1974’te de Tokyo ve Moskova’ya gezmeye götürdü. Fransa Kültür Bakanı Françoise Nyssen, birkaç ay önce Mona Lisa’nın sadece bir yerde, yani Paris’te sergilenmesini “kültür ayrımcılığı” olarak gördüğünü ve tüm Fransa’yı gezmesi için elinden geleni yapacağını açıkladı. Bunu duyan belediye başkanları eseri sergilemek için sıraya girdi. Belli ki Fransızlar Leonardo’nun İtalyan olmasından hiç de gocunmuyorlar. Belli ki Beyoncé ve Jay-Z beyaz dünyaya karşı duruşlarını yine bir beyaz olan Mona Lisa üzerinden yaparken bile onu bir şekilde sahipleniyorlar.

Aklım sergiye gidiyor tekrar; duvarda yazılı söz her şeyi özetliyor: “Ankara keçisi ve tiftik, Ankara’nın şansı ve tarihi olarak görülse de, yıllar içinde hep unutulmaya yüz tutan, hak ettiği ilgiyi göremeyen ve üzülerek kaybettiğimiz bir değer.”

Hayal bu ya, uluslararası bir tekstil fuarı, Türkiye de katılmış, bir reyon Ankara keçisine ayrılmış. Beyoncé, Mona Lisa kılığında, üzerinde softan bir elbise.

Şarkı sözü geliyor aklıma: “Bunu başardığımıza inanamıyorum. / I can’t believe we made it.” Acaba neyi başardık da inanamıyoruz?

Pek karışık kafalar ve kaybolan değerler…

Gezginlere Notlar:

1. Ankara Rahmi Koç Müzesi, tarihi Çengel Han içinde yer alan ve defalarca gezebileceğiniz bir sürü bölümden oluşuyor. Olağandışı bir oyuncak koleksiyonu var müzenin. Sof sergisine küçük çocuğunuzla gidecekseniz bu bölümden çıkıp da sergi salonuna ulaşmanız mümkün olmayabilir.

2. Sergide sizi bir sürpriz bekliyor. Uzun yıllar Halep olduğu düşünülen, aslında Ankara’ya ait manzara resmi Amsterdam’daki Rijks Müzesi’nden bu sergi için kısa süreli olarak ödünç alınmış. Gördünüz gördünüz, bir daha görmek isterseniz Amsterdam’a gitmeniz gerekecek. Çocuğunuzu getirmeyin demiştim ama, bu tabloya bir çocukla bakmak büyük keyif; “Aaaa bak burada ne varmış, o da neresiymiş? Hadi tablodaki Ankara keçilerini bulalım.” oyunu yapmak için ideal.

3. Sergi’de ayrıca, Kerime Senyücel’in Ankara keçisi üreten bir aile üzerine gerçekleştirdiği kısa belgeseli izleyebilirsiniz. Bir çırpıda izlenen bu belgeseli izlerken, bir şehrin hatta bir ülkenin onurunun, Ankara keçisi gibi bir değerin korunmasının adeta bu ve benzer ailelerin sırtına yüklenmiş olduğu izlenimine kapılıyor “Acaba ben ne yapabilirim?” diye kendinizi sorguluyorsunuz.

www.memurcocugu.com