Siyasi manzara ve muhalefet

Siyasi manzaranın bulanık ve kaypak bir zeminde yaşandığı bir döneme tanıklık ediyoruz. Hayat devam ediyor. Biz neresinde duracağız bunu da tarih gösterecek.      

Abone ol

Mehmet Türkay*

Sosyalistlerin siyaseten kendilerini var etme çabaları başka, reel siyasete müdahil olmaları başka bir duruma işaret eder. Kendi içinde bir asgari müştereği sağlayamamış bir taraf olarak yıllardır çaba sarf eden bu yapıların karşı karşıya olduğumuz tarihsel durakta mevcut iktidar karşıtı yeniden oluşacak tarafa destek vermesi maalesef hâlâ önemli görünmektedir. Önemlidir çünkü siyaset yapacağımız zemini kaybediyoruz. HDP’nin kendi içinde yaşadığı sorun ve gerilimler doğal olarak söz konusu zemin kaybını besliyor. Maalesef çok az ve güçsüzüz, ancak bu topluma söyleyecek sözümüz var.

SAĞCILAŞMAK OY ARTIŞI GETİRMEYECEK

Türkiye’de siyaset hiç olmadığı kadar sıkışmış durumda. Seçimleri o ya da bu biçimde AKP’nin kazanmış olması bir rövanşı da akıllara getirdi. Siyasette sembolik durumlar önemli olmuştur her zaman. AKP açısından da İstanbul yerel seçimlerini almak en başa dönen sembolik bir başarı olacaktır. Dolayısıyla iktidar bütün olanaklarını kullanarak bu seçime yüklenecektir ve başarma olasılığı da yükselmiştir. Yükselmiştir çünkü CHP özelinde böyle bir dönemde yaşanan siyasi rezalet AKP’nin önünü açmaktadır. Hayatın siyasete endekslendiği saçma bir dönemden geçiyoruz. Bunun topluma maliyeti ağır olacaktır. Genel olarak sol siyaset ne yapmalı? Siyaset güç ile bağlantılıdır. CHP’nin sağcılaşarak oy arttıramayacağı ortaya çıkmıştır. Ancak buna rağmen yeni formül arayışları olabilir.

SOLDAN KAÇIŞIN TOPLUMSAL MALİYETİ YÜKSEK

Türkiye koşullarında CHP’nin yapacağı en radikal hareket açıkça yerel seçimlerde HDP, TİP, EMEP ve diğer oluşumlarla beraber davranmasıdır. Bu adım aynı zamanda kurumsal olarak kendini temize çekmek anlamına da gelecektir. Ancak bu mümkün görünmüyor. CHP’nin bilinen anlamıyla bir sosyal demokrat parti olamaması bu zemini hazırlıyor. Sosyal demokrat iddiasında olan partiler bu topluma çok zaman kaybettirmiş ve zarar vermiştir. Bunun görünen yüzü, toplumsal sorumluluklarından daha çok kendi içlerindeki kavgadır. Nitekim geçmişte AKP’nin önü de siyaseten bu nedenle açılmıştır. 

TEKNOKRATLAR İKTİDARI

Türkiye’de AKP dışında genel bir siyasi atalet yaşanıyor. AKP yıpranmış ya da sorun çıkarma potansiyeli olan önde gelen siyasetçilerini milletvekili yaparak da olsa etkisizleştirdi ve teknokratlardan oluşan bir yapılanmaya gitti. Bu daha zor durumlarla karşılaşılacağımız anlamına da geliyor aynı zamanda. Yaşanacak yerel seçim sürecine iktidarın hangi yollarla müdahale edeceğini kestirmek mümkün değil; ancak muhtemel müdahil olma biçimi tasarlanmıştır büyük ihtimalle.  

HDP SINIF KAVRAMINI GÜNDEMİNE ALMALI

Seçimlerden sonra yaşanan hayal kırıklığı tüm muhalefeti o ya da bu oranda etkilemiş durumda. Nedenlerini bu aşamada tartışmanın hayat ve siyaset nezdinde bir anlamı yok. Ancak bu durum da siyaseten zor kabul edilebilir bir pozisyon elbette. Muhalif siyasetin asli iki aktörü, CHP ve HDP’nin kendilerini yenilemeleri önemli ancak daha da önemlisi nasıl neye göre bir yenilenme olacağı. CHP’de önemli bir yenilenme şansı düşük görünüyor. HDP’nin kimlik üzerinden kurulan siyasetini sınıf kavramıyla yeniden düşünmesi siyaseten bir gereklilik olarak duruyor.

REJİM DEĞİŞİKLİĞİ

Siyasi manzaranın bu kadar bulanık ve kaypak bir zeminde yaşandığı bir döneme tanıklık ediyoruz. Manzara bir rejim değişikliğine işaret ediyor. Manzaranın bu durumu genel olarak muhalefetin sorumluluğundadır. Sosyalistleri böyle pragmatik bir siyasete zorlayan koşullar elbette can sıkıcı. Ama yaptıklarımızla, yapamadıklarımızla oluşan bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Hayat devam ediyor. Biz neresinde duracağız bunu da tarih gösterecek.      

*Prof.Dr., Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi, İktisat Bölümü