Sivas'ta Alevi köyündeki konağın camiye dönüştürülme iddiası meclis gündeminde

Sivas'taki Hardal köyünde bulunan ve girişinde Alevi kültürüne ait yazılar bulunan konağın Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredilip cami yapılacağı iddia edildi. HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu iddiaları Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a sordu, köylülerin cami istemediğini ifade etti.

Abone ol

DUVAR - HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Sivas Şarkışla'daki Emlek yöresindeki bir Alevi köyü olan Hardal’da bulunan tarihi konağın camiye dönüştürüleceği iddialarını meclis gündemine taşıdı. Kenanoğlu, Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un cevaplaması istemiyle verdiği önergede, tarihi yapının itirazlara rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devriyle ilgili sorular yöneltti.

Yapının köylüler tarafından 'konak' adıyla anıldığını belirten Kenanoğlu, tarihi binanın girişinde Alevi kültürüne ait yazılar bulunduğunu da ekledi. Söz konusu devir işleminin asimilasyon dayatması olduğunu kaydeden Kenanoğlu, konağın tarihi sürecini soru önergesinde şöyle özetledi:

"Sivas’ın Şarkışla İlçesine bağlı Hardal Köyü, Emlek yöresi diye anılan bölgede yüzyıllardır Alevilerin yaşadığı bir köydür.

Hardal Köyünün tarihini Şarkışla’nın tarihi birlikte ele almak gerekmektedir. Şarkışla’da M.Ö 3000’li yıllarda Hitit’lerin yaşadığı, daha sonra M.Ö 550’ler de Pers’ler, sonra Kapadokya Krallığı, Pontus ve Roma etkinliği, 1071 yılında Malazgirt Savaşı ile Anadolu Selçuklularına ve 1408’de de Osmanlı İmparatorluğuna bağlandığı bilinmektedir.

Hardal Köyü sınırları içerisinde yer alan ve geçmişi tam olarak araştırılmamış tarihi bir binanın, cami olarak restore edilerek turizme kazandırılacağı söylenmektedir.

Gelinen bu süreçte söz konusu tarihi binanın, Yozgatlı Safiye Hatun tarafından yaptırıldığının vakıf kayıtlarında yer aldığı, bu binanın 1653 yılında Akkaşzade Ahmet Efendi tarafından yeniden yaptırıldığı ve cami olduğu da iddia edilmektedir.

Diğer taraftan, yine Hardal’da Hititler’den kaldığı sanılan ve kazı izni verilmediğinden tarihi kesin olarak bilinmeyen bir Kale bulunmaktadır. Bu Kalenin altındaki tünellerin (suyolu) Akkaşoğlu Konağı‘nın önüne çıktığı köylüler tarafından anlatılmaktadır.

Söz konusu tarihi binanın kapı girişindeki kitabede şöyle yazmaktadır.

Şefaat Matlabu niku rahmet.

Binanın tecdidi asarı Akkaşzade Ahmed.

Dedi hem üçler yediler kırklarla tarihi,

Erişip lütfü rabbani dü cihanda ey ahi.

Yine anılan binanın avlusunda bulunan bir mezar taşında ise şu mısralar yer almaktadır;

Hüvallahül baki

Kimki gele bu misafir hanede mehman ola

Lacürmü bir gün ona gitmek ani ferman ola

Hali dünya böyledir buna gelenler bir gün gider

Padişahta olsa anlaya ki hali bir gün tufan ola

...

Çarkı esyaya benzer gözler herkes nöbetin

Nöbetine razı herkes gerek sultan ola

Nöbeti gelmiş bekler Akkaş Mehmet Ağa´nın

Dilerim dergahı haktan ana hak ihsan ola

Öncelikle yukarıda alıntılanan yazıtlarda geçen; “üçler, yediler, kırklar, ‘misafir hanede mehman ola’, dergâh”, konak gibi ifade ve deyimler, inkar edilmeyecek ve bu önergenin sınırlarını aşacak anlatımlara gerek bulunmayacak kadar Alevi toplumunun duazlarında çokça kullandığı, ilgililer tarafından açık kaynaklarda rahatlıkla rastlanabilecek gerçeklikler olduğunun altını çizmek gerekir.

Özellikle, yazıtlarda açıkça ‘misafirhanede mehman ol’ deyimi, Alevilerin misafirlerine özel bir önem verdiği ve kapısına geleni mihman olarak karşılaması ile birebir örtüşmektedir.

Dolayısıyla, bilinen tarih itibariyle Alevilerin yaşadığı Hardal Köyündeki söz konusu binada bulunan yazıtlarda geçen dergâh ve misafirhane yapı olarak bir cami mimarisini çağrıştırmadığı gibi üçler, yediler, kırklar ve mihman olmak gibi tabirler Alevilere ait terimlerdir.

Tarihi milattan öncelerine dayanan ve binlerce yıldır onlarca medeniyetin yaşadığı bu coğrafyada halen yıkılmadan ayakta kalabilen tarihi binaların aslına uygun onarılması elbette vazgeçilmez ilke olmalıdır.

Ancak, bu tarihi mirasların bilimsel/arkeolojik araştırmaları yapılmadan, tartışmalara son verilmeden, bilirkişilerce tescili yapılmadan, yönetenlerin hakim tercihleri ile süregelen asimilasyon uygulamalarının bir benzerine alet olmasını kabul etmek mümkün değildir.

Ayrıca, mülkiyeti Hardal köyüne ait olan 141 ada 1 parselde kayıtlı söz konusu taşınmazın bedelsiz olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilmek üzere devredilme girişimi de acilen durdurulmalıdır."

Sosyal medyada yayınladığı videoyla da girişimin durdurulması gerektiğini ifade eden Kenanoğlu, Ersoy'a şu soruları yöneltti:

"Geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan bu yerleşim bölgesinde yer alan söz konusu binanın tarihi geçmişi arkeologlar/bilim insanları tarafından araştırılmış mıdır?

Yüzyıllardır Alevi yerleşim yeri olan, türbe, aşıklar, ozanlar, türbeler, tekkeler diyarı olan ve Hardal köylüleri tarafından Akkaşoğlu Konağı denilen (yalnızca Konak olarak da anılır) ancak ne amaçla kullanıldığı tam olarak bilinmeyen bu binanın cami olduğuna nasıl karar verilmektedir?

Yazıtlarında dahi Alevi öğretilerinden izler bulunan, yine yüzyıllardır Alevilerin yerleşim yeri olan bir bölgede bulunan ve geçmişi belki de binlerce yıl öncesine dayanan bu çok eski yapıtın cami olarak restore edilmesinde ısrar edilmesinin gerekçesi nedir?
Mülkiyeti Hardal köyüne ait olan 141 ada 1 parselde kayıtlı söz konusu taşınmazın Hardal Köylülerinin itirazına rağmen, bedelsiz olarak Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmesinde neden ısrar edilmektedir?

Alevi kurumlarının, Alevi köylerine cami yapılması girişimlerinin Alevilerin asimilasyonuna yol açtığını belirtikleri halde, bu devir işlemi ve akabinde cami restorasyonunun da bu asimilasyona hizmet edeceğinin bilinmesi ve köylülerin itirazına rağmen eski bir konağın cami olarak restore edilmesinde neden ısrar edilmektedir?"