Şiddet gören kadına: Evine git, sığınaklar daha kötü

Korona virüsü salgını sürecinde kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarının nasıl işlediğini izleyen Mor Çatı Vakfı, karşılaştığı ihlalleri raporlaştırdı. Rapora göre, aksak işleyen koruyucu mekanizmalar salgınla beraber çöktü.

Abone ol

DUVAR - Mor Çatı Vakfı tarafından hazırlanan “Koronavirüs Salgını Süresince Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İzleme Raporu” yayımladı. Rapora göre, kadınların erkek şiddetinden korunmak için başvurduğu mekanizmalar hiçbir çözüm sunmadan, alternatif yaratmadan veya görev ihmaliyle kadınları geri çeviriyor. Bu süreçte kadınlar, fiziksel şiddete uğradıklarına dair darp raporu olmadan sığınağa alınmıyor, kolluk kuvvetleri tarafından yanlış ve eksik yönlendiriliyor.

Raporu Gazete Duvar’a değerlendiren Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Gönüllüsü Selime Büyükgöze, kadına şiddeti önlemekle yükümlü olan kurumların görevlerini ihlal ettiklerinde hiçbir yaptırımla karşılaşmadıklarını belirterek şöyle konuşuyor: “Bu ihlallerin olabilmesini sağlayan iki şey var. Birincisi kadına yönelik şiddetle mücadelenin Türkiye’nin ana gündemlerinden olmaması. Mesela şu anda pandemiyle mücadele bir devlet meselesi ama kadına yönelik şiddetle mücadele bir devlet meselesi hiç olmadı. Tam da bu nedenle uygulayıcılar bundan güç alıyorlar ve yasayı uygulamazlarsa başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini biliyorlar. İkinci neden ise kuşkusuz erkek egemen sistem. Kadınlara yönelik cinsiyetçi tutum ve erkekleri koruyup kollayan yaklaşım çok yaygın. Bu nedenle böyle kötü uygulamalar, ihlaller görmeye devam ediyoruz.”

POLİS: HELE BİR ÇIKSIN SONRA BAKARIZ

Selime Büyükgöze

Aksak işleyen kadına şiddetle mücadele mekanizmalarının Covid-19 salgını sürecinde daha erişilmez bir hale geldiğini belirten raporda, bu tablodan dolayı kadınların çaresizlikle karşı karşıya kaldıkları vurgulanıyor. Bununla beraber, yaklaşık 90 bin kişiyi kapsayan infaz düzenlemesiyle, şiddet faillerinin de tahliye edilmesi kadınların endişesini arttırıyor. “Bu durumda bazı kadınlar can güvenliği tehdidi hissedebiliyorlar” diyen Selime Büyükgöze, Mor Çatı’ya ulaşan bir şiddet mağdurunun durumunu şöyle anlatıyor:

“İnfaz Yasası eşe karşı suçları içermiyor biliyorsunuz. Ama eski eş ve partner olduğunda yani şiddet uygulayanla kadın arasında akrabalık durumu olmadığında failler dışarı çıkabiliyor. Aynı zamanda şantaj, hakaret gibi suçları eşe karşı işlemiş olanlar da çıkacaklar. Kadınlar, hali hazırda şiddete maruz kaldıklarında ne yapabilirlerse burada da aynısını yapma hakkına sahipler. Mesela dün tam da bu nedenle bir kadın bize ulaştı. Eski kocası, bu yasayla serbest kalacağı için can güvenliği tehdidi duyduğunu ve bu nedenle de koruma ve gizlilik kararı talep ettiğini söyledi. Polis ise ‘Hele bir çıksın sonra bakarız’ diyerek bu talebi reddetti. Burada aslında şunu konuşmak lazım: Bizim hiçbir zaman cezalar artırılsın, insanlar sonsuza dek cezaevinde kalsın diye bir talebimiz yok çünkü bu bir yandan bir insan hakları meselesi. Ama mühim olan şey, kadınları korumak için zaten var olan tedbirlerin gerektiği gibi uygulanıp uygulanmadığı.”

‘BAKANLIK, KANUNU İHLAL EDİYOR’

Rapor, Covid-19 salgının başlamasıyla kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarında ciddi aksaklıklar yaşandığına dikkat çekiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu süreçte can güvenliği tehdidi olmayan kadınların sığınaklara kabul edilmeyeceğini ve sığınağa kabul için darp raporu isteneceğini açıklamıştı. Mor Çatı Vakfı’nın hazırladığı raporda, söz konusu düzenlemeyle 6284 sayılı Kanun ve Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkındaki Yönetmelik ihlal edildiği belirtiliyor. 6284 sayılı Kanun’da sığınaklar şöyle tanımlanıyor: “Fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik ve sözlü istismara veya şiddete uğrayan kadınların, şiddetten korunması, psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesi, güçlendirilmesi ve bu dönemde kadınların varsa çocukları ile birlikte ihtiyaçlarının da karşılanmak suretiyle geçici süreyle kalabilecekleri yerler.”

Kolluk kuvvetleri ve Şiddet Önleme İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), kadınlara kalacak yer için yönlendirme yapmıyor. Raporda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın salgın süresince kadına yönelik şiddetle mücadele için bütünlüklü bir acil eylem planı olmadığı vurgulanıyor.

Karşılaşılan bir başka ihlalse sığınmaevine kabullerde, ikamete bakılıyor olması. İkameti başka bir ilde olan kadınlar sığınağa alınmıyorlar. Ayrıca kadınlar, sığınak talepleri için en çok başvurdukları kolluk birimlerinde yanlış bilgilendiriliyor ve salgın bahane gösterilerek caydırıcı ve kötü uygulamalara maruz kalıyor. Polis, kadınları başından savmak için "Virüs var, her gün 15 işi geliyor uzak durun kimin ne olduğunu bilmiyoruz" gibi ifadeler kullanıyor. Hatta daha da ileri giderek, "Şikayetten vazgeç, evine git veya arkadaşına git, sığınaklar kapalı, sığınaklar daha kötü" gibi sözler söylüyor. Bu süreçte başvuranlardan edinilen bilgiye göre, polis 6284 sayılı Kanun ile ilgili "bunu valilik yapıyor oraya gitmeniz gerekiyor" diyerek yine yanlış bilgiler veriyor. 6284’ü sadece ikamet ettiği ilçedeki karakoldan alabileceği de yine daha önceki dönemlerde olduğu gibi kadınlara verilen yanlış ve caydırıcı bilgilere bir başka örnek.

ALO 183, MOR ÇATI’YA YÖNLENDİRİYOR

Raporda dikkat çekilen en önemli noktalardan biri, Türkiye’de hâlâ kadına yönelik şiddet özelinde bir acil yardım hattı bulunmaması. Bunun yerine tüm dezavantajlı grupların sosyal destek ihtiyaçlarına cevap vermekle yükümlü ALO 183 hattı kullanıyor. Sadece kadına yönelik şiddet konusunda destek veren bir acil yardım hattının varlığının hayati önem taşıdığını belirten raporda, şu ifadelere yer veriliyor: “ALO 183 tarafından Mor Çatı’ya yönlendirildiğini söyleyen kadınlarla dahi karşılaştık. Devlet kurumları yerine bir kadın örgütüne yönlendirmek zorunda kalıyor olmaları, çökmüş olan sistemde çalışanların çaresizliğini gösteriyor.”

Kadına şiddetin bahanesi: Kuşlara nasıl ekmek atarsın!

Bu süreçte barınma ihtiyacı nedeniyle sığınaklara başvuran kadınlar sığınağa alınmıyor, barınma ihtiyaçlarına dair ise hiçbir alternatif çözüm üretilmiyor. Sığınakların dolu olduğu gerekçesiyle kadınların geri çevrilmesi, sığınak kapasitelerinin yetersizliğine dikkat çekiliyor: “Nüfusu 100.000’den fazla olan belediyelerin sığınak açma yükümlülüğüne rağmen sığınak açmayan belediyelere hiçbir yaptırım uygulanmadığını yeniden hatırlatıyoruz. Sığınaklarda yer olmaması bir diğer sorun olarak karşımıza çıktı. Sığınak sayısının yetersizliği nedeniyle ihtiyaç duyan her kadının sığınağa alınmadığını gözlemliyoruz. Bu durumun sorumlularından biri de sığınak açmayı gündemlerine almamış belediyelerdir. Bu süreçte sığınak ihtiyacı kadar barınma ihtiyacı da artacağından, belediyelerin bu ihtiyaçlara yönelik çözüm üretmeyi gündemlerine alması gerekiyor.”

Kadına yönelik şiddetle mücadele için acil eylem planı hazırlanması gerektiğine işaret eden raporda, erkek şiddetini önlemek için yapılması gerekenler bir kez daha şöyle anlatıyor:

· Online sosyal, psikolojik ve hukuki destek verilmeli ve sosyal yardımların arttırılması, ulaştırılması için Sosyal Hizmet Merkezi kriz masaları oluşturulmalıdır.

· Alo 183 kadına yönelik şiddet özelinde Acil Yardım Hattı olarak çalışmalıdır. Hattın kapasitesi artırılmalı ve vaka takibi yapmalıdır.

· Kolluk kuvvetleri 6284 sayılı Kanun’da tanımlanan görevlerini harfiyen, ihmal etmeden yerine getirmeli, getirmeyenler hakkında cezai işlem uygulanmalıdır. Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması için gerekli uzaklaştırma kararları kanıt talep etmeden alınmalı, alınanların takipçisi olunmalı ve sığınak talebinde bulunan kadınlar yönlendirilmelidir. Kadınların talepleri öncelikli olmalı, karakollarda kadınlar saatlerce bekletilmemelidir.

· Sığınak ve acil barınma ihtiyaçları salgına ilişkin sağlık önlemleri uygulanarak sağlanmalıdır. Kadınların yaşadığı şehir, milliyeti, darp raporu olup olmadığı sığınağa kabul için şart olarak sunulamaz. Sığınak olmayan şehirlerde veya yer olmadığı durumda sığınak yerine kullanılabilecek yerler, alanlar sağlanmalıdır. Sığınaklarda gerekli sağlık tedbirleri derhal alınmalı (düzenli ateş ölçümü, maske kullanımı, temizlik tedbirleri vb.) sığınaklardaki odalar ayrılmalı, risk grupları mevcut ise karantina haline uygun yerleşimler planlanmalıdır.

· 6284 sayılı Kanun’u uygulama kararlılığı gösterilmeli ve keyfi uygulamaların önü kesilmelidir. Görev ihmallerine göz yumulmamalı, kanunu uygulama kararlılığı gösterilmelidir.

· Kamu spotu aracılığıyla kamuoyu, salgın önlemleri süresince bu haklarının var olduğu konusunda bilgilendirilmelidir.

Kadına yönelik şiddetle mücadelenin Türkiye’nin ana gündemlerinden biri olmadığını söyleyen Büyükgöze, “Mesela şu anda pandemiyle mücadele bir devlet meselesi ama kadına yönelik şiddetle mücadele bir devlet meselesi hiç olmadı. Tam da bu nedenle uygulayıcılar bundan güç alıyorlar ve yasayı uygulamazlarsa başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini biliyorlar” diye konuşuyorlar.

RAPORUN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN