Seylan'a barış suyla geliyor

Seylan'da iç savaş sonrası barış suyla geliyor... 2030 yılına kadar kömürü tasfiye sürecini bitirmesi gerektiği ortaya çıkan Avrupa kıtası yenilenebilir enerjide büyük bir atılım yapıyor.... Hindistan'da güneşe yatırım çok daha hesaplı hâle geliyor... Hepsi 'Yeşil Gündem'de...

Abone ol

DUVAR - Takriben otuz yıl süren bir iç savaşın ardından Sri Lanka şimdi de suya erişim için mücadele veriyor. The Guardian'ın haberine göre ülkedeki kuraklık ve dengesiz su rejimi karşısında artık Sri Lanka'da hangi etnik gruba dahil olduğunuzun bir ehemmiyeti kalmamış durumda. 15 bin su tankını ve verimli ve dayanıklı ekosistemini  besleyen antik, ve kompleks kanal sistemi tamamen işlevsiz hâle gelmiş durumda. Sri Lanka artık su için mücadele ediyor.

VAHŞİ FİLLER İNSANLARA SALDIRIYOR

Bu soruna dair yerel araştırmacıların bulduğu çözüm ise adada daha 2 bin sene önce yaygın bir biçimde  inşa edilmiş su depolarının restore edilmesi. BM Kalkınma Programı (UNDP) politikalar uzmanı Tharuka Dissanaike, kuzey ve güneyde özellikle savaşın yoğun olarak yaşandığı şehirler istikrarsız hava koşullarından en çok etkilenen bölgeler olduğuna dikkat çekiyor. Dissanaike'nin aktardığı bir tanıklığa göre beş yıldan beri çorak dönemlerde aç ve susuz vahşi filler insanların üstüne saldırmaya başlamış. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) bünyesinde oluşturulmuş olan Yeşil İklim Fonu (GCF) tarafından sağlanan 38 milyon dolarlık fon sayesinde hükümet, ilk etapta 320 su deposunu restore etmeye başladı. 320 depoya ek UNDP de 34 tane deponun tamirini üstlendi. Arazinin eğimli olması avantaja çevrilerek şelaleler vasıtasıyla küçük su tankları büyük rezervuarlara bağlanarak akıntının  yağmurda dağılması engelleniyor

Su tanklarının bir özelliği de eskiden 1850'lerin ortalarına kadar katılımcı bir mantıkla, ortak karar alınarak kullanılıyor olması. İç savaşın bitişinden sonra azınlık olan Tamiller, Müslümanlar ve çoğunluğu teşkil eden Sinhaleler ortak su kaynaklarını kullanmak için işbirliği yapmak zorundalar. Çiftçiler su kaynaklarını tarım için kullanmak isterken balıkçılar ise tankların kısa sürede boşalmasını istemiyorlar. Şimdi çok sayıda uluslararası temsilci iç savaşın yaralarını sarmaya çalışan Sri Lanka halkının konuyu kendilerinin çözmesi gerekeceğine vurgu yapıyor. Sri Lanka'ya barış suyla geliyor.

AB 2030'a kadar kömürü bırakmalı

Avrupa Birliği ülkelerinin kömür tüketimiyle ilgili yayınlanan bir araştırmada birlik ülkelerinin Paris'te taahhüt ettikleri emisyon azaltım hedeflerini tutturabilmesi için 2030'a kadar kıtadaki bütün kömür santrallerini kapatması gerektiği ortaya çıktı. ABD merkezli Climate Analysis (İklim Analizi) kuruluşunun yayınladığı araştırmaya AB ülkeleri bölgede bütün kömür santrallerinin ömrünü doldurmasını beklerse karbon bütçesinin yüzde 85'ini aşmış olacak.

AVRUPA'DA KARBON EMİSYONU İKİYE KATLANABİLİR

Avrupa'da şu an 300 tane kömür santrali var. buna ek olarak 11 tane de gelecekte inşa edileceği duyurulmuş termik santral bulunuyor. Öte yandan bu plana sadık kalınırsa AB'nin karbon salımı düşmek bir yana ikiye katlanacak.

Avrupa'nın kömür emisyonlarının yarıdan fazlasından Almanya ve Polonya sorumlu . Avrupa'da üçüncü en çok kömür kapasitesine sahip olan ülke ise İngiltere. Almanya, başlattığı kömür santralleri tasfiye programını seçim sonrasına erteledi. Polonya ise bir ormanlaştırma hamlesiyle kömür emisyonu sorununun halledilebileceğini savunuyor. AB'nin Paris'teki baş müzakerecisi Artur Runge-Metzger ise mevcut orman örtüsü dikkate alındığında böylesi bir hesaplamanın, yeni ormanlar eklenecek olsa da yanlış olabileceğini savunuyor.

Rüzgar kömürü geçti

Avrupa'daki rüzgar enerjisi sektörünün sözcülüğünü üstlenen Belçika merkezli Wind Europe (Avrupa Rüzgarı) hazırlanan bir rapora göre AB bünyesinde yeni inşa edilen elektrik üretim tesislerinin enerji kaynaklarının yüzde 90'ı yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor.

Rapora göre 2016 yılında toplam  24,5 gigawatt olan yenilenebilir enerji kaynaklar tesislerinin 21,1 gigawattlık kısmı 2016 yılında kurulmuş. Geçen yıl aynı güç kapasitesinin yüzde 51'ini ise rüzgar enerjisi teşkil ediyor.   İkinci sırada yüzde 27'yle güneş enerjisi bulunuyor. Rüzgar enerjisi Avrupa'da en çok tercih edilen elektrik kaynakları arasında kömürü sollayarak en fazla tercih edilen ikinci kaynak oldu. Rüzgar enerjisi, 2013 yılında nükleer enerjiyi, 2015 yılında da hidroelektrik enerjiyi geçmişti.

2020 SONRASI BELİRSİZ

Wind Europe kuruluşu bu umut verici verilere rağmen gene de endişeli. Kuruluşun yönetim kurulu başkanı Giles Dickson, geçmiş yıllara göre Avrupalı karar vericilerin gelecekteki enerji politikaları hakkında yeterince net ve kararlı olmadıklarını iddia ediyor. Dickson, 28 ülke arasında sadece yedi ülkenin 2020 yılı sonrası için yenilenebilir enerji için  hedef ve politika belirlediğini hatırlatıyor.

Hindistan'da güneş enerjisi çok hesaplı

Dünyanın en büyük gelişmekte olan ekonomilerinden biri olan Hindistan'da (büyük HES’ler hariç) kümülatif yenilenebilir enerji kurulu gücünün 50GW eşiğini aştığı hafta, 2017 yılının ilk büyük güneş enerjisi ihalesi için verilen ilk teklifler de açıklandı. Güneş enerjisi yatırımı için Hindistan Merkez Elektrik İdaresi (CEA) tarafından verilen 3.59-3.64 Hindistan rupisi (INR)/kilowatt saat (KWh) değerindeki bu teklifler, Finalndiyalı  Fortum şirketi tarafından geçen yıl verilen teklif maliyetinin altına inmeyi başardı. Fortum'un geçen yıl bverdiği 4.34 4.34 INR/kWh'lık teklif o dönemde rekor düzeyde düşük sayılmıştı.  CEA'nın teklifi, geçen yılın aynı döneminde Finlandiyalı Fortum tarafından verilen ve o tarihte rekor düzeyde düşük sayılan ve kabul edilen 4.34 INR/kWh değerindeki teklifin yüzde 16 daha altında.

Aralık 2016’da açıklanan Hindistan Ulusal Elektrik Planı Taslağı, 2027 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini beş misli arttırarak 258GW’a ulaşmayı ve böylece termik santrallerin enerji karmasında bugün yüzde 66 olan payını yüzde 43’e indirmeyi öngörüyor. CEA da ihale teklifini bu hedef doğrultusunda yapıyor.

İHALE TEKLİFİ KÂRLI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA)  kurumunun Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü Tim Buckley’e Hindistan'ın bu kararıyla ilgili “Küresel düzeyde de enerji dönüşümünün önemli tetikliyicilerinden olacak olan bu hedef artık ciddi anlamda daha kolay ve uygulaması daha düşük maliyetli bir hedef haline geldi” diyor. IEEFA Hindistan'ın  sunduğu güneş enerjisi teklifi ve vizyonunun kârlı, tekrarlanabilir ve sürdürülebilir olduğunu iddia ediyor.

HİNDİSTAN TÜRKİYE'YE ÖRNEK OLABİLİR

Bu durumun en büyük sebeplerinden biri güneş enerjisi yatırım maliyetlerinin  düşmeye başlamış olması. Bu fiyatların ticari açıdan gerçekleştirilebilir olduğu ve, güneş enerjisi toplam maliyetlerinin küresel ölçekte yılda yüzde 10 düşmesine bağlı olarak, 2018 ve 2019’da daha da düşmesinin muhtemel olduğu artık kanıtlanabilir. Hindistan'da bu kadar hesaplı ihale maliyetleri verilebilmesinin en büyük sebeplerinden biri de Hindistan Merkez Bankası'nın, 2014’te Modi’nin başbakan seçilmesinin ardından enflasyonun yaklaşık yarı yarıya düşmesiyle beraber 2015 yılından beri bir dizi faiz indirimi uygulaması ve bu da finansman maliyetini düşürmüş olması olarak açıklanıyor., Üçüncü olarak, Hintliler kurulum işini yaparak öğreniyor ve artık en son teknolojileri kullanarak dünyanın en büyük güneş projelerini kuruyorlar. Gelişmekte olan ülkeler listesinde yer alan Hindistan'ın bu başarısı, Türkiye de dahil olmak üzere, diğer gelişmekte olan ülkeler için de bir örnek olabilir.