Sera Kadıgil: 'Sosyalist parti bir milyon oy alıyorsa halktan umut kesilmez'

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, "Bu ülkede daha 4-5 yıl önce kurulmuş, adıyla, sanıyla sosyalist bir parti bir milyon oy alabiliyorsa bu halk, umut kesilemeyecek bir halktır. Bunu çok iyi biliyoruz" dedi.

Abone ol

DUVAR - TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde düzenlenen halk buluşmasına ve partisinin ilçedeki belediye başkan adayı Doğan Ergün’ün tanıtım toplantısına katıldı.

Burada konuşma yapan Kadıgil, "Bu ülkede daha 4-5 yıl önce kurulmuş, adıyla, sanıyla sosyalist bir parti bir milyon oy alabiliyorsa işte bu halk, umut kesilemeyecek bir halktır. Biz bunu çok iyi biliyoruz. 600’de bugün 3 oluruz. Önümüzdeki dönemde 30 oluruz. Bir dahaki dönem 300 oluruz ve bir dahaki dönem bu ülkeyi kurtarmış oluruz. Bunu çok iyi biliyoruz" ifadelerini kullandı.

Kadıgil, geçen mayıs ayında yapılan genel seçimlerdeki mağlubiyeti hatırlatarak şunları söyledi:

“20 yıldır gençliğimizi yedik. Peki, şimdi bir seçim daha kaybettik diye küsüp oturacak lüksümüz var mı? Yok. O yüzden de bu seçim, geçtiğimiz her seçim olduğu gibi canla başla bu karanlığa karşı mücadele etmeyi, yalnızca kendi mücadelemize değil; çocuklarımızın geleceğine borçluyuz diye düşünüyoruz. Biz bu yüzden bugün burada toplandık ve yalnızca bir Kadıköy meselesi olarak, yalnızca bir seçim meselesi olarak da görmüyoruz bunu. Umutsuzluğa kapılma lüksü olmayanların durdurulamaz direnişi olarak görüyoruz. O yüzden de biraz bugün buradayız. Biz bir şeyleri değiştirmek istiyoruz ya. Biz bir şeyleri değiştirmek için yola çıktık. Bizden kastım artık Türkiye İşçi Partisi. Mesela siyasete girilecek bir şey olmaktan çıkartmak için biz yola çıktık. Mesela önümüzdeki seçim bir belediye seçimi. Hepimizin ilçesinde, mahallesinde, muhtarlıktan başlayarak hayatımıza en çok dokunacak insanları seçtiğimiz bir seçim. Biz bir şeyleri artık değiştirmek istiyoruz. Mesela iktidarından muhalefetine fark etmeksizin oy birliğiyle o belediye meclislerinden geçen imar kararları var ya, biz bunları artık değiştirmek istiyoruz. Mesela o belediye meclislerine kendileri rantlarını, kendileri inşaatlarını sürdürebilsinler diye patır patır aday olup seçilen belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi artık değiştirmek istiyoruz.

'BAZEN DELİLİK GİBİ GELİYOR YAPTIĞIMIZ İŞ'

Nasıl ki genel seçimde hani 3-4 vekille, 600’de 3 dediğiniz nedir ki? Hani reel olarak baktığımızda hakikaten bazen delilik gibi geliyor yaptığımız iş. Ne yapıyoruz? Hani bazen böyle bağırıyoruz, çağırıyoruz, oturuyoruz yerimize gibi geliyor ya, aslında öyle değil. Bu ülkede daha 4-5 yıl önce kurulmuş, adıyla, sanıyla sosyalist bir parti bir milyon oy alabiliyorsa işte bu halk, umut kesilemeyecek bir halktır. Biz bunu çok iyi biliyoruz. 600’de bugün 3 oluruz. Önümüzdeki dönemde 30 oluruz. Bir dahaki dönem 300 oluruz ve bir dahaki dönem bu ülkeyi kurtarmış oluruz. Bunu çok iyi biliyoruz. Bu önümüzdeki seçim de bunun nişanelerinden biri olacak. Doğan’ın çok güzel bir lafı var. ‘Biz o meclislerde odadaki sivrisinek olacağız gerekirse’ diyor. O kadar doğru bir şey ki bu. Geçtiğimiz dönem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bin 200 küsur belediye başkanı seçildi. Bunların yüzde kaçı kadın biliyor musunuz, yüzde 3’ü kadın. Geçtiğimiz 2019 seçimlerinde 52 bin muhtar seçtik biz bu ülkede. Kaçı kadın, tahmin var mı? Bin 200 kadın. On binlerce belediye meclis üyesi seçiliyor. Bunların yalnızca yüzde 10’u kadın. İşte biz bunu da değiştirmeye geliyoruz. Bunu da değiştirmek şart diyoruz sevgili kız kardeşlerim.

'KADIN ADAY BULMAKTA ÇOK ZORLANDIK'

Şunu galiba büyük bir gururla söylemek isterim ki, adaylarımızı belirlerken çok panik olduk. Kadın aday bulmakta çok zorlandık. Çok donanımlı kadın arkadaşlarımız, kız kardeşlerimiz vardı. Kiminle konuşsak şu cevabı alıyorduk. ‘Ben beceremem’. Çünkü yıllardır bu söylendi kadınlara. ‘Sen beceremezsin’. Bu öz güvensizlikle büyütüldü bu ülkenin kız çocukları. Ne cevap alıyorduk, biliyor musunuz? ‘Benim bakmak zorunda olduğum bir çocuğum, yaşlım, engellim var. Ben işten çıkıp eve gelip zaten bu ev işleriyle zor uğraşıyorum. Buna ayıracak zamanım yok’. Kadınların bize söylediği şey buydu ve kahretsin ki çok haklılardı. İşte çünkü yüzde 97’si, erkeklerden oluşan o belediye başkanları, lütfedip bir tane kreş açmadıkları için biz kadınlardan bu cevabı alıyoruz ve biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz. O kadar çok değiştirecek şey var ki, o kadar çok değiştirmek zorunda olduğumuz şey var ki, o yüzden zaten bizleri siyasetten uzak tutmak için bu kadar canla başla cebelleşiyorlar. Genelde durumumuz ahvalimiz budur. Mesela dün bir canlı yayına katıldım. Yolda yürüyorum. O kadar korktum ki gittiğim binada. O kadar tedirgin oldum ki, önü kapkaranlık. İn cin top oynuyor. Sokakta aydınlatma bile yok. Koşar adım yürüdüm o binaya. Bu tedirginliği ben anlayabilirim. O yüzden o belediyelerin yönetimlerinde, meclislerinde başlarında kadın olmak mecburiyetinde. Çünkü bizim hayatlarımızla ilgili en önemli şeylerin başında yerel yönetimler geliyor ve biz Kadıköy’deyiz.

'KADIKÖY ÖYLESİNE BİR YER DEĞİL'

Artık Kadıköy’e gelelim. Biz Kadıköy’deyiz. Burası değil sadece İstanbul’un, belki de bütün Türkiye’nin en ilerideki ilçesinden bahsediyoruz. En vizyoner olması gereken ilçesinden bahsediyoruz. Hepimizin nerede yaşarsak yaşayalım, bir gram nefes için, bir gram laiklik görmek için, bir gram modernite görmek için çıkıp turist olarak geldiği bir ilçeden bahsediyoruz. Peki, hak edildiği şekilde yönetiliyor mu burası? Biraz da bundan konuşalım. Burayı onlarca yıldır iktidar da değil, ana muhalefet partisi yönetiyor. Hak ettiği bir biçimde yönetilebiliyor mu? Hak ettiği gibi bir belediye meclisi var mı? Hak ettiği gibi bir çoğunlukla yönetilebiliyor mu? Hak ettiği gibi itirazlar, muhalefet yapılabiliyor mu? Çevresindeki ilçeleri hak ettiği gibi etkileyebiliyor mu? Bu soruların hiçbirine ‘evet’ yanıtı veremediğimiz için biz bugün buradayız. Soran çok oluyor. Kadıköy’de niye aday çıkarttınız? Bu yüzden haber çıkarttık. Kadıköy öylesine bir yer değil. Kadıköy bizim bütün Türkiye’de bütün seçim süreci boyunca, geçtiğimiz seçim en yüksek oy aldığımız yerlerden biri. Yani biz ayakları yere basan bir partiyiz.

'DOĞAN, ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYDU'

Ben hiçbir zaman siyasi hayatımın hiçbir noktasında şunu demedim. ‘İlk seçim iktidara geliyoruz. Bu seçim İstanbul’u kazanacağız. Burada 25 tane belediye alacağız’. Hayır. Yalnızca ben değil, hiçbir yoldaşım da bunu demedi ama Kadıköy özelinde şunu göğsümü gere gere söyleyebiliyorum. Tüm Türkiye İşçi Partisi adına söyleyebiliyorum. Türkiye İşçi Partisi, Kadıköy’de bu seçimde, 31 Mart’ta en az 3-4 belediye meclis üyesi çıkartmaya çok ciddi bir şekilde adaydır ve bunu başaracağız. Bunu başarmak için buradayız. Doğan Ergün, bu partinin en kıymetli insanlarından biri. Şu anda çok ciddi bir sorumluluk üstlenmiş durumda. Sonuçtan azade olarak bu saydığım sıkıntıları giderebilmek için, belediye meclisinde temsil edilebilmemizi sağlayabilmek için, Kadıköy’ün hakkıyla yönetilebilmesini sağlamak için Doğan, elini taşın altına koydu.”