Selim İleri'den veda havası

Selim İleri'nin yeni kitabı "Sona Ermek", yazarın hayatındaki pişmanlıklarını ve korkularını anlatan bir roman olarak karşımıza çıkıyor.

Abone ol

Akşamdan beri kafamda/kafamın tam içinde çalan bir şarkı… Ahmet Kaya’dan “Bir Veda Havası”…

“Vakit tamam, seni terk ediyorum.

Bu incecik bir veda havasıdır,

Parmak uçlarına değen sıcaklığı,

İncinen bir hayatın yarasıdır.”

Elimde, henüz kapağını kapattığım Selim İleri’nin son romanı “Sona Ermek”… İleri, şiirsel bir dille yazdığı, “anlatıcı yüzde yüz ben değilim ama otobiyografik yanı en ağır basan romanım” diyerek tarif ettiği bu kitabında, destansı bir veda havası sunuyor okuyucuya.

Yazarlığının –ilk- elli yılına onlarca roman, öykü ve senaryo sığdırmış olan İleri, upuzun bir mektup gibi tasarladığını düşündüğüm “Sona Ermek”le çıkıyor okuyucusunun karşısına. Pişmanlıklarıyla, zaaflarıyla, hüznüyle, mutluluklarıyla, umuduyla gelip geçen bir ömrü edebi bir dille aktarıyor. Altmış sekiz yaşındaki yazar ellinci sanat yılında, gençliğiyle ve yazmadığı/yazamadığı romanıyla yüzleşiyor. “Yazar, yaşlandıkça eseri de yaşlanır, yeni yazdıkları.

Her yeni yazdığı daha yaşlı, daha bitkin… Ne kadar çabalarsa çabalasın, gençlikteki üslubunu bir daha yakalayamaz.” derken “yazar”, üslup meselesinden öte, geçip giden/gitmekte olan koca bir ömre hayıflanıyor. İlk öykü kitabı, “Cumartesi Yalnızlığı” ile okura “merhaba” diyen ileri, hali hazırda yazdığı son kitap olan “Sona Ermek” döngüyü tamamlıyor. “Issız akşamlarında beni okumuş olanlara” cümlesiyle açılışını yaptığı kitabını, “Gördükleri vakit hem severler hem de şikâyet ederler.” diyerek tanımladığı okuyucusuna ithaf ediyor.

Selim İleri, Sona Ermek, Everest Yayınları, 2017.

Kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, bulunduğu edebiyat sofralarını, hayranlıklarını, yekten bütün bir hayatı “anlatıcı ağzı”yla yazan İleri, noktasız cümleler sunuyor okurlarına. Kaleminden akan melankoliye geçmiş öykü ve romanlarında da sıkı sıkıya aşina olduğumuz İleri, bu mefhumdan “…ilk günden beri yaradılışımda var. Yola öyle çıkmıştım, yolda rota değiştirmeye çalıştım, olmadı. Yaradılışım izin vermedi. Biraz da bana giydirilen bir takım elbiseydi, o takım elbiseyle bugüne gelindi.” diyerek bahsediyor. “Yazarlığın, yazmak sanatının tılsımlı değneğini dokunduruyorsun. Katran siyahı melankolinden kurtulduğun sayılı anlardan biri... Bahçede güneş açıyor.”

.

Yazar, senaryo yazarlığının da etkisiyle –ya da tam tersi- son romanında da sinematografik anlatımını koruyor. İleri’nin “meçhul yalnızlığında” kaleme aldığı “Sona Ermek” okuyucunun gözünde kare kare canlanıyor. “Hiç yaşamadığı- Çamlıca’ya giden mutlu çocuk yalan, hiç yaşanmamış bu maziyi gerçeklik diye, kendisi de belki inanarak, gerçekliğin yerine koyarak; besbelli kendinin Thomas More’u, Canpanella’sı, yokadalısı. Öyle coşkun rüyaları herkes göremiyor. Esrikliğe alıp götüren öylesi yalnızlıklar; sünepe yalnızlığınla onunkini karıştırdın, özdeş sandın.” derken gerçekliğin soyut ve öznel yanılsamasının somut tahlilini yapıyor. “Sonu mutlu bitenler romanlar” yazmayan İleri, umudu okura inadı kendine pay biçiyor. Çünkü “yazmaktan başka bir şey gelmiyor” elinden. “Yazı makinesinin başına geçiyorsun. Yapabileceğin başka bir şey yok. Yapmayı bildiğin başka şey yok.” Yazmak… Bütün bir ömür yazmak…

“Ölüm” mefhumu, yazarın korkularıyla ve pişmanlıklarıyla yüzleştiği “Sona Ermek” kitabında, en derinden hissedilen kavram… “Ne kalacak geriye? İz kalacak mı? Sormazdın eskiden; güvençli, benden de bir şey kalır herhalde. Şimdilerde boyuna soruyorsun.” Yazar, “bir zaman” tanımladığı ve deneyimlediği duygularından bahsederken, “ölüm”ün giderek yaklaşan gelişine, karmaşıklığına ve reddedilemezliğine karşın “konfetiler eşliğinde” yazmaya devam ediyor.

Uzaktan/ufaktan duyulan, giderek yaklaşan “Bir Veda Havası” çınlıyor kulaklarımda…

“Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın,

Vur kendini korkularda hadi al!

Sen bir suydun, sen bir ilaçtın

Hoşça kal canımın içi, hoşça kal.”

Elimin altında, “Sona Ermek”… “İsim ilk başta benim sona ermem gibi geliyor ama Allah ömür ve akıl verdiği sürece yazmak istiyorum.” diyen İleri’nin bir sonraki kitabını düşlüyoruM.

Şu röportajdan alıntı yapılmıştır.