Sahte bal nasıl anlaşılır?

İstanbul’da arıcılık mı yapılıyor demeyin. İstanbul’da yüzlerce arıcı bal üretiyor. Üzerine bir de bal festivali düzenliyorlar. İstanbul Arıcılar Birliği Başkanı Onur Çilenk balı ve arıcılığı anlattı.

Abone ol

DUVAR - İstanbul’da bugün Kasım’da Bayrampaşa Hali Fuar Alanı’nda başlayacak Arıcılık Fuarı öncesinde İstanbul Arıcılar Birliği Başkanı Onur Çilenk ile balı ve arıcılığın sorunlarını konuştuk. İstanbul ve arıcılık çok yan yana gelmeyecek iki kelime gibi duruyor. Cilenk’e de ilk sorumuz elbette “Bu şehirde arıcılıkta mı yapılıyor?” oluyor.

İstanbul’da Arıcılar Birlik başkanı olarak Onur Çilenk de bu soruyla sık sık karşılaşıyor. Bu sorular nedeniyle İstanbul arıcılığını desteklemek için çektikleri ilk belgeselin ismi “İstanbul’un Saklı Kovanları” olmuş. Oysa onun verdiği rakamlar İstanbul’da hem arıcılığın yapıldığını hem de arıcı sayısı olarak ilk 10'da olduğunu gösteriyor; “İstanbul’da flora çok zengindir. İstanbul’da arıcılık şu anda koloni varlığı ve bal üretimi acısından Türkiye’de dokuzuncu sırada. İstanbul’un bütün bölgelerinde arıcılık yapılıyor. Kartal’da hemen arkamızdaki dağın arkasında beş bin koloni var. Şile’de yüzde yüz hibeli dolum tesisimizi yaptık. İlk zamanlar otuz beş üretici vardı. Şimdi Şile’de iki yüz tane aktif üretici 15 bine yakın kovanla çalışıyor. Çatalca yine aynı sayılarda...”

SAHTE BAL NEDİR?

Son yıllarda biz tüketiciler açısından en önemli sorun balın kalitesi. Büyük marketlerin reyonlarından, köşedeki bakkalımıza kadar her yerde bal satılıyor. Bir de buna internette ya da bu iş için kurulduğu izlenimi veren tv kanallarında kilosu on liraya gelen bal reklamları eklenince Çilenk’e "Sahte bal nedir? Balın kalitesi nasıl anlaşılır?" sorularını yöneltiyoruz; “Tarım Bakanlığı, balda en önemli amino asit olan Prolin miktarını üç yüz olarak belirledi. Bu prolin miktarının altındakiler sahte kabul ediliyor. Ama öyle üreticilerimiz var ki prolin miktarı sekiz yüz, hatta bin iki yüz olan değerde balları var. İşte bazı satıcılar senden aldığı bu yüksek prolinli balı inceltiyor. Yani katkı maddesi ile bir teneke balı yirmi teneke yapıyor. Belki prolin miktarı üç yüzün biraz üzerinde çıkıyor.”

'BALIN KALİTESİNE GÖRE FİYATLANDIRMA OLMALI'

Bu tartışmaları bitirmek için gerçek balın kalitesi oranında değerini bulacağı bir sistem öneriyor Onur Çilenk; “Üretici hangi değerde balı ürettiyse o değerde balı satmalı. Herkes 'Herkes benim balım kaliteli' diyor. Neye göre kaliteli. Tahlil’de 395 prolin çıkıyor. Hani kaliteliydi. Prolin değerlerine göre sınıflandırma olacak. Satılan ballara belirli renkler verilecek. Kırmızı rengin prolin değeri şudur fiyatı da ona göre belirlenecek. Yüz beş bin tonluk bir üretim var Türkiye’de. Bunu, üreticiden tüketiciye, market raflarına kadar izleyen bir sistem olmalı."

Bu yöntemle yalnızca sahte balın belirlenmeyeceğini söyleyen Çilenk “Bu sayede ay çiçeği balı elde ettiysen fiyatı ona göre belirlenir. Kır çiçeği ise onun değeri farklı olmalı. Çünkü onun analiz değeri belli” diyor. Çilenk’e göre bu sistem daha kaliteli bal üretmek isteyen üreticiyi de teşvik edecektir. Piyasada kara kovan olarak satılan balların kalitesinin dahi belli olmadığını anlatan Çilenk, artık bilimsel bir denetim mekanizmasının kurulması gerektiğini ifade ediyor.

'KULLANDIKLARI İLACI BİLMİYORLAR'

Bal’da sorun yalnızca kalitesinin belirlenmesiyle bitmiyor. Bilinçsiz üreticilerin balda kalıntı yapacak bazı ilaçları kullanması da büyük bir sorun. Çilenk de, “Bir üreticinin yaptığı ilaçlamaya bakıyorum, balda kalıntı yapan bir ilaç.. Ama aynı üretici iyi bal ürettiğini savunuyor. Kendisi dahi bu ilacın zararlarını bilmiyor” diyor. Ucuz bal reklamlarının engellenmesinin zor olduğunu belirten Çilenk, bu reklamların yurtdışından yapıldığını, bakanlık ceza yazsa dahi bazen bu cezaların ödenip satışa devam edildiğini söylüyor.

'ÇİFTÇİLER ARILARIN FAYDASINI BİLMİYOR'

Arılar, doğadaki meyvelerin, sebzelerin döllenmesini sağlıyor. Bu nedenle batı ülkelerinde çiftçiler arazilerini arıcılara açıyorlar. Bazen geniş elma bahçelerine sahip üreticiler arıcıların kendi arazilerine gelmesi için ödeme yapıyorlar. Türkiye’de ise durum tam tersi durumda. Köylüler çoğu zaman arazilerinin yakınlarına arı kolonilerinin gelmesine sıcak bakmıyorlar. Ya da arıcılar kolonilerini yerleştirdikten sonra bilinçsiz bir şekilde ilaçlama yaparak kolonilere zarar verebiliyorlar. İstanbul Arıcılar Birliği Başkanı Onur Çilenk, “Çiftçi kardeşlerimizin eğitim alması gerekiyor. Çiçek üzerinde arının sağlayacağı döllenme yüzde seksenin üzerindedir. O koloni oraya gelmese ürünleri daha az olur. Arının döllemedeki öneminin onlara anlatılması lazım” diyor.

ARI VARSA HAYAT VAR: İstanbul Bayrampaşa Hali Fuarcılık alanında “Api İstanbul Bal ve Arıcılık Festivali” düzenleniyor. 24-27 Kasım tarihlerinde düzenlenecek olan festivale, sektöre kovan ve diğer arıcılık malzemelerini üreten şirketlerden, bal üreticilerine kadar bir çok kuruluş katılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla düzenlenen festival, “Arı varsa hayat var, üreticiden tüketiciye” başlığıyla düzenleniyor. İstanbul Arı Yetiştiricileri Birliği tarafından düzenlenen festivale yaklaşık 120 firma katılıyor. Festivalde balı ve arıcılığı tanıtan etkinliklerde yapılacak.

'ARIYA ŞERBET VERİLİR, YETER Kİ BAL AKIŞINDA VERİLMESİN'

Bal ve arı konusunda tüketicideki bal algısı açısından da büyük yanlışlıklar bulunuyor. Çilenk, bunları şöyle sıralıyor: “Bal dönemi hariç arıyı beslemek için şerbet desteği verilir. Önemli olan bal mevsiminde bunun yapılmaması. Yoksa kıştan çıkan balı kalmamış arının nüfusunu arttırmak için şerbet verilir. Bizim insanımız 'hiç şerbet verilmez' diye düşünüyor. Bir de şekerlenen balın sahte olduğunu sanıyor. Oysa bal şekerlenir. Bilinenin tersine sahte bal daha az şekerlenir.”

Günümüz insanının doğayı tanımadığını arıyı bilmediğini söyleyen Onur Çilenk, bunun için fuar sonrasında İstanbul'un bütün ilçelerinde 'Bal Tanıtım Günleri' düzenleyeceklerini belirtiyor ve ekliyor: “Arı balı, poleni nasıl yapıyor. İnsanlar bunu öğrenecek. Özellikle gençlere florayı, arıyı tanıtmamız gerekiyor.”