Referandumun sürpriz dinamiği

Seçmen sandığa gitmeden önce alıştığımız abartılı bir AK Parti zaferi ilan eden sonuçlar artık daha tedirgince boy gösteriyor. Oysa ne beklerdik? Daha şimdiden yüzde 60’lara ulaşan Evet oyu kestirimleri dolmaz mıydı ortalık? Bu sefer kimse bu toplara şevkle girmiyor.

Abone ol

Koray Çalışkan*

Bu referandum bir çok yeniliğe gebe. Bu yapısal değişiklikler, Evetçi partilerin geleneksel seçmenlerinde değişen bir oy verme hareketine neden olacak. AK Parti, MHP ve kararsızlar açısından şöyle sonuçlar doğuracak:

AK Partililer

1) Başkanlık rejiminde siyasi partiler çok zayıflar, reklam kampanyasıyla seçim yapılır. ABD’de Obama’yı seçtiren partinin genel başkanını tanıyan, ya Trump’ın partisinin genel başkanının adını bilen? Başkanlık rejimi gelirse AK Parti önemsizleşecek. Şimdi ilçe teşkilatında bir yerin varsa bile, orada milletvekiline, hatta müsteşara, bakana ulaşabilirsin. Başkanlık rejiminde AK Partili siyasi girişimciler önlerinin tıkalı olduğunu hissediyor. Ondan kampanyayı isteksizce götürüyorlar. Aralarından sandığa gitmeyecek ve hatta hayır diyecekler bu yüzden çok çıkacak. AK Parti’yi ve kendilerini koruma içgüdüsü bu.

2) AK Parti’nin ilk başbakanı, ilk cumhurbaşkanı dahi, kurucularının önemli bir kısmı, birçok eski bakanı ikna olmamış durumda. “Bizi iktidara taşıyan Türkiye tarihinin en güçlü parti yapısını niye bozuyoruz, ne kazanacağız?” diye soruyorlar. Bu yüzden Kayseri gibi oy depona sen ilk cumhurbaşkanını bile getiremiyorsun. yüzde 50 oy almış son başbakanına kampanya yaptıramıyorsun. Üzerine bu sistemde “abidik gubidik insanlar hükümet oluyor” diyen hükümet başı bir başbakana işini kaybetmesi için kampanya yaptırıyorsun.

MHP'liler

1) MHP’nin genel başkanı gayri-meşru bir şekilde ve AK Parti yargısı sayesinde koltuğunda oturuyor. Delegelerinin çoğunluğunun, tekrar edelim, çoğunluğunun kurultay toplanması için noter kanalıyla imza verdiği parti, yargı kararıyla kurultayını tanımamıştı. Siyasetin güdümüne giren yargının muhalefeti kendi muhalefetinden kurtardığı bu manevranın sonucu Bahçeli’nin siyasi hayatının harakirisini yapmasına neden oldu ve Evet dedi. Ancak MHP’liler evet demiyor. Örgüt çalışmıyor. Gözü olan, olan biteni görüyor. Meral Akşener ya MHP’nin başına geliyor, ya da yeni partisiyle ortaya çıkıyor.

2) Kararsız Kürt oylarına göz diken AK Parti’nin İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Kürdistan bayrağı dalgalandırması kararsız Kürtler arasında olumlu bir hava yaratmıştı. Sonra rahatlayan Barzani aynı bayrağı Kerkük’e dikince, AK Parti içinde milli manevi hezeyan Kürtlere kaşıkla verdiğini kepçeyle geri aldı. Böyle olunca, Kürtleri rencide etmenin üzerine, milliyetçilerin oyları da kaybedildi. Türkeş’e Fatiha aslında MHP oylarına bir veda niteliği taşıyordu.

Partisiz kararsızlar

Bu referandumun sonucunu etkileyecek bir grup da onlar. Atatürk’ü seven, ekonomi önemli diyen, ideolojik motivasyonu olmayan sakin seçmenleri çekmek için AK Parti çok çalışıyor. Atatürk’ün Ülkü’yle çalışırken pozunun benzeri Erdoğan’ın torunuyla masadaki hali olarak diriliyor. Bir de Atatürk imgesinin süsü takım elbise içi yelek, Erdoğan’ın üstüne yakıştırılıyor... Ancak yelek bol geliyor, Kuran dersi kararsızları ikna etmiyor. AK Parti’nin kararsızlara dair stratejisi isabetsiz, zaten aslen karar verenleri iki kere karar vermek için ikna etmeyi amaçlıyor.

Düşünün, CHP yıllarca AKP’ye neden oy verilmemesi gerektiğini anlattı. AK Parti şimdi eski CHP gibi. Neden Hayır verilmemesi gerektiğini anlatıyor, Kılıçdar aşağı Kılıçdar yukarı, CHP liderinin reklamını yapıyor. Yani CHP’nin, daha doğrusu Hayır kampanyasının peşine takılmış gidiyor. Kararsızları sandıktan uzaklaştırmak için daha iyi bir strateji olamazdı. Yeni kapı mitinginde Kılıçdaroğlu barkovizyon gösterisi dahi yapılıyor. Hayırlı olsun diyelim.

İKİ YENİ ŞEY

Bu kampanyada AK Parti iki konuda ilk kez başarısız: İstedikleri değişimi markalayamadılar. Yani ne istediklerini satamıyorlar. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi isminde bile hayır olmayan, kimsenin söyleyemediği bir markaları var. Başkanlık Rejimi çağrışımını engelleyemiyor. Böyle olunca dünya tarihinde yine ilk kez uyaklı slogan kampanyasına savruluyorlar: Hadi millet, O zaman evet. Artacaksa servet, o zaman evet. Akşam yedik et, hadi ver evet vs. Dağa taşa, hatta şımarıkça Hayırın 20 katı Evet yazınca, örgütte de bir rahatlama oluyor, çalışma motivasyonu düşüyor...

AK Parti ilk kez kamuoyu yoklaması desteği olmadan kampanya yapıyor. Bu nedenle ikna ilişkilerinde yalpalıyor. Onlar da, diğer partiler de kamuoyu yoklaması yaptırıyor. Ancak bu kadar baskının olduğu bir ortamda insanlar tercihlerini ya söylemiyor ya yanlış söylüyor. Yani AK Parti yarattığı yeni otoriter rejimin faturasını ödüyor.

Seçilen birçok örnekleme Haziran genel seçiminde kime oy verdiği sorulduğunda yüzde 46 ve üstü AK Parti çıkıyor. Bu ne demek? Örneklemler Evet’i fazla gösteriyor. Seçmen korkudan geriye dönük olarak oy tercihi değiştiriyor. Haziran AK Parti oyunun yüzde 40 olduğunu hatırlayalım. yüzde 1.5 hata payı olan bir kestirimde 6 puanlık bir savruluş, aslında bu tür çalışmaların, siste projektör yakmak olduğunu, dolayısıyla bu araştırmalara güvenilemeyeceğini gösteriyor.

Zaten seçmen sandığa gitmeden önce alıştığımız abartılı bir AK Parti zaferi ilan eden sonuçlar artık daha tedirgince boy gösteriyor. Oysa ne beklerdik? Daha şimdiden yüzde 60’lara ulaşan Evet oyu kestirimleri dolmaz mıydı ortalık? Bu sefer kimse bu toplara şevkle girmiyor.

Bu nedenle Hayır verecek ya da sandığa gitmeyecek AK Partililerin, MHP’lilerin, karasızların bu referandumun sonucunu Hayır’a doğru ittiği sonucuna varabiliriz. Elbette Hayır demeye zaten karar verenlerin sandığa gitmesi koşuluyla...

*Doçent Doktor, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü