Rasim Ozan'dan Fatih Altaylı'ya: 'Devlet içinde üst düzey arkadaşlar aradı'

Hakkında soruşturma açılan Fatih Altaylı'yla ilgili paylaşımda bulunan Rasim Ozan Kütahyalı, "Yarın tutuklanıp tutuklanmayacağını devlet içi güç dengeleri belirleyecek"

Abone ol

DUVAR - Rasim Ozan Kütahyalı, İstanbul’da düzenlenen "Şehitlerimize Rahmet, Filistin'e Destek, İsrail'e Lanet” yürüyüşündeki yumruklu saldırının ardından sosyal medya hesabından yaptığı “Eline sağlık” paylaşımı hakkında "suç ve suçluyu övmekten" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrikten" soruşturma açıldığını duyurduğu gazeteci Fatih Altaylı ile ilgili yeni bir açıklama yaptı.

Altaylı'yla ilgili devlet içindeki üst düzey isimlerin kendisini aradığını söyleyen Kütahyalı, Altaylı'nın tutuklanıp tutuklanmayacağının devlet içindeki güç dengelerine göre belirleneceğini iddia etti. Altaylı'ya, "Sen bu rejimin muhalifi değilsin" diyen Kütahyalı, "Bir o güç odağına bir bu güç odağına yaltaklanarak ve seküler muhalif halkı kandırarak köle gibi yaşamak zorunda kalıyorsun" dedi.

'TUTUKLANIP TUTUKLANMAYACAĞINI DEVLET İÇİN GÜÇ DENGELERİ BELİRLEYECEK'

Kütahyalı'nın açıklamasının tamamı şöyle:

"Bak Fatih Altaylı…

Kritik bir virajın eşiğindesin. Tam olarak bir dönemeçtesin.

Yarın tutuklanıp tutuklanmayacağını büyük harfle DEVLET içi güç dengeleri belirleyecek. Kim baskın gelecek, senin dosyanda o belli olacak. Ben bu saçmalıkla ilgili taraf değilim.

Ben, senin bu mahkeme sürecinle ilgili benim yaşadıklarımı X hesabımdan dürüstçe anlattım. Bu yazıda daha derli toplu biçimde anlatacağım.

Senin bloğundaki bana dair yazını okudum. Ertuğrul Özkök ile de konuşmuşsunuz. İsmail Saymaz’a da bugün demeç vermişsin. Yine tüm hayatında olduğu gibi dürüst değilsin, şeffaf değilsin. Ustan Emin Çölaşan gibi kendi yalan dünyanda yaşıyorsun.

'SEN BU REJİMİN MUHALEFETİ DEĞİLSİN'

Bak Fatih, Allah aşkına bir kere dürüst ol, bir kere şeffaf ol. İnan dürüst ve saydam olursan hiçbir şey kaybetmeyeceksin, bu sefer çok şey kazanacaksın.

Gel bu sefer bu halkı kandırma, aldatma. Zaten ülke açıkhava tımarhanesine dönmüş. Duyguları sömürülen şu seküler muhalefet tabanına yazık be kardeşim. Sen bu rejimin muhalifi değilsin.

Benim sana karşı şahsi bir kinim yok kardeşim. Yazında öyle yazmışsın. Kimseye karşı yok, ben hiçbir şey umrunda olmayan bir adamım. Soruşturman üzerine konuştuğunuz Ertuğrul Özkök bunun en iyi şahidi. Ara Özkök’ü, sor.

Tam aksine takıntılı biçimde bana hep sen kin duydun. 50 tane böyle yazın var. En alakasız yerde bile bana karşı obsesyon yaptın. Eski patronun Kenan Tekdağ da bunu iyi biliyor. Sırf benimle hukuku var diye Ertuğrul Özkök’e son dönemde yapmadığın kötülük kalmadı. Yine de Özkök seni affetti, çünkü senin bu açıdan çocuksu bir adam olduğunu iyi biliyor.

'HEPİNİZ DEVLET MEDYASISINIZ'

Gel ben sana dürüstçe bu süreci anlatayım…

2 Ocak 2024 tarihine kadar benim senin ne yaptığından bile haberim yoktu, o gün bana Devlet içinde üst düzey görevi olan eski arkadaşlarımdan telefonlar gelmeye başladı. Hepsi de senden bahsediyordu, senin son yaptığın şiddete övgü olayını öyle öğrendim, sonra da Serap Çil’e konuyu getiriyorlardı. Ardından şahsen tanımadığım ama ismen bildiğim Devlet medyasından arkadaşlar da aradılar. Gerçi hepiniz Devlet medyasısınız da halkı kandırdığınız biçimiyle 'iktidar medyası' diyelim.

Ben bu telefonlardan anladım ki sana bir operasyon geliyor. Ben Devletten konuştuğum dostlarıma aynen şunu dedim, 'Ben geri kalan hayatımda hiçbir şekilde Devlet içi kavgada taraf olmam. Zaman zaman sizlerin (DEVA kurucusu Metin Gürcan’ın tutuklanması olayındaki gibi) kullandığı bir aparatçik, zaman zaman sizlerle kurduğu ilişkiden aldığı güçle özellikle kandırılmaya müsait seküler muhalefet tabanını rahatlatarak dindarlara saldıran yarı-resmi tuhaf bir figür. Benden destek istemeyin. Sizler önce askeri vesayetin sonra da FETÖ vesayetinin yok edilmesinde benim mücadele arkadaşlarımsınız. İki çeteyi de birlikte göçerttik. Fakat bu DEVLET içi bir kapışma meselesi, benim saygı duyduğum bir olay değil Fatih Altaylı meselesi'

Ardından ben X hesabımda dürüstçe bu telefon trafiğini de paylaştım. Sana yapılacak operasyonda taraf olmadığımı ve olaya dışarıdan objektif bir gözle baktığımı da yazdım.

'SANA YÖNELİK OPERASYON DÜĞMESİNE BASILMIŞTI'

Ardından 2 Ocak gece bu 22 gibi bir de beni savcılık aradı, Serap Çil olayıyla ilgili konuştuk, bu soruşturmada ifademi rica ettiler. Olay artık savcılık boyutundaydı. Ben dürüstçe anında bunu da yazdım. Sana yönelik operasyon düğmesine basılmıştı, her şey açıktı.

Hatta Cüneyt Özdemir ile de yazıştık, olayı merak etti. Sana yönelik operasyon hadisesini abartabileceğimi düşündüğünü söyledi. Ben şeffaf biçimde Cüneyt’e de durumu anlattım. Cüneyt Özdemir de bunlara şahit.

Sonra yattım uyudum, o esnada saat 00.30’da sana iki tane soruşturma açıldığı Anadolu Ajansı’ndan duyurulmuş. Benim yazdığım şey hayata geçmişti.

O zaman sen dahil bir sürü kişi benim seni hapse attırmak için operasyon çektiğimi falan yazmaya başladınız.

'BEN OPERASYON ÇEKMEDİM, FOTOĞRAFI ÇEKTİM'

Ben operasyon çekmedim, sadece fotoğrafı çektim. Ne yaşadıysam şeffaf biçimde yazdım. Devlet ile konuştuğunda bunu bu kadar dürüstçe yazabilecek kaç insan var Türkiye’de, onu da bilmiyorum.

Mesela eğer senin DEVA kurucu üyesi eski Albay Metin Gürcan’a Devlet yetkililerinin emriyle yaptığın gibi bir operasyon yapsaydım, sanki 'kendim araştırmış gibi' yapıp sana operasyon çekseydim sen şu an bile hapiste olurdun yada yarın hapse girmen garanti olurdu Fatih Altaylı. Ben senin yaptığını yapmadım, objektif davrandım.

Gel dürüstçe DEVA kurucu üyesi Albay Metin Gürcan’ın tutuklanmasının zeminini Devlet yetkililerinin emriyle yaptığını kabul et, tıpkı zamanında Oramiral Özden Örnek’e yaptığın gibi.

Ben askeri vesayeti yok etmek için ölümüne mücadele ettim ve başardık. Ardından da (2013-16 arası) FETÖ vesayetini bitirmek için ölümüne mücadele ettim ve başardık. Senin askeri vesayetle hiçbir sorunun yoktu. 28 Şubatçı askerlerden da talimat aldın, Gülencilerle de hiçbir zaman sorunun yoktu.

Onlarla da ilişkiyi iyi tutmak için Özden Örnek’i kanser ettiğin olayda olduğu gibi talimat aldın. Ekrem Dumanlı çok yakın arkadaşındı, Mehmet Baransu’yu Teke Tek’te propaganda yapsın diye Habertürk’te tam 14 kez ağırladın.

Ergenekon iddianamesi Eylül 2008’de ilk yayınlandığında ekrana çıkıp 'İddianameyi satır satır okudum. Yüzde 70’i doğru bu iddianamenin' dedin.

'SENİN HİÇBİR ZAMAN BİR ÇİZGİN OLMADI'

Senin hiçbir zaman bir çizgin, bir davan olmadı. Hiçbir zaman benim gibi bir siyasi mücadelen olmadı. O günkü güç ilişkilerine göre tavır aldın ve her zaman sadece ayakta kalmak tek amacındı.

Şimdi de yarın ifade vereceğin saate kadar DEVLET içindeki çeşitli kişilere yaltaklanarak, yada korkak tavuk gibi söylediklerini inkar eden videolarla kurtarmaya çalışacaksın.

Metin Gürcan da tıpkı senin gibi tuhaf ve girift ilişkileri olan bir adam, Gürcan’ı hapse attırmayı da senin gibi Gürcan’ın ruh ikizi birine yaptırmışlar.

Serap Çil olayında tüm gerçekler ortaya çıkacak diye çok korktuğunu biliyorum. Benim de o konuya girmemem için elinden geleni yapıyorsun. Seni 13 sene önce -bilmeden de olsa- ben kurtardım. Benim gevezeliğim buna sebep oldu. Bunu 2020 senesinde de yazdım. Serap Çil’i golf sopalarıyla dövdünüz. O hadise gerçek, artık inkar etme bunu. O dönem yaltaklandığın Ali Fuat Yılmazer seni kurtardı, sonra zaten bir dönem hükümet yalakalığı yaptın ve 'Manipülasyon yapayım, AK Parti’nin oyunu yüksek göstereyim' dediğin dönem geldi, o zaman da AK Parti sayesinde kurtuldun. Şimdi 13 sene sonra operasyonel olarak bu konu belli ki gündeme geliyor yeniden. Merak etme yine sana bir şey olmaz, kadına şiddet konusunda bu ülke duyarlı falan değil. Her şey yalan.

Ama bari bir kere dürüst ol bu konuda, benim FluTV’de İlker Canikligil ile yaptığım söyleşi gibi samimi ve özeleştirel ol be birader.

İnan bunu yapsan özgürleşeceksin, oysa şimdi bir o güç odağına bir bu güç odağına yaltaklanarak ve seküler muhalif halkı kandırarak köle gibi yaşamak zorunda kalıyorsun." (HABER MERKEZİ)