Putin'in Avrupa dansı: Kartlar yeniden dağılıyor!

Merkel ve Putin’in 2018’deki ikinci görüşmesinde Kuzey Akım II, Ukrayna Krizi, İran Nükleer Anlaşması ve ABD’nin İran yaptırımları ile Suriye konuları ön plandaydı. ABD’nin 22 Ağustos’ta yürürlüğe girecek Rusya yaptırımları öncesinde iki liderin bir araya gelmesi, "Almanya’dan Rusya’ya destek" yorumlarına neden oldu.

Abone ol

ANKARA - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Almanya Şansölyesi Angela Merkel 18 Ağustos’ta (dün) Berlin’e 65 kilometre uzaklıktaki Meseberg Sarayı'nda bir araya geldi. İki lider 2018’den bu yana defalarca telefonla görüştü. Putin, Angela Merkel’i en son Mayıs ayında Soçi’de ağırlamıştı. Merkel ve Putin’in Berlin ayağındaki görüşmesinde masada Kuzey Akım II, Ukrayna Krizi, İran Nükleer Anlaşması ve ABD’nin İran yaptırımları ile Suriye'de sonuna gelinen savaş vardı.

ABD’nin Skripal krizi sonrasında Rusya’ya uygulayacağı yaptırımların ilk ayağının 22 Ağustos’ta yürürlüğe girecek olması öncesinde gelen bu kritik ziyaret, "Almanya’dan Rusya’ya destek" yorumlarına neden oldu.

ÖNCE DÜĞÜN SONRA MERKEL İLE GÖRÜŞME

Rus Lider Putin, merakla beklenen Merkel görüşmesi öncesinde Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl’in düğününe katıldı. Bizzat bakan tarafından davet edilen Putin, düğünde gelinle dans etmeyi de ihmal etmedi. Putin’in müziğin ritmiyle attığı her adım, Avrupa’nın bazı ülkelerinin tepkisi olarak yankılandı. Tepkilerin hedefinde davet sahibi ve dansta Putin’e eşlik eden Karin Kneissl vardı. Kneissl'in, Putin’i düğününe davet etmesinin yanında dans ettiği görüntüleri de servis etmesi hem Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’ya dönük duruşuna hem de "Avusturya’nın Ukrayna konusundaki tarafsızlığına zarar vermek"le suçlanmasına neden oldu. Putin’in Kneissl’e düğün hediyesi olarak Don Kazakları korosunu götürmesi de Avrupa’da ilginç bulundu. Düğünün ardından Putin Merkel ile görüşmek için Almanya’ya doğru yola koyuldu.

ABD’NİN KUZEY AKIM II VERYANSINI

Merkel ile Putin’in Berlin’deki görüşmesinde pek çok konu masaya yatırıldı. Bunlar arasında en dikkat çekeni doğrudan Almanya ve Rusya’yı ilgilendiren Kuzey Akım II projesinin geleceğiydi.

Rusya’da Baltık Denizi üzerinden geçerek doğrudan Almanya’ya yıllık 55 milyar metreküp gaz sağlaması beklenen Kuzey Akım II projesinin görüşmeleri 2016’daki St. Petersburg Ekonomik Forumu’nda hız kazandı. Projede yer alan şirketler Gazprom’un yanında Wintershall, UniPer (Fransa), Shell (İngiltere-Hollanda), ENGIE (Fransa) ve OMV (Avusturya). Projenin amacı Gazprom’un en büyük pazarı Avrupa’ya gaz akışını sorunsuz hale getirmek. Odakta Berlin’in olmasının nedeniyse Almanya’nın 2017’de 53 milyar metreküplük Rus gazı tüketimiyle Gazprom’un en önemli müşterisi olması.

Almanya değinilen tüketim verileri uyarınca Gazprom Kuzey Akım II projesi ile transit ülkeler olmadan gaz aktarmak istiyor. Projenin adı gündeme geldiğinden beri önemli bir transit ülke olan Ukrayna ve ABD en sert tepkiyi gösteren ülkeler. 2017’de Rusya’ya dönük ABD yaptırımlarının hedefinde yine Kuzey Akım II vardı.

Haziran 2018’de Ukrayna’nın alacaklarına karşılık Gazprom’un İngiltere’deki varlıklarının dondurulması da yine Kuzey Akım II'den bağımsız değildi. Hatta projeye ait Avrupa’daki varlıklara el konulacağı iddia edilmişse de mahkeme bunu hayata geçirmemişti.

ABD söz konusu dönem boyunca Ukrayna ile dayanışma içinde yer almıştı. Washington başta Berlin olmak üzere Avrupa ülkelerine çeşitli platformlarda Kuzey Akım II’ye karşı olduğunu dile getirmişti.

ABD’nin Kuzey Akım II tepkisinin en net görüldüğü zeminlerden birisi de NATO 2018 Liderler Zirvesi’ydi. Brüksel’de 11-12 Temmuz’da toplanan NATO Liderler Zirvesi’nde ABD Başkanı Donald Trump, "Almanya’nın NATO harcamalarının istenen oranda olmamasını" eleştirmiş ve konuyu enerjiye getirmişti. Almanya’nın enerji konusunda "Rusya’nın esiri" olduğunu iddia eden Trump, Kuzey Akım II’yle bunun perçinleneceğinin altını çizmişti. Almanya ise "enerji ilişkilerinden bağımsız olduğunu" söylemenin yanında başka bir açıklama yapmamış ve NATO için savunma harcamalarında artırıma gideceğini ifade etmekle yetinmişti.

Bu gerilimli atmosfer altında ABD, 26 Ağustos’ta Skripal Krizi konusunda adım attı ve Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayacağını duyurdu.

MERKEL VE PUTİN: KUZEY AKIM II’YE DEVAM

Angela Merkel ve Vladimir Putin işte bu koşullar altında bir araya geldi. İki liderin görüşmesinde Kuzey Akım II’ye devam kararı çıktı. Bu kararla ABD’nin Avrupa’nın enerji ilişkilerinde beklediği gibi söz sahibi olamayacağı AB’nin lokomotifi tarafından yinelendi. İki lider basın toplantısında "projenin siyasi bir manevradan ziyade ekonomik ve enerji ihtiyaç uyarınca hayata geçeceğinin" altını çizdi.

Merkel’in Kuzey Akım II’nin arkasında durmasında Rusya’da yatırımları bulunan Alman şirketleri ve ortak enerji projelerini hayata geçiren enerji şirketlerinin baskısı da etkili oluyor. Putin ise Merkel’in projenin arkasında durmasının "Avrupa’nın enerji bağımsızlığının kanıtı" olduğunu ifade etti.

Bu karar -Asya Pasifik pazarını öncelese de- kendisi de bir doğal gaz ihracatçısı olan ve ABD’ye,Almanya ve Rusya’ya rağmen Gazprom’un payını AB ülkeleri olmadan küçültemeyeceğini hatırlattı.

ALMANYA RUSYA’YLA YAKINLAŞIYOR

Rus ve Alman liderin görüşmesinin odağında Kuzey Akım II olmakla beraber, Avrupa’nın ABD’ye dönük tepkisi tarafların Ukrayna başta olmak üzere sorunlu alanları bir kenara bırakarak yakınlaşmasına da zemin yarattı. Trump ve ABD politikalarının kendi çıkarlarını öncelerken müttefiklerinin uyarılarına kulak tıkamasına yeniden tepki gösterildi.

İran Nükleer Anlaşması’nda imzası bulunan Almanya ve Rusya 8 Mayıs’ta ABD’nin İran Nükleer Anlaşması’ndan çekilmesine rağmen anlaşmanın çok taraflı olduğunu ve devam ettiğini yinelemişti. Ayrıca hem Almanya hem de Rusya 7 Ağustos’ta ilk ayağı yürürlüğe giren ABD'nin İran yaptırımlarına rağmen İran ile hem ekonomik hem de enerji ilişkilerini sürdüreceklerini ifade etmişlerdi.

Bu kararda ABD’nin tek yanlılığına tepkinin yanında Almanya’nın Siemens, Volkswagen, Lufthansa şirketlerinin İran’da önemli projelerinin olması ile Rusya’nın enerji ve jeopolitik başta olmak üzere İran’dan vaz geçmek istememesi de etkili elbette.

Liderlerin masasında olan bir diğer başlık Rusya’nın Batı’yla ilişkilerini alt üst eden Ukrayna’ydı. Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi sonrasında AB’nin Rusya’ya yaptırım uygulamasını savunan ilk merkez de Almanya’ydı.

Kuzey Akım II’nin devreye girmesiyle transit ücretlerden olması beklenen Ukrayna’nın zor durumda kalmaması adına Merkel orta yolu bulmak için Putin ile Mayıs ayında Soçi’de bir araya geldi. Ayrıntıların müzakere edilmesi hattın faaliyetine bırakılmakla birlikte iki lider, Kuzey Akım II’ye rağmen Ukrayna’nın tamamen devre dışı kalmayacak şekilde gaz akışında transit ülke statüsünü korumasında aynı zeminde buluşmuştu. Putin’in Berlin ziyaretinde de bu konu yeniden gündeme geldi ve taraflar Ukrayna gaz akışı konusunda mutabık kaldıklarını yinelediler.

SURİYE’YE İNSANİ YARDIM DESTEĞİ

Suriye savaşı başladığından bu yana Suriyeli mültecilerin ana istikametlerinden birisi Almanya. Merkel’in mültecilere sınırlı da olsa kapılarını açması Almanya ve AB içinde tepkilere neden oluyor. Söz konusu tepkileri azaltmak için Almanya ve Fransa, Rusya ile görüşmeler yaparak Suriye savaşının barışçıl biçimde çözülmesi için çaba sarf ediyor.

Merkel görüşme sonrasında İdlib’te bir insanı felaketin önüne geçilmesi gerektiğinin altını çizerken, Almanya olarak Suriye için gerekli insani yardımı sürdüreceklerini ifade etti. Merkel, Suriye’deki iç koşulların güvenilir noktaya ulaştırılması için çabalıyor ve Almanya’da bulunan mültecilerin bir kısmının Suriye’ye geri gönderilmesi için Rusya’dan destek talep ediyor.